Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03 Aralık 2009, 11:13   Mesaj No:25

HALUK GÜMÜŞTABAK

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart RE: 48.Haftanın Misafiri Haluk Gümüştabak

Sorularınıza kısa cevap vereceğim ama bunların anlatılması ve izahı şarttır yoksa yüzeysel kalacaktır. Bugünkü örtünme şekli Kuranın emrettiği örtünme değildir. Beşerin topluma Bu Allah emridir diye direttikleridir. Çünkü aradan 5-10 yıl geçince söyledikleride değişmektedir. Örneğin bugünkü başın örtülmesi şekli bundan yaklaşık 25 sene önce yoktu. Zaten bu şekli lanse edenlerde kendilerinin çıkardıklarını söylemektedirler. Kadının başının örtülmesi Allah emri değil gelenektir. Sanırım bunu fethullah Gülen 1995 yılında nasıl olduysa söylemiş ama daha sonra başka sözlerle kamufle etmiştir. Nur suresi 31. ayette geçen hımar kelimesi kuranın tümünde bu kelimeden türetilmiş sözcüklerde dahi örtü anlamında kullanılmıştır. örneğin şarap aklı örten anlamındadır. Bu konuyu ayrıca geniş bir şekilde konuşmamız gerekir eğer konuyu açarsanız başka bir başlık altında konuşuruz nasip olursa.
Çok ilginç bir soru sormuşsunuz kabeyi tavaf etmeyi nasıl olurda şirk olarak düşündüğümü adlandırırsınız, bu kuranın apaçık emridir. Şeytan taşlama ve hacerül esvet taşına el yüz sürme ve o taşın bizlere şefaat edeceğini söylemek Kurandan çok uzak olmak demektir. Allah sefa ve merve tepelerinin ziyaret etmemizde sakınca olmadığını bile açıklıyorsa kusura bakmayın bu saydıklarımı yapmanın dinde yeri olabileceğini hiç düşünmüyorum, olsaydı rabbim onlarıda söylerdi. Bu konuda da nasip olursa konuşuruz. Hele hele bu taşın cennetten geldiğini söyleyip cennete açılan bir kapı olduğuna inanmak bence kuran ile hiç meşkul olmamak demektir. Herhalde peygamberimizin mahşerde söyleyeceği( Benim ümmetim kuranı devre dışı bıraktılar) sözü bunlar olsa gerek.

Peygamberimiz eğer o devirde şartların gereği o anda bir şeyin yapılmasını istememiş olabilir. Bu zamana ve şartlara göre değişebilir. Bu konu ayrıdır. Örneğin orucu yolcu ve seferi iseniz tutmayın der kuran gelenek eskiden gelen bir düşünceyle 90 kilometreyi aşan seferidir der. Halbuki bu yol eskiden belkide birkaç günde ulaşılacak bir yolken şimdi bir saatlik bir yol neden orucumu tutmayayım? Kuranda birçok ayet açık dururken peygamberimizin helal ve haram koyma yetkiside vardır diyemeyiz, Eğer kabul edersek kuranın o ayetlerine iman etmemiş sayılırız. Kuran hükümleri evrenseldir her zamana hükmeder. Fakat toplumun yaşadığı devirler gereği ayetleri doğru anlamalı ve ona göre değerlendirmeliyiz. Kuranı hatırlayın, peygamberimiz aile içinde eşlerinin hoşnutluğunu kazanmak isterken Allah ın helal dediği bir şeye haram demesi ile Rabbim elçisini nasıl uyarıyor. Yine hatırlayın Rabbim bir ayetinde sizlere helal dediğim bir şeyi kim haram diyor ve Allah a iftira atıyor diyerek bunu yapmanın ve söylemenin Allaha iftira olduğundan bahsediyor Rabbim.
Peygamberimizin devrindeki arapçayı günümüzde ilahiyat profesörleri bile çoğu bilmez. Kuran öyle bir anlatımla bizlere seslenmiştirki her toplum anlayabilsin. Söyledikleri gibi kuranı özel insanlar anlayabilseydi Rabbim yemin ederek bu kitabı sizler için kolaylaştırdım demezdi. Bir konu emredilmişse kuranın diğer yerlerinde de onların izahı yapıldığını yani nice örnekleri değişik ifadelerle verdikki anlayasınız demezdi bizlere. Arapçayı kuran okuma anlamında bilirim yoksa bir Arap gibi değil elbette. Kuranı anlayabilmek için birçok meali kullanıyorum çünkü bu konuda çok büyük zaaf var. Onun içindirki İslam alemi bir araya gelip daha doğru bir çeviri yapmak zorundalar. Bunu ben çok hissediyor ve bu konuda samimi söyleyeyim bazen korkuyorum. Allah yardımcımız olsun.

Biliyorum başın örtülmesi konusunda aynı fikirde değiliz ama ben kurandan anladığımı söylemek zorundayım. Eğer Peygamberimiz bahsetiğimiz ayeti özellikle kadınlarımıza tebliğ ettiğinde eğer kadının saçının örtülmesi hele hele bir telinin bile görünmesi günahtır diye anlatmış olsaydı, o devirde hep birlikte abdest aldıklarını söyledikleri bilgileri düşünmemiz gerekir. Çok daha ilginci yine o devirde müslüman olsa dahi cariyelerin başlarını örtmeleri yasaktı çünkü özgür kadınla ayırt edilmeleri için. Bu durumda Allah köle ayrımı yapmadan bu dini iman edenlere gönderdiğine göre demekki peygamberimiz bu ayetten kadın saçını örtmelidir emrini almamış demektir. Yoksa cariyelerinde başlarını örtmesini emrederdi. O devrin kadınlarını hatırlayın saçları uzatılır ve örülür bu şekilde anlatılır. Ayrıca saçlarını arkaya atarlarmış yani açıkta. Bu durumda nasıl olurda kadın saçının görünmesi haram diyebiliriz. Bu konuları daha geniş konuşuruz Allah izin verirse.
Selametle
.