Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26 Nisan 2009, 01:01   Mesaj No:2

MERVE DEMİR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:MERVE DEMİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5587
Üyelik T.: 05 Aralık 2008
Arkadaşları:14
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Yaş:35
Mesaj: 2.537
Konular: 2038
Beğenildi:116
Beğendi:0
Takdirleri:270
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Taraf Gazetesinden İktibas Yazılar

Obama’nın yeşil bileziği ve soykırım
Esquire dergisi 75. yaşını, kısa adı “Küp,” uzun adı “21. Yüzyılın Portresi” olan bir projeyle kutladı.

Dergi önce, fikirleri, kişilikleri, maharetleriyle yüzyılın şekillenmesinde rol oynayacağını düşündüğü 75 kişiyi seçti.

Aktör George Clooney’den kalp cerrahı Mehmet Öz’e uzanan bir liste çıktı ortaya.

Sonra, video sanatçısı Lincoln Schatz, bu “nüfuzlular” listesindekileri tek tek Küp’e konuk etti.

Küp, adı üstünde bir küptü.

Kenarları üçer metrelik, cam duvarları ışığı geçiren bir kâğıtla kaplanmış ve çeşitli yerlerine 24 kamera yerleştirilmiş bu küpe giren 75 nüfuzlu şahsın beşer dakikalık portrelerini çekti Schatz.

Küptekiler, çekim sırasında kendilerini iyi anlattığına inandıkları işleri yaptılar. Mehmet Öz plastik bir kalbi ameliyat etti; George Clooney on ayrı kadını dansa kaldırdı, vesaire.

Esquire’ın seçtiği 75 nüfuzlu şahıstan biri de Samantha Power’dı.

39 yaşındaki yazar yalnız girmedi Küp’e; 20. yüzyılın en büyük kıyımlarının tanıklarını da beraberinde getirdi.

Darfur’daki soykırımı yaşamış Motasim Adam; Ruanda soykırımından zorlukla kurtulmuş Jacqueline Murekatete; Pol-Pot’un ölüm tarlalarından kaçmış Sophy Yem; Holokost’u hatırlayan Bernard Gotfryd ve Ermeni soykırımında ailesinden birçok kişiyi yitirmiş 99 yaşındaki Perouz Kalousdian 27 metreküplük mekânda buluştular.

Sohbet edip kendilerine verilen yeşil bilezikleri incelediler.

Bileziklerin üzerinde “Not on my watch” (Ben bakarken olmaz) yazıyordu...

Soykırım suçunun bir daha işlenmemesi için öncelikle bakmak ve görmek gerektiğini anlatıyordu bu söz.

Gerçeği görmezden gelmek yerine gözümüzü açarak, yaşananlarla yüzleşerek yeni soykırımları önleyebilirdik...

* * *

Barack Obama ile Samantha Power’ın arkadaşlıkları, bundan birkaç yıl önce, bir telefon mesajıyla başladı.

Başkanlık için yarışmayı kafasına koyan genç siyahî senatör, İrlanda doğumlu yazarın henüz 33 yaşındayken yayımladığı, Pulitzer ödüllü ilk kitabından çok etkilenmiş ve kısaca, “Benim adım Barack, beni arayın” demişti mesajında.

Söz konusu kitap, Cehennemden Gelen Sorun: Amerika ve Soykırım Çağı başlığını taşıyordu.

Power ve Obama ilk buluşmalarında, ABD’nin soykırım suçu karşısında sessiz kalmasının örneklerini tarihî bir perspektif içinde alan bu kitap üzerine uzun uzun konuştular.

Her ikisi de Harvard Hukuk Fakültesi’nden mezundu; her ikisi de insan hakları ihlalleri, savaş suçları ve soykırım karşısında daha duyarlı bir siyaset yanlısıydı; iyi anlaştılar.

Power, Harvard’da hocalığa ara verip Obama’nın dış politika danışmanları arasına katıldı ve ön seçim yarışının kızıştığı bir anda Hillary Clinton’dan “canavar” diye söz etmeseydi, muhtemelen bu görevini Obama’nın geçen kasımdaki seçim zaferine kadar sürdürecek, hatta belki bugün, Clinton’ın yerinde dışişleri bakanlığı koltuğunda oturuyor olacaktı.

Olmadı.

Ama Clinton’ı bakan yapan Obama, Power’ı da yakınında tutmak istedi ve genç kadını, Ulusal Güvenlik Konseyi’nde Çoktaraflı İlişkiler Kıdemli Direktörü olarak görevlendirdi.

* * *

ABD Başkanı Barack Obama’nın bugün yayımlayacağı Ermeni Anma Günü mesajı, Samantha Power’ın da görüş ve tavsiyelerini yansıtacak.

Buna rağmen, mesajda “soykırım” kelimesinin doğrudan yer alması beklenmiyor.

Obama, büyük olasılıkla, Türkiye ziyareti sırasında yaptığının bir benzerini yapacak...

Bir yandan, Ermeni soykırımı konusunda daha önce söylediklerini reddetmeden, hatta o ifadelerin arkasında durduğunu ima ederek, kendisine ve cümle âleme karşı dürüst davranmayı deneyecek.

Ama bir yandan da, “soykırım” kelimesini kullanması halinde, bunun gerek Türk-Amerikan ilişkilerine, gerekse Türk-Ermeni normalleşme planına darbe vuracağının bilgisiyle hareket edecek.

Muhtemelen, “Konuya ilişkin Amerikan belgeleri gibi benim tarihte yaşananlar hakkındaki fikirlerim de kayıtlardadır. Ama benim ya da Amerikan devletinin bu konuda ne dediğinden daha önemli olan, yaşanan trajedinin taraflarının gerçekle yüzleşmesi ve işbirliğine dayalı yeni bir ilişkinin temelini atabilmesidir” diyecek.

Tam da bu nedenle, yani Türkiye ile Ermenistan’ın üzerinde anlaştığı söylenen “normalleşme” planına sekte vurmamak için “soykırım” demekten imtina edecek.

* * *

Barack Obama’nın, Ankara’dayken de atıfta bulunduğu “bilinen görüşleri” değişmedi.

Obama, Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan Ermenilerin maruz bırakıldığı sistemli kıyımın, Birleşmiş Milletler’in “soykırım” tanımının bütün unsurlarını taşıdığına inanıyor.

Şu cümle, Obama’nın 2006’da, o günkü ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’a yazdığı mektuptan:

“1915’te Ermenilere soykırım uygulanmış olması, bir iddia, bir kişisel görüş, bir bakış açısı değildir, çok kapsamlı tarihsel bulgularla desteklenen, geniş biçimde belgelenmiş bir olgudur.”

Yine Obama, 2008’de seçim kampanyası sırasında, “Amerika’ya, Ermeni soykırımı konusunda gerçekleri konuşan ve bütün soykırımlara kararlılıkla tepki veren bir lider lazım. Ben öyle bir başkan olmak niyetindeyim” demişti.

* * *

Barack Obama’nın yeşil bir bileziği var.

Obama’ya o bileziği Samantha Power verdi.

Üzerinde “Ben bakarken olmaz” yazıyor.

Evet, ABD Başkanı 24 Nisan mesajında laf cambazlığı yapacak...

Ama bence, baktığını, gördüğünü, bizlerin de bakmamız, görmemiz, yüzleşmemiz gerektiğini anlatmanın da bir yolunu bulacak.

Bulmalı.

YASEMİN ÇONGAR
Alıntı ile Cevapla