Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08 Ağustos 2010, 13:48   Mesaj No:58

HALUK GÜMÜŞTABAK

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart

Değerli kardeşim Abdulmelik Bey. Peygamberimizin sünneti dediğimizde önce ne anlamamız gerektiği çok önemli. Yine günümüzde peygamberimizin yetki ve sorumlulukları konusunda da çok iyi düşünmemiz gerekir kur’anın yardımıyla. Eğer bu konularda aynı düşünürsek sorun çözülür, eğer aynı düşünmüyorsak, aynı şeyleri de söylememiz mümkün olmayacaktır.

Peygamberimizin sünneti dediğimizde onun kur’anı yaşama geçirme şekli olarak algılamalıyız. Bunu yaparken de çok dikkat etmemiz gereken bir şey var. O devrin yaşam şeklini, geleneklerini, peygamberimizin giyim ve kuşamını sünneti ile karıştırmadan, bunları ayrı tutup, kur’anın emirlerini hayatına geçiriş biçiminden yararlanmalıyız. Günümüzde peygamberimiz sakal bırakıyor diye sakal bırakmanın, o devrin giydiği kıyafetleri giyerek sevap kazanılacağını söylemek, ne akılla nede mantıkla nede peygamberimizin sünneti ile bir ilgisi yoktur.

Bizlerin peygamberimizden öğreneceğimiz elbette çok şeyler vardır. İnsanoğlu hayır ve şerri bir arada saniyeler farkı ile yaşayan bir ruha sahiptir, onun içindir ki çok özel bir insan olan peygamberimizin önderliğine elbette ihtiyacımız vardır. Ebda kardeşimiz bir soru sormuş bana, çıplak namaz kılınabilir mi diye. Bakın aslında tam yerinde güzel bir soru. Bu soruyu şöyle düşünebilir insan, Allah bazı konular hakkında özellikle açıklama yapmamış ve aklımızı kullanarak hareket etmemizin yolunu açmış diyebiliriz. Ya da özellikle namaz kılacağımız bir kıyafet belirlemeyip bizlere kolaylık sağlamışta diyebiliriz. Fakat bazı insanlar bunu kafalarında sorun da yapabilir ve tedirgin olur. Ben peygamberimiz zamanında olsaydım doğrusu tedirgin olur ve bunu Allah elçisine danışma gereği duyardım. İşte bakın peygamberimizin sünneti buralarda elbette yararlı olacaktır, fakat burada da dikkat etmemiz gereken önemli bir konu çıkıyor ortaya, önerilen yolun Allahın hükmü olmadığı ama en doğruya yakın bir davranış olduğunu bilmemiz gerekir. Peki, bunu neden söyledim. Çünkü günümüzde öyle yanlışlar yapılıyor ve deniyor ki, kur’anda her konunun hükmü yoktur, bazı hükümleri helal ve haramları verme yetkisi peygamberimize verilmiştir deniyor. İşte yaptığımız en büyük yanlışta buradan kaynaklanıyor.


Yine çok önemli bir konu olan Allah elçisine nasıl bir yetki ve sorumluluk verdiği konusudur. İşte en önemli konuda burası. Şimdi bu kısma tekrar bakalım birlikte, eğer bu yetki ve sorumluluk konusunu kur’andan birlikte çözebilirsek aramızdaki düşünce farkı ortadan kalkacaktır. Hatırlayınız peygamberimizin hadislerinde bizleri uyarıyor ve benim adıma uydurulacak sözlerin hangisinin doğru olduğunu bulabilmek için kur’an ile karşılaştırın diyordu. Sormak istiyorum peygamberimizin bu ve buna benzer birçok hadislerine inanıyor muyuz? Eğer evet inanıyoruz diyorsanız, buradan çıkan en önemli sonuç, peygamberimizin kur’an dışından hiçbir hüküm vermediği anlaşılıyor. Çünkü eğer kur’an dışından verdiği bir hüküm olsaydı, kur’an ile karşılaştırın demezdi.

Şimdide bu konuda söylediğimiz sözlere bakalım. Allah tan başka hüküm veren yoktur derken, ben her zaman kur’andan ayet örnekleri veriyor ve Rabbin, hüküm veren yalnız benim ayetlerini hatırlatıyordum sizlere. Hatta elçisinin gönderdiğimiz ayetlere ilaveler yapması halinde onun canını alacağını dahi söylüyordu. Peki, neden söylüyor tüm bu sözleri bizlere? Buradan çok şeyler çıkarabiliriz. Size bir örnek vermek istiyorum yine kur’andan. Kocası ZIHAR eden bir kadının derdini dinleyen peygamberimiz, eşinden zıhar etti diye ayrılmak istemediğini söylediğinde, yüzlerce yıldır erkeğin boşanma sebebi olan bu yanlış olayı düzeltmek adına, peygamberimiz hiçbir karar verememiş ve kadın bu durumda üzülmüş. Yüce Rabbim hemen devreye girip ayetini indiriyor ve diyor ki; Senin kadınla tartıştığınız konuyu duydum ve hemen ayetini indiriyor bu konuda. Bakın eğer peygamberimizin hükümler koyma yetkisi olsaydı burada bunu da hemen yapardı, ama Allah buna müsaade etmiyor ve hükmü kendisi veriyor. Allah birçok ayetinde buna benzer ayetler indiriyor ve sana soruyorlar bu konuda hükmü sana ben vereceğim diyor. Dikkat edin özellikle bu tür örnekler çoktur. Allah bu örnekleri boşuna vermiyor.
Bizler peygamberime verilen görevi kendi aklımızca basit ve yetersiz görüyoruz, onun daha yetkili olması gerektiği kanısını taşıyoruz. Allah hiçbir peygambere hüküm verme yetkisi vermemiştir. Bu yetkiyi Allah neden bir beşer ile paylaşıp, kendisine eş tutsun bunu hiç düşündük mü? Yine kur’anı düşünelim Allah onlarca ayetinde bizlere kur’anı rehber, güneş ve gönül gözü olsun diye indirdiğini ve ona sarıldığımızda bizleri doğru yola ulaştıracağını söyler. Bizler eğer kur’anda her şeyin olmadığını ve bazı konularda hüküm verme yetkisinin elçisine verdiğini söylersek kur’anın rehberliği yeterli olmuyor demek anlamına geleceğinin de farkında olmalıyız. Daha önce verdiğim çok önemli bir ayet vardı tekrar hatırlatmak istiyorum. Allah sizleri KUR’ANDAN HESABA ÇEKECEĞİM dediğinde, acaba ne demek istiyor olabilir? Madem elçisine kur’an dışından da hüküm verme yetkisi verdi, nasıl olurda yalnız kur’andan hesaba çeker. Bakın ayetlerde hemen çelişki başlıyor buna inandığımızda. Bakın hüküm verme konusunda elçisine ne söylüyor Rabbim, sanırım bu ayetten her şey anlaşılıyor.

Yunus sur.108: De ki: "Ey insanlar! Şu bir gerçek ki hak size Rabbinizden gelmiştir. Artık doğruya yönelen kendi benliği için yönelir; sapan da kendi benliği aleyhine sapar. Ben sizin üzerinize vekil değilim.109. Sana vah yedilene uy ve Allah hüküm verinceye kadar sabret. O, hâkimlerin en hayırlısıdır.

Yukarıdaki ayetten çok net anlaşılıyor ki bir konuda sana hüküm soruyorlarsa, sabret ve benim hüküm vermemi bekle diyor. Sana gönderdiklerime uy diyerek açıkca söylüyor. Bizler kur’anı anlayamayız diyerek birçok velinin kitaplarına yönlendiriliyoruz, her şey kur’anda yoktur denerek. Bakın Allah bunu söyleyenlere inatla ne söylüyor.

Araf suresi 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.

Rabbim burada da çok açık Rabbinden sana indirilene uyun diyor ve onun berisinden bir takım velilerin ardı sıra gidip, onların sözlerine kanmayın diyor bizlere. Allah bizleri ikaz ediyor ve diyor ki, emin olmadığınız bilginin ardına düşmeyin sorumlu olursunuz. Şimdi kendimize soralım kesin emin olduğumuz bilgi nedir? Burada Kur’an ve hadisler dersek dikkat edin kur’an ile rivayetler kanalıyla gelen sözleri eşit tutmuş oluruz ki bu çok büyük affedilmez bir şirktir. Hadisler ancak kur’an süzgecinden geçiyorsa haktır ve doğrudur diyebiliriz. Şimdi lütfen düşünelim, günümüz İslam âleminde aynı konuda bile dinin mezheplere bölünmesiyle, çok farklı hadislerin oluşması sizleri korkutmuyor mu? Beni doğrusu çok korkutuyor ve onun için elimden geldiğince dikkat gösteriyorum. Acaba hangi bilgi doğru diye düşünmek, aklı olan her beşerin yapması gerekendir. Peki, bu bilgiyi nasıl doğrulayacağız nasıl emin olacağız bu durumda. İşte Allah boşuna sizlere rehber olsun güneş olsun diye indirdim demiyor kur’anı. Hemen ona danışacağız ve soracağız. Onay yoksa ardı sıra gitmek büyük risk taşır, bunu söyleyen Rabbimdir. Emin olmadığın bilginin takipçisi olma diyorsa bende bunu yapıyorum.

Cevabınızda veda haccından örnek vermişsiniz. Hadisler konusunda aslında güzel bir örnektir günümüze kadar gelen veda haccı bilgileri. Peygamberimizin yaklaşık yüz bin insana hitap ettiği söylenir. Bu kadar kalabalık bir topluma hitap edildiği halde, günümüze yedi değişik veda hutbesi metni gelmiştir. İşte insanı araya soktuğumuzda zamanla oluşabilecek tehlikeye de güzel bir örnektir. Birde iki kişinin konuşmasından günümüze ulaşan bilgiler nasıl gelmiştir, bunun yorumunu da sizlere bırakıyorum.

Kur’andan faydalanma konusuna gelince, elbette her insan aynı şeyi almaz bunda hem fikirim. Her insan kapasitesince anlar. Önemli olan apaçık ayetleri birbirimize anlatmak ve kelimelerin ardı sıra anlamlar çıkarmak değil, anlatmak istediği açık bilgileri anlamaktır önemli olan. Allah gizli anlamlarla herkesin anlayamayacağı hiçbir ayet göndermez. Bunu hiç unutmamamız gerekir. Bizlere öğretildiği gibi, bizler kur’andan hüküm çıkaramayız onu veli insanlar anlar, zihniyeti Kur’anın tüm ayetlerine ters düşer. Çünkü Allah kur’anı anlayarak okuyup üzerinde çokça düşünüp anlamamızı emreder. Muhkem ayetlerde hükmü zaten Allah vermiştir açıkça. Müteşabih ayet konusu zaten çok farklıdır bunları herkesin anlayamayacağı, ilimde tahsil etmiş insanların anlayacağını Allah zaten söylüyor. Fakat şunu unutmayalım ki bu ayetler dinin anası ve hayatımız için elzem, yaşantımızda gerekli olan ayetler değildir. Bu ayetlerin konumu çok daha farklıdır.

Kur’anın muhkem ayetlerini anlamak için birçok ilim tahsil etmeliyiz tezini, asla kabul edemem. Eğer Allah böyle olsaydı hiçbir ayrım yapmadan kur’ana sarılanları Allah doğruya ulaştıracaktır demezdi. Bakın Allah inceden inceye kur’anı okuyanların nasıl anlayacağını söylüyor.

Muhammet 24: Peki bunlar, Kur'an'ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpler üzerinde o kalplerin kilitleri mi var?

Bakın iyice düşünüp anlamaya çalışanlar anlayacaktır diyor. Ama anlayamayız diyenler için ise bakın ne diyor? (Yoksa kalpler üzerinde o kalplerin kilitleri mi var?) Allah anlaşılması birçok ilimlere bağlı zor anlaşılır bir kitap gönderipte, daha sonra bizleri bu kitaptan sorumlu tutacağını söylemek, Rabbin adaletini sorgulamakla eş değerdir bana göre. Bunu yapmaktan rabbim beni korusun. Bakın yine Rabbim kur’an için ne diyor?

Casiye 20: Bu Kur'an, insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o.


Eğer herkesin anlayamayacağı bir kitap olsa Rahman böylemi söylerdi? Allah velilerin ardı sıra gitmeyin dedikten sonra, kur’anı anlamak için bizleri velilere muhtaç eder mi? Araf suresi 185. ayetinde Allah dikkat edin şöyle söylüyor ayetin sonunda.( BU KUR’ANDAN SONRA HANGİ SÖZE İMAN EDİYORLAR?) bence üzerinde çok düşünülmesi gereken bir söz. Tekrar söylemek isterim, kur’anı her insan aynı şekilde anlayamaz. Önce ona samimi yaklaşacaksın daha sonra da hiçbir etki altında kalmadan yalnız Rabbin ne söylediğini anlamaya çalışıp, bir bütün olarak kur’anı anlama yoluna gitmeliyiz, çünkü kur’anda bir ayete bakarak mantık yürüttüğümüzde kur’anın başka bir ayetinden de aynı anlamı bulmalıyız. Çünkü Allah her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim diyor.

Benim ayetlere takılı kaldığımı söylediğinizi anladım. Peygamberimizde aynısını yaptığını yani Kur’anın dışına asla çıkmadığını görüyoruz. Rehberden dışarı çıkmamak sizce en doğru yol değil mi? Hani peygamberimize takılan bir lakap vardı hatırlayınız.( O yürüyen bir kur’andı.) Demek ki peygamberimizde kur’anın dışında hareket etmeyen bir insanmış ki, böyle söyleniyor. Tekrar söylemek isterim, peygamberimize verilen yetki ve sorumluluk dışında bizlerin yetkilendirmesi bizleri yanlışa ulaştırır. Allah kendi tek elinde olan HÜKÜM VERME yetkisini asla yarattığı bir beşer ile paylaşmaz, bunu da açıkca ayetlerinden söylüyor zaten. Sizlere elçisine verdiği görev ve sorumluluğu açıkca gösteren birkaç ayetini hatırlatmak istiyorum. Sizce lütfen hiçbir etki altında kalmadan anlamaya çalışınız, Allah elçisine nasıl bir yetki vermiş?

Ahkaf 9: De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahye dilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim.

Enam 48. : Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.

Kehf 56.; Biz, elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Küfre sapanlar ise bâtıla yapışarak onunla hakkı kaydırmak için uğraşıyorlar. Onlar, ayetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri eğlence edindiler.

Ankebut 18: "Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.

Ahzap 45: Ey Peygamber! Hiç kuşkusuz, biz seni bir tanık bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. 46 Ve Allah'ın izniyle bir davetçi, ışık saçan bir kandil olarak.

Ankebut 50: Dediler ki: "Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!" De ki: "Mucizeler Allah katındadır. Bana gelince, ben açıkça uyaran biriyim. Hepsi bu.

Neml 92: "Ve Kur'an'ı okumam (emredildi). Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım.

Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.

Enam Suresi 50. Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vah yedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?"

Yukarıda yazdığım ayetleri Rabbim bizlere boşuna göndermemiştir. Lütfen üzerinde düşünelim ve tarafsızca bir değerlendirme yaparak anlamaya çalışalım. Sizler yukarıdaki ayetleri okuduktan sonra, Rabbin elçisine de kendisi gibi hükümler verme yetkisi verdiğini mi anladınız? Allah elçisine uyulmasını ve o ne verdiyse alınmasını istiyorsa yukarı da ki tüm ayetleri görmezden gelip, buradan bizler nasıl olurda kur’an dışından hükümler verdiğini söyleriz peygamberimizin. Bakın Allah daha o devirde eski geleneklerinden vazgeçmek istemeyen başka inançları da birlikte yaşamak isteyen topluma açıkca ne söylüyor?

Ankebut 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.

Demek ki kur’an hükümler bazında yetiyormuş ki Rabbim bunu söylüyor. Dikkat edin ben söylemiyorum bunu söyleyen Yüce Rabbim. Benim yaptığım rabbin söylediklerini anlamaya çalışmaktır o kadar. Mahşer günü peygamberimiz şahitliğinde çok üzücü bir söz söyleyeceğini Allah bizlere şimdiden bildiriyor ve bakın peygamberimiz bizler için ne söyleyecekmiş?

Furkan 30; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.

Allah bizlere bu sözü boşuna söylemiyor, düşünelim ve dersler alalım istiyor. Eğer peygamberimiz bizleri kur’an dışından da hükümlerden sorumlu olsaydık böylemi söylerdi. Günümüzde bizler kur’anda her şey yoktur, O özet bilgidir, onu herkes anlayamaz, veli insanlar anlar dersek hangimiz kur’ana bakarız? İşte peygamberimizin söylediği nasılda gerçek oldu, Rabbim ne olur acı bizlere ve bağışla bizleri.
Son olarak Rabbin bir ayetini daha hatırlatmak istiyorum çünkü en garantili bilgi kur’andır. Madem imtihanımız bu kitaptan neden garantiye almayayım kendimi? Bakın hüküm verme konusunda tek yetkili kimin olduğunu söylüyor Rabbim?

Enam 57: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.

Yukarıdaki ayette Rabbim DE Kİ onlara diyerek, elçisinin bizlere ne söylemesini emrediyor? Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Demek ki peygamberimizin tek hüküm aldığı kaynak Rabbimmiş, çünkü bakın sizin istediğiniz bilgiler benim yanımda değil ben bilmem diyor ve çok net bildiriyor. (Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.) Ama bizler bu ayetleri görmemize rağmen peygamberimizin de hüküm vereceğini söylüyor, bunun tersini söyleyenlere de, ne yani peygamberimiz postacımıydı diyerek rabbin vermediği bir yetkiyi bizler vermeye çalışıyoruz. Bunun yorumunu sizlere bırakıyorum. Rabbin apaçık ayetleri varken beşerin öğretisini Rabbin öğretisine, emrine asla değişmem. Bu benim özgür seçimimdir. Ben Rabbin rehberinden bunları anlıyorum, onun içindir ki bunu söylüyor ve elimden geldiğince uygulamaya çalışıyorum. Rabbim yardımcımız olsun cümlemizin. Benim gibi düşünmeyenlere de saygım sonsuzdur. Tüm uğraşım Allahın ayetlerini anlama çalışmak ve hatırlatmaktır o kadar. Peygamberimizin hayatı ve yaşantısı da bizler için örnektir bunu da unutmamalıyız, çünkü bunu söyleyen Yaratan. Yoksa hiçbirimiz birbirimizi tanımıyoruz, hayat geçiyor belki de emaneti teslim etme günümüz çok yakındır, bunu bilemeyiz. Gelin onun kitabı etrafında yoğunlaşalım, ona uyan onun onayından geçen her bilgiyi de alıp baş tacı yapalım, ama şeytanın şerrinden, din düşmanlarının fitnelerinden yine rehberin yardımıyla uzaklaşalım.

Allah yardımcımız olsun. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
Alıntı ile Cevapla