Konu Başlıkları: Misk kokulu Abdülmuttalib
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06 Ağustos 2009, 11:58   Mesaj No:2

KuM TaNeSi

Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: Misk kokulu Abdülmuttalib

Alıntı:
CaferTayar Üyemizden Alıntı
Peygamber efendimizin babası Hz. Abdullah, Resulullahın dünyayı teşrifinden önce vefat ettiği için
Dedesi Abdülmuttalib O'nu himayesine almıştı.
Abdülmuttalib'in esas ismi Şeybe'dir.
Şeybe, babası Haşim vefat ettiğinde, daha çocuktu.
Bir gün Medine'de dayılarının evi önünde arkadaşlarıyla ok talimleri yapıyordu.
Onları seyreden büyükler, Şeybe'nin alnında parlayan nurdan, onun şerefli bir kimsenin oğlu olduğunu tahmin ederek hayran kaldılar.
Ok atma sırası Şeybe'ye geldiğinde, yayını gerip hedefe okunu saldı. Ok, tam isabet edince, o heyecanla;
"Ben Haşim'in oğluyum. Elbette okum hedefini bulur!" dedi.
Onun bu sözlerinden, Mekkeli Haşim'in oğlu olduğunu anladılar.
O sırada Haşim vefat etmişti. Abdü Menaf oğullarından biri Mekke'ye döndüğünde,
Haşim'in kardeşi Muttalib'e; "Medine'de bulunan yeğenin Şeybe çok akıllı bir çocuk.
Alnında da herkesi hayran bırakan bir nur parlıyor.
Böyle kıymetli bir çocuğu yanınızdan ayırmanız doğru mu?" dedi.
Bunun üzerine Muttalib, hemen Medine'ye gitti ve yeğeni Şeybe'yi alarak Mekke'ye getirdi.
Mekke sokaklarında; "Bu çocuk kimdir?" diye soranlara da; zarar vermemeleri için "Kölemdir" derdi.
Bundan sonra Şeybe'nin ismi, Muttalib'in kölesi anlamına gelen Abdülmuttalib olarak kaldı.
Abdülmuttalib'in mübarek bedeninden misk kokusu gelirdi.
Alnında, Allahü teâlânın habibi Muhammed aleyhisselamın nuru parlar,
etrafına hayırlar, bereketler saçardı.
Her ne zaman Mekke beldesine yağmur yağmayıp kıtlık olsa, Mekkeliler Abdülmuttalib'in eline yapışıp
kendisini Sebir dağına çıkarırlar, dua etmesi için ona yalvarırlardı.
O da kimseyi kırmaz, Allahü teâlâya yağmur ihsan etmesi için dua ederdi.
Cenab- Hak da, Abdülmuttalib'in alnında parlayan
sevgili Peygamberimizin nuru bereketine duasını kabul eder, bol bol yağmur gönderirdi.
Böylece Abdülmuttalib'in günden güne kıymet ve itibarı çoğaldı.
Mekkeliler onu başlarına reis seçtiler.
Ona karşı gelen olmaz, emri altına giren de rahat ve huzur bulurdu.
O devrin hükümdarları da, Abdülmuttalib'in faziletini ve büyüklüğünü tasdik ederlerdi.
Sadece İran kisrası çekemez, açık ve gizli olarak ona düşmanlık beslerdi.
Abdülmuttalib, Hanif dinine tabi olup, Müslüman idi.
Bu din, dedelerinden İbrahim aleyhisselamın dini idi.
Bu sebeple, hiç bir zaman puta tapmadı ve hatta yanlarına bile yaklaşmadı.
Kabe'nin etrafında Allahü teâlâya dua eder, ibadetlerini yapardı.
allah razı olsun..
Alıntı ile Cevapla