Konu Başlıkları: Kitab'a Yanlış Yaklaşımlar
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 29 Temmuz 2009, 13:33   Mesaj No:2

FECR

Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1089
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Kitab'a Yanlış Yaklaşımlar

2.Kitab'a parçacı yaklaşım

Bu Kur'an'a bölücü bir yaklaşımdır. Bu anlayış kitabı parçalara ayırıyor. "Namaza yaklaşmayınız" örneğinde olduğu gibi. Ya da sizden olan kısmı okunmadan emir sahiplerine itaat edümesi örneği gibi... 2/84-86 15/90-91 23/53

Kur'an her zaman ve mekanda okunup, anlaşılması gereken bir kitap olduğundan, buna göre bir diziliş ve örgüye sahiptir. Kur'an'ın bir yerinde bulunan bir ayet, başka yerlerdeki ayetlerle çoğu zaman ilişkilidir. Üzerinde durulan konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bu ilişkilerin bulunması ve gerekli bağların kurulması gerekir.

Kitab'a parçacı yaklaşıldığı zaman; ayet çerçevesi, siyak ve sibak çerçevesi ve Kur'an'ın bütünlüğü çerçevesi gözardı ediliyor. Haliyle ortaya çıkan mana, Kur'an'ın öngördüğü mana olmaktan uzak bir manadır.

3.İnsanın kendisi

Kur'an okumak, hakkında konuşmak ve yazmak çok farklı şeylerdir. Kur'an'ı anlayıp, hayata uygulama azmindeki samimi ve gayretli insanların, ondan yararlanabilmeleri için, Kur'an'da belirtilen insana özgü bazı olumsuzluklardan uzak olması gerekmektedir. Bu olumsuzlukların terkedilmesi; çalışmanın ve yararlanmanın, istenilen amaca ulaşması açısından önemlidir. İnsana özgü olumsuzluklardan bazıları şunlardır:Cedelcidir (18/54), cahildir (33/72), acelecidir, bir şeyin doğruluğunu bilmeden hareket eder (49/6). Bilgisi olmadığı şeyleri konuşur (3/66, 17/36). Anlamadan bir şeyi yalanlar (27/84). Anlatılanı, doğru delile dayandırmama özelliklerine sahiptir.
4.Önyargılı Yaklaşmak

Heva ve hevesin etkisinden kurtulamayan bir zihniyetin Kur'an'ı doğru bir şekilde anlaması mümkün değildir. Böylesi bir zihniyet bilinçli ya da bilinçsiz Kur'an'ı tahrif ediyor demektir.Önyargılardan kurtulamayanlar, Kur'an ayetlerini kendisinin müntesibi olduğu mezhebin, ekolün, cemaatin ilkelerine göre yorumlayarak tahrif etmektedirler. Tarih boyunca tahrifçilikle meşhur olanlar Yahudilerdir. Yahudi ve Hıristiyanların din adanılan kendilerine indirilen kutsal kitaplardan hoşlarına gitmeyen yerleri arzu ve menfaatlerine uygun bir şekilde değiştiriyorlardı. Kutsal kitapları kendi elleriyle tahrif eden ve bu kitaplara en büyük darbeyi vuran bu din adamları, toplumları ateş çukurunun kenarına sürükleyen zümre olmaları hasebiyle Allah'a karşı en büyük haksızlığı yapmışlardı. "Yahudilerden öyleleri var ki kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar.." (4/46)

Kur'an'ı tahrif etmek için Yahudi veya Hıristiyan olmak gerekmiyor. Kur'an'ın özellikle bu konu üzerinde yoğun bir şekilde durması Yahudilik ve Hıristiyanlığın muharref bir din olduğu kadar kötülenen bir ahlak da olduğunu beyan içindir. Ve müminlerin bu ahlakla ayaklanmamaları için Allah tarafından uyarılmışlardır. Allah, inanmayanların genel mantığını şöyle açıklamaktadır. "Onların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Onlardan öyle grup vardır İd Allah'ın kelamını işitip akıl erdirdikten sonra bile bile onu değiştirirlerdi." (2.Bakara: 75) Ayrıca Maide Suresinin 13, 41. ayetleri de tahrifçi zihniyetin vasıflarım detaylı bir şekilde ortaya sergilemektedir.
Bu konu ile ilgili rahmet Ali Şeriati şöyle diyor:

"Bir tez ve bir ilmi görüş çıkardığımda veya inandığım bir mektepten bir söz naklettiğimde; eğer Kur'an'ın uygun, büyükçe bir suresini, bir ayetini alıp, o konunun altına yazar, ona dayanırsam, bu Kur'an'j kendi fikrimi ispatlamak yolunda kullanmam demektir. Kur'an, daima böyle bir araştırma ve tebliğ yönteminin kurbanı olmuştur. Kur'an, daima buyruklarımızı -ne olursa olsun- ispatlamak için bir alet olmuştur.
Hiçbir zaman, hiç kimse, her şeyi, -mezhebi, ilmi, edebi- bütün zihniyatını ve bilgisini bir tarafa fırlatıp; önceki görüşlerinden arınmış bir zihinle Kur'an'a yönelmemiştir. Söylediğime uygun bir hadis vardır: "Her kim Kur'an'ı kendi görüşüyle tefsir öderse, yeri ateştedir." Bu "görüş"e "akıl" dediler, yani her kim Kur'an'ı aklıyla tefsir ederse..! Öyleyse neyle tefsir edeceğiz? Akılsızlıkla mı? Şu an yaptığımız gibi mi? Hakikati, sözü, söz naklini, ayet veya rivayeti anlamak, tefsir etmek, doğru tanımak için akıldan başka bir yolumuz yok. Sonra hayır diyorlar, bizim maksadımız her ayetin altına imamdan bir rivayet getirmektir! Efendi yoksa bu rivayeti de akılla seçmek gerekmez mi? Bu ayetin tefsiri olan rivayeti aklımızın seçmesi, anlaması gerekmez mi? Bunu ayetin altına getir sonra da bu ayetin manasının bu olduğunu anla?!! Akılsız adamın başına istediğin kadar ayet, istediğin kadar rivayet döksen yine de fayda etmez. Sağırlara çağrını işittiremezsin. Hele bu sağır ve dilsiz insan, o sesi, çağrıyı anlamıyor, duymuyorsa bu adamın canı sıkılır, sinirlenir, senden bezer ve kaçar, sırtını döner. Artık peygamberin kendisi bile ona bir şey duyuramaz.Öyleyse mesele Kur'an'ı "görüş'le tefsir etmemektir. "Görüş" ne demek? Yani daha önceki fikir ve inançlarımız, önce filan ilmi, kimyevi, fiziki, fıkhi, mezhebi görüşe inanıyor, ondan sonra gidip Kur'an'da, önceki görüş ve inancımızın ispatı peşinde dolaşıyoruz, îşte bu yüzden bakıyoruz ki insanlar, hangi düşünceleriyle Kur'an'a yaklaşmışlarsa o düşünceden olarak çıkıyorlar. Şii yaklaşan Şii, Sünni yaklaşan Sünni, Vehhabi yaklaşan Vehhabi, Cebri yaklaşan Cebri, Nasibi yaklaşan Nasibi, İhtiyari yaklaşan İhtiyari çıkıyor... İyi ama o halde Kur'an ne yapıyor? Bu farklı ve çelişkili görüşlerin hepsini Kur'an doğruluyor mu? Bütün bunlar görüştür ve görüşle yapılmış tefsirlerdir. Öyleyse nasıl olmalıyız? Önceki bütün görüşlerden arınmış, veraset yoluyla veya zorla yüklenmiş bütün önceki inançlardan temizlenmiş bir akıl; idmanlı, uyanık bir zihin olarak; mantıklı, kudretli, uyanık, mana çıkarıcı ama daha önceki herhangi bir görüşü ispatlamaya taassubu ve taahhütü olmayan bir yaklaşımla, Kur'an'a gitmeli ve Kur'an'ın içinden neyin ne olduğunu görmeli ve çıkarmalıdır."[2]

Rahmetli Mevdudi de: "Kur'an açık ve tarafsız bir kafa ile okunmalıdır. Kur'an'ın vahiy olduğuna inansın ya da inanmasın, bir kimse mümkün olduğu kadar, onun lehinde veya aleyhinde sahip olduğu önyargıların tümünden zihnini temizlemeli, önceden edindiği tüm fikirleri yok etmeli ve bundan sonra sadece anlamak amacıyla ona yaklaşmalıdır. Kendi önyargılanyla Kur'an'a yaklaşan kimseler, saratırlar arasında kendi düşüncelerini okurlar ve bu nedenle Kur'an'ın iletmek istediği mesajı kavrayamazlar." diyor.


-------------devam edecek--------------------
Alıntı ile Cevapla