RE: Fatiha Suresi Tefsiri BAKARA/6-7
BİZİ SIRATI MUSTAKİME HİDAYET ET,KENDİLERİNE NİMET VERDİKLERİNİN YOLUNA,GAZABA UĞRAYANLARIN VE DALALETTE-SAPIKLIKTA BULUNANLARIN YOLUNA DEĞİL.
Kişinin Allah’tan isteyeceği en güzel şey,hidayettir,sıratı mustakimdir.Sırat-ı mustakimi tarif edecek olursak;insanların her hangi bir katkısından uzak,insan hayatının bütün alanlarını kuşatan ve yönlendiren,şekil veren bir hayat nizamı veya Allah’tan gelen bir ilimdir.İnsanlara düşen bu sırat-ı mustakim-dosdoğru yol-üzere gitmeleridir.Sırat-ı mustakim öyle bir yoldur ki sapmaların,zikzakların olmadığı bir yoldur.Son yıllarda kullanılan bir kavram olan yol haritası deyimi var ya işte bu yol haritasını insan vahyden ve onun pratiğinden aldığı zaman ancak sırat-ı mustakim de olabilir.Allah,ayetlerinde bizden dosdoğru olmamızı emrederken,bizler de fatiha suresinde veya dualarımda Allah’tan sırat-ı mustakimi istiyoruz.Sırat-ı mustakim üzere olan kullar,ölünceye kadar o yol üzerinde kalacak anlamında değildir.İnsanlar gaflet içinde doğru yoldan ayrılabirler ama hatalarınını anladıklarında da tevbe edip tekrar o yola girebilirler.Gerçekten de Sıratı mustakim üzere kalabilmek zordur.Hud suresindeki “Emrolduğun gibi dosdoğru ol”ayeti nazil olduğunda Allah Rasulu “Hud suresi beni ihtiyarlattı”buyurmuştur.
Hidayet kavramının anlamına gelince;Allah’ındilediği kimselere kendi yolunu göstererek,onların hayatlarının Allah adına düzenlemesini sağlamasıdır.
“Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.”Bakara/37
Kur’anın her zaman hidayetten bahsetmesiyle ortaya çıkan iki grup veya iki hayat görüşü fatiha suresinde de mevcuttur.Bunlardan birisi Sırat-ı mustakim,diğeri ise dalalet yolu.Birisi nimet verilenlerin yolu,diğeri Allah’ın azabına uğrayanların yolu.Nimet verilenler hem İslama sahip olmuşlar,hem de cennete erişmiş olanlardır.Gazaba uğrayanların yolu ise sapıklık içinde olup cehenneme girecek olanların sıratıdır.
Kur’andaki kıssalara baktığımızda,hepsinde de hidayette olanların durumu ile gazapta ve sapıklıkta olanların durumu ortaya konmaktadır.Bu bir sünnetullahtır.Kendilerine nimet verilenler Allah’a karşı daima zikir,tesbih,şükür,hamd (bunlardan kasıt bugünkü anlaşılan dejenere olmuş kavramlar değil)ile meşguldur.Gazaba uğrayanlar ise nimetlere karşı-bu Kur’an da olabilir,insanlara verilen başka nimetler de olabilir –nankör ve küfür üzere olan kimselerdir.Zaten Allah insanlara iki yol göstermiştir:1-Şükür 2-Küfür.Bu ikisi birbirine zıtlık teşkil eden iki kavram olup,insan bu ikisinden birisini seçmekle muhayyer bırakılmıştır.Allah Teala insanoğlunun seçtiği yolun sonucunda da iki farkı akıbet sunmuştur:Cennet ve Cehennem.
Fatiha suresi Ku’an’ın özünü oluşturmaktadır.Bu sure aynı zamanda insanın Rabbından isteyeceği en güzel duadır,yakarıştır.Mümin,Fatiha da ”Ey Rabbım bizi sıratı mustakime ilet”diye ifade ederken bu, müminin doğru yolda olmayıpta hidayet istemesi anlamında değil,bilakis “Bizi sırat-ı mustakim üzere ayaklarımızı sabit kıl,sapmayalım,hidayet üzere devam edelim”anlamındadır.
Fatiha suresi üzerinde devamlı tefekkür etmeli ve fatihayı hayatımızın bir parçası durumuna getirmeliyiz.Allah Rasulu”Fatihasız namaz olmaz” derken kulun günlük yaptığı namazlarında ve yaşamında fatihanın önemini vurgulamıştır.
Allah,bizlere Fatiha’yı en güzel şekilde anlamayı ve yaşamayı kolaylaştırsın
|