Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19 Aralık 2009, 14:21   Mesaj No:25

HALUK GÜMÜŞTABAK

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Re: Vekaleten hacca gitme konusu ve kuran.....

Değerli kebuter kardeşim verdiğiniz ayet örneğinde bakın ne diyor Rabbim?

Aliimran 191: Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. Ve derler ki, Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.

Bakın burada namaz kılmaktan yani salâttan bahsetmiyor. Allah ı tesbih etmekten, onu zikretmekten, anmaktan, yüceltmekten bahsediyor. Bakın her halükarda insanlar çevresine bakarak bu kâinatı boşuna yaratmadın sen Rabbim derler diyor ve ona niyazda bulunuyorlar. Buna benzer çok ayet vardır Allah ı anmak ve onu tesbih etmek adına.

Aslında birbirimize sorular sorduğumuzda konular daha açıklığa kavuşuyor. Önce şunu söylemeliyim ki benim için söylediğiniz;( sizin yapmış olduğunuz teviller sıhhatli değildir.) demişsiniz. Haklı olabilirsiniz çünkü hiç kimse yaptığı yanlış hemen göremez. Zaten benim yaptığım kuranı referans alarak onu anlamaya çalışmamdır. Bunu yaparken elbette hatalarım olacaktır. Ama ben hatalarımı en aza indirmek için rabbin gösterdiği yolu takip ediyorum. Bakın ne diyordu? Rabbin indirdiği kurana sarılın sizi bana ulaştıracaktır. O kitapta her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız. Hüküm veren yalnız benim. Sizlerin anlayacağınız şekilde ayetlerimi gönderdim ve peygamberlerin hayatından örnekleri boşuna vermedim. Onlarda sizin için ibretler vardır. Sizleri BU KİTAPTAN HESABA ÇEKECEĞİM. İşte benim takip ettiğim yol. Kuranı anlamaya çalışırken onu daha iyi anlamamda fayda sağlayacak her türlü söz ve bilgileri gerçekten kurana uymaları kaydıyla alıyor ve onlardan faydalanıyorum. Bu yolu takip ederken eminim hatalarım olacaktır, ben bunu asla inkâr etmiyorum ve onun içindir ki yazılarımın sonunda bu düşünce ve fikir benim kurandan anladıklarımdır, beni bağlar diyorum. Rabbimde ayetlerin sonunda bizleri düşünmeye ve akıl yürütmemize itmiyor mu? Bu durumda bizler anlamayız dememiz ne kadar doğru olur? Bu yolu takip etmemdeki neden en az riskli bir yol olduğu içindir. Eğer kuranın yanına yine kuran değeri verip ama kimsenin garanti veremeyeceği kitaplara da hiç kuşku duymadan iman edersem sanırım hata riskim kat kat fazla olacaktır.


Nüzul konusuna gelince. Eğer günümüzdeki kuran nüzul sırasında olmadığı halde elimizde anlaşılıyorsa buna rabbim bu şekilde gelmesine izin vermiş demektir, çünkü korumasını kendisinin bizzat yaptığını söylemişti kuranda. Şunu da düşünelim eğer şuanda elimizdeki kuran Mushafları iniş sırasına göre değilse onun doğru sırasını kim bilebilir? Ya da soruyu değiştirelim bize gerçek iniş sırası budur diyenlere, ne derece inanmamız gerekir bunun garantisini kim verecek? Namaz kılınışı konusuna baktığımızda kuranda da verilen örneklerden yola çıkarak İbrahim peygamberden bu yana şekli olarak aynı olduğunu zaten görüyoruz. Bizden öncekilere de farz olduğunu söylediğine göre, zaten o devirde de kısmen uygulanan bir ibadet olduğunu görüyoruz, hac ibadetinde olduğu gibi. Şimdi sorduğunuz çok güzel bir soruya gelelim.( peki mesela rükû neden iki kere...) Bu soruları çoğaltabiliriz. Neden namaz bitişinde sağa sola selam veriyoruz buda kuranda yok. Rükû ve secdelerde söylediğimiz sözler de yok kuranda. Bunları çoğaltabiliriz. Şimdi düşünelim acaba bizler bize öğretilen geleneklerden mi sorumluyuz? Yoksa Kuranın emrettiklerinden mi? Tüm mezhepleri düşünün hepsinde kıyam rükû ve secde aynı ama neden diğer şekiller değişik? Kıyam duruşu bile farklı kimisi ellerini bağlıyor kimisi yana salıyor. Bu durumda bizlere düşen bize geleneğin öğrettiği namazda yapılan ilaveleri kuranda bulamadığımızda her şey kuranda yok demek ki her şey olmuyormuş mu demek gerekir, yoksa bunlarda olsun bir zenginlik bir güzelliktir dememiz mi gerekir? Bana sorduğunuz soruyu size şöyle sorsam secdeye üç kez gitseniz namazınızın kabul olmadığını söyleyebilecek bir makam, ya da bir kişi var mı? Kuran bu konuda hüküm koymamış ise bunun aksini kimse yapamaz ve söyleyemez. Hatırlayın hadisleri öyle insanlardan bahseder ki secdeye gittiğinde neredeyse huşudan kendisini unutan, dakikalarca secdede kalan onca güzel örnekleri biliyoruz. Dikkat edin o kadar secdede kalınmaz kimse demiyor.


Mezheplerden bahsederken hepsinin uyguladıkları peygamberimizin uygulamalarıdır demişsiniz. Peygamberimizin bu kadar değişik uyguladığını nasıl iddia ederiz? Buna nasıl bir kanıt getirebiliriz. Örneğin Şiiler fuhuş yapan bir insanın cezası apaçık kuranda yazmasına rağmen inandıkları hadislerden dolayı, aslında kuranda recim cezası vardı, ama kuran toplanırken kayboldu deme cesareti gösteriyorlar ve bu suçu işleyeni taşlayarak öldürüyorlar. Bumu mezheplerin uyumu? İman adına neredeyse birçok konuda uzlaşamayan anamazı, abdesti bozan şeyler kuranda apaçık yazmasına rağmen her mezhep kendi ilaveleri ile kendince bir yol çizmesine nasıl olurda bunların hepsini peygamberimiz yapıyordu diyebiliriz. Şöyle bir geriye gidin yakın komşularımızın Şii, Sünni diye birbirini namaz kılarken nasıl öldürdüğünü unuttuk mu? Rivayet kelimesi sözlük anlamı bakımından zaten doğruluğu kesin kanıt olmayan söz demektir. Yani emin olmayan araştırılması gereken sözler anlamına gelir. Size birisi bir rivayete göre Türkler Alman soyundan geliyormuş deseler ne dersiniz? Onu ispata davet edersiniz ve kanıt istersiniz. Ama biz nedense bunu imanımızda hiç uygulamıyoruz. İman adına söylenen her sözün kanıtını Kuranda aramalıyız eğer bulamıyorsak asla inanmamalıyız.

Kuranın okunma şekline gelince. Acaba kuran ne şekilde okunması için indirilmiştir önce onu düşünelim. Kuran ne bir şiir nede kulağa hoş gelen bir şarkıdır. Kuran bir rehberdir, kuran bir güneştir, kuran insan bedeninin kullanma kılavuzudur. Bir kitap rehber olarak indirilmişse kulağa hoş gelen biçimde okunmak için değil anlaşılması ve emredilen şeylerin anlaşılması yapılması için indirilmiştir. Bakın rabbim bu konuda ne diyor.

İsra 106:Hem onu bir Kur'an olarak ayet ayet ayırdık ki, insanlara dura dura okuyasın, hem de gerektikçe parça parça indirdik.

Duhan Suresi 58.ayet; Biz o Kuran'ı senin dilinle/senin diline kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.

Nisa Suresi 82. ayet; Kuran'ı, iyice okuyup düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başka birinin katından gelseydi, elbette ki onun içinde birçok ihtilaf bulacaklardı

Yukarıdaki ayetlere baktığımızda kuranı ağır ağır anlayarak okumamız gerektiğini söylüyor Rabbim. Kuran Araplara kendi dillerinden indirilme sebebi de söyleneni anlasınlar, düşünüp öğüt alsınlar diye açıklıyor. Diğer ayette de iyice okuyup düşünmüyorlar mı diye ikaz ediyor. Peki, bizler günümüzde nasıl okuyoruz? Anlamını bilmesek de Allah bizlere sevap yazar diye öğretilip, bir makamla kulağa hoş gelecek şekilde yalnız şekli boyutundan yararlanıp dinlemiyor muyuz? Hani Rabbim ne söylüyor anlayıp düşünecektik ne oldu? Bakın Kuran bizler neymiş Rabbim ne diyor?
Abese 11–12: Hayır; çünkü o (Kuran), bir öğüttür. Artık dileyen, onu 'düşünüp-öğüt alsın.
Görüyor musunuz kuran bir öğüttür diyor ve düşünüp bizzat kendimiz düşünüp öğüt almamızı istiyor Rabbim. Ama bizler işin kulağa hoş gelme şekliyle ilgilendiğimiz için Rabbin ne söylediğini bilmediğimizden düşünme kısmıyla hiç ilgilenmemişiz. Allah affetsin. Bakın aşağıdaki ayeti örnek verdiğimde günümüzde bize öğretilenlere ters düştüğü için hemen bu ayetin nüzul sebebini ve bu ayet acaba hangi kitaptan bahsediyor biliyor musun, gibi yönlendirmelerle ayetin manası nasıl da hükümsüz bırakılıyor bu konuda sizleri düşünmeye davet ediyorum.

Enam Suresi 38. Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap'ta, herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde hasredilirler.

Yukarıdaki ayette biz bu kitapta yani Kuranda herhangi bir şeyi ne eksik nede fazla yaptık diyor rabbim. Ama bizler bize öğretilenleri kuranda bulamadığımızda bakın her şey yokmuş diyebiliyoruz. Bu ayet bunu söyleyenler tarafından ise bakın nasıl devre dışı bırakılıyor? (Burada bahsedilen kitap Kuran değil, Allah katındaki kitaptır.) Hâlbuki burada bizleri her zaman yönlendirdiği, bu kitap sözcüğüyle işaret ettiği kurandan apaçık bahsettiği halde bizler neler söylüyoruz. Bizler kurandan sorumluyuz Rabbin katındaki kitabın neler içerdiğini zaten bilmiyoruz. Bizlerin sorumlu olduğu kitap için söylenen ne eksik ne fazla sözünü ne yazık ki bu şekilde görmezden geliyoruz. Bakın peygamberimizde bizleri bu ayeti açıklarcasına bizlere nasıl seslenmiş?

Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın.
Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403


Değerli kardeşim ben yolumu böyle çiziyorum, bu çabalarımda elbette yanlışlarım olacaktır. Rabbim büyük yanlışlar yaptırmasın inşallah. Bahsettiğim konuda yazım bitince inşallah ekleyeceğim, o zaman da konuşur ve tartışırız Allahın izniyle. . Selametle kalın.
Alıntı ile Cevapla