RE: ***26.Haftanın Konusu EDEP***
Edeb konusu insanın aklına gelince, hemen haya-utanma anlamı çağrışıyor.Mesela;
Edepsiz denildiğinde;hayasız,utanmaz kimse anlamı veriliyor.
Halbuki benim incelediğim kadarıyla edeb ile haya aynı anlamda kullanmaz,ikisi farklı çağrışımdır.
Arapça'da "edeb"in çoğulu olarak "âdap" olarak kullanılır.Türkçede "edeb" haya-utanma olarak kullanılırken,"adap" ise usuller,yöntemler olarak kullanılır.Bir kavramın tekili farklı,çoğulu farklı olarak kullanılıyorsa o zaman ortada o kavramın yanlış kullanılımı vardır.
Edeb,bir iş yaparken o işin nasıl yapılması gerektiğini ortaya koyan bir ifadedir.Çoğulu ise "adap"tır.
Mesela;Eskilerin çok kullandığı bir cümle var:Edep Ya Hu
Bir yere destursuz,izinsiz giren kimseye bu söz söylenir ki,bu yere edebinle,usulunce yani izin ve selam vererek gir anlamına gelir.
Ya da bu cümlenin söyleniş tarzına göre ya da yeri ve konumuna göre değişkenlik ifade edebilen bir cümledir ve hayatın bir çok alanında bu cümle kullanılır.
Yine ilmin gereklerinden biri olan"edep" de ilmin alınış ve insanlara anlatış yöntemini bilmeden yapılan ilimin faydadan çok zarar getireceğini ifade eden bir kullanımdır.
Edebin de yeri,kişi ve zamana göre değişkenlik ifade edebilir.Mesela;
Allah'a karşı edebli olmak ifadesi,kişinin Allah'a karşı en güzel şekilde kulluğunu yapmasıdır.Kişi namazında (Fatiha suresinde) "Ya rabbi ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardım dileriz " deyip,namazdan sonra Allah'tan başkalarına ibadet/kulluk etmesi ve başkalarından yardım istemesi/istianesi bir anlamda Allah'a karşı edebsizlik yapmak değil de nedir?
Edebin bir çok kavramla ilişkisi vardır ama o kavramlardan birisi ile sınırlandırmak olayı belli kalıplar içerisene sokmak demektir ki bu da edeb kavramının anlamını daraltır.
Bizler bazen Kur'ani kavramları Türkçe dar kalıplara sığdırmaya çalışıyoruz gibime geliyor.
|