''Kitab nedir, iman nedir bilmezken'' nasıl ''muhteşem bir ahlâka'' sahip olunur?

[Belgin]

Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a, ve daha önce indirdiği kitaba iman edin ayetini nasıl anlamalıyız?

Bu ayette nasıl iman edilmesi gerekiyorsa öyle iman edin diye buyrulmaktadır Nasıl iman edileceği ise ayetin devam eden kelimelerinde nelere nasıl iman edileceği açıklanmıştır

Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a, ve daha önce indirdiği kitaba iman edin Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse sapıklığın en koyusuna düşmüş olur (Nisa- 136)

İlgili ayetin tefsiri;

Ey imana gelenler Allah ve Resulüne, yani Muhammed Aleyhisselama ve Allah'ın bu Peygamberine tenzil buyurduğu (zaman zaman, kısım kısım indirmekte olduğu) bu kitaba, yani Kur'an'a ve bundan önce indirdiği kitap cinsine iman ediniz Bunların bir kısmına iman ettiğiniz gibi, hepsine de iman ediniz İbnü Kesir, Ebu Amr, İbnü Âmir kırâetlerinde meçhul sigasiyle ve okunur Bunlara ciddi olarak iman ediniz Zira her kim, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe küfreder (inanmaz), bunlardan birini inkâr ederse, son derece derin bir sapıklığa düşmüş, doğrudan uzaklaşmış, artık yolunu bulamayacak derecede şaşırmış, gayeyi kaybetmiş olur Bununla küfrün bizzat (Nisâ, 4/116) hükmüne katılmış bulunduğu, yani her küfrün şirk demek olduğu açıkça gösterilmiştir

Rivayet edildiğine göre yahudi hahamlarından bir topluluk, Resulullah'a gelmişler: "Ey Allah'ın Resûlü biz, sana, kitabına, Musa'ya, Tevrat'a ve Üzeyr'e iman ediyoruz ve bunlardan başka kitapları ve peygamberleri tanımıyoruz" demişlerdi Peygamberimiz de: "Hayır, Allah'a, bütün peygamberlerine, Muhammed'e ve kitabı Kur'an'a ve ondan önceki her kitaba iman ediniz" buyurdu "Yapmayız" dediler Bu âyet nazil oldu ve hepsi iman ettiler Dikkate şayandır ki, iman fıkrasında "Allah'a, Resulüne, Resulüne indirilen kitaba, ondan önce indirilmiş olan kitaba" diye dört şeye iman belirtilmiştir Bu da "Allah'a iman, Peygambere iman, kitaplara iman" diye üç mertebede özetlenebilir Halbuki küfür fıkrasında, "Allah'ı inkâr, meleklerini inkâr, kitaplarını inkâr, peygamberlerini inkâr, ahiret gününü inkâr" diye melekler ve ahiret günü de eklenerek beş şey açıklanmış, hem de Resul'e diğer Resuller de eklenerek cem' (çoğul siyasiyle) buyurulmuştur Bununla Allah ve Peygamber'e, bütün kitaplara imanın, her halde bütün peygamberlere, meleklere ve ahiret gününe imanı içine aldığı gösterilmiş ve bir insanın Allah'a, Peygamber'e ve kitaplara iman iddia edip de peygamberlerden birini, melekleri veya ahireti inkâra kalkışması ve bu hususta gelmiş olan âyetleri tevile çalışması ihtimali bulunduğundan, bunları inkâr edenlerin Allah'ı da inkâr etmiş oldukları bilhassa açıklanmıştır

Elmalılı H Yazır

[FECR]

Allah razı olsun güzel bir çalışma olmuş
"Ey İman edeler" ile ilgili 2 ayet daha vardı,unutulmuş herhalde
Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar, size gelen gerçeği inkar etmişken, onlara sevgi gösteriyorsunuz; oysa onlar, Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan ötürü sizi ve Peygamberi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer sizler Benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız onlara nasıl sevgi gösterirsiniz? Ben, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. İçinizden onlara sevgi gösteren kimse, şüphesiz doğru yoldan sapmıştır.60/Mümtehine-1

Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler: Ey inananlar! Siz de onu övün, ona salat ve selam getirin.33/Ahzap-56

"Ey İman edenler" ile ayetleri en kısa zamanda tasnifleyip foruma da asacağım inş.

[Yitiksevda]

Fecr abi çalışmalarının devamı dileğiyle Allah razı olsun.

[MusabBinumeyr]

İtikad nedir? Kendini modern olarak tanımlayan ahir zaman insanı için dinin derin mevzusu mudur? Yoksa şeriat deyince bilinç altına sokulan kol bacak kesmek algısı gibi bir algıya mı sahiptir modern insanlar(!) bunun karşısında? İnanç, inanmak bunlar nasıl şeylerdir? Birinin tehdidine inandığımız zaman yaptımız davranışlar o tehdidi görmezden gelerek yapılınca buna inanılmış mı olur? Eve mümin girip kafir çıkmak nedir? Nedir tüm bunların cevabı? Öyle bir zaman gelecek on da birini yapan kurtulacak statüsünde olmak için önce sağlam inanç gerekmez mi? Peki inandım deyip hiç bir emare göstermemek nedir? İman ettiklerimizin bizim düşüncelerimizde yeri nedir?

Evet eksik sorular içinden yola çıkarak sabahın 6sında yazılmış bir yazının ikinci paragrafındasınız. Hayatta doğdumuz çevrenin, yaşadığımız ülkenin genel geçerleriyle hareket ederken bazı şeyleri hiç dikkat etmeyiz. Mesela bugüne kadar neden hep batı cephesini derslerde bize okuttular. Bizim askerimiz doğuda da bir istiklal savaşı vermedi sorusu dikkat etmediklerimize bir örnektir.

Evet dış etkenler bizim düşüncelerimizi hiç tahmin edemediğimiz kadar kısıtlamakta.

Düşünce deyip onlar bizim inançlarımızı da kapsamakta.

Ne kadar İslami usulleri uygun giyinirsen giyin, ne kadar ibadet edersen et müslüman gibi düşünüp iman etmedikçe akıbetinin hayırdan uzaklığı artacaktır.

Peki nedir müslümanca düşünmenin esası kaynağı nedir?

Biz inanmaktayız ki Kuran'ı en iyi Rasulullah Muhammed Mustafa Sallallahü aleyhi vesellem anlar. Peki biz Rasul'ü nasıl anlarız. Rasul'ü de en iyi Ashabı anlar. Peki Ashabı nasıl anlayacağız. Onları da Tabiinden göreceğiz. Tüm bunların sistemleşmiş bir ilmi aktarımını nasıl oluşturacağız? Biz değil, müctehidlerden hazır yapılmışına bakacağız.

Devir bir acayip müslümanlar. Hele de bir derdiniz varsa. O dertten gayrı arkadaş yoktur artık. Neden mi düşünün çevrenizdeki insanların hallerini kimin umrunda sizin derdiniz. Bu dertten mahrum insanların meşgalelerini düşünün. Zevk aldıkları keyif aldıkları şeyleri düşünün. Sen onlarla oturup kalkarsan güldükleri şeylere ağlarsın ağladıklarına da gülersin.

Devamı Gelecek inşaALLAH..

[muallime]

Bir forumda 50 yaşındaki adam soru soruyor.
-itikad ne demek? bir başkası devam ediyor.
-Ay güldürdün beni. soru soran devam ediyor.
-Niye güldüğünü anlamadım,sorumda ne tuhaflık varki?

Bir hoca efendiye nişantaşından telefon geliyor
.Hocam affedersiniz adetliiken namaz kılabilirmiyiz oruç tutabilirmiyiz.
kuran okuyabilirmiyiz?
Hoca efendi cevap veriyor
-Bunları bilmiyormusunuz?Bunu herkes bilir.

Kadın üzgün
-Hocam benim etrafımda dindar kimse yok sorabileceğim kimse de yok
,Ailem ise hiçbir şey öğretmedi ..Niçin şaşıyorsunuz.


İnsanlar kendi bildikleri şeyleri herkesin bildiğini zannediyorlar..
Halbuki toplum bilgi bakımından bir çok bölüme ayrılıyor.
Bilgi düzeyi farklı insan gruplarını tanıyıp bunlara uygun tebliğ metodunu bilmek .,
bildiği bilgiden daha fazla önem taşıyor..Bu sitede dahi bunu farkediyoruz.
Sonuçta ne söylediğinden daha çok , nasıl söylediğin önemli!


Hasılı ,İtikat baştan anlatılmalı..Haklısınız

[MusabBinumeyr]

Liseden ve ilkokuldan bir kaç arkadaşım birbirlerinden haberleri olmayıp arayıp aynı sorundan dem vurmuşlardı. Huzursuzuz. Cevap basitti aslında huzur İslam daydı. Fakat sıkıntı da burda doğmakta zaten, kişiler zaten biz müslümanız ve her şeyi bilmekteyiz durumunda olduklarından, bilmemenin ayıp olarak kabul edildiği bir devirde olduğumuzdan olsa gerek, çareyi İslam da görmüyorlardı. Ama Ebubekir Sifil hocanın bir seminerde değindiği gibi nifak 2 türlüdür, birincisi herkesin bildiği üzere kalben tasdik etmeyip dille ikrar ediyor gözükmek ki cezası cehennemde kafirlerden daha şiddetli muamele görmek olacakmış ki ALLAH muhafaza buyursun hem bizleri hem nesillerimizi. İkinci nifak türü ise tashihi itikad a uğraşmamak veya doğru itikada sahip olmak için çaba sarfetmemekmiş.

Üstad Bediüzzaman'ında değindiği gibi insan eğer imanı bırakıp ben hayvan gibi yaşayacağım dese hayvan gibi olamaz daha aşağı olur, çünkü hayvanın geçmiş ve gelecek kaygısı olmadığı halde insan bunların ikisine de sahiptir. İşte ben bu kaygılardan ortaya çıkan dünyevi zevklerle tam huzur bulamamayı ALLAH'ın bir lütfu olarak görmekteyim. Çünkü insan bu huzursuzluk sayesinde gerçek huzurun kaynağını aramaya başlıyor.

Fakat bu huzur arayışının olma sebebini şu anda kendi zaviyemden yalnızca müslümanlar için söyleyebilirim. Çünkü hayatta daralıp bunaldığım bir zamanda bir akrabamın söylediği bir söz vardı, BİLEN KAYGI DUYAR.

Peki dünya da huzur bulamayıp dini bir arayışa giren ahir zaman müslümanları nelerle karşılaşmakta? İşte burada yazacaklarıma önem vermekle beraber tam bir genelleme yapmadığımın da bilinmesini isterim.

1. Herhangi bir cemaatle tanışan insanlar cemaatlerdeki lider taassubundan ve bir bildiği vardır anlayışından çabuk sıkılmakta ve cemaatteki yanlışları İslam'a mal ederek dinden uzaklaşmakta.
2. Bir tarikata gidenler ise eğer işin ehline ulaşmadıysa(mürşid yönünden demiyorum vekiller veya vakıflardaki çok bilmiş sofiler) tam doyurucu bilgilere ulaşamadığından tasavvufu şeriata mugayyir bir şey olarak görebilmekte ve farklı görüşlere kapılabilmekte.
3. Şahsi arayışlar ise kişiyi dinde zorlama yoktur, Kuran ı okurum her şeyi bulurum, gibi bir zihniyete sahip olma yoluna sokabilmekte.

Peki çare nedir?

Çare yine tarikatlar, cemaatler ve şahsi çabalardır.

Fakat temelde uyum şarttır. Temel nedir? İtikattır.

Yazının devamı gelcek İnşeAllah

[MusabBinumeyr]

İnsanlık İslam'a yönelince karşısına bir çok fırkalar çıkıyor gibi gözüksede bu sorunu çözmek galiba baya basit olsa gerek. Yeni bir usul öne çıkaranlara zaten akl-ı selim bir müslüman ın vereceği cevap oldukça basittir. 1400 senedir hiç bir İslam alimi göremedi de siz mi gördünüz. Yani tarihsel sürece bakıp olay çözülebilecektir ve bizim sünnilik dediğimiz ehl-i sünnet çizgisinin aslında sonradan ayrılmış bir fırka değil bu dinin ana gövdesi yani kendisi olduğu anlaşılacaktır. Fakat çağımız da birçok insanın münazara dan anladığı haklı çıkmak olduğu için hakikatin ortaya çıkması kimin umrunda. Konuyu fazla dallandırıp budaklandırıp farkında olmakla beraber medrese eğitimi görmüş cengaverlerin sual-ı mukadderat anlayışıyla hareket etmek istediğim için böyle bir yazı dizisi çıkmakta.

İtikad meselesini anladığımız zaman olay büyük ölçüde sağlamlaşıyor ve bu devrin fırtınalı ortamında bi nebze olsun kişi doğru yanlış ayrımını yapabiliyor.

Yani mesele doğru itikad, çevredeki onlarca batıl fırkayı tek tek öğrenmek mümkün olamayacağına göre ve de eğer bir müdaafa vazifeniz yoksa, doğruyu öğrenip yoluna bakmak en iyi tercih olsa gerek. Tabi burda şahsım adına nacizane bir isteğimdir bu ehl-i sünnet merkezdir fakat nice sünniyim diye dolaşan küfür kelamlarıyla iman kalesini yıkan insanımız vardır bunun yanında sağlam itikatlı alevisi veyahut başka isimlerle zikredilen kimseler olabilir aslında onlarda kendilerine ne derlerse desinler merkezdedirler.(yanlış anlaşılma olmasın!) Yani imanın 6 şartına hakkıyla iman edip de kişi kendisine farklı bir isim takıyorsa biz ona gavur muamelesi yapmamalıyız yapamayız da zaten.

Evet itikad konusu üzerinde ilerleyeceğiz inşeAllah fakat dünkü konuya da bir açıklık getirmek isterim. Mehmet Şevki Eygi nin bahsettiği bir mevzu dünkü sorunun çözümünde bize bir bakış açısı sağlayabilir. Peki nedir onun önerisi? Sohbethaneler! Yani hiç bir cemaat yapılanması olmadan sırf iman kor ateş ilişkisinde günümüz müslümanının özellikle gençliğin itikad konusunda yani milletin imanı için olan mekanlar. Diyeceksiniz belki zaten tasavvuf eskisi gibi artık havas işi olmaktan çıktı milyonda bir çünkü ihtimal tekkeler boşalır yoksa. Doğrudur amenna. Zaten Mahmud Efendi (k.s.) Hazretleri de belirtiyo eskiden herkese şeriat öğretilirdi. Avam değil de havas gelirdi tekkelere diye. Benim buraya bi lafım yok olamazda zaten. Amma çevremdekilerle konuştuğumda meslek icabı zengin daha zengin fakir daha fakir oluyor diyen iktisatçılar var. Aynen bunun gibi müslümanlarda da dindar daha dindar ve bilinçli, gafil taife ise acayip bir halde ALLAH muhafaza etsin bir halde ve eskisi gibi bir dindar orta sınıf yani tarik veya cemaatte olmayan bir grup yok. İşte ortada eriyen bu insanlar için sırf imanlarının kaygısını duyarak açılacak sohbethaneler diyor Eygi.

Devir bir acayip müslümanlar. ALLAH bizi uyandırsın. ALLAH bu ümmeti ıslah etsin. Yanlışın en tehlikelisi doğruya en yakın olanıdır sözünü daha iyi anlıyorum artık. Bizim dinimize dışardan bir saldırı gelse herkes farkında olur. Amma şimdi hacı hoca geçinenler milyonların imanıyla oynamakta.

Amma sakın ümitsizliğe düşmeyin. Ben bir zaman bir gardaşımla otururken öyle bir yanlışa düştüm. İnşeAllah bi sakatlık olmamıştır. ALLAH'ın rahmetinden ümit kesilmez. Havf ve Reca dengesi önemli.

Yazının devamı gelcek İnşeAllah