RE: Kur'an ve Empati 5. Peygamberin Empatisi a. Peygamberin Müminlerle Empatisi
“O'dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderdi. Oysa onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde idiler.” (Cuma 62/2). Bu fedakârlık çabası empatinin güzel örneklerindendir. Zira kendisini merkeze alan insan, toplumun arınmasıyla ilgilenmez. Yine Peygamber (s)’den nakledilen ve “En hayırlınız” diye başlayıp, “Kur’an öğrenen, öğreten, hanımlara karşı iyi davranan.” şeklinde devam eden rivayetler onun müminlerle yaptığı empatiye örnek verilebilir. b. Peygamber (s)’in Peygamberlerle Empatisi
“Andolsun ki biz, senden önce birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik de, onlara apaçık delillerle vardılar. Onun üzerine günah işleyenlerden intikam aldık. Müminlere yardım ise, bizim nezdimizde bir hak oldu.” (Rum 30/47). Âyet, kendilerinden öncekilerin başlarına gelenlerin birçoğunu bilen ve yeryüzünü gezdiklerinde, kalıntılarından da onların başlarına gelenleri anlayan müşriklere, öncekilerinin başına gelen kötülüklerin kendi başlarına da gelmemesi konusunda uyarıyor: “Yeryüzünü gezdiğinizde gördüğünüz gibi aynı yolu izleyenlerin akıbetleri hep aynıdır.” (S. Kutub, 1991: Bu anlamda tarih okumaları ve tarihî mekânları ziyaret, günümüzde yaşanan problemleri anlama ve çözmede faydalıdır diyebiliriz. c. Peygamberin Müşriklerle Empatisi
Allah Peygamber (s)’den kendisini Ehl-i Kitab’ın müşrik olanlarının yerine koymasını tavsiye etmektedir. Bu sayede verilen örnek ile şirkin tutarsızlığı muhatap tarafından daha rahat anlaşılacaktır: “Ey Muhammed! de ki: "Rahman olan Allah'ın bir çocuğu olsaydı, ona ibâdet edenlerin birincisi ben olurdum." (Zuhruf 43/81). Yani, benim hiç kimseyi Allah'ın çocuğu olarak kabul etmemem, bir inadın sonucu değildir. Ben bu düşünceyi, "hakikat olmadığı" için kabul etmiyorum. Allah'ın bir çocuğu olsaydı, onu ilk ben tasdik ederdim. Çünkü ben, Allah'ın sadık kuluyum. Fakat Allah, bu ithamdan münezzehtir (Mevdudî,1986: Böyle bir üslup, karşı tarafın kabulünü kolaylaştıracak, onların inatlarını terk etme ve içlerindeki tarafgirlik ateşinin söndürülmesi konusunda daha etkin olacaktır (Şatıbî, II, 104): d. Peygamberin Putlarla Empatisi
“Hani İbrahim, babası Azer'e dedi ki; "Sen putları ilâh mı ediniyorsun? Ben gerçekten gerek senin ve gerekse kavminin açık bir sapıklık içinde olduğunuzu görüyorum. Biz İbrahim'e göklerin ve yerin görkemli egemenlik mekanizmasını böylece gösteriyorduk ki, o kesin inançlılardan olsun. Üzerine gece bastırınca, bir yıldız gördü: ‘Rabb'im budur.’ dedi. Yıldız batınca da: ‘Ben batanları sevmem.’ dedi. Ay'ı doğarken gördü: ‘Rabb'im budur.’ dedi. O da batınca: ‘Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum.’ dedi. Güneş'i doğarken görünce: ‘Rabb'im budur, bu hepsinden büyük.’ dedi. O da batınca dedi ki: ‘Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.’Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah'a ortak koşanlardan değilim.’ Kavmi onunla tartışmaya başladı. O da onlara dedi ki: ‘Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? O'na ortak koştuklarınızdan hiç korkmuyorum, ancak Rabbimin dilediği şey hariç. Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Hiç düşünmez misiniz?’ Hakkında hiçbir delil indirmediği halde, siz Allah'a ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuklarınızdan nasıl korkarım? Eğer bilirseniz söyleyin, bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha layıktır?” (Enam 6/74-81). Hz. İbrahim’in gök cisimlerine tapmayı eleştirirken kullandığı üslup yalancı olduğunu bildiği düşmanına insaflı davranan kimsenin kendi görüşünde fanatik olmadığını gösteren bir üsluptur. Çünkü bu üslup hakka çağırmada ve sorunlardan kurtulmada en iyidir (Zemahşerî, II, 38).
--------------------devam edecek-------------------
|