Durumu: Medine No : 10862 Üyelik T.:
01 Ekim 2009 Arkadaşları:1 Cinsiyet: Yaş:66 Mesaj:
489 Konular:
86 Beğenildi:3 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR... [size=large]Değerli Mevlüt kardeşim sizinde söylediğiniz gibi namazın en önemli özelliği (Namazın şekli yönünden ziyade İnsana İnsan olma bilincini yüklemeli ve vicdan hesabı yaptırabilmeli önemli olan budur.) Gerçektende kuran öyle namaz kılanlar var ki lanet olsun onlara der. Önemli olan huşuyla Rabbe sığınarak, gönülden ona yönelip gösterişten, riyadan uzak huzura durmaktır namaz. Değerli kardeşim aslında bizden önceki ümmetlerin nasıl namaz kıldıklarını kuran söylüyor, yazım dada bahsetmiştim. İbrahim peygambere kabeyi hazırlamasını ve orada kıyam, rükû, secde edilmesini söylüyor Allah. Hatta hatırlayın Meryem anamıza bile aynı tarifi yapmıyor mu kur’an? Demek ki bizden öncekilerinde namaz kılarken olmazsa olmaz şekli hepimizde aynı olduğu anlaşılıyor. Şimdi söyleyeceklerime lütfen kızmayınız, benim kurandan anladıklarımdan yalnız ben sorumluyum beni bağlar. Ben kurandan anladığımı söylemek zorundayım kimseye saygıda kusur etmeden. Ben diyorum ki eğer günümüzdeki namazın rekâtları farz olsaydı bunu Kuran açıklardı. Tek hüküm verici benim diyorsa rabbim ve de kuranda açıklamıyor da kısaltılmış namazın bizim anlayacağımız şekliyle bir rekât olarak anlatıyorda, rahata kavuştuğumuzda tam bir şekilde tamamlayın diyerek ne kadar olduğunu söylemiyorsa, hiç kimse bunu, şu kadar rekât kılmazsan namazın kabul olmaz diyemez. Çünkü Rabbim ne diyordu ayetlerinde?
Nisa Suresi 174. ayet; Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik.
İsra suresi 89. ayet; Yemin olsun, biz bu Kur'an'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.
Kehf Sur54. ayet; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır
Zühruf Suresi 43 Sen, sana vah yedilene sımsıkı sarıl! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin
Yukarıdaki ayetler üzerinde düşünelim. Rabbim kuranda her şeyi açık seçik söylediğini açıklıyor. Yine Rabbim yemin ederek her benzetmeden yani her konudan nice örnekler sıraladık diyor. Daha sonraki ayette ise, yine yemin ederek insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk diyor. Peki, bizler ne diyoruz? Allah namaz konusu üzerinde kuranda çok durmuştur ve bizlerin arınması iyi bir insan olması için en çok bahsettiği ibadet namazdır dedikten sonra, namaz rekâtlarından bahsetmemiş, bu farz görevin rekât sayısını peygamberimize bırakmıştır. Bakın yukarıdaki ayetlerin hiç birisine uymuyor. Devam edelim şimdi yazacaklarıma uyuyor mu?
Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.
Araf suresi 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.
Yasin Suresi 69. Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vah yedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kuran’dan başka şey değildir.
Bakara 176: Bu böyledir. Çünkü Allah, Kitap'ı hak olarak indirmiştir. Kitap'ta çekişmeye girenler, bütünden uzaklaştırıcı bir kopuşun tam içindedirler..
Bakara 209: Size apaçık deliller geldikten sonra yine yan çizerseniz, şunu bilin ki Allah, tüm yüceliklerin, tüm hikmetlerin sahibidir.
Yukarıdaki ayetleri, Rabbin emirlerini anlamaya çalışalım. Rahman peygamberimize talimat vererek, sana indirdiğimi tebliğ et diyor. Bunu yapmadığın takdirde verdiğim görevi yapmamış sayarım diye de uyarıda bulunuyor. Bize de hitap ederek Rabbinizden indirilene uyun diyor. Çok dikkat çekici bir şekilde de onun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin diyor ve günümüzde hiç öğüt almadığımızı gördüğünden bizlere kızıyor. Ama bizler ne yapıyoruz? Kuranda her şey olmaz diyor örneğin namazın rekât sayıları kuranda belirtilmediği halde yüzlerce yıl öncesinden günümüze saygı duyduğumuz ve güvendiğimiz kişilerin rivayetlerinden bazı konuları Farz diye dine sokabiliyoruz. Devamındaki ayetlere baktığımızda Rabbim kuran için ,( Ona vah yedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kuran’dan başka şey değildir.) Rahman böyle demesine, yani apaçık bir öğüt apaçık bir kitap demesine rağmen rekât sayılarını kurandan bulamadığımızda bize rivayetten gelen rekât sayılarına Farz diyebiliyoruz. Bakara 176. ayet aslında çok düşündürücüdür. Rahman hiçbir şeyi unutucu değiliz rahman unutmaz dediği kuran hakkında iman adına her şeyin olmadığını söyleyerek bakın ayette açıklanan yanlışı yapmıyor muyuz sizce? (. Kitap'ta çekişmeye girenler, bütünden uzaklaştırıcı bir kopuşun tam içindedirler.) Rahman sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum, sizlere her şeyden nice örnekler verdim, benim açıklamadığım konulardan değil açıkladıklarımdan, apaçık kurandan sorumlusunuz dediği halde, bizler bir cümlenin ardına düşüp diğer ayetlerin tamamını unuttuğumuzun farkında mıyız?( Rahman elçisine kuranı tebliğ etmek görevi verdiği için peygamberinize uyun ona uymayan bana uymamış olur, o ne verdiyse alın) sözlerinden sanki kuran dışından hükümler verebileceğini çıkarmak yazdığım onca ayete uyuyor mu? Size apaçık deliller geldi diyen Rabbime karşı doğru oluyor mu, birçok hükümlerin kuranda olmayıp daha sonra peygamberimiz hükmetmiştir diyebilir miyiz tüm bunları gördükten sonra? Bakın Hâlbuki hüküm veren yalnız benim dediğini nasılda görmüyoruz Rabbim in.
Enam suresi 57. ayet: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.
Şimdi yukarıdaki ayete bakalım Rahman elçisine seslenerek bizlere ne söylemesini emrediyor? Söyle onlara Ben Rabbinden gelen bilgiler, hükümler üzerindeyim. Sizin sorduğunuz bilgi, hüküm benim yanımda değil ben karar veremem. Hükmü yalnız ve yalnız Allah verir. Hakkı o anlatır ayırt edip çözüm getiren yalnız Rahmandır. Peki, tüm bu ayetleri gördüğümüzde bazı hükümleri, farzları peygamberimize bırakmıştır Allah diyebilir miyiz? Değerli arkadaşlarım ben diyemem, beni mazur görünüz. Tüm bunları gördükten sonra bunlara inanmam mümkün değil. Eğer yanlış inanıyorsam hesabı ben vereceğim. Allah yanıltmasın hesap veremeyeceğim büyük günahlar işletmesin inşallah bana ve cümlemize. Bu düşünceme delil göstermeye devam etmek istiyorum. Rahman apaçık bir şekilde benim kuranda açıklamadığım konular hakkında konuşmanızı haram kılıyorum, ayeti her nedense hep kulak arkası edilmiştir konuşulmaz bile. Lütfen üzerinde düşünür müsünüz?
Araf suresi 33. ayet; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.
Ne diyor ayetinde? Hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi ve Allah hakkında bilmediğimiz şeyleri söylememizi, konuşmamızı HARAM kıldığını söylüyor. Hatırlayınız bizler yüzlerce hatta binlerce konuda Kuranın hiç bahsetmediği konular hakkında neler neler anlatmıyor muyuz? Geçen gün kanaltürk ya da habertürk kanalında yanlış söyleyebilirim, cübbeli Ahmet Hoca konuşuyordu. Kuranın asla bahsetmediği o kadar çok masallar anlattı ki doğrusu şaşkınlığımı gizleyemedim. Nereden buldun bu bilgileri deyince sığınılacak maskede hazır SAHİH hadislerden diye cevap veriyordu. Allah yardımcımız olsun ne söyleyebilirim ki? Ben Rabbin söylediği gibi Kuranı okuyor ve düşünüyorum, çünkü Rabbim aklını kullanmadan iman edenlere ve emin olmayan sözlerin ardına gidenlere, bakın ne diyordu?
Enfal sur.22. Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır-dilsizlerdir.
İsra Suresi 36. Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.
Şimdi kendimize soralım, Rabbim kuranın ipine sarılın diyor, onlarca ayetin sonunda da düşünmemizi aklımızı çalıştırmamızı istiyor. Acaba kuranın üzerine bizleri yoğunlaştıran Rabbim kuranın hiç bahsetmediklerinden sorumlu tutar mı? Daha sonra kuranı ben koruyorum diyen rabbim, hakkında bilgin olmayan emin olmadığımız sözlerin ardına düşmeyin diyorsa, Kuranda bahsedilmeyen bir hükümden sorumlu olur muyuz? İşin ilginci aşağıdaki hükmü veren Rabbim bunun tersini yapar mı?
Zühruf Suresi 44 Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız.
Rahman bizlere kuranı öğüt, rehber olması için gönderdiğini söyleyip, sizleri bu kitaptan sorumlu tutacağım dedikten sonra, Kuran dışından hiç bahsedilmeyen hükümlerden farzlardan sorumlu tutar mı? Ben bu sözleri söylemekten üzüntü duyuyorum, elbette sorumlu tutmaz, bunu aklımdan bile geçirmem. Bizler bazı örneklerimizde yüzlerce yıl öncesinden beridir bütün Müslüman âlemi böyle yapmıştır diye örnek veririz. Bakın Rabbim çoğunluğa değil adeta kurana bakın dercesine nasıl ikaz etmiş bizleri?
Enam Suresi 116. Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.
Hatırlayınız mahşer günü peygamberimiz bizlere ne söyleyeceğini o gün gelmeden bizleri uyararak ne söylüyor? Bence çok düşündürücü bir ayet.
Furkan Suresi 30 ayet; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.
Yukarıdaki ayetten ben çok şeyler anlıyorum. Günümüzü hatırlayınız onu yüksek bir yere astık orada duruyor. Elimizin altındaki kitaplar beşerin kitapları. Çünkü siz kurandan anlayamazsınız hüküm çıkaramazsınız diye öğretmişler. Hâlbuki hükmü zaten apaçık verdiğini Rabbim söylüyor. Türkçesinden okumayın onu okumak günahtır, onu okusanız da sevap alamazsınız diye inandırılmış bir toplum sizce de kurandan uzak değil midir? Kuran dışından da farzları peygamberimiz koymuştur dediğimizde, bunun sınırını nasıl bileceğiz? Hangi kontrol mekanizması ile sınırlar çizilip doğru yanlış ayrılacak? Sahih hadis dendiğinde neredeyse akan sular duruyor. Bir Cuma vaazında bir müftü; Hadisler kuran ayeti gibidir, nasıl bir ayeti inkâr edersek iman etmemiş oluyorsak, bir hadisi inkâr eden de dinden çıkar diyorsa, bu İslam bu din Artık Allah ın emrettiği din olmaktan çıkmıştır. Allah yardımcımız olsun. İçimize giren onca yanlış bilgi öyle kemikleşmiş ve yerleşmiş ki, çıkarmak artık imkânsız olmuştur.
Değerli arkadaşlarım bu konuları daha iyi anlayabilmemiz için Rahmanın elçisine verdiği görevin Kurandan tanımını iyi yapmamız gerekiyor. Eğer bu konuda bir başlık açarsanız burada bunu konuşma imkânımız olur. Eğer peygamberimizin yetkisini ve görevini kurandan çok iyi anlarsak tüm sorunlar çözülecektir buna inanıyorum. Burada yazdıklarım benim kurandan anladıklarımdır ve yalnız beni bağlar. Sizlerinde yapmanız gereken Rabbin söylediği gibi kuranı çokça okuyup, hiçbir etki altında kalmadan ayetleri düşünmektir. Bana sabrettiğiniz ve benim düşüncelerime saygılı olduğunuz için teşekkür ederim. Allah sizlerden razı olsun. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK[/size] |