Durumu: Medine No : 5710 Üyelik T.:
18 Aralık 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Yaş:44 Mesaj:
326 Konular:
48 Beğenildi:14 Beğendi:0 Takdirleri:53 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Müslümanlarda İbadet Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL Müslümanlarda İbadet Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL
. Dinlerin hayatı incelenecek olursa, doğumu takip eden büyüme yıllarında ibadetlerde anlamın arandığı, zaman ilerlerken anlamın yerini şekle bıraktığı ve yaşlılık yıllarında ise ibadetlerde tamamen şeklin ön plana çıktığı görülür. Dinler ahlak, hukuk, ibadet gibi birkaç temel kolon üzerinde bina edilmişlerdir. İlahi dinlerin en büyük özelliği kendilerinde herkesçe anlaşılabilir derecede açık anlam barındırıyor olmalarıdır. İlahi dinler gizemli olmadıkları gibi şekilci de değillerdir. Dolayısıyla ilahi dinleri ayakta tutan kolonlar ne süslüdürler nede gizli bir görüntüye sahiptirler. Ancak din binasını ayakta tutacak derecede sağlam ve görünebilirdirler. İslam dininin sütunları özellikle süsten uzaktırlar. İslam sağlamlık ve anlam üzerinden kendini ifade eder, makyaj gibi suni güzellik malzemelerine başvurmayı yasaklar. Şekillere takılmayı ve gizem aramayı kesinlikle reddeder. İslam’ın ilk yıllarında ibadetler oldukça sade yapılırdı. İbadetin sade oluşu kolay uygulanabilmesi demektir. Sadelik insanın ibadeti ile bütünleşmesini kolaylaştırır. Sadelik gizem arama yollarını kapatır ve ibadet ile bütünleşirken kendini kaybetme tehlikesini önler. En önemlisi, sadelik insanın ibadetinde ne yaptığını ve neden öyle yaptığını, neden başka türlü yapmadığını; Allahın emir ve yasaklardan ne amaçladığını daha kolay bir şekilde idrak edilmesini sağlar. Ancak; yaratıcının katında daha değerli olmak isteyenler, sade olan farz ibadetleri kendileri için yeterli görmeyerek nafile ibadetlere yönelmeye ve ibadet şartlarını da ağırlaştırmaya başladılar. Bireysel olan bu istekler şahsın kendisini bağladığı için ilk etapta sorun oluşturmadı. Fakat bu istek ve uygulamalar kitaplara dökülüp halktan da istenince ibadet algısında ciddi çatlaklıklar oluştu. İbadete hazırlık safhası, ibadet safhası ve ibadetten sonraki safha kendi başına şartlar külliyatı haline sokulunca insanlar ibadette anlam aramaktan ziyade şartların peşine düştüler. Anlam kaybı şeklin ön planda tutulmasına sebep oldu ve ibadetler birer folklorik çalışma halini aldı. Günümüz Müslümanlarında ibadetin anlamı üzerine yoğunlaşma yoktur. Bunun sebebi, tarihi süreç içinde İslam toplumunun din algısını değiştirip, anlamdan şekle kaymasıdır. Gelenek Müslüman’ına, Namaz, Oruç, Hac ve Zekâtı soracak olursanız; namazın günde beş vakit olduğu, zekâtın 1/40 oranında verilmesi gerektiği, orucun yılda 30 gün olduğu, haccın ise ömürde bir defa eda edilmesi gerektiği ve bunların belli şartları olduğu cevabı ile karşılaşırsınız. Sözünü ettikleri şartlar ise, namazda ayakların duruş şekli, oruçta dudakları ıslatmanın orucu bozup bozmadığı, zekâtta geçerli olanın buğdaymı paramı olduğu, hacda giyilecek ihramın ne renk olması gerektiği ..vb türündendir. Bu tür detaylara inen kişi konunun özünü kaçırmakta ve şeklen yaptığı ibadetlerin hiçbiri onu çirkinlikten alıkoyamamaktadır. Oysa ibadetlerin nasılından önce nedenlerine yoğunlaşılmalıdır. İslam’da ibadetlerden beklenen şudur ki; Namaz; yaratıcının huzuruna varmaktır. Tevhidin, yani Allahın varlığına ve birliğine imanın pratiğe dökülmesidir. Namaz; Allahtan başka hiç kimseden korkulmaması gerektiğini hissettirmelidir. Yaşamına mal olsa bile kula kul olmayı reddedecek olgunluğa ulaştırmalı, Allahın memnun edilmesi gereken öfkeli bir kral olmadığını, müminlerin yoldaşı ve dostu olduğunu idrak ettirmelidir. Maddi ve manevi alanda sömürücü güçlere karşı mücadelemizde Allahın yanımızda olduğunu namazla anlamalıyız. Yoksa Allahın kendisine azap edeceği korkusuyla titreyerek namaza durmak samimiyeti yok edecek ve zihindeki Allah algısını bozacaktır. Yaratıcıyı bir zorba olarak algılayan kişi ikiyüzlülüğe başvuracak ve kıldığı namaz onu ne çirkinlikten nede başkasına kulluktan alıkoyamayacaktır. Zekât; paraya gerekenden fazla önem vermemektir. Zekat, bir arada yaşamak için bir başkasının sorununu gidermenin bir gereklilik olduğunu, Müslüman olsun yada gayrimüslim olsun başkasının derdi ile dertlenmeyi, fakirlerinde zenginler kadar değerli olduğunu öğretebilmelidir. Sadaka duygusunu geliştirebilmelidir. Para yerine insanla mutlu olunacağının dersini verebilmelidir. Aksi takdirde her yıl devlete ödenen vergiler gibi Allaha vergi ödeme düşüncesi ile verilen zekât, kurandaki zekat kavramının özeliklerinden uzak olduğu için insanı paraya kul olmaktan kurtaramayacaktır. Hac, Hz. İbrahim’in düşünüş ve inanış biçimini öğrenme yolculuğudur. Herkesin tek parça elbise giymiş olması konfor ve kariyerin Allahın katında bir değeri olmadığının, dolayısıyla insanlar tarafından da değerli görülmemesi gerektiğinin göstergesidir. Hac özellikle düşünme üzerine yoğunlaşan bir ibadettir. Allah hac süresince diğer zamanlardan çok daha yoğun bir şekilde düşünülmesini ister. Hacı adayı Nuh’u, İbrahim’i, Musa’yı, İsa’yı, Muhammed’i, zalimlere boyun eğmemeyi, dostluğu, mücadele ruhunu, sevgiyi ve İslami öğretiyi düşünmelidir. Hacca giderken sahip olduğu inanç ile hacdan dönerken sahip olduğu inanç arasında fark olmalıdır, çünkü hac döneminde Mekke bir düşünme ve düşüncesini paylaşma merkezidir. Hacdan döndükten sonra İbrahim’i düşünceyi hala bilmiyor olan biri Nemrutla mücadele edemeyecek ve kula kul olmaktan kurtulamayacaktır. Oruç, nefsin isteklerine hükmetme çalışmasıdır. Oruç, ekmeksizlerin halini anlamayı ve ekmeksizliğe dayanmayı sağlamalıdır. Nefsini kendi hükmü altına almayı öğretebilmelidir. Nefsinin isteklerine hükmedemeyen biri zayıf noktasından yakalandığında özgürlüğünü kaybedebilecektir. İslam’ın ibadetlerinde şekil ikinci planda gelir, asıl olan ibadetin ihtiva ettiği anlamdır. Genel anlamda islamın ibadetlerinde özgürlük istenci, düşünme, duygulanma, sömürmeyi ve sömürülmeyi reddetme, zalimlerle mücadele gibi konular işlenir. Çünkü özgür düşünce sahibi bir şahıs, insan olmanın ne demek olduğunun bilincindedir, zulmün ve adaletin ne olduğunu bilir ve vicdan sahibi olur. Buna karşın kula kulluk edenlerde mafyavari bir yaşam görülür, onlarda merhamet, yardımseverlik gibi insani özelikleri bulmak mümkün değildir. İslamın ibadetlerini eleştirenlere dikkat ederseniz, mutlaka bir güce kulluk etiklerini göreceksiniz. Özgür bireyler olmak için islamı bilmeliyiz. İslamın şartlarını ezberlemek ve şartların içinde kaybolmak yerine düşünmek ve anlamak lazım gelir. KARAKÖSE www.medineweb.net |