Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 Arkadaşları:3 Cinsiyet:Erkek Memleket:MALAZGIRT Yaş:48 Mesaj:
5.077 Konular:
295 Beğenildi:128 Beğendi:24 Takdirleri:153 Takdir Et:
| RE: NUR SURESİ 54. AYET VE YAPTIĞIMIZ YANLIŞLAR.... Günümüzde bazı ayetleri öne sürerek peygambere itaat edin ve o ne verdiyse alın sözlerinden, Rabbin elçisine de kur’an dışından hükümler koyma yetkisi vermiştir anlamı çıkarılmaktadır. Bu sözler ile Rabbim bunumu anlatıyor acaba? Allah elçisine itaat edilmesini ister ve edilmediğinde kendisine itaat etmemekle aynı tutar. Bakın birkaç örnek.
“Onlar ki yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı gördükleri, okuma yazması olmayan peygambere tabi olurlar, o peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten nehyeder, tertemiz ve iyi olan şeyleri helal, kötü ve zararlı şeyleri haram eder, onların sırtlarındaki ağır yükü kaldırır, onların zincirlerini kırar; o peygambere inanıp ona saygı gösteren, yardım eden, onunla birlikte gönderilen ışığa uyanlar yok mu, murada erenler işte onlardır” buyurdu.
(Araf 157)
Bizler bütün İlahi hükümleri en ince ayrıntısına kadar Kur'an'dan öğrenebileceğimizi sanıyorsak, büyük bir yanılgı içerisindeyiz. Çünkü nice hükümler vardır ki İslam ümmeti onlar üzerinde ittifak halindedirler.Özellikle teferruat hususunda bir çoğu Kuranda zikredilmemiştir.Bu hükümlerin kaynağı Sünnet'tir.Bunun böyle olduğunu ispatlayan bir çok ayet vardır.
Örneğin yenmesi haram olan bazı nesnelerin haramlığını Kur'ani vahiyle açıklamış, birçoğunun haramlığını Resulullah belirlemiştir.
Kur'an'da geçmeyen, katır, merkep, aslan, kaplan, fil, kurt, maymun ve köpek gibi hayvanlarla, kartal, atmaca, şahin ve doğan gibi yırtıcı kuşların etlerinin haramlığı da Allah resulünün haram kılması ile hükme bağlanmıştır. Hiç şüphesiz, Hz. Peygamber'in bu yetkisini Yüce Allah'tan tamamen bağımsız olarak değerlendirmemek gerekir. Elbette O, bu nevi hükümleri Yüce Allah'ın kendisine verdiği yetki ve O'nun kontrolü altında vermektedir. Zaten genelde, Hz. Peygamber, bu hükümleri verirken daima Kur'an'daki umumi bir prensibe dayanmıştır Kur'an'da yenmesi haram olan sadece bazı şeylerin açıklamasına gelince, bunun sebebi şudur ki cahiliyet zamanında Müşrikler arasında bir çok diğer hurafe inanışlar gibi, nedensiz yere Allah'ın helal kıldığı bir takım nimetleri, yiyecekleri kendilerine haram kılmışlardı. Diğer taraftan gıda sıkıntısı çektiklerinde ise Allah'ın haram kıldığı bazı şeylerden yararlanmayı helal sayıyorlardı; murdar eti, domuz eti, kan ve putlar adına kesilmiş kurbanlar veya Allah'ın adı anılmadan kesilmiş hayvanlar gibi... Hatta bununla da kalmayıp bu yanlış ve hurafe uygulamalarını Allah'a isnad etmeğe ve bunun ilahi kitaplarda yazılı olduğunu iddia etmeğe kalkışıyorlardı.
Allahu Teala bu hurafe düşünce ne uygulamayı ortadan kaldırmak ve özellikle Müslümanların onlardan etkilenmemelerini sağlamak için, muhtelif münasebetlerde dört kez bu konuda ayet indirmiştir ki bunlardan iki tanesi (En'am, 145 ve Nahl, 115) Mekke'de hicret öncesi nazil olmuştur; iki tanesi ise (Bakara, 173 ve Maide, 3) Medine'de hicret sonrası nazil olmuştur. İşte bu durumu dikkate aldığımızda ayetlerin gerçek manası ortaya çıkmaktadır.
Ayeti kerimelerde Allah’u Teala şöyle buyurmaktadır:
De ki: “Bana vahyolunanda, ölü, akıtılmış kan, domuz eti –ki pistir- ve yoldan çıkararak Allah’dan başkası adına kesilen hayvandan gayrisini yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum; fakat darda kalan başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere bunlardan da yiyebilir.” Şüphesiz ki Rabb’in , Gafur’dur, Rahim’dir.(Enam 145)
Allah size sadece, leşi, kanı, domuz etini ve Allah'dan başkası adına boğazlanmış hayvanları yasakladı. Kim çaresiz kalır da başkasının payına el uzatmaksızın ve zorunluluk sınırını aşmaksızın bu yasak etlerden yerse, hiç kuşkusuz Allah affedicidir, merhametlidir.
(Nahl 115)
Allah size sadece leşi, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanın etini kesinlikle haram kıldı. Fakat darda kalana, başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere bu etlerden yemek günah değildir. Hiç şüphesiz, Allah bağışlayıcı ve merhametlidir.
(Bakara 173)
Ölü, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlananlar, -boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp yuvarlanmış, başka bir hayvan tarafından süsülmüş, yırtıcı hayvan tarafından yenmiş olanları canları çıkmadan önce kesmemişseniz-, dikili taşlar üzerine boğazlananlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı; bunlar fasıklıktır. Bugün, kafirler dininizden çıkmanızdan ümitlerini kesmişlerdir, onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyet’i beğendim. Açlıktan darda kalan, günaha kaymaksızın yiyebilir. Doğrusu Allah, Gafur’dur, Rahim’dir.
(Maide 3)
Bu ayetleri yan yana getirildiğimizde ve nüzul sebepleri dikkate alındığında şu hakikat gün yüzüne çıkıyor: Bu vermiş olduğum 4 ayeti kerimede asıl amaç ,Bütün Haramların açıklanması değildir.Müşriklerin Helal yiyecekler yerine yaygın bir tarzda yararlandıkları bazı Haramların açıklanmasıdır.
Bunu ilmi bir ıstılahla açıklamak istersek, bu ayetlerdeki Hasr (sınırlamadan) maksat, hakiki bir sınırlama değil, izafi ve nisbi bir sınırlamadır. Yani Müşriklerin içerisinde yaygın olan ve helal sayılan haramlara yönelik bir açıklamadır.
|