RE: Kızların okuma ve çalışmaları (Hayrettin Karaman)
Azimet ve ruhsat.
a) Azimet zor, fakat sevaplı, onurlu, normalde olması gereken yolu tutmak, şahsî zararı, genel menfaat için (din özgürlüğünü korumak, hakkı almak için) göğüslemek, gerekirse ve imkânlar müsait ise diplomadan vazgeçmek, başka yollardan bilgi ve eğitim eksiğini gidermek, olabiliyorsa yurtdışında okumak, resmî değil ise sivil kesimde iş bulmak, hayatını meşrû şekilde yaşamak ve değerlendirmek.
b) Ruhsat ise zarûret sebebiyle geçici ve sınırlı olarak yasağın kalkması hükmünden yararlanmaktır. Kadın vücûdunu normal hâllerde yabancıya (namahreme) göstermez, ama hasta olursa muayene ve tedâvi için doktora gösterir, hattâ dokundurur. Hakkı olan bir şeyi başka türlü alamayan, haksızlıktan başka şekilde kurtulamayan bir mümin rüşvet verebilir (böyle bir durumda rüşvetin alana haram, verene câiz olduğu asırlarca önce söylenmiştir). İşte bunlar, zarûrete dayalı ruhsatlardır. Okumadığı veya çalışmadığı takdirde güç durumda kalacağını veya kalınacağını bilen kızlar ve kadınlar da geçici olarak ve yalnızca yasak bölgede olmak şartıyla başlarını açarlarsa ruhsat hükmünden yararlanmış olurlar.
Ruhsattan yararlananlar, azimet yolunu seçenler ve kendileri yasak kapsamına girmeseler de girenlerin dertlerini ve meselelerini paylaşmak durumunda olanlar (yani müslümanlar ve kendileri inanmasalar, inandıkları hâlde pratikte kusurları olsa bile insan hak ve özgürlükleri için mücadele etmeyi insanlık ödevi bilenler), evet bu üç gurup, başörtüsü yasağının kalkması, haksız ve hukuksuz uygulamaların son bulması, din özgürlüğünün tanınması ve gereğinin yerine getirilmesi için -hukuk ve meşrûiyet içinde kalarak- olanca güçleriyle mücadele edeceklerdir. Bilinmelidir ki, bu üç gurup, milletin kâhir ekseriyetini teşkil etmektedir. Yapılan kamu oyu araştırmaları, halkın yüzde yetmişine yakın bir kısmının başörtüsü yasağına karşı olduğunu ortaya koymuştur. Bu mücadelenin (aslında katılımcı demokrasinin ve genel olarak hak hukuk mücadelesinin) başarıya ulaşmasının ön şartı sivil toplum örgütleri oluşturmaktır ve ortak konularda bütün sivil toplum örgütlerinin işbirliği yapmalarıdır. Başörtüsü yasağı kendi aile fertlerini ilgilendirmese bile "bütün müminler kardeştir ve birbirinin velîsidir" ilkesi gereğince başörtüsü mağdurlarının yanında yer almayan, yasağın kalkması için elinden gelen gayreti sarfetmeyen müminler sorumludurlar, günah işlemektedirler, zarûret sebebiyle inançlarının gereğini yerine getiremeyenlerin de veballerini yüklenmektedirler."
__________________
İmanı olanın, imkanı tükenmez.
|