Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18Haziran 2010, 23:27   Mesaj No:18

HALUK GÜMÜŞTABAK

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart

Değerli Mevlüt kardeşim ben kur’an tek kaynak sözü yerine, kur’an hüküm veren tek kaynak sözünü kullanmayı doğru bulurum. Yoksa din ve iman adına yararlanılacak sayısız kaynaklar vardır. Kur’anda mevcut olan bizlere lazım olan ana bilgiler, temel bilgiler vardır. Bizlerde bu temel bilgilerden yola çıkarak yolumuzu çizmeli ve yaşamımızı yönlendirmeliyiz. Bunu söyleyen ben değilim yüce Rabbim. Ne diyordu Allah. Sana indirdiğim kitaba sarılın sizi doğruya ilecektir. Bu kitap sizin için rehberdir. Fakat Rabbin söylediği önemli bir konu var, bunu düşünerek akılla, mantıkla bulacağımızı söylüyor. Bizler ise istiyoruz ki çarpım tablosu gibi, iki çarpı iki dört eder şeklinde yazsın istiyoruz kur’anda. O kadarda kolaycılık yok, Allah akıl vermişse birazda onu kullanın diyor.

Değerli kardeşim bana sorduğunu soru çok güzel aslında, bu soru toplumun yaşamında oluşan sorunların çözümüne bir örnek, buna benzer sorunlarla birlikte düşünelim. Düşündüğümüzde bu sorunlara çözümleri toplum ayrı ayrı kendi düşünceleri doğrultusunda getirmişler. Bu sorunlara çareyi de mezhepler getirmiş. Dikkat edin her mezhebin getirdiği çareler aynı değil. Bu demek değildir ki aralarından bir doğru var. Bence hepside doğru. Kur’anın açık ayetlerine ters düşmemek şartıyla. Peki, bunun anlamı ne derseniz söyleyeyim. İnsanlar kur’andan hiç düşünmeden, anlamadan çarelerin, sorunların hepsinin açıkça kur’anda yazılmasını beklemişler. Ama Allah aklı devreye sokun dediğini göz ardı etmişler. Allah yemin billâh bu kitabı, dini sizler için kolaylaştırdım demiş durmuş, bizler her adım attığımızda ne yapacağımızın bile yazıldığı kitap aramışız. Elbette bulamamışız. Zaman ve mekânla değişecek yaşam şekline göre dinimizi yaşamamız gerektiğini anlayamamışız. O devrin giyimi kıyafeti, toplumunun bıraktığı sakalı, ikliminin şartları gereği yapılan her şeyi dinin emri gibi görmüş onu yaşamamız gerektiğini düşünmüşüz. Hâlbuki her devrin yaşamı, gerekliliği farklı olduğunu ona göre dinimizi yaşamamız gerektiği fikrine sıcak bakmamışız.

Bana karşı saygınızdan bahsetmişsiniz, buna gönülden inanıyorum Allah sizden razı olsun. Düşüncelerime katılmadığınız konuları söylemişsiniz size saygı duyarım, bu bile sizin düşünerek aklınızda iman etme çabanızı gösterir. Dilerim rabbimden gönül gözünüz açık, kur’an nuruyla nurlanmış Rabbin kulları arasında olursunuz. Gerçekten hanifler adı altında o kadar yanlış düşünceler var ki anlatmak bile istemiyorum. Bu sitelerde de yazıyorum, inanır mısınız namazın Allah emri olduğunu onlara anlatmak zorunda kalacağımı hiç düşünmemiştim. İşte ortam bu kadar kötü, ama pes etmek yok sizlerde oralarda yazmalısınız diye düşünüyorum. Amaç yanlışı yok etmek ise mücadele gerekir bunun için. Değerli arkadaşım cevabınızda çok öneli bir bölüm hatırlatmak istiyorum önce.

(Allah aşkına bu din bu kadar çetrefilli mi ki,1400 yıldır bir türlü içinden çıkılamayacak kördüğüme dönüşmüş kısır döngü tartışmalar insanların Dini yaşam noktasında bu kadar zorluklar ile karşı karşıya bırakıyorsunuz, dini kolaylaştırmak yerine dini yaşanılamaz hale getiriyorsunuz. )

Bu sözlerinizi çok önemsedim, çünkü düşünülmesi gereken sözler, bizler acaba neden bu batağın içinde inim inim inliyoruz çok önemli. Önce bu din bu kadar çetrefillimi sözünüzden yola çıkalım. Bakın Allah birçok kez tekrar ederek yemin ediyor ve bu kitabı sizler için kolaylaştırdım diyor. Peki, bizler ne diyoruz, hayır kur’an kolay anlaşılır bir kitap değildir. Onu her kez anlayamaz. Bakar mısınız bizler daha baştan kaybettik bile. Allah kolay diyor bizler sanki rabbimle inatlaşırcasına hayır kolay değildir diyoruz. Bu durumda bu dinin çetrefilli olmaması mümkün mü? Allah hükmü yalnız ben veririm diyor çözüm getirenlerin en hayırlısı benim diyor. Peki, bizler ne diyoruz? Peygamberimizde hüküm verme yetkisine sahipti. Hani peygamberimiz bizlere kur’an ile hükmetme görevi almıştı, hani bir kelime bile eklese onun can damarını keserim diyordu Rabbim bunları unuttuk mu? Allah şefaatçi yalnız benim diyor ama bizler o kadar çok şefaatçiler edinmişiz ki. Bu durumda nasıl işin içinden çıkalım ki, her mezhep kendince yasaklar helaller, haramlar yapmış, nasıl olur bu dinde karmaşa olmaz, mümkün mü sizce?

Yine çok güzel bir soru sormuşsunuz bana.
(Kuranda bu değinmiş olduğunuz Kadınların İmamlık yapabileceğine dair herhangi bir ayet veya işaret var mıdır?) Çok güzel bir soru, bende size sorsam, yapamayacağına dair bir ayet ya da emir var mı? Elbette yok. Bizler kendi koyduğumuz yasakların aksini kur’anda aramaya çalışıyoruz. Hâlbuki o kuralı koyan biziz, neden koyduğumuz kuralın çözümünü kur’anda arıyoruz. Bu sorunu çözecek yine bizler olmalıyız.

Bakın harika bir örnek verip ne demişsiniz.

(O zaman sizin deyiminize göre Kadınlar her safhada erkeğin yapabileceği işleri yapabiliyor ise o zaman Sünnet memurluğu yapanlar neden kadın değil de erkekler o zaman kadınlarda hayatın her safhasında erkeğin yapabildiği her sorumlulukta bulunsunlar Kuranda buna dair bir kısıtlama yok size göre…)

Daha önce verdiğim örneklerden yola çıkalım, ne demiştik gelişmişlik ve çağın oluşumları bazı gerekliliklerin ihtiyacını hisseder ve bizlerde kur’anın temel kanunlarına ters düşmemek şartıyla bunu aklımız ve mantığımızla çözmeliyiz. İşte verdiğiniz örnekler deyim yerindeyse cuk oturdu. Günümüz Tıp ilmini ve doktorları düşünün her branşta kadınlı erkekli doktorlar var. Kadın doğumcu bir erkek doktora sen doğum yaptıramazsın sen kadının her hangi bir yerini ameliyat edemezsin diyor muyuz? Elbette hayır. Gelelim sünnet bölümüne esas burası çok önemli neden mi anlatayım. Değerli arkadaşım bundan 15-20 yıl öncesine kadar geleneklerimizden olan sünneti mahallemizdeki sünnetçi amcaya yaptırırdık, çünkü bu toplumda kadın sünnetçi geleneği yoktu böyle bir ihtiyaçta yoktu, ama şimdi nerede yaptırıyorlar sünneti biliyor musunuz? Hastanelerde. Burada erkek ya da kadın doktor cerrah hangisi olursa bu bir ameliyat operasyonu olarak kabul edilip, hastanede yapılıyor. Kimse doktor kadın mı erkek mi diye sormuyor bile. Çünkü hastanede eğer o ameliyatı yapacak kadın doktor varsa kadın yapıyor, yaptırmak istemeyen benim geleneğime uymuyor diyen, gidip başka doktora yaptırabilir elbette. Ama bunun yapamayacağını söyleyebilir misiniz? İşte zamanla bazı şeyler değişebiliyormuş, daha önceden bunun örneği yok demek, bunun yanlış olduğunu göstermez. Rabbin kolaylaştırdığı dini işte bizler böyle zorlaştırıp daha sonrada hayıflanıyoruz. Bunun suçunu kendimizde aramamız gerektiğini düşünüyorum. Eğer yanlışlar düzeltilmez ise yürünecek yolda mayınlı olacaktır. Yolun sonuna ulaşmak içinde o yoldaki mayınları sanırım toplamak bizi Rahmana daha kolay ulaştıracaktır.

Bana karşı sabrınızdan dolayı sizlere canı gönülden teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. Rabbim cümlemizin yardımcısı olsun. Yoksa işimiz gerçekten çok kötü, batıla saplanmış çabalayıp duruyoruz. Çabamız olmazsa kurtulmamızda mümkün olmayacaktır. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
Alıntı ile Cevapla