Durumu: Medine No : 11236 Üyelik T.:
19 Aralık 2009 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
338 Konular:
71 Beğenildi:4 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
| RE: 25.Haftanın Konusu Kulluk Şuuru
Değerli Müslümanlar, aziz kardeşlerim
İmanımızı yeniden bir gözden geçirelim. “Allah’a iman ettik” diyoruz, ama ne derecede iman etmişiz? “Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme iman ettik” diyoruz ama ne derecede iman etmişiz, teslim olmuşuz? “Kitaba, kur’an’a iman ettik” diyoruz. “Allah(c.c)’ın kelamıdır” diyoruz. Ama bu imanımızda bu inancımızda ne derece samimiyiz? Cidden, Allah(c.c)’ın bizden istediği şekilde bir imanla mı iman ediyoruz? Yoksa kendimizce, Allah indinde makbul olmayan bir tarzda mı iman ediyoruz? Kendimizi önce itikadi yönden, imani yönden bir gözden geçirmemiz gerekiyor. Nefis muhasebesi yapmamız gerekiyor. Tefekkür etmemiz, kendi kendimizi murakabe altında bulundurmamız gerekiyor. Aksi takdirde inanıyoruz zannederiz de Allah korusun nice nice inkârlarımız zuhur eder. Hele hele zamanımız toplumunda yaşıyoruz ki fetret devri gibi bir zaman içerisindeyiz. Bütün hak, hakikat, İslami esaslar ne kadar hayatımıza yansımış? Ne kadar hakkaniyet gözetiyoruz? Ne kadar adiliz? Kendi nefsimize karşı ne kadar adiliz? Aile efradımıza karşı ne kadar adiliz? Yönettiğimiz insanlara karşı ne kadar adiliz? Onlara bir insan olarak değer veriyor muyuz? Onların inanışlarına, yaşayış tarzlarına saygı duyuyor muyuz? Yoksa onları çeşit çeşit ithamlarla itham edip düşman mı telakki ediyoruz? Bu bakımdan bir Müslüman olarak hem kendimizi hem toplumumuzu salaha, refaha kavuşturacak böyle tefekkürler, böyle nefs muhasebeleri yapmak mecburiyetindeyiz.
Değerli kardeşlerim bir Müslüman günde en azından iki defa nefsini muhasebeye çekmekle mükelleftir. Akşam yatağına yatarken ve sabahleyin yatağından kalkınca.
Akşam yatarken düşünelim. Koca bir gün geçirdik. Önümüzden akıp giden uzun saatleri Allah yolunda mı geçirdik, nefis, şeytan yolunda mı geçirdik? İtaat mi ettik, isyan mı ettik? Kul olarak vazifelerimizi ne dereceye kadar yaptık? Yaptıklarımızı Allah rızası için mi yaptık? İhlâsla mı yaptık? Allah’ın razı olacağı ameller mi yaptık? Yoksa Allah(c.c)’ın yasakladığı şen’i, kötü birçok işler mi yaptık? Eğer, kötü şeyler yapmış, isyan, tuğyan içerisinde bir gün geçirmiş, Allah’ın razı olmadığı ameller icra emişsek, hiç vakit kaybetmeden hemen Rabbimize döneceğiz. Huzuruna varacağız Rabbimizin. Ve el açıp alnımızı yerlere yapıştıracak, günahlarımızdan dolayı tevbe istiğfar edecek, af ve mağfiret dileyeceğiz. Bir kul bir kere affeder, iki kere affeder. Üçüncüsünde “Eee! Yeter artık!” der. Ama Allah(c.c) hâşâ öyle mi? Yeter ki sen aczini itiraf et. Yeter ki sen günahını itiraf et. Ve gözyaşlarıyla kalbinden coşup taşarak af dile. Çünkü Allah’ın (c.c) af kapısı 24 saat açıktır. Gece açık, gündüz günah işleyenler için. Gündüz açık, gece günah işleyenler için.
Sabahleyin kalkınca da aynı şekilde “gecemizi nasıl geçirdik?” diye tefekkür edeceğiz. Allah korusun gecenin o karanlığında insanlar görmüyor diye düşünmeden çeşit çeşit melanetler mi işledik? “Nerede olursanız olun, Allah sizinle beraberdir.” “Biz insanoğluna şah damarından daha yakınız.” ayetlerini düşünmedik mi? Allah’ın bizi görüp gözettiğini bilmedik mi? Ve insanlar görmüyor diye o gecenin karanlığından istifade ederek çeşit çeşit günahlar mı irtikâp ettik? İşte bunları tefekkür edeceğiz. Böyle bir şey yapmışsak tevbe edeceğiz, istiğfar edeceğiz.
Yoksa teheccüdlere kalktık. Rabbimize yöneldik. Ellerimizi açtık, nefsimiz için ailemiz, çocuklarımız için, ümmet-i Muhammed için dualar mı ettik? Eğer böyle güzel bir gece geçirmişsek, Kur’an-ı Kerim okuyarak, nafile ibadetler yaparak, varsa kaza namazlarımızı kılarak, Rabbimizi zikrederek, bütün kalbimizle, bütün benliğimizle O’na yönelerek, dünyada, İslam coğrafyasında Müslümanlara yapılan zulümler içimizi yakarak “Ya Rabbi, mazlumlar var, mustazaflar var! Ya Rabbi, ak saçlı nineler, aksakallı dedeler, körpe yavrular var. Bunlar kâfirlerin zulmü altında inim inim inliyor. Ya Rab! Yardım eyle, onlara nusret eyle. Ya Rab! Kâfirlerin, zalimlerin baskılarından onları azad eyle” diye içimiz yanarak dua mı ettik? Ne güzel bir gece geçirdik. Bunu lütfeden Allah’tır. Asla nefsimizden bilmeyelim. Diyelim ki “Ya Rab! Ben nefsime kalırsam, çok kötü bir insan olurum. Şu piyasada gözüken kötülerden de kötü insan olurum. Ya Rab! Bu senin lütfun. Lütfunu benden esirgeme. Beni nefsimle, şeytanla baş başa koyma. Beni kötü insanların arkadaşı, dostu eyleme. Allah dostlarıyla beraber eyle.” diye dua etmeli. Nefsimize asla ve asla yapmış olduğumuz o güzel ibadet, taat, hizmetlerden dolayı pay çıkarmayalım. O, O’nun lütfudur, ihsanıdır, ikramıdır. Ama bir kötülük, bir musibet, bir bela başımıza gelir bazı kötülükler yaparsak bilelim ki bu da nefsimizdendir. O zaman nefsimize dönüp onu azarlayalım. Ve Rabbimize “Ya Rab! Nasıl bir kul olmamı istiyorsan, beni öyle kul eyle” diye dua ve niyaz edelim.
Aziz kardeşlerim,
Demek ki “Ey iman edenler! İman ediniz”i işte böyle anlayacağız. İmanımızı gözden geçireceğiz. Allah’a nasıl iman ediyoruz, Rasulullah’a nasıl iman ediyoruz? Kitaba nasıl iman ediyoruz? “Allah’tan başka güç kuvvet sahibi yoktur.” Öyleyse yalnız Allah’a mı boyun eğiyoruz? Yoksa fani, aciz hatta Allah’a asi, küfür, şirk içerisinde olan insanlara mı boyun eğiyoruz? Kime kulluk yapıyoruz? Zahirde Allah’a kulluk yapıyoruz deyip de yoksa nefsimize mi kulluk yapıyoruz? Şeytan’a mı kulluk yapıyoruz? Kâfir, zalim, münafıklara mı kulluk yapıyoruz? Onlara mı boyun eğiyoruz? Kendimizi kontrol edeceğiz.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme, O, canımız, cananımız, efendimiz, rehberimiz, o âlemlerin efendisi, ahir zaman nebisine nasıl bağlıyız? O’nun sünnetini nasıl icra ediyoruz? O’nun sünnetine mi uyuyoruz? O’nun gösterdiği yoldan mı gidiyoruz? Yoksa şeytanın, nefsin, şerirlerin, Allah düşmanlarının gösterdiği yoldan helak olup gidiyor muyuz?
Kitaba imanımızı da şöyle bir kontrol edelim.
Bir insanın A’dan Z’ye ömrü boyunca nasıl davranacağını kitabımız ve onun arı duru tefsiri olan peygamberimizin sünneti tespit eder. Kitapta yani Allah’ın kelamı kuran-ı kerimde bir şeye Allah “ak” demişse onun dışında bütün insanlar ona kara dese bile mademki Allah ‘ak’ dedi, ben de ‘ak’ derim” diye imanımızı perçinleyebiliyor muyuz? Yoksa Kur'an’ın o açık seçik hükümlerine, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin o güzel sünnet-i seniyyesine, nefsimize, şeytanlara, çevremizdeki insanlara uyarak teviller mi yapıyoruz? İşte Allah(c.c) onun için “Ey iman edenler, ey Müslümanlar! Allah’a, Rasulullah’a, kitaba böylece tavizsiz, şeksiz, şüphesiz tam teslim olmuş bir şekilde iman ediniz” diye bizleri ikaz ediyor.
Değerli kardeşlerim, aziz Müslümanlar
Öyle Allah dostları gelmiş geçmiş ki, öyle veliler gelmiş geçmiş ki 24 saati sürekli nefislerini hesaba çekmekle geçirirlerdi. Onlara muhasip veliler denilir. Biz belki öyle olamayız. Olanlarımız olur belki ama hepimiz öyle olamayız. Ama biz de nefsimizi en azından bir akşam bir sabah muhasebeye çekelim. İtikadımız nasıl, amelimiz nasıl, kulluğumuz nasıl, neler yaptık, neler yapmadık? Yapmamız gerekenleri yapmamış isek niçin yapmadık? Yapmamamız gerekenleri şayet yaptıysak niçin yaptık? Böylece kendimizi bir nefis muhasebesine tabi tutarsak göreceğiz ki gün be gün birçok kötülüklerden kurtulacak, birçok güzelliklerle, İslami güzelliklerle donanacağız. Rabbimizin lütfuyla, ihsanıyla, ikramıyla.
Rabbimiz bizi affeylesin, mağfiret eylesin. Rabbimi bizi lütfuyla, ihsanıyla, ikramıyla Müslüman olarak yaşatsın. Müslüman olarak öldürsün. Müslüman olarak haşretsin. Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.
|