Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 Arkadaşları:2 Cinsiyet: Yaş:64 Mesaj:
682 Konular:
73 Beğenildi:19 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
| SOMUNCU BABA KİMDİR?
Somuncu Baba Kimdir?
Osmanli Devletinin kurulus yillarinda Anadolu'da yetisen âlim ve velîlerin büyüklerinden. "Somuncu Baba" lakabiyla taninip meshûr oldu.
Osmanli Devletinin kurulus yillarinda Anadolu'da yetisen âlim ve velîlerin büyüklerinden. "Somuncu Baba" lakabiyla taninip meshûr oldu. 1349 (H.750) senesinde Kayseri'de dogdu. Ismi Hâmid, babasinin ismi Semseddîn Mûsâ'dir. Ilk tahsîlini babasindan aldi. Babasinin vefâtindan sonra Sam'a giderek, Hankâh-i Bâyezîdiyye'de ilim ögrendi. Tasavvuf yoluna girdi. Orada pekçok velînin sohbetlerine katildi. Burada Üveysî olarak, mânevî yol ile Bâyezîd-i Bistâmî'den feyz aldi. Sam'da bir müddet ilim tahsîlinde bulunduktan sonra, Tebrîz yakinlarinda Hoy kasabasinda bulunan Hâce Alâeddîn-i Erdebîlî hazretlerinin huzûruna gitti. Var gücüyle hocasina hizmet ederek, ilim ögrendi. Tasavvuf yolunda üstün derecelere kavustu. Alâeddîn-i Erdebîlî, bir gün Hâmid-i Velî'ye; "Artik bizden ögrendigin ilmi, Allahü teâlânin dînini, insanlara ögretmek üzereAnadolu'ya git!" buyurdu. Ona böylece, insanlari yetistirmek için icâzet verdi. Hocasinin bu sözleri, bâzi anlayisi kit, hasetçi kimselerin, içlerinden Hâmid-i Velîye bugz etmelerine sebeb oldu. HâceAlâeddîn, Hâmid-i Velî'yi bütün talebeleriyle birlikte, "Semseddîn-i Tebrîzî Makâmi." denilen yere kadar ugurladi. Vedâ edip yanlarindan ayrilinca, hased edenlerin de bulundugu topluluga dönerek; "Hamîdüddîn'in arkasindan, gözden kayboluncaya kadar bakiniz. Eger dönüp bizden tarafa bakarsa, Anadolu'da onun ilminden istifâde ederler. Sâyet bakmazsa, onun ilminden hiçkimse istifâde edemez." buyurdu. Orada bulunanlar merakla Hamîdüddîn'in arkasindan bakmaya basladilar. Bu hâli cenâb-i Hakkin izniyle anlayan Hâmid-i Velî, gözden kaybolmadan önce iki defâ arkasina bakti. Böylece onlarin hasedlerini giderdi. Büyük bir âlim ve veliyy-i kâmil olarak Kayseri'ye döndü.
Hamîdüddîn hazretleri, Kayseri'de insanlara Allahü teâlânin emir ve yasaklarini ögretmeye basladi. Talebeleri, ondan feyz almaga, hasta kalblerine sifâ olan nasîhatleriyle, sohbetleriyle sereflenmege basladilar.
Yildirim Bâyezîd Hân, Nigbolu zaferinden sonra Bursa'da Ulu Câmiyi yaptirmaya basladi. Câminin insâsi sirasinda, çalisan isçilerin ekmek ihtiyâcini Somuncu Baba temin etti. Câminin yapilmasi bittikten sonra, bir Cumâ günü açilis merâsimi yapilacagi ilân edildi. O gün basta Pâdisâh YildirimBâyezîd Hân, dâmâdi büyük âlim ve velî Seyyid Emîr Sultan, Molla Fenârî hazretleri, ulemâdan pekçok kimse ve Bursalilar Ulu Câmiyi doldurdular. Yildirim Bâyezîd Hân, câminin açilis hutbesini okumak üzere Emîr Sultan'a vazîfe verdiginde, Emîr Sultan; "Sultânim! Zamânin büyük âlimi burada iken, bizim hutbe okumamiz uygun degildir. Bu câmi-i serîfin açilis hutbesini okumaya lâyik zât su kimsedir." diyerek, Somuncu Baba'yi gösterdi.
Bursa'dan ayrilan Somuncu Baba, Aksaray'a geldi. Burada ömrünün sonuna kadarIslâmiyeti yaymak, Allahü teâlânin emir ve yasaklarini bildirmek için ugrasti. Hem zâhirî, hem de bâtinî ilmi ile Aksaraylilarin gönüllerinde erisilmesi güç olan mümtâz bir mevkiye eristi. Artik ona Hâmid-i Aksarâyî denilmeye baslandi. Hâci Bayram'i Velî ile hacca gittiler. Dönüslerinde, Hâci Bayram'i kendisine halîfe, vekîl tâyin etti. Insanlari irsâd etmekle vazifelendirdi.
ATEŞSiZ FIRIN
Somuncu Baba, bir gün firina ekmeklerini sürdü. Pismesini beklerken, yanina Pâdisâh Yildirim Bâyezîd Hân'in dâmâdi Seyyid Emîr Sultan geldi. Elinde bir çömlek vardi. "Selâmün aleyküm baba!" dedi. O da; "Ve aleyküm selâm" diyerek birbirlerine bakistilar. Baska hiçbir kelime konusmadan tanistilar. Emîr Sultan, elindeki yemek çömlegini Somuncu Baba'ya verip, içindekinin pisirilmesini ricâ etti. Somuncu Baba, kabi alip firinin agzindan içeri sürmek istediyse de, çömlegi firina sokamadi. Bir daha denedi, yine olmayinca,Emîr Sultan'a döndü ve; "Anladim ki, bu çömlegi firina sen süreceksin!" dedi. Emîr Sultan; "Peki" diyerek çömlegi aldi ve firinin gözünden içeri rahatlikla sürdü. Fakat firinda hiç ates yoktu. Somuncu Baba firinin agzini kapattiktan sonra; "Birazdan piser bekleyiniz." buyurdu. Bir müddet bekledikten sonra kapak açildi. Firinda hiç ates olmadigi hâlde yemegin pistigini gören Emîr Sultan, Somuncu Baba'nin büyük velîlerden oldugunu anladi. Orada tasavvuf üzerinde bir mikdâr sohbet ederek dost oldular
|