re: Kuranı Kerim Hakkında Sorular/Medineweb Çalışması
Abdülmelik abi detaylı açıklamasını sunayım:
Fasık; İslam’ı kabul ve ikrar ettikten sonra, onun bütün veya bir kısım hükümlerini, kasten ihlal eden kimsedir. Fasık, itaattan çıkan mü’min için kullanıldığı gibi, kafir için de kullanılır.
Fasığın getirdiği haberi araştırmaksızın kabul etmek, bir kavme haksızlık yapmaya neden olabilir. Çünkü yanlış habere inanarak, bir insanı veya bir milleti cezalandırmak mümkündür. Tatbik edilen bu cezanın telafisi mümkün olmayabilir. Bu sebeple, duyulan bir habere hemen inanmamak ve bu haberin kaynağını araştırmak gerekir.
Daha önceki ayetlerde Yüce Allah Hz. Peygamber'e saygı ve hürmet gösterilmesini emretmişti. Sûrenin bu bölümündeki âyetlerde ise, yalan söylemesi muhtemel olduğu için, fâsığın getirdiği haberin araştırılmasını emretmektedir. Buradan, genel olarak etrafta dolaşan haberlerin kaynağının araştırılması ve duyulan her haberi kesinmiş gibi kabul etmemenin lâzım geldiği sonucu çıkmaktadır. Çünkü bazı haberleri fâsık ve bazılarını da yalancı birisi yaymış olabilir. Bu tür haberler, bir çok felâketlere sebebiyet verebilir. Bundan dolayı Yüce Allah, inananları, fâsığın getirdiği haberlere karşı uyanık olmaya ve duyulan her haberi kesinmiş gibi kabul etmemeye davet etmektedir .
Bu âyetin iniş sebebi olarak şöyle bir olay nakledilir: Asr-ı saadette Peygamber (s.a.) Velîd bin Ukbe'yi Benî Mustalik kabilesine zekât toplamak için göndermişti. Velîd, onların bir yerde toplanmış olduklarını görünce, irtidat ettiklerini ve kendisini öldürmek için bir araya geldiklerini zannetti. Halbuki onlar Velîd'i karşılamak için toplanmışlardı. Bu durumdan heyecanlandı, korktu, yanlarına varamadan Hz. Peygamber'e döndü ve olup bitenleri kendisine haber verdi. Hazreti Peygamber (s.a.), bu haberi araştırması için Hâlid ibn Velid'i Benî Mustalik kabilesine gönderdi ve acele etmemesini de kendisine tenbihledi. Hâlid (r.a.) beraberindeki heyetle geceleyin Benî Mustalik kabilesine ulaştı, gizlice durumlarını araştırdı ve olayın hiç de Velid'in haber verdiği gibi olmadığını, tersine bu kabilenin İslâm'a sımsıkı sarıldıklarını, ezanlarını okuduklarını ve hatta gece namazı bile kıldıklarını gördü. Bunun üzerine vakit kaybetmeden Hz. Peygamber'in yanına dönerek durumu kendisine bildirdi. Peygamber (s.a.) de: "Tebeyyün (araştırma) Allah'tan, acele ise şeytandandır" buyurdu. Bu olay üzerine de söz konusu âyet indi .
|