Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07 Eylül 2009, 10:00   Mesaj No:7

sevginin_bedeli

Medineweb Aktif Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:sevginin_bedeli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 9822
Üyelik T.: 20 Ağustos 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 196
Konular: 26
Beğenildi:2
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: 38.Haftanın Misafiri sevginin_bedeli

Alıntı:
kıyameri Üyemizden Alıntı
değerli kardeşim sevginin bedeli medineweb ailesine misafir olarak seçilmiş sin misafirliğinin hayırlı paylaşımlara ve dostluklara vesile olmasını diliyorum.

1-müslümanlar olarak yeniden toplumsal inşa sürecinde neler yapılmalıdır.
2-çok çeşitli fikirlere ve gruplara ayrılan ümmetin vahdeti hakında neler söylemek istersiniz.

şimdilik bu kadar saygılar.
allah razı olsun güzel temennilerinizden dolayı.

1-müslümanlar olarak yeniden toplumsal inşa sürecinde neler yapılmalıdır.

herşeyden önce islamı sahih bir şekilde öğrenmeliyiz. çünkü insanlara dolayısıyla topluma ulaşabilmek ya da birşeyleri ulaştırabilmek için kendimizin bir sermayemizin olması gerekir. ancak bu sermayenin de sahih olması şarttır. bu anlamda islam tarihi boyunca kuran okunmuş anlaşılmaya çalışılmış/ kimi zaman doğru anlaşılmış ama kimi zaman da yanlış ya da eksik anlaşılmıştır.
bize düşen günümüz şartlarında kuranı doğru okumak/anlamak ve toplumsal inşa sürecinde vahyi temel harç olarak kullanmaktır.
bunun anlamı şudur; 1400 yıl önceki sosyal, ekonomik, kültürel, ahlaki çöküntü içindeki insanlardan resulün eliyle vahyi bir toplum meydana geldi. bugün de yaşamakta olduğumuz problemleri ancak vahy ile düzeltebiliriz.
şekilsel olarak değil muhteva olarak aasrı saadeti günümüze taşımalıyız...


2-çok çeşitli fikirlere ve gruplara ayrılan ümmetin vahdeti hakında neler söylemek istersiniz.

insan düşünelbilen varlıktır. ancak basma kalıp düşünen değildir. dolayısıyla halihazırda dünya üzerinde 6-7 milyar insan yaşıyorsa eğer, 6-7 farklı düşünen insan var demektir.fikirlerin çeşit çeşit olması, insanların aynı ümmet içinde -aynı aile içinde- dahi gruplara ayrılması kadar doğal bir şey yoktur. ancak bizler müslümanlar olarak ortak noktalarımız belirlemeliyiz. şöyleki; yüce rabbimiz kuranı kerimde ehli kitaba şöyle sesleniyor:

De ki: “Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah’a ibadet edelim. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilah edinmesin.” Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: “Şahit olun, biz müslümanlarız. Âl-i İmrân 64
bu ayete dikkatle baktığımızda kendimize de bir pay çıkarabiliriz. elbette hz. peygamberin vefatından bu yana kuranı okuyan herkes aynı şeyi anlamamıştır.
bu durum bugün de aynen devam etmektedir. bizler hiçbir grubtan/cemaatten/ yapıdan/fırkadan bu anlamda bizimle aynı düşünmeye zorlayamayız. durum bu olunca insanlara farklılıklarından/farklı düşünmelerinden dolayı asla kötü davranmamalıyız. doğru bildiklerimizi en güzel şekilde ve yumuşak huylulukla insanlara aktarmaya gayret etmeliyiz. yani farklı düşünebilir, çeşitli fikirlere sahip olabilir ve farklı gruplara ayrılmış olsak da bizler herşeyden önce insan olmamız ve artı değer olarak müslüman olmamız hasebiyle birlikte yaşamayı/ höşgürülü davranmayı ve moda deyim ile ötekiyi kabul etmeliyiz. o zaman belki farklılıklarımızla bir birliktelik sağlayabiliriz.

şunu da unutmamalıyız ki; vahy dışında sahip olduğumuz ve kesin doğru olarak bildiğimiz bilgiler -buna deneylerle sabit olmuş bilgilerde dahil- birgün yanlışlanabilir.