Müslümanlarda Bilginin Kaynağı Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL
İslam dini ve toplumsal alanlarda bilgi sahibi olmayı emreder. İslam tarihi boyunca Müslümanlar, her konuda gerçekleri ortaya koyacak bilginin sahibi olmayı bir peygamber emri olarak görmüşlerdir.
Günümüz Müslüman dünyasında da ilim sahibi olmanın gerekliliğinde sorun yoktur, ilmin nereden öğrenileceği konusunda sorun vardır.
Şöyle ki, birçok Müslüman özellikle dini ve toplumsal konularda rasgele kaynaklardan bilgi edinilmesinde bir beis görmemektedir. Sorgulamadan, önüne gelen her akıntıdan kabını doldurma da şüphe etmemek, Müslümanların mantık ve hak alanlarında körelmelerine sebebiyet vermiştir.
İslam insanlardan, bilgi yoluna adım atmadan önce düşünebilmeyi, sorgulayabilmeyi, duygulanabilmeyi, akıl edebilmeyi, özgür bir şekilde kabul yada reddedebilmeyi öğrenmelerini ister. Düşünmek, duygulanmak, bunları yaparken korkmadan sorgulayabilmek yaşam ilminin temel taşlarıdırlar. Bu sebeple düşünce olmadan ilme dayalı bir yaşamdan söz edilemez
Düşünemeyen insan dinin ne istediğini akledemez, akledemeyince herhangi bir yerden “dinin emridir” şeklinde duyduğu sözlere itibar edebilir. Yine aynı şekilde herhangi bir medya patronunun “falan olay şöyledir” demesi ile haksızı tespit ettiğine inanabilir. Bu inançla putperestliği tevhit, haksızı da haklı sanabilir. Allaha secde etme niyetiyle putların önünde eğilebilir ve cihat niyetiyle zalimlere omuz verip ezilenleri kılıçtan geçirebilir
Günümüz Müslümanlarından İslam âlimlerine, İslam uğrunda hayatını feda eden değerli düşünürlere hakaret eden çoktur. Hakaretlerinin tek delili ise bir başkasının da, söz konusu insanlara hakaret ettiğini görmüş olmalarıdır. Aynen bunun gibi, bir başkasını iman ederken gördüğü için, İslam ile alakası olmayan değerlere, hatta hurafelerin en ahmakçasına iman eden birçok Müslüman da vardır. Bu bir çıkmazdır, kendi yaşam ağacını baltalamaktır. İşin en acıklı tarafı ise saydıklarımızın İslam adına, İslam uğrunda yapılıyor oluşudur
Dini konularda görülen çarpıklıklar hurafelere kapı açarken, toplumsal alanda gören bilgi kirliliği zalimleri desteklemeye sebep olmaktadır. Kavmiyetçi, milliyetçi, nefsi duyguların etkisiyle; olayların iç yüzünü bilmeden gazetelerin, televizyonların, statükonun yönlendirmesi sonucu haklıyı haksız, haksızı haklı görerek, haksızı canla, başla savunan akıllara, kalplere zarar görüntüler oluşmaktadır.
Modern çağın Müslümanlarına baktığımızda azımsanmayacak kadar büyük bir kesiminin zalimlerin ve putların peşine düşmüş halde görmemizin tek sebebi kendilerini rasgele kaynaklara teslim etmiş olmalarındandır. İslam dünyasındaki fikir ayrılıklarının kavgalara, cinayetlere dönüşmesi rast gele kaynakların referans alınışından dolayıdır.
Kendisine verilen kılavuzu duvara asıp, gitmesi gereken yerin adresini sağdan soldan sorarak bulmaya çalışmak kaybolmak tehlikesini içerir.
Müslüman hangi konuda olursa olsun, kendisine anlatılanları akıl, kalp, vicdan süzgecinden geçirendir. Eğer geçiremiyorsa yeni iman ediyormuş gibi en başa, yani Allah vardır ve birdir gerçeğine dönmesi gerekir.
KARAKÖSE