RE: DUA (benden kes yapıştır usülu bir uzun yazı daha ama çok güzel) DUÂ
Fevzi ZÜLALOĞLU (9. ve son bölüm) 7-Ahit Tazelemek Amacıyla Yapılmalı
Toplumsal bir suç olan şirk zulmünün affedilebilmesi için tüm halkın Allah’a verdiği iman ahdini yenilemesi gerekir. Aksi halde helak ihtimali belirir. Bu ihtimalden olsa gerek, Musa peygamber “içimizdeki sefihler yüzünden bizi de helak etme!” diye Allah’a yalvarmıştır. Bu toplumsal zulme engel olan, daha sonra da affetmesi için yakaran yetmiş iki inanmış adam’ın duası kabul edilmiştir. Çünkü Allah ile olan ahdin –O’na ortak koşmama sözünün- yenilenmesi söz konusudur.
Musa peygamberin halkın içinden seçtiği yetmiş adamla birlikte, Samiri’nin yaptığı buzağıya taparak Allah’a ortak koşan halkını helak etmemesi için Allah’a yakarışları şöyle olmuştur:
“... Ey Rabbim! Eğer dileseydin daha önce de onları yok ederdin ve (onlarla beraber) beni de. İçimizden bir takım dar kafalı sefihlerin yaptıklarından ötürü bizi helak edecek misin (şimdi)? Bütün bunlar Senin bir sınamandan başka bir şey değil: Ki onunla dilediğinin sapmasına fırsat verir, dilediğini de doğru yola sokarsın. Bizim velimiz yakınımız Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bize acı. Çünkü bağışlayanların en hayırlısı Sensin.” (A’raf, 7/155.)
8- Korku ile Ümit Arasında Bir Ruh Hali İle Yapılmalı
“(Asla büyüklük taslamayan o muttakiler) yataklarından (geceleri) kalkarak, korku ve ümit içinde Rablerine yalvaranlardır ve kendilerine geçinmeleri için verdiklerimizden başkalarına harcayanlardır.” (Secde, 32/16.)
Bu ayetin rehberliğine göre, dua ederken korku ile ümit arasında olmak arasında bir ruh hali taşımalıyız. Korkmalıyız, çünkü Allah’ın gazabı da vardır. Ümitli olmalıyız, çünkü O’nun rahmeti her şeyi kuşatır.
Günah işlemiş olmak dünya sınavı devam ettiği müddetçe kişiyi ümitsizliğe düşürmemelidir. Allah’ın tevbe kapılarında sonsuz merhametinin nişanelerini hissetmek mümkündür. Ayrıca korku da taşımak gerekir; çünkü kimse cenneti garantilemiş değildir. Allah azabından korkulması gereken, sevildiği için gücendirilmemesi gereken bir ilahtır, bu da günahlardan uzak durmak suretiyle gerçekleşir. Korku ile ümit arasında olma hali, bir samimiyet ifadesidir; samimi dualar da makbuldür.
9-İ’sar/Empati İlkesine Uygun Olarak Yapılmalı
Bencilce kişişel arzuları dillendirmek dürüst ve erdemli müminlere yakışmaz. Bu nedenle Kur’an’daki örnek dualarda “ben” şahıs zamirinden çok “biz” şahıs zamiri daha yoğundur. Mesela Fatiha Suresi’nden her gün beş vakit namazda defalarca tekrarladığımız şu yakarış: “Yalnız Sana ibadet eder, yalnız Senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet.” (Fatiha Suresi, 1/5-6.)
Tabii ki bu durum şahsi dua yapamayacağımız anlamına gelmez. Fakat duamız da ahlakımıza uygun olmalıdır. Bilindiği gibi Kur’an ahlakının en temel ilkelerinden biri i’sar’dır. İ’sar Müslüman kardeşlerimizin yerine koyarak düşünmek ve onların çıkarlarını kendi çıkarımıza tercih etmektir. İşte i’sar’ın duaya yansıyan diğergâm ifadeleri:
“Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla ve müminlerden hiç birine karşı kalplerimizde, kin –nefret, yersiz düşünce ve duygulara- yer bırakma, Ey Rabbimiz! Sen sonsuz şefkat sahibisin ve sınırsız rahmet kaynağısın.” |