Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 Arkadaşları:20 Cinsiyet:Erkek Memleket:ANKARA Yaş:56 Mesaj:
6.134 Konular:
555 Beğenildi:1084 Beğendi:252 Takdirleri:10770 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | RE: Kur'an-ı Kerim Okuma Biçimleri 6.Kelime Çözümlemesi Yaparak Okuma
Bu tür okumada önce o kelimenin ve türevlerini geçtiği bütün ayetleri sıralanır. Daha sonra, esas kelimenin kitapta isim mi, sıfat mı, yoksa fiil olarak mı geçtiğini tespit edilir. İsim, sıfat ve fiil hallerindeki kullanımlarını sınıflandırılır. Kelime isim halinde geçiyorsa ona hangi fiillerin ve sıfatların uygulanabilir olduğu tespit edilip, buna göre anlamlılık çerçevesi çıkartılır. Kelime fiil halinde geçiyorsa, onun hangi özneye bağlı olarak ve hangi şahıs zamirlerinde geçtiğini iyice anlamaya çalışılıp, belirlenir. (sahhara fiili örneğin güneş, ay, yıldızlar ve nehirler gibi tabiatın unsurlarıyla ilgili kullanılıyor.) Ayetlerde o kelimeye bağlı olarak geçen ve aynı çerçevede görünen diğer anahtar kelimeler tespit edilir. Burada "anahtar kelime" den kastımız, o ayetin manasını büyük ölçüde etkileyen kelimedir. Anahtar kelimeler içinde daha önemli olanlar, esas kelimenin geçtiği ayetlerde onunla birlikte sık sık geçen kelimelerdir. (Musahharat kelimesi Kur'an-ı Kerim'de üç defa geçiyor. İkisi emr kelimesine bağlı olarak zikredildiğinden emr sözcüğü bu kelimeyi anlamada anahtar sözcüktür.) Bundan sonra Kitapta esas kelimeye yakın anlamlı olarak görünen kelimeler tespit edilir. Çünkü anlam karıştırmak en çok yakın anlamlı kelimeler arasında yapılmaktadır. Örnek olarak ceale, besse, ve kada kelimeleri ile halaka kelimesinin birbirine karıştırılması ve bunları eş anlamlı gibi çevrilmesini gösterebiliriz. Sonra esas kelimeye zıt anlamlı olarak geçen kelimeleri de tespit edilir. Mesela, ilm kelimesinin gramerini araştırıyorsak bunun karşıtı durumunda görünen la-ilm, zulm, küfr, cehil kelimelerinin gramerlerini de göz önünde bulundurmalıyız. Bir dilde bir kelimenin tam olarak ne anlama geldiği ancak o kelimeye yakın anlamlı kelimelerle esas kelimenin kullanım farklılıklarını ve gene esas kelimeyle zıt anlamlı kelimelerin kullanım farklılıklarının iyice anlaşılması ile mümkündür. Mesela halaka (yaratma) kelimesini iyi anlamak için buna yakın görünen "yapmak" (ceale), "kurmak" (bena), "başlamak" (bedea), "bitirmek" (nebete), "şekil vermek" (besse), kelimeleriyle, bunun zıddı olan "yok etmek" (heleke) ve buna yakın anlamdaki kelimelerin anlaşılmasıyla mümkündür.
Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da Kitapta geçen kelimelerden bazılarının (din ve millet gibi) bugün de kullanılıyor olmasıdır. Bunların gündelik lisandaki kullanımları ile Kitaptaki gramerleri arasındaki farklılıklar ancak Kitap üzerine dikkatli bir gramer çalışmasıyla ortaya çıkarılabilir. Yapılacak böyle bir çalışmanın başlangıcında, bu kelimelerin gündelik lisandaki kullanımlarının tamamen bir kenara bırakılması gerekiyor.
Kelime çözümlemesi yaparak Kur'an-ı Kerim'i anlamaya çalışma tarzına Mevdudi'nin (Allah kendisinden razı olsun) ilah, rab, ibadet, din adlı çalışmasını örnek olarak verebiliriz. Bu eser hala birçok Müslüman için temel eser olmaya devam etmektedir. Biz hangi metodu kullanmalıyız?
Yazının başında da dediğim gibi bu metodların hiçbirisi yüzde yüz uyulması gereken bir özelliğe sahip değildir. Zamana ve mekana göre bunlardan birisi veya birkaçı kullanılabilir.
Kur'an'ın tek tarz okunmasının faydaların tümünü elde etmeyeceği kanaatindeyiz. Bu nedenle, Kur'an, farklı yöntemler kullanılarak okunmalıdır diyoruz. Kur'an, farklı yöntemlerin testine dayanıklı bir kitaptır ve bugüne kadar da her türlü testten başarıyla geçmiş bir kelamdır. Bu bağlamda, bir ayeti ya da ayetler grubunu tek anlama biçimiyle sınırlandırma anlayışı, hatalıdır. Bu son tahlilde, Kur'an'ın evrenselliğine ters düşen bir anlayıştır. Dahası Kur'an'ı tefsircinin yorumuna hapsetme sonucun doğurur. Kur'an'ı, "10 ayet ezberleyip, sonra diğer 10 ayete geçme" yöntemiyle okumak da her zaman yararlı olmayabilir. Zira Kur'an, kendi kendini tefsir eden bir kitaptır. Kur'an'da aynı konuyla ilgili ayetlerin tamamı, bütüncül bir yaklaşımla okunmalı ve ancak bundan sonra bir hükme varılmalıdır. Ayetlerin siyakını sadece sure içindeki pasajları dikkate alarak açıklamak da her zaman tutarlı sonuçlar vermeyebilir. Sureler, kendi başlarına birer anlam dünyası oluştururlar. Bu yüzden surelerin bütünlüğü göz önünde tutularak okunması da bir başka yöntem olarak tercih edilmelidir. Örneğin, Seyyid Kutub her surenin bir konu bütünlüğü olduğundan hareketle surelerin muhtevasındaki merkezi noktayı vurgulamaya çalışır. Bir okuma biçimini diğerinden kalın çizgilerle ayırmak mümkün değildir. Her birisi diğeri için faydalı bir birikim oluşturmaktadır.
Sonuç olarak, Kur'an-ı Kerim'i okurken salt bir yöntemin benimsenmesinin mümkün olmadığını Kur'an-ı Kerim okurlarının yaş, kapasite ve ilgi alanlarına hitap eden uygun metodu kullanmak gerektiğini söyleyebiliriz. Murat Kayacan, “Kur'an'ı Kerimi Okuma Biçimleri”, Haksöz Dergisi, Sayı:096, (Mart) 1999 |