Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28 Nisan 2009, 18:42   Mesaj No:5

AŞK'ÜL İSLAM

Medineweb Sadık Üyesi
AŞK'ÜL İSLAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:AŞK'ÜL İSLAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38
Üyelik T.: 30Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 984
Konular: 245
Beğenildi:29
Beğendi:0
Takdirleri:146
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: ŞUARA SÜRESİ IŞIĞINDA '' ŞİİR VE ŞAİR'' ...

islâm; fazilet duygularından ve gerçeklerden uzak, şeytanî duyguları kamçılayan şiirlere kapılarını kapatmıştır. Bununla beraber Allah Resulü, şair Nabiğa’ya iltifatta bulunmuştur. Nabiğa; Efendimizin huzurunda, “Şerefimiz göğe çıktı, biz daha üstünü istiyoruz.” deyince, Efendimiz Nabiğa’ya lâtife yollu sorar: “Göğün ötesinde nereyi istiyorsun?” Nabiğa, “Cenneti istiyorum.” der ve başka güzel bir şiirini daha okur. Efendimiz de bunun üzerine, “Allah senin ağzını bozmasın!” der. Nabiğa, Efendimiz’in duasına iki şekilde mazhar olmuştur. Hem güzel şiirler söylemiş hem de yüz yirmi yaşına kadar yaşamasına rağmen ağzından bir tek dişi eksilmemiş; bir rivayete göre de dişi eksilse bile hemen yenisi çıkmış.9

Efendimiz’in ve Kur’an-ı Kerim’in bu mevzudaki tavrı, hakikatperest olmadan yanadır. Hayal, dinen haram olmadığı gibi zararlı da değildir. Tasvip edilmeyen ve muzır olan hayalperest olmaktır. Hayali olmayan insanın şair olması ve şiiri yakalaması muhal gibidir. Hayal, yerine göre ibadet hükmüne geçebilir. Hayal kurmak ve gaye-i hayal peşinde koşmak ayrıdır; hayalperest olmak yine ayrıdır. Birincisi, zararsız hatta gereklidir; fakat ikincisi muzırdır. Hayallerin en önemli özelliği, gerçekleşebilir olmalarıdır. Hayal kurmak; insanın ufkunu açar, ümidini kamçılar; ancak hayalperest olmak, hayalle hakikati karıştırmak demektir. Hayalperest bir kimse, hakikatten uzaklaşır ve böyle bir kimse, kelimenin tam manasıyla şaşkın şaşkın dolaşır. Kur’an, bu tavrı tasvip etmiyor.

Sadece şiirde değil, bütün edebî eserlerde hardal tanesi kadar da olsa hakikat bulunmalıdır. Her edebî eser; hakikatten söz etmese bile, hakikat üzerine inşa edilmelidir. Hayal, eseri süsler; yeter ki o eserde zerre miktar hakikat olsun. Temsilî ve hayalî hikâyeciklerle, çok büyük hakikatlerin anlatıldığı bir gerçektir. Yeter ki her hayalin, hakikate dönük bir yüzü olsun.


“Görmedin mi onlar, her vadide şaşkın şakın dolaşırlar.” ayetini İbn-i Abbas, “Onlar her boş söze dalarlar.” şeklinde yorumlar. Hasan Basri bu ayetle ilgili şunları söyler: “Allah’a yemin olsun ki, onların şaşkın şaşkın dolaştıkları vadileri gördük. Bir keresinde filâncaya sövmede, başka bir keresinde filâncayı övmede…” 10 Katade der ki, “Şair, bir kavmi batılla över, diğer bir kavmi batılla kötüler.” Demek ki doğru ve yanlış meselesinde şairin kendisine bir istikamet belirlemesi önemlidir.

Şairlerin, “yapmadıkları / yapamayacakları şeyleri söylemesi” de, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Bu ayetten dolayı, şairlere had (ceza) uygulanması konusunda, İslâm âlimleri ihtilâfa düşmüştür. Şairler, yapmadıklarını dedikleri için, onların sözüyle amel etmemek gerektiğini söyleyenler olmuştur. Bu konuya Hazreti Ömer’in yaklaşımı dikkat çekicidir. Hazreti Ömer, İbn-i Nadle’yi, Basra’daki Meysan’a vali tayin etmişti. Bu zat, şairdi. Bir şiirinde şöyle demişti:
Alıntı ile Cevapla