Alıntı:
MEVLÜT HÖNÜL Üyemizden Alıntı
Hayırlı Olsun Kardeşim.
Peygamber efendimizin Kuran'ı açıklamakla yükümlü olduğu ve bu görevin kendi kavimlerine gönderilmiş olan Peygamberlerin tümüne ait olduğu Yüce kitabımızda belirtilmiştir..
Lakin günümüz İslam aleminde binlerce fikrin ortaya hak olarak çıktığını izlemekteyiz,Kuran'ın her konuda tek başına yeterli olduğunu savunanlara şahid olmaktayız?
SÜNNET'SİZ bir KURAN -KURAN'SIZ bir SÜNNET olgusunu Müslümanlara empoze etmeye çalışanları?
Kendi efendilerinin,Şeyhlerinin,Atalarının,Abilerinin yaşamlarını uygulamalarını Peygamber sünnetinden evla görenleri?
Beşeri Kitapları KURAN'I adeta ikinci plana almışçasına kutsayanlara KURAN diliyle nasıl bir cevap verebilrisiniz?
Hayırlı Olsun Kardeşim. |
SÜNNET'SİZ bir KURAN -KURAN'SIZ bir SÜNNET olgusunu Müslümanlara empoze etmeye çalışanları ?
Kuranı sünnetten ayrı tutmak aynı zamanda peygamberden uzak tutmak demektir. Çünkü sünnet kuranı teyit eder ve beyan eder. Sünnet bir yerde kuranın fiili halidir. Kuran vahiyle inşa olunduğuna göre Peygambersiz bir Kuran mümkün değildir.
Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik(. Bakara 151)
İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah’ın yoluna. İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah’a döner ( Şûrâ 52,53.)
Biz birbirimizi fena halde yanlış anlıyoruz. Öncelikle böyle bir sorunumuz var. Müslüman dünyası hır güre bayılıyor nedense. Bütün hamaseti birbirimize şırınga ediyoruz.
Biri sünnetin sadece ; misvak kullanmak,suyu oturup 3 yudumda içmek gibi hüsn davranışlardan oluşmadığını söyleyecek ama söyleme adabından ne dine ne karşısındakine nede kendine faydası dokuyor.
Bizim islam ahlakı sorunumuz var. Yoksa ihtilafta rahmet var.
Dini saptıran akımlar yüzyıllardır var zaten ve yok olmaya devam ediyor. Biri gelip biri gidiyor. Aslolan gerçekten ne dendiğini anlamak.
Zira ebu hanife ile imam şafi ra bunu başaramamış olsa idi aralarında savaş çıkardı.
Empoze ancak cahil cücela insanlarda gerçekleşir . Zira kuranda 49 yerde sanırım akletmiyor musunuz kelimesi geçmekte
Mustafa İslamoğlu sünnet düşmanı olarak nitelendirilir. Ama Cübbeli Ahmet tarafından oldukça eleştirilir. Ama karşılıklı islami referanduma asla çıkmazlar. Aslında bunu derken hangi şunuyu kasteddiklerini asla konuşmazlar. Burada masumu tartışmıyorum amannn .
Kendi efendilerinin,Şeyhlerinin,Atalarının,Abilerinin yaşamlarını uygulamalarını Peygamber sünnetinden evla görenleri?
Aslında bir önceki sorunuzla benzeşik buda.
Rehberimiz kuran ve peygamber ise onu rehber edineni rehber edinmek üzerinden cevaplarsak;
Müslümanın müslümana muhabbeti güzel ve mutlaktır. Bu muhabbetin ortak noktası ibadet-din ilişkisi ise daha ala ve köklü olur. Cemaatler ve ümmetin kökenide bu temele dayanır kısmen. İbadet noktasında dinle bütünleştikten sonra bir rehber bir kardeş bir arkadaş önder edinmekte beis görmüyorum.
Lakin diğer türlüsü şirk olmıyor mu bunuda ben size sorayım.
Beşeri Kitapları KURAN'I adeta ikinci plana almışçasına kutsayanlara KURAN diliyle nasıl bir cevap verebilrisiniz?
Evet böyleleri var. Misal nur cemaatinde mevcuttur. Kayseride bir arkadaşım sohbetlerinde ve günlük hayatlarından risale dışında hiçbir kitapla irtibatları olmadığını, Kuranı okuyarak anlayamayacaklarını, risalenin zaten kuranın bir tefsiri bir benzeşiği olduğunu .... gibi beyanlarda bulunmuştu.
Misalden yola çıkarak söylüyorum ki sizinde sorunuz benimde cevabım kolay olsun.
Ama bu Kurana eş koşmaktan çok çok farklı bir durumdur. Sizinde dediğiniz gibi gidişat ve görüntü mışcasına yani öyle gibi SADECE. Allah muhafazaki diğer türlüsü küfürdür zira.
Bu Kur'ân, kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara gönderilmiş bir tebliğdir. (İBRAHİM/52)
Kuranın hem bireysel hemde ümmetsel bir yanı vardır. Bireysel ilişkimiz, evrensel ilişkimiz. Eğer Kurandan bireysel ilişkiyi sıyırır atarsak bu sapmalar peyda oluyor.
Kuran bize diyor peygambere yada birbaşkasına değil ' akletmiyormusunuz' diye.
Kuran bizim üzerimize inmelidir. Ayetleri ile beraber.Mealen bizde tefsir olmalıdır.
Ki o sözlerin en güzeli ve en anlaşılıdır.
De ki: "O'nun üstünüzden ve ayaklarınızın altından azab göndermeye, yahut sizi fırkalara ayırıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yeter". Bak, âyetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ki, onlar iyice anlasınlar. (EN'AM/65)
Allah, kelamın en güzelini ikizli, ahenkli bir kitap olarak indirdi. Ondan Rablerine saygısı olanların derileri ürperir. Sonra derileri de, kalpleri de Allah'ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Allah'ın rehberidir. Allah, onunla dilediğini doğru yola çıkarır. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösterecek yoktur. (ZÜMMER/23)
Hem sözün güzelini işitecek duruma ulaştırılmışlar, hem de övülmeye layık (olan Allah'ın) yoluna eriştirilmişlerdir. (HAC/24)
İçimizde öyle çok ki kuranı tefsiri okumamışlar.Bundan geçin mealini okumamışlar. Böyle yitik toplumda bunların olması kaçınılmaz elbette.
Yalnız ben o beşeri kitaplarından kurandan bağımsız yazılmadığını biliyorum
Bu bağlamda elinden düşürmemekte hiç beis yoktur. Rehber iyidir. Ama doğru ve ölçü bir rehber.
Rab kuranın peygamberin ümmetin muhabbetinden ayırmasın.