Durumu: Medine No : 50 Üyelik T.:
15 Temmuz 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
303 Konular:
116 Beğenildi:4 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Pierre Cardin Diyor ki: Pierre Cardin Diyor ki: Pierre Cardin Diyor ki: “Türban Tartışmaları Çok Saçma!..” Hem Tesettürlü, Hem de Şık Olunabilir..." "Türkiye First Lady'si Daha Şık Olmak İsterse Kendisi İçin Bir Şeyler Tasarlayabilirim..." YILLARDAN beri, Müslüman yüksek tabakanın ve dindar zenginlerin tesettür konusunda Paris modacılarından yardım ve destek alması gerektiğini dile getiririm. Çarelerim, çözümlerim, tekliflerim şu ana kadar pek ilgi görmedi... Geçen gün Habervakti internet sitesinde dünyanın en meşhur modacısı Pierre Cardin ile yapılmış bir röportaj okudum. (Abdullah Kılıç, Başlığı: "Türban Tartışmaları Çok Saçma", 03.11.2007) Dünyayı şık giyindiren kişi diyebileceğimiz Cardin bakınız neler diyor: SORU: "Türkiye'de son aylarda (Son yıllarda) bir türban ya da başörtüsü tartışması yaşanıyor. Siz bu tartışmalardan haberdar mısınız?" "- Evet biraz takip ettim. Bu tartışmaları saçma buluyorum. Hanımlar her zaman kapanmışlardır. Mesela İsa Efendimizin annesi Meryem Ana kapalıdır. Hatta (Hz.) Havva'dan bu yana kadınlarda bir kapanma eğilimi vardır. Eğer güzel tasarlanabilirse kapanmak kadına yakışıyor, türban kadının güzelliğini ortaya çıkarıyor. "- Cumhurbaşkanı Gül'ün eşi nasıl giyiniyor?" "- First Lady'nin adını bilmiyorum ama gayet şık. Daha da şık olmak isterse, kendisi için bir şeyler tasarlayabilirim. Gerçi kişiye özel tasarım yapmıyorum ama Türkleri çok seviyorum. Tabiî teklif gelirse... Ben hadiseye din açısından değil de moda olarak bakarım. Hem tesettürlü, hem şık olunabilir. Son on yılda Türkiye'de muhafazakâr kadınlar arasında şık ve marka giyinmek isteyenler epey çoğaldı. Ancak onların bir sorunu var: Aradıkları kıyafeti pek bulamıyorlar." Sayın Hayrünnisa Gül, Cardin'in teklifini nasıl karşılar bilemem, "Ben şahsa özel tasarım ve kıyafet yapmıyorum ama Türkleri çok sevdiğim için First Lady'niz için yapabilirim... Tabiî isterse..." diyor. Cardin Müslüman değil, dolayısıyla tesettürü İslâmî-şer'î açıdan ele almıyor, onu moda olarak görüyor. Türban (tesettür) tartışmalarını saçma buluyor. Kadınların örtünmesinin evrensel olduğunu söylüyor... Türkiye'de birtakım tacirler tesettüre sadece ticaret açısından baktılar. Tesettür elbette ticarî ve sınaî faaliyet olabilir ama ona öncelikle dinî açıdan, ticaret üstü bir zihniyetle bakmak gerekir. Bugünkü Türkiye'de "Tesettür piyasasının" yıllık cirosu acaba ne kadardır? Tesettüre sırf/sadece ticarî açıdan bakarsanız işin dinî, kültürel, sanat boyutunu ihmal etmiş, hattâ zarar vermiş olursunuz. Biz Türkiyeli Müslümanlar tesettür/başörtüsü konusunda çok vakit israf ettik, çok bocaladık, kendimize çok zarar verdik. Otuz yıl önce, dünyanın büyük ve ünlü modacılarından ve modaevlerinden bu konuda yardım istemiş, destek almış olmalıydık. Bunu yapmadık. Birçok işimizde olduğu gibi gecekondu, taşra, varoş, kırsal kesim zihniyetiyle problemlerimizi çözeceğimizi sandık... İslâm'da kadının kendisini (kapalı olarak da olsa) teşhir etmesi, güzelliklerini göstermesi yoktur. Bizde birtakım sözde tesettürlü hanımlar, İslâm'ın uygun görmediği bir şekilde kamu alanına çıktılar. Üstelik bu arz-ı endam ediş sırasında kılık kıyafetleri zarif, üstün, estetik, yüksek olmadı. Bir kısım Müslüman hanımlar madem ki, meydana çıkıyorlar, (seksî olmamak ve şehevî nazarları üzerlerine çekmemek şartıyla) zarif giyinsinler, açık kadınlardan daha üstün, daha medenî, daha haysiyetli, daha şık görünsünler. Nadir istisnalar dışında işte bu yapılamadı. Takkelerimizi önümüze koyalım ve şu soruyu soralım: Okumuş, zengin, yüksek tahsilli, temsilci üst tabaka Müslüman hanımlar, kıyafet ve başörtüsü konusunda açık kadınlardan daha şık, daha medenî, daha zarif olamazlar mıydı? Pekala olabilirlerdi. Pierre Cardin böyle diyor. Lakin biz böyle olabildik mi? Bir kısım Müslümanların ve İslâmcıların en büyük açığı, "Her şeyi biz biliriz, her şeyin en iyisini biz yaparız..." kuruntusudur. Bazılarımız o kadar gururlu ve kibirlidir ki, bilenlerden, uzmanlardan fikir almayı bile nefislerine kabul ettiremezler. Yakın tarihte öyle başörtülü hanımefendiler görüldü ki, ayda bir uçağa biniyor ve Paris'ten elbise ve eşarp alıyordu. Nasıl alıyordu? Avuç avuç para veriyordu, lakin sormadan, kimseye danışmadan, kendi kafasına göre... Onları gördük... Son elli küsur yılda 500'den fazla İmam-hatip mektebi, binlerce Hafız kursu açtık. Hiç olmazsa bir tanecik "Moda, Kılık Kıyafet Tasarımı Koleji" açmış olsaydık ne iyi ve ne isabetli yapmış olurduk. Birtakım İslâmcı kadınlar "İslâm'da moda yoktur" diyorlar. Bunların kıyafetlerine bakıyorsunuz, şu veya bu modaya uygun şekilde giyinmişler. Ol mahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler... İslâm dininde, Yüce Şeriatta elbette moda yoktur, lakin hayatta ve kültürde moda vardır. Yirminci asrın başlarında İstanbul'da kaç çeşit çarşaf vardı bilir misiniz? Çeşitli renklerde... Çeşitli kesim ve dikimler... Pelerinli çarşaf, torba çarşaf... Çalıkuşu romanında Feride'nin gülkurusu çarşafını hatırladınız mı?.. Çarşaf işin esası, cevheridir; onun çeşitleri, renkleri modadır, arazdır. Birkaç yıl önce Hürriyet'ten Ayşe Arman bendenizle bir röportaj yapmıştı. Hürriyet gazetesi için, röportaj yapılan kişinin fikir ve görüşlerinden çok, "Ona söyletilmek istenen fikir ve görüşler" önemlidir. Konuşmanın bir yerinde "Bugünkü kapalıların bir kısmını rüküş buluyor musunuz" mealinde bir soru tevcih edilmişti. Tereddütsüz "Evet" demiştim. Almışlar bu sözümü manşet yapmışlar... Rüküş giyinip giyinmedikleri tartışma konusu olan birtakım İslâmcıların ağır hücumlarına uğramıştım. Parası, serveti, imkanı, fırsatı olduğu halde, açık kadınlardan daha üstün giyinmeyen hanımlar, dolaylı şekilde İslâm davasına zarar vermektedir. Bu dava için az veya çok çile çekmiş bir Müslüman olarak onlara hakkımı helal etmiyorum. Orta halli, fakir, kendi halinde Müslümanlar hanımlara bir şey dediğim yoktur. Yüksek tabakayı, temsilcileri kasd ediyorum. Kötü, zevksiz, sanatsız, vasıfsız bir tesettürle davamızı mıncıklamaya hakları yoktur. Yüce İslâm dini gururu, kibri, nefs-i emmareyi kötülemiştir. Dinimiz istişareyi/danışmayı emr etmektedir. Yüce Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem "İlim ve hikmet Çin'de bile olsa gidip alınız" buyurmuşlardır, "Para benim... Ben bilirim... Ben keyfimin istediğini yaparım..." zihniyeti olgun Müslümana yakışmaz. İlk asırlardaki akıllı Müslümanlar eski Yunan klasiklerini Arapçaya tercüme ettirmişlerdi... Türkiye'nin yüksek tabaka Müslüman hanımları Pierre Cardin'in tesettür konusundaki fikirlerinden ve yaptığı tekliften ibret almalı ve bu fırsatı kaçırmamalıdır. Mehmed Şevket Eygi 06.11.2007 |