RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN.....
Hacda vekâlet
"Vekil hacılık ne demektir? Bir Müslüman hangi şartlarda kendisi yerine bir başkasını vekil olarak hacca gönderebilir?" diye soruluyor.
Bu soruyu bir hadis-i şerifle cevaplamak mümkün. Veda haccı esnasında Has'am kabilesinden genç bir kadın Resulullah'a (asm) gelerek:
"Ya Resulallah! Allah'ın hac hususundaki farz emri babama çok yaşlı iken erişti. Deve üzerinde bile duracak halde değildir. Onun yerine vekâleten hac edebilir miyim?" diye sordu.
Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm): "Evet! Vekâleten hac edebilirsin!" buyurdu.1
İbn-i Abbas anlatıyor: Bir kadın hacca gitmeyi adamıştı, ama ömrü vefa etmedi, haccını edâ edemeden öldü. Kadının kardeşi Resûlullah'a (asm) gelerek ne yapması gerektiğini sordu.
Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm): "Ölen kardeşinin borcu olsaydı öder miydin?" diye sordu.
Adam: "Evet ya Resulallah!" deyince, Allah Resulü (asm): "O halde Allah'a karşı olan borcunu da öde! Çünkü o ödenmeye daha çok lâyıktır." buyurdu.2
Haccı ihmal etmemek lâzımdır. Üzerine hac farz olan Müslüman, eğer kendisi bu ibâdeti yapmaya güç yetiremiyorsa kendisi yerine güvendiği bir yakınını vekil olarak hacca göndermelidir. Zira haccı ihmal etmek ilâhî musîbeti değil; ilâhî gazap ve kahrı celbediyor. Cezası da "günahların artması" şeklinde tecellî ediyor. 3
Edâ edilen bir ibâdetin sevabı, okunan bir Kur'ân'ın veya virdin feyzi, yapılan bir hayır ve hasenatın hayrı başkasına bağışlanabilir ve bağışlanan kimse de bundan mânevî olarak eksiksiz istifâde eder.4
Zekât, kurban, sadaka gibi doğrudan sırf mal ile yapılan ibâdetlerde "vekâlet" câiz olduğu gibi; hem bedenen, hem de mal ile yapılan hac ibâdetinde de "vekâlet" câizdir. Ancak hacda vekâletin câiz olması için, hac yükümlüsünün haccı edâ etmekten bizzat âciz olması gerekir. Aksi takdirde, hac yapmaya muktedir olan bir kimsenin, kendisi yerine başkasını hacca göndermesi câiz değildir.
Aşırı yaşlılık, devamlı veya yatalak halinde hastalık, ölüm, kadınlar için birlikte yolculuk yapacak mahremlerinin bulunmayışı gibi sebepler, hac yükümlüsünün bu ibâdeti bizzat kendilerinin eda etmesini mümkün kılmayan sebeplerdir. Bu durumda hac yükümlüsü, güvendiği bir başkasını kendisi yerine hacca göndermelidir.
Vekil olarak hacca gidecek kimse, hac yapmaya ehil olmalı ve bizzat kendisini gönderen yükümlü için niyet ederek hac yapmalıdır. Yükümlü de, vekil de Müslüman, âkıl ve bâliğ ve hac işlerini anlayarak yapabilecek kimseler olmalıdır.
Kendisine hac farz olduğu halde haccetmeden vefat edenler, hiç olmazsa kendisi yerine vekil olarak haccedilmesini vasiyet etmiş olmalıdır. Bu durumda mirasçıları, bıraktıkları mirasın üçte birinden masraflarını karşılayarak onun yerine vekâleten hacca gitmeli veya emîn bir kimseyi göndermelidirler. Vasiyet etmemiş olsa bile, haccını eda etmemiş hac yükümlüsü adına mirasçıları hacceder veya ettirirlerse, yükümlünün hac borcu ödenmiş olur. Şâfiî Mezhebine göre, mirasçıları onun adına bu farîzayı yerine getirmekle yükümlüdürler.
Selâmlar...
Dipnot:
1- Sahih-i Buharî, Hac, c.6, s. 52; Nesâî, c. 5, s.147, 2- Nesâî, Menâsik'ül-Hac, c. 5, s.146, 3- Bediüzzaman, Sünûhât, s. 54, 4- Bediüzzaman, Şuâlar, s. 589
Kaynak: Yeni Asya gazetesi, 03.03.2000
Hazirlayan: Muhammed Faruk
alıntı
|