RE: Dev arşiv: A den Z eye Atasözleri ve açıklamaları
Üçlenmemiş eken, olmamış biçer
Her işin belirli bir yapılma biçimi ve ortamı vardır Gerekli şartları yerine getirilmeden yapılan işlerden verimli sonuç alınamaz
Ürümesini (ürmesini) bilmeyen köpek (it), sürüye kurt getirir
1 Beceriksiz kimseler iyilik yapayım derken çoklukla hem kendilerini, hem de başkalarını zarara sokarlar 2 Neyi, ne zaman, nasıl söyleyeceğini bilmeyen kimseler hem kendilerinin, hem de başkalarının başına dert açarlar
Ürüyen köpek ısırmaz (kapmaz)
Bağırıp çağırarak başkalarını korkutmak isteyen kimseden saldırı beklenmez Kötülük yapacak kişi, bu niyetini gizli tutar; belli etmez ve gürültüye patırtıya yer vermez
Üşenenin (utananın, erinenin) oğlu kızı olmamış
Çok üşenen, tembel tembel oturan, gevşek davranan, içinde bir çalışma isteği duymayan kimse bir şey elde edemez Bir şey elde etmek isteyen, onu elde edecek yola baş vurmalıdır Sözgelimi oğul-kız isteyen önce evlenmek zorundadır
Üzüm üzüme baka baka kararır
Her zaman bir arada bulunan, arkadaşlık eden, bir çevrede yaşamaya çalışan kimseler birbirlerinden etkilenirler; birbirlerinin özelliklerini, huylarını ve alışkanlıklarını kaparlar Bk �Körle yatan�
Vakit nakittir
Bir işin yapılmasında sermaye ve emek ne kadar değerliyse, zaman da o kadar değerlidir Çünkü her iş, bir zaman dilimi içinde gerçekleşir Bir işte kullanılmadan geçirilen zaman bir kayıptır ve bu zamanı bir daha elde etmek mümkün değildir Dolayısıyla zamanın kaybı iş kaybına, iş kaybı da para kaybına yol açar Bu bakımdan zamanın en küçük parçasını bile boşa geçirmemeli, iyi değerlendirmelidir
Vakitsiz öten horozun başını keserler
Her işin olduğu gibi, her sözün de uygun bir yeri ve zamanı vardır Uygun olan bir zamanda söylenmeyen, yerli yersiz ortaya atılan, densizce sarf edilen sözler birilerinin tepkisini çeker; rahatsızlığa neden olur, büyük zarara yol açar
Vakitsiz öten horozdan, ancak onu keserek kurtulan insanlar; yerinde ve zamanında konuşmayan insanı da cezalandırıp susturmakta hiç tereddüt etmezler
Var evi, kerem evi; yok evi, verem evi
Bir kişinin bağışta bulunabilmesi, iyilik yapabilmesi için varlıklı, zengin ve mal mülk sahibi olması gereklidir Bu varlığa kavuşmuş ailenin evinde ikram ziyadesiyle yapılır, konuklar kusursuzca ağırlanır, ihtiyaç sahiplerine gereken yardım eli uzatılır Buna karşılık yoksulun evinde dert, sıkıntı ve yokluktan başka bir şeye rastlanmaz
Varını veren utanmamış
Kendisinden bir şey isteyene elinde ne varsa onu verebilir kişi Verdiği şey az diye bundan utanmamalıdır; tam aksine bu davranışı soyluca bir davranıştır Çünkü iyiliğin çoğu kadar azı da değerlidir O hâlde küçük ve önemsiz de olsa, kişi verebileceği kadarını vermelidir
Var ne bilsin yok hâlinden
Bk �Tok, acın hâlinden�
|