Durumu: Medine No : 10862 Üyelik T.:
01 Ekim 2009 Arkadaşları:1 Cinsiyet: Yaş:66 Mesaj:
489 Konular:
86 Beğenildi:3 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Re: Rabbim elçisine uyun derken ne anlatmak istiyor olabilir? Sayın İslamoğlu nun kitabını okumadım, ama yönlendirdiğiniz bilgi doğrultusunda hemen araştırma yaptım. Gerçekten aynı düşünceleri paylaşıyorum ama kitabındaki detayları bilmediğim için araştırmamda aldığım bilgiler kadarını değerlendirmek istiyorum.
Sayın İslamoğlu peygamberimize, günümüzde ne şekilde bakıldığı konusunu bazı başlıklar altında toplamış.
Aşırı yüceltmeci peygamber tasavvuru, İndirgemeci peygamber tasavvuru, Kur’an’ın peygamberi.
Aşırı yüceltmeci peygamber düşüncesi gerçekten günümüzde İslam dinine en büyük zararı verdiğine inanıyorum. Hatta bu tavrın Hıristiyan ve Yahudilerin tavrıyla aynı olduğu çok açıktır. Bu düşünce ve inanç adeta Allah elçilerini insan olmaktan çıkarıp, kutsal payelerle donatılmış ulaşılamaz, örnek alınamaz bir konuma getirmiştir. Bu düşünce ve inanç gerçek İslam ın yaşanmasının önüne büyük bir set çekmiştir.
İndirgemeci peygamber den kasıt olarak şöyle bir açıklama var.
(Buna en yaygın örnek olarak da Hz. Peygamberi “vahiy postacısına indirgeyen sünnet karşıtları gösterilebilir.)
Burada anlatılmak istenen maksat önemlidir.
(müminlerin hayatından usulca geri çekilen bir peygamber… Bu durumda o, artık tarihin malıdır. Misyonu yaşamıyla sınırlıdır. Dolayısıyla bu misyonun taşınması, yaşanması, üretilmesi, ihya edilmesi, örnek alınması söz konusu değildir.”)
Sözleriyle açıklık getiriliyorsa bunu kabul etmek mümkün değildir. Bizler hatırlayın ilkokula başladığımız yıllarda bizlere ilk kez okuma yazmayı öğreten öğretmenimizi bile asla unutmuyor da, ona saygı ve hürmetimiz ölene kadar sürüyorsa, Rabbin güvenine mazhar olmuş, hayatıyla yaşamıyla bizlere örnek olan Allah elçisini nasıl olurda hayatımızdan çıkarırız. Bunu düşünmek bile ne aklın ne de mantığın süzgecinden geçmiyor. Aslında yukarıda bahsedilen iki düşünce ve inancın hiç birisinin farkı yok birbirinden. Birisinde olduğundan farklı göstermek, ulaşılmaz yapmak, diğerinde ise hayatımızdan çıkarmak. İkisi de yanlıştır. Peki diğer yolu nasıl tarif etmiş Sayın İslamoğlu doğrusu benim için bu önemli.
Kur’anın peygamberi olan düşünceye sahip olanlar için ise, bakın şunları söylüyor Sayın İslamoğlu aynen aktarıyorum.
(O kimileri için, arkasından gözyaşı dökülen tatlı bir anı olmuştur. Onlar onun hatırasıyla yaşamayı, kendisiyle yaşamaya tercih ederler. Onlar onun arkasından ağlamayı, onu önlerinde görmeye tercih ederler. Onlar onun sakalını ve hırkasını, misyonundan daha fazla severler. Ondan bir efsane gibi söz etmeyi, birlikte yaşanılan bir “dost” olmaya yeğ tutarlar. Daha başka kimileri için ise, o tarihin konusudur. O, bir “iletişim aleti” gibi ilahi mesajı iletmiş ve misyonunu tamamlamıştır. O, bugüne taşınamaz. Biz onunla, tarihi bir değer olarak ilişki kurabiliriz. Kur’an içinse o, hayatın aktif, kurucu ve inşa edici bir öznesidir. Misyonu ölümsüz olandır. Kur’an, onu çağa taşımak için çırpınır. Onun tarihe hapsolmasını önlemek için onunla ilgili tarihsel olayları müminin yüreğine, imanına, ibadetine taşır. Kur’an müminin hayatında onu güncel kılmak için ne gerekiyorsa yapar. Kur’an’ın bak dediği yerden bakanlar ise onu “üretmek” için çaba harcarlar. Kur’an’da onu, onda Kur’an’ı görürler. Onu Kur’an’la, Kur’an’ı onunla tanırlar. Kur’an’a onun aynası, ona Kur’an’ın aynası gibi bakarlar. Çünkü onlar, onun risalet mirasına ihanet etmekten korkarlar. )
Bende bu düşünce fikirlerden yola çıkarak bu sözler üzerine düşüncelerimi söylemek isterim. Bana göre peygamberimiz arkasından gözyaşları dökülecek bir anı değil kalplerde taptaze her zaman yaşatacak, anılacak ve tebliğ ettiği kelamı anlayarak, yaşayarak anılacak, takip edilecek bir insandır. Peygamberimiz tarih çerçevesinde kılıcı elinde bir kahraman değil, Rabbin kelamını tebliğ için mücadele eden, Allahın güvenine mazhar olmuş, örnek bir insandır. Burada bizlerin bana göre yapması gereken şey, en son bölümde yazılan şu sözlerde olduğu gibi olmalıdır.
(Kur’an’da onu, onda Kur’an’ı görürler. Onu Kur’an’la, Kur’an’ı onunla tanırlar. Kur’an’a onun aynası, ona Kur’an’ın aynası gibi bakarlar.)
İşte bizlerin yapması gerekende budur zaten. Kur’anda peygamberimizi görebiliyorsak, peygamberimizi doğru tanımış oluruz. Peygamberimizi kur’anın aynası gibi görüyorsak, kur’anı anladığımızda peygamberimizin kur’andan başka bir yolu, sözü, hükmü olmadığını da anlarız. Her zaman söylediğimiz gibi peygamberimiz yürüyen bir kur’andı. Kitabın tamamını okumadım ancak bu kitaptan yaptığım alıntıları ve düşüncemi paylaştım. Önemli olan sözlerin uygulanış biçimi ve yöntemidir, yani hayatın yaşanış biçimi ve detaylarıdır. Sözler bazen güzel görünür ama unutulan sözler olur, iz bırakan sözlerin hayata geçirilişidir. Onun için bizlere düşen söyleneni iyi düşünüp, kur’an ile onaylayıp hayatımıza geçirmek olmalıdır. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK |