Durumu: Medine No : 11031 Üyelik T.:
02 Kasım 2009 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
8 Konular:
3 Beğenildi:0 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | RE: Bediüzzaman'dan Kürt Sorunu ve Kardeşlik Çözümü - Said Nursi'ye Göre Sorunun Çözümü
NURSİ'YE GÖRE SORUNUN ÇÖZÜMÜ
1- Medeni Tahammül ve Tolerans: Kürt Kimliğinin Tanınması
Bediüzzaman, her milletin kendi milli kimliğini, kültürünü ve dilini özgürce ifade etme sini, temel insani bir hak olarak görür. Bunları anayasal güvence altına alan hükümet tarzını benimser. Bunu, medeni ilerlemeyi ve pozitif rekabet duygusunu sağlayan güç olarak değerlendirir. Hatta "adem-i merkeziyet/yerinden yönetim"i, ileri medeni seviyenin bir gereği olarak taktir eder. O, bu görüşlerini, büyük bir devlet adamı ve aydın olan II. Abdulhamid'in yeğeninin ‘adem-i merkeziyet'i savunan makalesini cevaplarken dile getirir. Medyanın tahrikleriyle hain ilan edilip, yurdu terk etmesine neden olan makaleyi, "Prens Sabahattin Bey'in Sui telakki Olunan Güzel Fikrine Cevap" ismiyle değerlendirir. Genel olarak "güzel fikir" diyerek taktir eder:" hükümet, her milletin milli kimliğini teşkil eden dili ve kültürü ve düşünce seviyelerine münasip teşebüse başlamalı. Ta ki makine-i terakkiyat-i medeniyetin buharı hükmünde olan müsabakayı intac edecek bir hissi rekabet peyda olsun."der. Şu mahzurunu da belirtir.:"milletlerin birbirini kabullenme, karşılıklı hoşgörü ve medeni seviye oluşmadan, irfan seviyeleri bir olan medeni Alman devleti gibi olmadan, ademi merkeziyetin uygulanması, güçlü olan millet, ilkel hislerin sonucu olan istila güdüsüyle, zaifi ilhak edip keşmekeşi doğurur. Ya da bölünme ve parçalanmaya götürür. O; tevili güzel, fikren taakkul edebiliriz. Amma istidadımızla amelen tatbik edemeyiz. Tatbikine çok zaman lazım."[8]der.
2-Sulh-u Umumi, Afv-ı Umumi, Ref-i İmtiyaz
Üstad Nursi Osmanlı'da İttihat ve Terakki nin Meşrutiyet devrinde ihtilaller, ayaklanmalar, cinayetler, idamların olduğu karmaşayı yaşamış. Ülke de birlik ve huzurun temini için önemle şu esasların üzerinde duruyor: "Herkesin bir fikri var. Ben de hürüm. Selameti millet için bir fikrim var: İşte genel barış, genel af, ayrıcalıkların kaldırılması gerek. Ta ki her biri,bir imtiyaz ile bakasına haşerat nazarıyla bakmak ila nifak çıkmasın. Fahr olmasın, derim ki: biz ki Kürd'üz aldanırız fakat aldatmayız. Bir hayat için yalana tenezzül etmeyiz."[9] Fertlerin, milletlerin ve devletlerin hatalarıyla yüzleşmeleri, yanlışlarını görmeleri büyüklük olduğunu belirtir. O bu konuda şöyle der. "En büyük hata, insanın kendisini hatasız zannetmesidir. Eski hal muhal ya yeni hal ya izmihlal."[10]
3-Şiddetin ve "Öteki"ye Düşmanlığın Reddi
B. Said Nursi Kürtlerin, kendi milli kimliklerine, tarih, dil ve edebiyatlarına sahip çıkmalarını, ulusal kurumlarını oluşturmalarını önemle vurgular. Kürtlere zarar vermeyecek ve onları tehlikeye atmayacak barışçıl ama etkin bir yaklaşım gösterir. Aynı zamanda kardeşleri ve komşuları olan Türk, Arap, Fars ve Ermenilere zarar vermeyen, şiddet ve düşmanlık doğurmayan bir anlayışı önemle savunur. Bu konuda Kürtlere şöyle seslenir: " Ey Aslan Kürtler! Beşyüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız, sabahtır. Yoksa sahra-i vahşette vahşet ve gaflet sizi yağmalayacaktır. Hem milliyet denilen Rüstem-i Zal ve Selahaddin-i Eyyubi gibi Kürt dahi kahramanlarıyla bir çadırda oturan her biriniz milliyet fikriyle umum milletin bir somut örneği olunuz. Kavimlerin mutluluk sebebi olan hürriyet, sizi meclis-i imtihana davet ediyor ki: rüştünüzü ve vesayete ihtiyacınızın olmadığını görmek istiyor. İmtihana hazırlanınız. Varlığınızı birliğinizle gösteriniz. Milli gayret duygusu ile fikir ve şahsi vicdanınızı, milletin kalp ve ortak aklı gibi gösteriniz. Yoksa sıfır çekecek, hürriyet diplomasını elinize vermeyecektir. Milli namus emrediyor ki kuvveti aklın yardımına, hissi fikrin arkasına gönderiniz. Ta ki aklın medeni cesaret meydanında, namusu milli payimal olmasın. Kılıcınızı fen ve sanat cevherinden yapmalı. Hem anadil denilen milli duyguların aynası, ihmalinizle gayet müşevveş olan lisanınız, tuba ağacı kabiliyetinde iken böyle kurumuş ve perişan olmuş ve medeniyet lisanı olan edebiyattan geri kalmış olduğundan, diliniz teessüfle sizi milli onurunuza şikayet ediyor."[11]
Şiddet ve düşmanlığı hiçbir şekilde meşru görmez. Hükümet veTürklerin yaptıklarından serzenişte bulunan Kürt ileri gelenlerine:"Ey Kürtler! Kendinizden şikayetçi olunuz. Her kabahati Türklere atmakla çok aldanırsınız. Görüyorm ki bizde pınar yoktur. Onun için uzaktan gelen kokuşmuş bir suyu içiyoruz. Öyleyse gayret ediniz, çalışınız. Milliyet fikrini kazıcı yapınız. Eğitim ve erdemi eline veriniz. Şu yerlerde de bir küngan(sondaj, boru) atınız. Ta bir kemalat pınarı bizde de çıksın. Yoksa daima dilenci olacaksınız. Ya da susuzluktan öleceksiniz. Hem de dilencilik para etmez. İnsan dilenci olursa nefsine olsun. Bence merhamet dilencileri ya haksız ve ya tembeldir. Eğer siz insan olsanız, Türkler nasıl olursa olsunlar size fenalıkları dokunmaz. Fakat iyilikleri gelir."[12]
Yine "Ermeniler bize düşmanlık ile hile ve hıyanet ediyorlar."diye soran Kürtler'e; insanlık, iman ve feraset dolu şu sözleri söylüyor: " Düşmanlığın nedeni olan istibdad öldü. Baskının bitmesiyle dostluk hayat bulacak. Size bunu katiyen söylüyorum ki şu memleketin saadeti ve selameti Ermenilerle ittifak ve dost olmaya bağlıdır. Fakat zelilane dost olmak değil, milli izzeti muhafaza ile sulh elini uzatmaktır. Hem de onlar uyanmışlar. Siz uykudasınız. Rüya görüyorsunuz. Hem de milliyet fikri ile müttefik ve güçlüdürler. Siz ihtilafla şimdilik boşsunuz. Hem de galebe etmek istiyorsanız, onlar sizi mağlup ettiği silah ile yani akıl ile, milliyet fikriyle, ilerleme meyliyle, adalet eğilimiyle mağlup edebilirsiniz. Bence şimdi kılıç vuran, o kılıcın aksi döner yetimlerine dokunur. Şimdi galebe kılıç ile değildir. Kılıç olmalı, lakin aklın elinde. Hem de dostluğun sebebi vardır. Zira komşudurlar. Komşuluk dostluğun komşusudur. Hem de onlar uyandılar. Dünyaya yayıldılar. İlerleme tohumlarını topladılar. Vatanımızda ekecekler. Bizi medeniyete mecbur, gelişmeye teşvik ile bizdeki milliyet fikrini uyandırıyorlar. İşte şu noktalara binaen onlarla ittifak etmek lazımdır. Hem de bizim düşmanımız ve bizi mahf eden, cehalet ağa , oğlu fakirlik efendi, ve torunu husumet beydir. Ermeniler bize düşmanlık etmişlerse şu üç müfsidin kumandası altında yapmışlar."[13]
4- Özgür Birliktelik: Cemahir-i Müttefika-i İslamiye
Bediüzzaman, Ortadoğu için ideal hedef olarak öngördüğü yapı "Birleşik Cumhuriyetler ve ya Birleşik Devletler sistemi"[14]dir. Ortadoğu da coğrafi birliği bulunan her milleti mesela Araplar, Türkler, Farslar, Kürtler vs. her birini, kendi Cumhuriyeti içinde, birleşik bir yapının doğal unsuru olarak görür. Nursi ,özellikle Kürtlerin bu yapının onurlu bir ferdi olmaları için iki yönlü bir çaba içindedir;
Biri, kendi tabiriyle "milyonlarla fertleri bulunan, binler seneden beri yaşayan, milliyetini ve lisanını unutmayan, Arapçayı ve Türkçeyi tambilmeyen ve mürşitleri ve alimleri perişan olan değerli ve sahipsiz bir kavim olan Kürtler"[15]e, Türk, Arap, Fars vs. kardeşlerinin sahip çıması, yardım etmesini sağlama. Bünün için şöyle seslenir:" Ey Türkler ve Araplar! Sizde olan hakkımızı dava ediyoruz. Yani Kürt gibi küçük taifelerin menfaati ve saadet-i dünyeviyeleri ve uhreviyeleri, sizin gibi büyük muazzam taife olan Arap ve Türk gibi hakim üstadlara bağlıdır. Ben İslam toplumlarını çok çark ve dolapları bulunan bir fabrikaya suretinde tasavvur ediyorum. O fabrikanın bir çarkı geri kalsa veya bir arkadaşı olan başka bir çarka tecavüz etse, makinenin mihanikiyeti bozulur. Birbirinizin şahsi kusurlarına bakmamak gerektir"[16]
İkincisi: Kürtlerin bu meşru haklarına kavuşması için yaptığı projeler, girişimler, çalışmalar. Kürtlere şöyle seslenir: "Ayrı ayrı su damlaları gibi zayi olan hamiyet ve kuvvetinizi fikri milliyetle birleştirip milli bir çekim gücü teşkil ile Kürt gibi büyük bir kütleyi küre gibi döndürüp büyük İslam güneşi sisteminde, bir aydınlık gezegen gibi umumi ahengi oluşturunuz. "[17]
|