Alıntı:
Gönderen YitikSevda - Bugun 08:25:02 AM
1:Fecr abim Kuran kıssaları hakkında okuduğum bir çok kaynakta İsrailiyat olduğu bildirilmekte ve Mimarının Kab'ul Ahbar gibi Hz Osman döneminde Müslüman olan zatlar olduğu bildirilmekte ve bir çok kıssanın tevratta geçtiği belirtilmekte ama yaptığım araştırmalarda tevrat'a ulaşamadım?
2:Sahabe dokunulmazlığı ile ilgili hadisler ne kadar sahih.
3:Benim sahabem gökteki yıldızlardır hangisine uyarsanız hidayete erersiniz diye nakledilen hadis gereği muaviyenin yaptığı katliamların aynısına uyman uygun duruma gelmezmi?
|
1-İsrailiyat denilince sadece aklımıza Yagudiler gelmemelidir.Hıristiyan veya diğer inançlarından gelen kültürlerin İslama sokmuş olduğu hikayeler/masallar/rivayetler de israiliyat kapsamındadır.İsrailiyat genel bir addır.İlla Tevratta olacak diye bir kayıt yoktur.Yahudilerin meşhur TALMUD diye kitapları vardır.Oradaki bilgileri İslami eserlere,tefsirlere sokmuşlardır
2-Sahabe'nin dokunulmazlığı ilgili bir rivayet okumadım.Hangi hadisi kastediyorsun bilmiyorum.Fakat Allah Rasulu a.s kızı Fatıma'ya bile babanın Peygamber olduğuna güvenme diye ikaz ettiğine göre hiç kimse dokunulmaz değildir.Hatasıyla sevabıyla sahabe de bir insandır.Nasıl ki Allah Peygamberleri sorguya çekeceğini bildirdiğine göre sahabenin sorguya çekilmemesi veya dokulmaz olacağı konusu da abesle iştigaldir.
3-
Benim sahabem gökteki yıldızlardır hangisine uyarsanız hidayete erersiniz
Bu konuda hadis kritercileri şunları söylemiştir.
Bu hadis uydurmadır.
Ravilerinden olan Sellâm b. Suleym yalancı olup, İbn Hibban'ın da dediği gibi uydurma hadisler rivayet etmiştir. Diğer bir râvi olan Hâris b. Gusayn ise bilinmemektedir.
Buna rağmen Şa'rânî şöyle der:« Bu hadis hakkında muhaddisler (zayıflığına dair) konuşmuş olsalar bile, keşf ehline göre sahihtir! »
Ancak Şa'rânî'nin bu sözü hiç şüphesiz batıldır! Çünkü keşf yoluyla hadislerin tashih edilmesi tasavvufi bir bid'attır. Bunu asıl kabul etmek, biraz önceki hadis gibi aslı olmayan batıl hadislerin sahih olduğunu kabule götürmesi demektir. Keşf, sahih olarak vukû bulur ise, en iyi durumda bile, rey ile aynı derecededir. Rey ise, hata da eder isabette edebilir. Tabi ki buna heva karışmamış ise bu böyledir. Allah'ın rızası olmayan herşeyden selâmet dileriz.
El-Hatib'in rivayet ettiği daha uzun metinden oluşan diğer bir uydurma hadis hakkında es-Suyutî şöyle der: « Bu hadiste bazı faideler vardır, şöyle ki ; Resûl (s.a.s)'in kendisinden sonra furu'da ki ihtilafları haber vermesi onun mucizelerindendir, çünkü bu gaybtan haber vermektir. Ve onun buna rızası ve onayı sözkonusudur. Öyle ki bunu rahmet kılmış ve mükellefi istediğini almakta serbest bırakmıştır...»!
Buna cevap olarak şöyle denir; önce es-Suyutî'nin rivayetin sahih olduğunu isbat etmesi gerekir ki, sonradan da o rivayetten hükümler çıkarabilsin.
Bu rivayetin uydurma olduğuna bir başka delil de; nasıl olur da Peygamber (s.a.s) sahabeden olan her bir ferde uymamızı tavsiye edebilir? Kaldı ki sahabe arasında âlim olduğu gibi, ilimde orta seviyeli ve daha da aşağı olanlar vardı. Konuyla ilgili gelen rivayetlerin uydurma olduğunu söyleyen İbn Hazm şöyle devam eder: « Çünkü Allah Teala Peygamberi (s.a.s)'i ( O, arzusuna göre konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir)şeklinde nitelendiriyor ise, Peygamber (s.a.s.)'in şeria'ta dair bütün sözlerinin gerçek ve şüphesiz olarak Allah'tan geldiği anlaşılır. Allah'tan gelen şeyde de ihtilaf olmaz. Çünkü ayette ( Eğer o (Kur'an), Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı )buyurulmuştur. Allah ( Birbirinizle çekişmeyin ) ayetiyle bizlere tefrika ve ihtilafı yasaklar. Dolayısıyla sahabeden her birine tâbî olmamızı Allah Resulu (s.a.s)'in bizlere emretmesi imkansızdır. Çünkü sahabenin içerisinde birisinin helal kıldığını haram kılan bulunabilmektedir. Eğer durum böyle olsaydı, Semure b.
Cundup'a uyarak içkinin satışı helâl olurdu. Ebû Talha'ya uyarak ta oruçlunun dolu yemesi helâl olurdu (orucu bozulmazdı). Bunlar diğer sahabelere tâbî olunduğunda da haram oluyor. İbn Hazm Allah Resulu (s.a.s)'in ölümünden önce ve sonraki dönemde sahabe'den sadır olan sünnete isabet edemedikleri bazı görüşleri uzunca anlattıktan sonra şöyle der; « Nasıl olurda hem hata hem de isabet eden bir kavmi taklid etmemiz caiz olur »?
Konuyla ilgili diğer bir uydurma rivayette:
Ehli beytim yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayet bulursunuz
Uydurma
Ravilerinden olan Ahmed b. Kâsım er-Reyyân hakkında ez-Zehebî, yalancı olduğunu söyler. Bu rivayet yalancı olan Ahmed b. Nubeyt nüshasındadır. Dolayısıyla İbn Arrâk rivayetin uydurma olduğunu beyan eder.