Tekil Mesaj gösterimi
Alt 31 Ocak 2010, 13:56   Mesaj No:7

HALUK GÜMÜŞTABAK

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Re: Kur'anda geçen hikmet sözünden ne anlamalıyız?

Kebuter kardeşim çok güzel konu başlıklarına değinmişsiniz, Allah sizden razı olsun. Hepimizin amacı Rabbin ne söylediğini anlamaya çalışmak olmalıdır, yoksa birilerinin öğretisini kanıtlama çabasına girersek yanılma payımızda o kadar fazla olur.

Şimdi gelelim açtığınız konulara. Kur’an ana ve temel kaynaktır ve Onun dışında hüküm koyanda yoktur. Kur’anı daha iyi anlayabilmek için yardımcı bilgilere ihtiyaç yoktur demek mantığa uymaz. Ama yardımcı bilgiler de olmasaydı onu anlayamayız demekte o kadar mantığa aykırıdır, bundan öte kur’ana saygısızlık tır diye düşünüyorum. Bunun nedeni bu kitabın Rabbin katından gelmesi ve bizlere rehber, güneş ve gönül gözü olarak geldiğini söyleyen Rabbim, aklını kullanan buradan istifade edecektir sözlerine ters düşer. Bakın Rabbim sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim diyor, eğer bu kitapta her şey olmayıp, anlaşılması zor bir kitap olsa bu sözleri söyler miydi Allah. Niçin kur’an da birçok kez Allah yemin ederek BU KİTABI SİZLER İÇİN KOLAYLAŞTIRDIM diyor bizlere? Hadisleri düşünün, peygamberimiz sağlığında önce müsaade etmiş daha sonra yasaklamıştır. Bakmış ki kur’an yerine bu sözlere itibar ediliyor ve her kişiden nakledilirken değişikliğe uğruyor, peygamberimiz bu durumda yasaklamıştır. İşin ilginci yüzlerce hadis de vardır dört halife devrinde uydurma hadislerle mücadele edildiğine dair. Peki ben bu sözlerle hadisleri bir kenara mı atalım demek istedim şimdi? Kesinlikle hayır. Bu konuyu şöyle örnek vermek isterim. Okulda okutulan, Milli Eğitimin okutulmasını istediği bir ana kitap var. Öğretmen buradan eğitimini veriyor, fakat öğretmen öğrencilerine bir tavsiyede bulunuyor ve diyor ki; Çocuklar işlediğimiz konuları içeren isterseniz başka kaynaklarda var, buradaki kaynaklar işlediğimiz konuların örneklerini de verip daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir. Konuyu anlamakta zorlanan öğrenciler bu kaynaklardan istifade etsinler. Bizler hadisler konusuna böyle bakmalıyız diye düşünüyorum. Hadis bilgileri ana kitabı desteklediği ve anlattığı sürece faydalıdır, gereklidir. Ana kitaptan uzaklaştığı ve onun hiç değinmediği konularda da bilgiler vermeye çalışıyorsa bizleri yanlışa yönlendirme ihtimali yüksektir. Bizlerin unutmaması gereken sorumlu olduğumuz ana konular apaçık kur’an da belirtilmiştir onun dışından verilen hükümlerden sorumlu olmadığımızı bilmeliyiz. Çok daha önemli konuda peygamberimize atfedilen sözlerin, onun sözü olup olmadığını bilemediğimiz konusudur. Peygamberimiz eğer bir şey söylemişse o mutlaka kur’ana uygundur bunda hiçbir şüphe yok, ama bu sözü peygamberimiz söylemiştir diye garanti veren var mı aramızda? İşte sorun da burada çıkıyor. Mezheplere bir bakın, aynı konularda bu peygamberimizin sözüdür dedikleri sözlerin birbirinin tersi olduğuna çok şahit olursunuz. Bu durumda ne yapacağız? İşte yapacağımız şey Kur’anı nirengi alıp ona danışmak olmalıdır. Bu karşılaştırmayı yapabilmemiz içinde kur’an ı anlayarak bol bol okumamız gerekir.

Gelelim peygamberimizin hüküm koyma yetkisi var mıdır sorusuna. Diyelim ki evet hüküm koyma yetkisi vardır. Bu durumda peygamberimizin verdiği bir hüküm kur’an da yok, böyle durumlarda nasıl olurda Rabbim bizleri kur’anın ipine sarın diye onlarca ayet indirip, daha sonra sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim desin. Bakın hemen kur’an içinde uyumsuzluk lar çıkıyor. Şimdi de verdiğiniz örneklere bakalım. Ayetinde söylediği gibi O kendi heva ve hevesin den konuşmaz, neyi haram kılmışsa….. siz bu sözlerin arkasına öyle anlamlar verdiniz ki adeta dipsiz bir kuyu. Hâlbuki Allah kur’anın başka yerinde elçisine öyle ihtarlar veriyordu ki, sakın benim ilettiklerimin dışında bir şeyler ekleme senin canını alırım diyordu. Sana vah yettiğimizi topluma bildir, bunu yapmazsan görevini yapmamış sayarım diyordu. Peygamberimizin aile içinde sırf eşlerinin hoşnutluğunu kazanmak adına Allah ın helal dediği bir şeye haram demesi sonucu elçisini nasıl ikaz ettiğini hatırlayın. Benim helal dediklerime kimler haram diyor Allah a iftira atıyorlar diyerek yalnız ve yalnız helal ve haram koyma yetkisinin Rabbimde olduğunu söylüyordu. Bu konuda bir yazım var sanırım daha detaylı bilgi bulacaksınız.

( [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] )

Şefaat konusu da günümüzde gerçekten çok yanlış kullanılmaktadır. Allah benden şefaat dileyin denmesine rağmen bizler kur’an dan habersiz o kadar büyük yanlışlar yapıyoruz ki anlatmak izah etmek çok zor. Allah şefaat tümden bana aittir derken çok net konuşmuştur. Bu konuyu anlayabilmemiz ve günümüzde bu hatalara düşmememiz içinde peygamberimizin bizzat kendisinden örnek vermiştir. Bakın rabbim elçisine ne diyor?

Muhammet 19; Allah'tan başka tanrı olmadığını kuşkusuzca bil! Hem kendi günahın için hem de mümin erkeklerle mümin kadınlar için af dile. Allah sizin, dönüp dolaşacağınız yeri de varıp ulaşacağınız yeri de bilir.

Yukarıdaki ayeti lütfen iyice düşünelim. Allah elçisine kendi günahların için dua et diyor. Burada Rabbim günahları affedecek yalnız benim diye apaçık örnek veriyor. Devamında da inanan erkek ve kadınların günahları için de dua etmesini söylüyor. Dikkat edin peygamberimiz ancak iman ettiğinden emin olduğu kişiler için dua edebilir, yani o devirde tanıdığı bildiği ve emin olduğu kişiler için. Bugün bizlerin nasıl bir insan olduğumuzu bilemediği için zaten bu konu söz konusu değildir. Bundan dolayıdır ki dualarımızı Allah a karşı yapıyor ve ondan yardım diliyoruz. Daha açıkçası öyle yapmamızı Allah istiyor. Bakın aşağıdaki ayete Rabbim, deki onlara diye bizlere ne söylemesini istiyor peygamberimizin.

Cin Suresi 21.ayet. De ki: "Şüphesiz ben, size ne zarar verebilir ne de fayda sağlayabilirim."

Şimdi lütfen düşünelim bu ayetleri bizler hiç hesaba katmadan, görmezden gelerek, Allah tan dilememiz gereken şefaati yani bağışlanmayı peygamberimizden dilemiyor muyuz? Bakın Allah elçisine, söyle onlara ben size fayda sağlayamam dedirtmesine rağmen, nasıl olurda şefaati peygamberimizden istemeye devam ederiz? Şefaat Ey Yüce RABBİM dememiz gerekirken ne söylüyoruz lütfen hatırlayın.

Gelelim bağışlanmayla, affedilmeyle ilgili dualara. Elbette yukarıdaki ayette de söylediği gibi bizler ancak dua edebiliriz. Bu dua kapısı da rabbin hoşnut olduğu, tüm halis kulları için açık bırakılmıştır. İman eden herkes sevdikleri insanlar için dua eder. Eğer Rabbim onun duasını uygun görürse kabul eder. Verdiğiniz örnek te(şefaat edicilerin şefaatleri de onlara fayda etmez). Sözünden birileri de şefaatçidir anlamı çıkmaz. Tam tersine onların inandıkları şefaatçilerin şefaatleri fayda etmeyecektir anlamındadır, çünkü bir başka ayetinde ( hiç bir şefaatin fayda vermeyeceği o günden sakının) sözlerine ters düşer. Bakın aşağıdaki ayet bence günahlarımızı affeden Allah tan başka kimsenin olmadığının apaçık kanıtıdır.
Aliimran 135: Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.

Benim yazdıklarım kur’an ın bütünlüğünden anladıklarımdır. Allah yanlışlarımı bağışlasın yanıldığım yerlerde bana rahmetinle yardım etsin. Onun her şeye gücü yeter. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
Alıntı ile Cevapla