'Sa-le-ve' kökünden türeyen 'salavat' kelimesi ise, aslında 'salat'ın (yani 'yönelme' eyleminin) çoğul ifadesidir Kurandaki örneği Mü'minun 9 ayetidir ki,ancak ifa edilen namazın sayıca çokluğu manasında da kullanılır: Vellezîne hum alâ salavâtihim yuhâfızûn(yuhâfızûne) Ve onlar, salâvâtlarını (namazlarını) muhafaza edenler (devam ettirenler)dir. 'Yönelme' eylemi olarak Bakara 157 : Ulâike aleyhim salâvâtun min rabbihim ve rahmetun ve ulâike humul muhtedûn(muhtedûne). Bakara 157 Meali:İşte onlar ki Rab'lerinden salâvât ( kendilerine yönelmesi ) ve rahmeti onların üzerinedir. İşte onlar, onlar hidayete ermiş olanlardır. Allah’ın salavat ve rahmetinin kulların üzerine olması her türlü yardım ve rahmetinin onların üzerine olmasıdır. Resulü'nünTevbe 99 ayetinde selavatı vardır.Ayette geçen haliyle salavâtir resûli denir. Meleklerin (Ahzab:56) ve kulların 'salat'ı (veya 'salavat'ı) vardır. Hatta Kur'an, ilk dönem Hıristiyanlarının ibadet ettikleri mekanlar anlamında 'kiliseler' için dahi 'salavat' kelimesini kullanmıştır (Hacc:40). Allah'ın salavat'ı, kuluna yönelmesi, onu 'görüp kollaması', bağışlaması, tezkiye etmesi vb Peygamberin salavatı, müminlere yönelerek onlara dua etmesi; . Meleklerin salavat'ı, yöneldikleri kişinin söz ve eylemlerini tasdik etmeleri, ona destek olmaları, onun için mağfiret dilemeleri vb; kulun salavatı da, Allah'a yönelmesi, dua, istiğfar, övgü ve niyazdır.
__________________ EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE |