Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05Haziran 2010, 01:49   Mesaj No:6

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj : 4.079
Konular: 315
Beğenildi:50
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Yalnız kur'an demek

Kuranın korunmuşluğu ile bizlere Peygamber efendimizin kesintisiz olan Kutan'ın hayata aktarılmış olan yaşam biçimi Sünnetini reddetme eğiliminde olanların geneli,Modernizim ve evrenselcilik yaklaşımı ile hareket etmektedirler.
(Bu konuda Aklını işletenler ve Vahyin penceresinden bakanlara lafım yok.)

Bu akımın başını çekenlerden Yaşar Nuri Edip Yüksel Reşat Halife gibiler Yalnız Kuran söylemleri ile Peygamber efendimizin rolünü adeta bir Postacı konumuna indirgemek amacıyla Kuranın bir çok ayetini Allah resulünden dahi iyi anlayıp yaşayacaklarını iddia etmektedirler.

Bu saydığım isimler ve bu yolda ilerlemeye gayret edenler Yalnız Kuran söylemleri ile Resul kavramının kelime anlamını görmemezlikten gelip,Kuran’ın çağdaş tebliğcilerinin de Resul olabileceği iddiası ile Edip Yüksel ve Reşat Halife gibiler Kuran’ın harflerinden ebcet denilen asılsız Hurafeler ile Kurandan ayetleri çıkarabilecek kadar sapkınlaşıp anlam hakkı elde etmek için kendini Resul ilan ederek Resullüğünü ilan edecek ve Edip Yükselde ona biat edecektir.Bu durumun aynısını Yaşar Nuri’nin kendine yakıştırdığı ve yayınladığı kitabı ‘’Çıplak Uyarıcı’’ ile görmekteyiz.

Bu tiplerin ortak özelliği Peygamber efendimizin dahi mana olarak vermediği Ayetleri kendilerinde görerek anlam vermeye çalışırlar, Ondokuz Hurafesini Kuran ile onaylamaya çalışırken Ondokuz kutsallığına uymayan Ayetleri inkar etmekten çekinmeyen zihniyetler,Adeta kendi sapkınlıklarına zemin hazırlamak adına Kurana savaş açmışlardır.

Kanaatimce bu tavrı takınarak Kuran’ın temel konularını nasıl anlayıp yaşadığı bizlere örneklik olan Muhammed (s.a.a) sünnetini önemsizleştiren bu tipler aslında kendilerini Allah’tan daha sorumlu görerek kendi heva ve hevesleri uğrunda elde etme istedikleri makamlara ulaşmak gayesi ve kendi icat etmeye çalıştıkları sünnetlerine yol açmaktır.

Bu şahısların Tutum ve davranışlarında nasıl olduklarını görmekteyiz bu tiplerin heva ve hevesleri uğrunda Allah’ın ayetlerine nasıl anlam verdiklerini.Tağutlar’ın zulmüne karşı tavır almaları gerektiği noktalarda,sessizliğe bürünen bu tipler,Zulümlere çığlıklara sessiz kalmayı tercih ederek,Tağuti otoritelerin büyüsüne kapılarak medyatik ve karizmatik olmaya adaydırlar.Koltuklar için Putlara!! baş eğmeyi daha evla görürler?

Bu tiplemeler çağdaş Tahrif mekanizmalarına karşı,heva ve hevesleri uğrunda kulluk yapmak amacında oldukları için ‘’TAĞUTİ’’ Otoritelerin istekleri ile ‘’Kuran merkezli bir İslam’’ projesi ile kendilerini halka takdim etmeye çalışıyorlar.Ama bu akım Allah’ın dininin yardımcısı olmak bir yana Allah’ın dinini kendi heva ve hevesleri uğrunda kullanmaktan geri durmamaktadır.Kendi menfaati yönlerini saklama adına çirkin emelleri uğrunda Dini bir söylem olan Kuran kelamının arkasına sığınmaktadırlar.

Bu tür Hastalıklı yaklaşım sergileyenler Kuranın ilk muhataplarını göz ardı etme sureti ile Peygamber efendimizi işlevsizleştirmekte,Sünnetin ehemmiyetine önemsizmiş gibi gösterme sureti ile,’’Lionsl’ara,Laikliğe,Putlara!,Kemalistlere,Ta ğuti sistemlere hizmet etmeyi ana gaye edinen çağdaş düzenin uşaklığını yapan,Zalimin egemen olduğu,Mazlumun ezildiği,Burjuvanın sömürdüğü,Acım diyerek sokaklara dökülenlerin sesini duymayarak,kardeşin kardeşi öldürdüğü bir düzeni meşruu görerek,Ordu namusumuzdur söylemleri ile insanları Kemalizm’e kul yapma gayretinde olanlar,kendi çağdaş hevaları uğrunda Allah’ın emir ve yasaklarını görmeyip,Resulullah’ın ayetleri nasıl anladığını,nasıl yaşadığını görmemezlikten gelerek kendi hevalarına uymak Peygamberi safdışı etmek gayretindedirler.

Kuran'da geçen Muhammed (s.a.a) efendimizin Ümmet için değeri ve önemini üç grupta ele alalım:

1)Muhammed (s.a.a) Bütün Müminler için usvetün hasene olduğunu söyleyen Ayetler.


Gerçek şu ki, Allah'ı ve Ahiret Günü'nü (korku ve umutla bekleyen) ve O'nu her daim anan kimseler için Allah'ın Elçisi güzel bir örnek teşkil eder
(Ahzab 21)

Kim, Peygamber’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse biz seni onlara bekçi olarak göndermedik.
(Nisa 80)

Allah ve Elçisi bir konuda hüküm verdikten sonra artık inanmış bir erkek ve kadının kendileriyle ilgili konularda tercih serbestisi yoktur; (bu, hakkı kendinde görerek) Allah'a ve Elçisi'ne isyan eden kimse, apaçık bir sapkınlığa düşmüş olur.
(Ahzab 36)

Peygamber efendimiz sadece nakledip tebliğ eden değil,Tebliğ ettiğini önce ailesinde ve kendisinde yapan biri olduğu için onun sorunları çözüm tarzı bağlayıcıdır. Peygamber efendimiz Hem beşer hem Resuldür,Hem tebliğ ettiğini yaşayan hemde yaşatandır.

Örneğin sünnetin Kuran dışında tatbiğine şu örneği verelim:

Bir kadını teyzesi veya halası ile aynı anda Nikah altında tutmak Peygamber efendimiz tarafından yasaklanmıştır.Bu yasak Kuran’da yoktur,Lakin verilen Hüküm kurana ters değildir.ve bu hükme uymak ihtiyari değil zorunludur.Çünkü Resulün yasakladığı bağlayıcıdır.Peygambere itaat hususunda Komutan,devlet başkanı olarak verdiği hükümlerde bağlayıcıdır.Bunun yanında esas bağlayıcı Temel kaynak Kurandır,Kuranda açıkça belirtilmeyen ferdi,toplumsal ve evrensel konularda İçtihadi öneriler getirmekte ve uyulması usuldür.

2) Kuran’i kerimde Allah ve Resulünün Haram ve Helal Kıldıklarına uymaya çağırmaktadır:

Ümmi Peygambere, elçiye tabi olan kimseler, yanlarında bulunan Tevrat ve İncil’de, onun, “kendilerine iyiliği emreder, kötülüğü yasaklar, temiz şeyleri kendilerine helal; pis şeyleri onlara haram kılar, onlardan boyunlarını büken ağır yükü kaldırır” yazdığını görürler. Ona iman edenler, onu destekleyip, yardım eden ve onunla gönderilen aydınlatıcıya uyanlar, işte onlar, kurtuluşa erecek olanlar onlardır.
(Araf 157)

Kitap verilenlerden, Allah’a, ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve resulünün haram kıldığı şeyleri haram kabul etmeyip, hak dini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın!
(Tevbe 29)

Burada dikkatlice Kuranı incelediğimizde Allah resulünün Kuran’dan bağımsız bir Helal-Haram koyma yetkisinden ama yine Kuran ile yapabileceğinden söz etmemektedir. Esas olan Allah’a itaat ve Allah’ın Helal ve Haram koyma yetkisine rağmen Hakk dini benimsemeyenler ile mücadeleden bahsedilmektedir.

Kısaca Kuran’ın dili ile Allah’a itaat Resulüne itaattir.Ama bu itaatte esas kaynak KURAN’DIR.Çünkü peygamberler de bütün varlıklar gibi Allah’a itaat etmek ile yükümlüdürler ve bu yükümlülükleri çerçevesinde Kuran’a aykırı hüküm veremezler ve vermemiştir.Kuran’da açıkça teferruat verilmemiş konularda verdiği hükümler Allah’ın vermiş olduğu hükümler ile kıyaslanamaz.Kuran’a uyumlu olarak verilmiş hükümlere Yasak demek daha uygundur.Çünkü Allah’ın hükümleri Sünnetullah’ın gereği kendi iradesi ile bağımsızdır.Allah resulünün yasakları ise Kuran’a bağımlıdır. Sonuç olarak Eğer Kuran’ın emir ve yasaklarını kendi hayatımıza aktarmak istiyor isek Öncelikli olarak Kuran'ın vermiş olduğu Mantık ile hareket ederek Peygamberimizin uygulamaları ile kıyaslayarak uymak esastır.

‘’Kur'an temel kaynaktır, tek kaynak değildir.’’
Alıntı ile Cevapla