RE: Tevbe 29 ayetinin yorumu (Cizye ) NEML-31-İçinde "Bana karşı büyüklük taslamayınız, boyun eğerek huzuruma geliniz " diyor.
NEML 37- "Şimdi efendilerine dön. Yemin ederim ki, karşı koyamayacakları kadar güçlü bir ordu ile üzerlerine yürürüz. Ve onurlarını çiğneyerek burunlarını yere sürte sürte onları yurtlarından çıkarırız. AYETLERİ BİR TEHDİT OLARAK ALGINABİLİR Mİ ?
Yani bir ülkenin başka bir ülkeye böyle bir tehdit savurması hak mıdır ? Emrim ve idarem altına girin yoksa sizinle savaşırım demesi......
Evet yukarıdaki ayetler tamamen bir tehdittir. O zaman ki ülke ilişkilerinde Yöntem ve metod buydu. Güçlü olan kavim veya ülke , kendi çıkarı için başka bir kavmi ya da ülkeyi kendi egemenliği altına almak istediğinde ona boyun eğerek bana teslim olun der. Teslim olmazsa sudan bahanelerle ona saldırır ve böylece savaş çıkmış olur.. Peki günümüzde olay farklı mıdır ? Bir farkla farklıdır.
Günümüzde de Güçlü ülkeler sahip oldukları teknojilerle diğer ülkeleri kendine bağımlı kılar, onları sömürür. Böylelikle o ülkeleri Kendi emri ve idareleri altına alırlar. Eğer bu yolla alamadıkları varsa sahip olduğu güçle zorla egemenliği altına alır. ( Örneklerini siz bilirsiniz )
İşte Hz Süleyman devrin süper gücüydü ki muhteşem ordularının içinde cinleri bile vardı. Hz Süleyman devrinde de her millet kendi çıkarı için çeşitli bahanelerle bir diğerine saldırır. Onu egemenliği altına alırdı. . Ve her millet ister ki bir başka millete hükmetsin, onu kendi boyundurluğu altına alsın.Ve Yeryüzünde tek güç, tek hakimiyet olsun.
Ancak Hz Süleyman kendi çıkarı için değil, Allah nizamını yaymak ve idame ettirmek için savaşmıştır. Kendi Milleti ve kendi menfaati için değil. Yeryüzünde tek gücün, tek hakimiyetin islamiyetin olması fitne ve fesadı ortadan kaldırıp dinin tamamen Allahın dini olması için çabalamıştır. Bir diğer önemli ayrıntı ise kanımca şudur:
Hz Süleyman zamanında şeriat farklı idi. Yani cizye yoktu. Zaten dikkat edin kraliçenin gönderdiği muhteşem hediyeler bir nevi cizye niteliğindeydi. O bunu kabul etmemişti, kabul etseydi belki ardı arkası kesilemeden hediyeler ona gelecekti.. Ama o öyle yapmadı . Çevresinde ( yemende ) böyle bir küfür toplumunun bulunması ve her an islama zarar verecek olması ve fitne tehlikesinin belirmesi üzerine hz Süleyman bana boyun eğerek emrim ve idarem altına girin demişti.
Hz Süleymanın böyle muhteşem Gücü ve kuvveti onda iken yemen kraliçesi ( Sebe ) ordusu ona saldırmaya gücü yetmeyecekti . Sulh içinde yaşamak isteyecekti.
Ancak her dönemde olduğu gibi kavimlerin yayılmacı emellerinin olduğunu , başka kavimleri egemenlikleri altına alacaklarını da biliyoruz. Gücü yettiğinde de ilk fırsatta bunu gerçekleştireceklerini biliyoruz. Ve Hz Süleymanda bunu biliyordu. İşte Hz Süleyman Güç ve kuvvet kendisinde iken. ( Kendisinden sonra ne olacağı bilinmez. ) Küfür düzeni yok etmek ve kontrol altına almak istemişti ki, daha sonraları bu fitne düzen islama bir şekilde zarar vermesin. Aynı şekilde peygamberimiz hz muhammed (As) bu yol ve metodu izlemiştir. Önceleri yakın çevre ülkelerini Mektuplarla islama davet etmiştir. Sonuç: İslam için küfür düzeni bir Fitnedir. Fitne düzeni ise islama her an potansiyel bir tehlikedir. Onu kontrol altında tutmak şarttır. İslam ülkesi güçlü ve kuvvetli olmak zorundadır ki, düşmanlarına caydırıcı bir güç olabilsin vahyi ve tebliği tamamen yayabilsin
__________________
Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok.
|