Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28 Nisan 2009, 18:40   Mesaj No:3

AŞK'ÜL İSLAM

Medineweb Sadık Üyesi
AŞK'ÜL İSLAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:AŞK'ÜL İSLAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38
Üyelik T.: 30Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 984
Konular: 245
Beğenildi:29
Beğendi:0
Takdirleri:146
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: ŞUARA SÜRESİ IŞIĞINDA '' ŞİİR VE ŞAİR'' ...

Ayetlerdeki tertip ve ahenk karşısında şaşırıp bir söz bulamayan müşriklerin, ilâhî kelâma “şair sözü” yakıştırmasında bulunmalarından dolayı Kur’an-ı Kerim, şair ve şiir konusuna dikkat çekmiştir. “Hakka suresi”nde bu meseleyi âdeta müşriklerin yüzüne çarpar ve onlara meydan okur. “O bir şairin sözü değildir.” der.4

Şuara suresinin 225. ayetinde ise şöyle denilmektedir: “Onlar her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar.” Bu ayette geçen “yehîmûn” kelimesi, “şaşkın şaşkın dolaşmak” manasındadır. Kelimenin kökü “h(e)y(e)m(e)” dir. Bu kelime Arap dilinde, “nereye gittiğini bilmeden dolaşmak, şaşkınlık” manasındadır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, bu ayeti şu şekilde yorumluyor: “Şairler; eğri-doğru, iyi-kötü her konuya dalar, her vadide otlar, ifadede ne kadar şaşkınlık ve şiddetli arzuya dalarsa o kadar etkili olacağından, her telden çalmak için, iyi-kötü her vadide sarhoş bir şekilde dolaşırlar.”5

Elmalılı’nın, “otlarlar ve her telden çalarlar” tabiri oldukça dikkat çekicidir. “Otlamak” kelimesinin Türkçemizde, “menfaat peşinde koşan ve başkalarının sırtından geçinen” gibi manaları çağrıştırdığını, çağrıştırmanın da ötesinde bu manaları ihtiva ettiğini söyleyebiliriz. Zira bir hayvan, bir yerde otlarken, insiyak dediğimiz güdüleriyle, menfaatinin peşinde koşar. Bu durumdaki şairi ve şiiri Kur’an-ı Kerim zemmediyor. Burada karşımıza, şaire ve şiire dair bir çerçeve çıkıyor. Seyit Kutup, “Fîzilâli’l-Kur’an”da bu konuyu şöyle ele alır: “Onlar, gelen tesirlerin yönüne ve muhtelif anlarda kendilerine hâkim olan hislere göre hareket edip dururlar (…) Onlar, hayallerinde ve his âlemlerinde kurdukları dünyalarda yaşarlar ve bununla iktifa ederler. İslâm ise tasavvurların gerçekleşmesini ister ve onun tahakkukuna çalışır (…) Bununla beraber İslâm, bizatihi şiir sanatlarına karşı çıkmaz. Karşı çıktığı, şiir sanatlarının takip ettiği yoldur (…)”6

Mehmet Vehbi, “Hülâsatü’l-Beyan”da bu konuyla ilgili şunları söyler: “Şairler, kemal-i hayretle, işlerine yarayan her vadiye giderler ve ağzına gelen her şeyi söylerler. Meselâ, bir kimseyi methettikten sonra zem, zemmettikten sonra methetmekten, tahkirden sonra tazim ve tazimden sonra tahkir etmekten çekinmezler ve efallerinde vaki olan tenakuzdan asla utanmazlar ve sözleriyle de asla hak aramazlar, işlerine nasıl gelirse öyle söylerler.” 7
Alıntı ile Cevapla