![]() |
osmanlı padişahları içki içermiydi ? yavuz sultan selim han dan 4.murad a,fatih sultan mehmed han dan yıldırım beyazıd a kadar içerdi hatta bazıları sarhoş gitti diyenler bile var . bu hususta bilgisi olan varmı ? |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? Alıntı:
|
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? Osmanlı İmparatorluğu, on dördüncü asrın başından yirminci asrın ilk çeyreğine kadar hüküm süren dünyâ târihinde şerefli ve en uzun ömürlü bir hanedân devletidir. Hem de, Asr-ı saâdet ve Hulefâ-i Râşidîn devirlerinden sonra Hak ve adâlete riâyette en üstün seviyeye yükselen bir devlet. Böyle bir üstünlük, fazilet her devlete nasip olmamıştır. Bunda, devletin ilk kurucusunun ve sonra sultanların iyi niyetlerinin, samimiyetlerinin ve ihlaslarının büyük payı vardır. Bir şeyin temeli iyi niyetlerle ve sağlam olarak atılırsa ömrü de o kadar uzun olur. Osman Gâzi daha işin başında, niyetini ve temel prensiplerini ortaya koymuş, kendisinden sonra gelenlere de devletin anayasası olarak kabul edilmesi için şu vasiyeti yapmıştır: Kuru kavga değil! “Allahü teâlânın emirlerine muhalif bir iş eylemeyesin! Bilmediğini İslam ulemâsından sorup anlayasın. İyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana, itâat edenleri hoş tutasın! Askerine inâmı, ihsânı eksik etmeyesin ki, insan ihsânın kulcağızıdır. Zâlim olma! Âlemi adâletle şenlendir ve Allah için cihâdı terk etmeyerek beni şâd et! Ulemâya riâyet eyle ki, din işleri nizâm bulsun! Nerede bir ilim ehli duyarsan, ona rağbet, ikbâl ve hilm göster! Askerine ve malına gurûr getirip, din ehlinden uzaklaşma. Bizim mesleğimiz Allah yoludur. Ve maksâdımız Allah’ın dînini yaymaktır. Yoksa, kuru kavga ve cihângirlik dâvâsı değildir. Sana da bunlar yaraşır. Dâimâ herkese ihsânda bulun! Memleket işlerini noksansız gör! Hepinizi Allahü teâlâya emânet ediyorum!” Bütün Osmanlı padişahları bu vasiyete aynen uymuşlardır. Bütün dünyayı bu prensiplerle idare etmeyi hedeflemişlerdir. Fatih Sultan Mehmed Han’ın, “Dünyâda tek bir din, tek bir devlet, tek bir pâdişâh ve İstanbul da cihanın payitahtı olmalıdır” sözü bunu göstermektedir. Ömrünü bu davada tüketmiş, hiçbir engel onu bu yoldan alıkoyamamıştır. Örneğin, bir seferinde Zigana Dağlarını yaya geçmek zorunda kalmış ve bu sırada büyük güçlük ve sıkıntılarla karşılaşmıştı. Sefer sırasında yanında bulunan Uzun Hasan’ın annesi onun çektiği bu eziyetleri gördükten sonra kendisini seferden alıkoymak kasdıyla; “Ey Oğul! Bunca zahmete değer mi?” deyince yüce Hakan; “Hey ana, bu zahmet din yolunadır. Zahmeti ihtiyar etmezsek bize gâzi demek yalan olur” diye cevap vermiştir. “Velî” tabiatlı olan Pâdişâh, Bâyezîd Han da, yaptırdığı câminin inşâsı bitince; “Her kim ömrü boyunca ikindi ve akşam namazlarının sünnetlerini terk etmemişse ilk cumâ namazında o imâm olsun” demiş, bu hususta kendisinden başka kimse çıkmamış, hazerde ve seferde hiçbir sünneti bırakmadığı için namazı kendisi kıldırmıştı. “Biz Allah tarafından memur olmadıkça bir sefere gitmeyiz” diyen Yavuz Sultan Selim Han ise, cihan hâkimiyeti dâvâsında çok kudretli bir sîmâdır. İki büyük meydan muhârebesiyle Memlûk Devletini ortadan kaldıran, mübârek makamlara hizmetle şereflenen ve Müslümanların Halîfesi unvânını alan Yavuz Sultan Selim, 25 Temmuz 1518 günü İstanbul’a ulaşmıştı. Ancak İstanbul’da halkın büyük bir karşılama hazırlığı yaptığını işitince gece vakti yanında birkaç kişiyle kayığa binerek gizlice Topkapı Sarayı’na çıktı. Ertesi gün pâdişâhın sarayda olduğu öğrenilince hiçbir merâsim yapılamadı. “Biz ne yaptık ki bu kadar rağbet edilir!” diyen cihan pâdişâhı gâyet sâde giyinir, devlet işleri dışında gösterişe rağbet etmezdi. (Osmanlı padişahlarının, her birinin buna benzer pek çok faziletleri, menkıbeleri vardır. Yerimiz sınırlı olduğu için sadece bir iki örnek verebildik. Bu konuda daha geniş bilgi için, Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in, “Kayı-1”, “Kayı-2” kitaplarını -Şems Yayınları- önemle tavsiye ederim) Dinin direği idiler Osmanlı padişahları işte böyle, gayretli, cefakâr, dindar yaptıkları her işi Allah rızası için yapan şahsiyetlerdi. Son devir ulemâsının büyüklerinden Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri derdi ki: “Osmanlı padişahlarının hepsi dindar insanlar idi. Dini muhafaza ettiler. Dinin direği idiler. İçlerinde bir tane kötü yoktur. Ama aralarında derece farkı vardır.” Kendilerini savunacak durumda olmayan tarihî şahsiyetler hakkında ileri geri konuşmak insana yakışmaz. Hele dedikodu ve iftirâdan kaçınmak, sadece dinî değil, herkesin uyması gereken ahlâkî bir vecibe olduğu unutulmamalıdır. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? Osmanlı padişahları içi içtiler mi bu durum Allah-u alem.Ben okuduklarımla yorum yapmak istiyorum.İsmi geçen padişahlar osmanlı'nın en parlak dönemindeki isimler hatta halifelik makamı ridaniye savaşıyla Yavuz Sultan zamanında osmanlıya geçiyor.Yani islam dünyasının yönetimi yavuzla osmanlının elinde iken harama cevaz verebilirmiydi? bence asla...4.murada baktığımızda içkiyi yasakladığını görüyoruz.Hal böyle olunca bu insanların ehli iman çizgisinden kaymadıkları çıkarımı hiçte yanlış olmaz kanısındayım... |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? sebebi nedir peki ? yenilir yutulur değil.. -- içki içiyor denilen kaynaklar, padişahların herkesle beraber yemek yemediklerinden de bahsederler.buda garib geldi.. ha birde ülkemizde osmanlıları sevmeyenlerin sıkıntısı bu içki içmeleri hususuna inanmalarımı yoksa başka nedenlerde varmı ? -- ne kadar karışıkmış kafam..aydınlatana olsa biraz. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? kafanızı başka şeylerle yorsanız tarihe atılan bu iftiralar ve dedikodular yerine ???????** |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? son bir cümle Benim anlamadığım şu Acaba insanların yaptıklarımı önemli,yoksa söylentilermi?Birde,acaba illede içki içmiştir diyen kişilerin amacı nedir?Ben bunda artniyet ararım.Yada kendi görüşlerine payanda aradıklarına inanırım.Allah adına,islamiyeti yaymak için halifeliği yürütmüş olan padişahlara yakıştırılmak istenen isnata bakınız! |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? İçmiş veya içmemiş bir artısı varmıdır size? |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? fikri olan cevap yazarsa sevineceğim..sonuçta nasihate değil bilgiye ihtiyaç var.olmuş veya olmamıştan ne çıkar dan yola çıkarsak tarihe tamamen sünger çekmek lazım . içmiş veya içmemiş de çok artı ve eksi var.buda mı teferruat ? -- içki içti diyenler çok ..kafamız karışmasın. -- |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? Arkadaşlar,bu konular kasıtlı olarak ortaya atılmaktadır.Temcit pilavı gibi ikide bir birileri piyasaya böyle konuları sürüyor,kitap yazıp rant elde ediyor.Esas amaç ise 'Türk milletini tarihinden(atalarından)utanır bir millet' haline getirmek. Orta Asya'dan gelmiş,büyük bir imparatorluk kurmuş insanların torunlarıyız.Herkesin Osmanlı'dan bir kuyruk acısı var ve adamlar bu acıyı unutmuş değiller,nasıl intikam alırız diye uğraşıp duruyorlar. Yok içki içmiş,haremde entrika,cariyelik varmış,onu bunu boğdurmuş gibi safsatalarla insanların kafasını karıştırmak istiyorlar.Koca bir imparatorluğu ve padişahlarını böyle basit şeylerle karalamak ve bunlara inanmak ,ne kadar cahilce ve art niyetli bir davranış. İyisiyle,kötüsüyle tarih bizim tarihimiz.Utanılacak hiçbir şeyimiz yok.Tarihimizle(atalarımızla)gurur duyuyorum. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? Hayır konunun kilitlenmesine karşıyım.Arkadaşlar padişahlardan bahsediyoruz Peygamber değil di bu adamlar onlarda bizim gibi insandı hataya açık insanlardı neden bu kadar kutsuyorsunuz anlamadım ben osmanlı devletini yönetim şeklinden dolayı severim ama efsanevi olarak görmem padişahları.Eğer öyle olsaydı hani nerdeler??? tartışıyoruz buyrun... |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? aysima yorumun için çok teşekkürler..imzalıyorum her harfini.. -- neyzen neden alınganlık yaptın anlamadım ? aynı şeyleri düşünüyoruz.forumda osmanlı padişahları nın içki içtiğine iman eden kişiler olabilir..bu fikirlerini değiştirmeleri ve aydınlanmaları için açtım. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? İlla birilerine karşı olup eleştiri yapacağım diye, haşa padişahları nübüvvet makamında gören kişilerin olması enteresan. [HR] İçki içip içmemeleri beni ilgilendirmesede bir haber linki buyrun; Sultanhamid'in torununun sözleri canlı yayında anlatılınca seyirci ayağa kalktı. "Ulu Hakan bunu yapamaz" dediler. İNTERNETHABER Nur Akman Teke Teke Özel'de Fatih Altaylı ile birlikte her hafta tarih konuşan Murat Bardakçı "Sultanhamid Porto şarabı içerdi" deyince program boyunca seyircilerin protesto maillerine maruz kaldı. SULTANHAMİT PORTO ŞARABI İÇERDİ Bardakçı Sultanhamid'in torunu Osman Efendi'nin sözlerine dayanarak onun Porto şarabı içtiğini söyledi. Osman Efendi'yle yaptığı söyleşiyi filme de aldığını belirten Bardakçı onun sözlerini şöyle aktardı: "Osman Efendi'nin söylediği şöyleydi: Onun yanına gittik, büyükbabam sevdi, okşadı, kucağına aldı. Ağızlıkla sigarasından duman çekip yüzüme üfledi ve şarap için dedi. Biz 'aman efendim' deyince 'şifadır' dedi. Bunun filmi var bende. İstenirse gösteririm" TORUNU KONYAK İÇTİĞİNİ DE SÖYLÜYOR Altaylı Bardakçı'ya "Ulu Hakan şarap içmez" diye mailler geliyor seyircinin tepkisini aktarınca "Masraf defterleri arşivde duruyor. Dolmabahçe sarayına hangi cins şaraplar giriyor baksınlar. Bunun dışında Osman efendi başka konuşmalarında konyak içtiğini de söylüyor. Sultanhamit niye içmesin insan değil mi bu?" diye cevap verdi. SEYİRCİ İÇKİ İÇTİĞİNE İNANMIYOR Ardından seyircilerden biri de "Osman Efendi'nin Abdülhamid vefat ettiğinde 6 yaşındaydı. 6 yaşındaki bir çocuk mu padişahın içtiği içkinin markasını biliyor" diye bir mail gönderince Bardakçı "çileden çıktı" "İçki içmek ayıp değildir. Hataysa insan hata da yapar. Padişahı nebi gibi göstermek doğru değil. İçerdi efendim, gidersiniz arşive görürsünüz. Hatta 5. Murad'ın evrakına bakın her şeyi gayet rahat görürsünüz. O da halifeydi. Oturun Fatih'in divanını okuyun. Hiç hayali şeyler değildir onlar. Sadece Osman Efendi değil, abisi Orhan Efendi çok daha yakınımdı. O çok daha büyüktü Osman Efendi'den. O da anlatırdı ama onu söylemedim çünkü onun kaydı yok elimde. Bütün mesele Osmanlı Devletini İslam devletini gösterilmek istenmesi. Değil efendim. Osmanlı bir imparatorluktu. Meyhane yönetmeliği de kerhane yönetmeliği de vardı. Yayınlanmıştır bunlar." ÇOK İLERİCİYDİ AMA VESVESELİYDİ Bardakçı bu sözlerinin Abdülhamid'i kötülemek için söylendiğini algıladı ve "Hiç öyle bir şey yok. Çok iyi bir padişahtı" dedi. Sözlerini şöyle sürdürdü. "Bizde Fatih ve Sulhanhamit evliya gibi görülür. Biz kötü padişah demedik. En ileri tanzimatçılardan biridir. Eğitime inanılmaz önem vermiştir. Fakat vesvesesinden doğan kusurları da vardır. Türkiye'ye telefon neden geç gelmiştir? Sultanhamit'in korkusu nedeniyle... Elektriğin geç gelmesinin sebebi yine onun korkusudur. Gerçi elektrik geldiğinde ilk konan bina da yanmıştır o da ayrı..." PADİŞAHLARIN ŞARAPLARI ALKOLLÜ MÜ? Sultanhamid'in içtiğine hiçbir şekilde inanmak istemeyen Teke Tek izleyicisi yine de tatmin olmadı. Hatta aralarında "Padişahların içtiği şaraplar alkollü müydü?" diye mail atanlar bile oldu. http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=173124 |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? bak neyzen varmı yokmu osmanlıya içti diyen ve buna inanan..bi üst yorumu oku.. biz araştırmasını zaten yaptık ..ve fikrimiz var hamdolsun bu hususta ..ama bu forumdaki görüşleride almak istedim.. akıl vermenize gerek yok nerde ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz. konu hakkında katkılarınızı bekliyoruz. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? bardakçı alevi diye duymuştum ve alevilerin osmanlı ya tarihsel kini var zaten (öyle şartlandırılmışlar) eğer yanılmıyorsam (alevi olduğu konusunda) objektif bakmanın önüne duygusallık perde olabilir ve o şekilde inanabilir.. ayrıca osmanlıya ihanet eden torun olamazmı ? ki sayısız örneği var ..abdulhamit han hz için tuvalet bezi olamaz diyen torun bile var..çok görmemek lazım.. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? konuyu mesheplere cekmeyelım lütfen yada genelleme yapmayalım Orayı duzeltırsen sevınırım hattaboglu |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? mezheble ne alakası var ? alevilik ten bahsediyorsanız onlar mezheb değiliz diyor. -- düzeltilecek yer neresi ? -- ayrıca konu hakkında bilgilerinizi paylaşırsanız daha iyi olur.sizce içmişmi içmemişmi bize bu lazım...bizde o zaman seviniriz. konuyu oraya çekme buraya çekme deme gibi bir göreviniz mi var ? -- ayrıca bu gece herkes ultimatom yağdırıyor o nu yapma şunu deme başlık açma.. nereye geldik yaw. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? işte bunu düzelteceksın kardesım onlar mezhep degılız dıyor dıyorsun ya pekı neyız dıyorlar bu bır _ikincisi diyelım bende alevıyım sana böle bırsey dedım mı benım adıma bır takım kısılerın söyledıklerını yazıyorsun _oraya buraya cekme demem ıcın görevli olmama gerek yok buda üc _dördüncüsüne gelınce gercekten iyice bır düsün sen nereye geldın ya neden ıkı gundur soguk rüzgarlar esdırıyorsun onuda anlamıs degılım belkı o soguk rüzgarlardan dolayı ultimatomlar yagıyordur olamaz mı? |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? edep adap saygı çerçevesinde,hakaret edilmeden her konu tartışılır ve burası forum... katılmazsanız yazmasınız .. düşünceniz varsa kurallara uymak şartıyla yazarsınız.. lütfen defalarca ikaz ettik ve tekrarlıyorum,konuyu tartışın kişileri değil... nedense üç beş mesajdan sonra konu unutulur karşılıklı arenaya dönüşüyor.. bu üzücü... saygılar.. not:konuyla alakasız mesajlar silinmiştir.. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? Ben adının sonunda padişah yada kral olan insanların ancak efsane oldukları kanaatindeyim. çünkü krallığın yada padişahlığın kendisi zaten Peygamberin öğretisi ile çelişir. Kısacası kralık saltanatı sevmenin bir göstergesidir. saltanat için aile içi kavgalara girişen insanları mübarek göremem. Sözlerim sadece osmanlıya değil, emmevi ve abbasilerde aynıdır. hepsi krallıktır ve hepsinin sarayı harem eğlencesi üzerine şekillenmiştir. oysa peygamber başka bir şey öğretmişti. Padişahlar arasında harun reşid severdim, sürekli onu öven yazılar görünce herhalde temiz bir adamdır diye düşünmüştüm. bir gün imam şafiinin hayatı ile ilgili bir kitap okuyordum. imam şafii fakir bir ailedendir, parasızlıktan yemende kadı olmuş. sanırım verdiği kararlar yönetimin istekleri ile çelişiyor olduğundan harun reşid birkaç kişi ile birlikte imam şafiininde öldürülmesine karar vermiş. imam şafii yemenden başkente getirtilmiş. İdam edileceği zaman bağdatta bulunan bir islam bilgini(adını şimdi hatırlamıyorum) harun reşide ricada bulunmuş ve imam şafiiye kefil olduğunu, imam şafiiyi öldürmemesini istemiş. bunun üzerine harun reşid imam şafii afetmiş ama diğerlerini öldürtmüş. benim harun reşid sevgimde böyle bitti ve saltanat bırakın şarabı kandan uzak olamaz düşüncesine vardım. Bu bir önyargı değildir, birini övmek yada kötülemek bana bir şey kazandırmaz ama eğer düşüncelerimi bastırırsam o zamanda kendime olan saygım kalmaz. İşte arkadaşlar hangi haneden olursa olsun saltanat budur. kendi koltuğu uğruna sahabileride keser alimleride ve hatta kendi kardeşinide keser, babası ilede savaşır. genelleme yapmadan şunu söyleyebiliriz bütün bu hareketlerde bulunan biri içki içmiş olsun yada içmemiş olsun ne farkeder. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? Algı ; İslamoğlu hocam demiş ki : Arıya semer vuranlar; Eşekten bal umarlar [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? Allah'u Teala adını anlatabieceklere verir değil mi halifeliği... onlar halife olduysa eğer içki içtilerse Allah'u Teala buna izin vermezdi... yanlış mı düşünüyorum bilmiyorum.. nacizane fikrim... tarih 3 e ayrılır... 1-din karşıtı olup da kendi çıkarlarına göre yazanlar.. 2-objektif bakmaya çalışanlar... 3-objektif bakmamaya çalışanlar... yani tarihi doğru dürüst yazan bulmak zor... |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? halifelerle padişahları karıştırmayın. halifeler 5 tanedir. Hz.Ebubekir Hz.Ömer Hz.Osman Hz.Ali Ömer bin Abdulaziz geriye kalanlar saltanat aşkı ile yanan padişahlardır. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? algı fikirlerini en net şekilde yansıttığın için sağol (darısı bazılarının başına) ..yazdıklarına katılmıyorum .. Sözlerim sadece osmanlıya değil, emmevi ve abbasilerde aynıdır. hepsi krallıktır ve hepsinin sarayı harem eğlencesi üzerine şekillenmiştir. oysa peygamber başka bir şey öğretmişti. bu yenilir yutulur değil.ayrım yapmadan hepsinin harem eğlencesi ekseninde yaşadığını söylemek yüzyıllarca islamın sancaktarlığını yapmış insanlara çok ağır bir iftira değilmidir ? bu şekilde düşünmenize vesile olan öyle inanmak istemenizmi yoksa okuduğunuz tarihmi ? saltanat aşkı ile yanan padişahlardır ne kadar sert olmuş ..oysaki hiçbiri hakkında bu kadar bilgi sahibi olunduğunu sanmıyorum!!! -- peygamberin uygulamasının zıddında olan uygulamalardan kaynaklı olanlardan yazsanızda faydalansak diyorum...kuru kuruya dedim oldu olmasa ! -- arı kim eşşek kim ? (ben eşşeği osmanlı padişahlarına atfettiniz olarak algıladım) |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? sevmek zorunda değil kimse zaten ..ama içki içen padişah olayı sadece kuru söylemde var verilen kaynak ta yok.. -- sevmeme sebebiniz ehli beyt midir ? sizce ehli beyt soyu nun imameti olsa idi saltanat dermiydiniz ? |
Cvp: Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? konuları kilitlemek yerine uygunsuz mesaj yazanları kilitleseniz ? |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? hakaret, uygunsuz, alakasız, mesajlar ayıklanarak konuyu kapatan ilgili editörmüz tarafından tekrar açılmıştır... lütfen konuyu tartışalım lütfen.. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? kişilere sadace tarihi okumak ve kabul etmek kalıyor.. anlatılan tarih içinde bin bir türlü bilmeceyi saklıyor.. tarihi , tarihsel süreçte şekillendirenler var.. tarih şöyle bilinmelidir diye bir tarih oluşturuluyor gelecek nesillerin zihninde..ve her yetişen nesil kendinden önceki yüz yıllık tarihi ,bilmesi gerekli olduğu kadarını eğitim sürecinde öğrenmiş oluyor..ya doğru,ya yalnış yada eksik... gelelim osmanlı tarihine..o bir tarih değil..bir hakikat.. bir imparatorluk.. saltanatlığıyla devamlılığını koruyan bu imparatorluğun paişahları çocuk yaşlarından itibaren lala eğitimiyle yetişmişlerdir. [B]Küçük yaştaki şehzadelerin eğitimi için tayin edilen hocalar; onların dini[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] manevi eğitimlerinden sorumluydular. Şehzadelerle birlikte sancağa çıkar ve onlara fıkıh hadis kelam tefsir ilimlerinin yanında tarih[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] astronomi[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] coğrafya kimya matematik gibi dersleri de okuturlardı. Ayrıca öğrencinin kabiliyetine göre manevi ve tasavvufi dersler verilirdi. Nitekim Molla Hüsrev ve Molla Fenari’den sonra bir maneviyat eri olan Akşeyh hazretlerinden ders alan II. Mehmet (Fatih) dünyanın en başarılı hükümdarlarından biri haline gelmiş[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Akşeyh hazretlerinin yönlendirmeleri ve manevi nüfuzuyla İstanbul'un fethi Osmanlı devletine müyesser olmuştur. bu sadece şehzadelerin almış olduğu derslerden bir bölümü..bunun yanında idari ilimler,yönetim,spor ve bir çok alanda bilgi sahibidirler.kii bu ilimler 17 -20 yaşlarında tamamlanmış oluyordu. olaya bide bu açıdan bakın..emin olunmayan bilgiler üzerinden bir tarihe dil uzatılmamalı.ve o uzun imparatorluk hayatında tabi hatasıyla,sevabıyla ,günahıyla yöneten padişahlar olacaktır. NOT:İNZAR a AİT BU MESAJ ÇÖPTEN GERİ ALINMIŞTIR..ÖZÜR.. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? selamun aleykum, bu konuda ben de birşeyler söylemek isterim. evvela, beş parmağın beşi bir değil bunu bilelim. osmanlı padişahlarının ekseriyeti müspet kimselerdi. lakin içlerinden bir iki zayıf bünyelinin çıkması da muhal değildir. bu konu çok fazla yazıldı çizildi, tarafsız (!) ve bilimsel (!!) araştırmalar yapıldı... muhafazakar kesim (benim de içimde bulunduğum grup) hiç bir osmanlı padişahına toz kondurmadı, hepsini evliya telakki etti, diğer malum (!!!) grup, padişahları külliyen ayyaş ilan etti. benim osmanlı padişahlarının içki meselesinde genelde karşılaştığım durum şu: her ne hikmetse sert mizaclı osmanlı padişahlarına hep içiçilik, ayyaşlık atfedilir. yıldırım beyazid, yavuz sultan selim, murad IV, abdulhamid II gibi sert karakterlere sahip padişahlar nedense hep sarhoştur (?). hiç bir insan yavrusunun çıkıp ta bir 2.beyazid'a bir 3.selim'e bir mehmet V reşad'a içki içerdi dediğini görmedim. buradan çıkan sonuç şudur ki osmanlı padişahlarının karekter tahliline göre içiciliği belirleniyor. eğer öyleyse bu haberlere ne kadar güvenebiliriz.? güvene---bilir miyiz.? bir defasında mustafa armağan'ın bir yazısına denk gelmiştim, hatırladığım kadarıyla orada fatih e içki isnadını açıklıyordu. fatih e içki içerdi diyenler avni mahlasıyla yazdığı şiirleri öne sürüyorlarmış. armağan da diyordu ki gazelde içki ve sevgili temaları işlenir. fatihin gazelinde içki geçiyor diye içiyor olduğu düşünülemez. gelelim şahsi kanaatime: bir insanın bir konuda fikir sahibi olması için önce o konuda bilgi sahibi olması iktiza eder. ben kendimi iyi bir tarih okuyucusu olarak gördüğümden rahatlıkla şu sonucu söyleyebilirm: ilk dönem osmanlı padişahları içki içmezlerdi. 17yy.ın başlarına kadar osmanlı padişahlarının içki sofralarına (işret alemi) oturduğunu zannetmiyorum. bu tarihten sonraysa herşey mümkündür. şeyhlülislam ebussuud efendi (ö.1574, rahmetullah aleyh) in şarap dışındaki (hamr) diğer içkilerin haram olmadığına dair fetva verdiğini kaynaklar yazıyor. dolayısıyla bu tarihlerden sonra, osmanlı padişahlarından bazılarının şarap olmasa bile sair içkilerden içtiği söylenebilir. fakat en başta dediğim gibi bu bilgileri padişahın karakterine bakarak değil o dönemim kayıtlarına bakarak çıkarmak lazım gelir. şu da var ki lale devri gibi dönem dönem sefehat yılların yaşandığı vakidir. zevki sefa nın hırla gittiğ bu dönem ve sonrası dönemim padişahların içki içmemesini düşünmek de iyimserlik olur. Son sözüm şudur ki gerçekten bir padişahın içki içip içmediğini öğrenmek için, o dönemdeki yazılı belgelere bakmak lazımdır. Örneğin 17.yy da evliya çelebi seyehatnamesi ve koçibey risaleleri bu açıdan güzel birer kaynaktır. bu eserlerde padişahlar ve çevresi için yazılanlar büyük ihtimal doğrudur. çünkü dönemin canlı şahitleri tarafından yazılmıştır. osmanlıdan önce kabusname adlı eser de dönemin durumunu görmek açısından güzeldir. velhasıl, murat bardakçının, mustafa armağanın, ilber ortaylının ve diğer araştırmacaların yaptığı çalışmalar bü tür eserlere dayanıyorsa ne ala. aksi halde ötekinin berikinin söylemesiyle kanaat getiremeyiz, dedi kodu olur bu... Ve'selam... (not: bu yazı fatih abiye ithaf edilmiştir :)) |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? Mütevaggil eline kalemine ve o tarih merakına sağlık hamd olsun taşı gediğe koydun Bizim için önemli olan osmanlı padişahları içki içmiş mi içmemiş mi meselesi değildir Önemli olan osmanlı padişahları islama nasıl örnek oldu , ne kadar hizmet edebildi, neler yaptı, onlardan neleri örnek alabiliriz asıl bu sorgulanmalıydı, lakin başlıgı açan arkadaşın rüzgarlarının ne taraflardan estiği belli !... |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? Mesele osmanlı padişahlarının içki ile olan durumları değildir. mesele osmanlı padişahlarını insanüstü yapıp mübarekleştirme çabasıdır. padişahlar açısındanda mesele saray hayatını hoş görme ve sarayda yaşayarak yönetmedir. Fatihten sonra padişahlar divana bile katılmamışlar. bunun iki sebebi olabilir, ya divan üyeleri padişahın şerinden korktukları için konuşmuyorlardı yada padişahın sarayda yapacak daha önemli işleri vardı. ben olayı tarihsel anlamda değerlendirmiyorum, sosyolojık olarak değerlendiriyorum. tarihe bakarsanız osmanlı padişahlarını yerin dibine sokanlarıda görürsünüz, gökteki yıldızların ötesine geçirenleride görürsünüz. oysa osmanlı padişahları ne gökteki yıldızlardırlar nede yerin dibindedirler. onlar saltanat sahibi bir kral nasıl ise öyleydiler. emmevilerde öyleydi abbasilerde, selçuklularda vs vs, Siz halifelik ile saltanatı neden yanyana getirmeye çalışıyorsunuz anlamadım. Yavuz ile halifelik osmanlıya geçti diyorsunuz, bu peygamberin onaylayacağı bir halifelikmi acaba? ikincisi Yavuz müslüman olan bir topluma saldırdı, hemde yayılmacı bir politika gütmeyen, yönetimi babadan oğula değilde en başarılı komutanlar üzerinden devam eden müslüman bir toplum. böyle bir savaşla halifelik aldı öylemi? yavuz memlüklere saldırırken yolda atından inmiş ve demişki peygamberimiz önümüzde yürüyor biz nasıl at üstünde gideriz. Bir peygamber düşününki bir islam toplumunu alıp başka bir islam toplumu ile savaşmaya götürüyor. ilginç değilmi? Arkadaşlar ben osmanlı düşmanı değilim yanlış anlaşılmasın, ancak ben Hz.Ömer in halifeliği ile Yavuzun halifeliğini aynı görmem. Hz.Ömerin karşısına geçip Ömer Allahtan kork diye bağırabilirsin, hatta bu şekilde bağıranlar olmuşda ve Hz.Ömer sinirlenmek yerine kendi sorumluluğunun derdine düşmüş. Oysa Yavuza Allahtan kork dersen kefanı keserler. Mesela Ömer bin abdulaziz mübarek bir adamdır, çünkü saray hayatını terk etti. çünkü karısının kolundaki bilezikleri bile beytülmala verdi. çünkü sofrasında iki çeşit yemek bulundurmamaya çalışırdı. ama emmevilerin diğer badişahları saray ağalarıdırlar. Osmanlının ilk padişahlarını severim. osman bey temiz bir adamdır. ancak sonrası o kadar temiz değildir. Çünkü saray eğlencesiz olmaz. sarayda abdestle dolaşılmaz, o kadar cariyenin içinde abdestle dolaşan biri varsa bence o evliyaüstü biridir. sarayda içki olmak zorundadır, çünkü saray demek her türlü eğlence demektir. Ömer bin abdulaziz neden sarayı terk etti, çünkü sarayda sınır olamayacağını gördü. sarayda yaşıyorsan sofrana sadece çorba gelmez. Osmanlı padişahları neden yabancı kadınlarla evlendiler, neden islam kızlarını tercih etmediler. neden saray dışından evlenmediler. kısacası bir aristokrat sınıfı, kaşeterya sınıfı gibi bir sınıf oluşmuştu sarayın duvarları içinde, halktan kopuk ve halktan ileri. Ben 40 batman ekmek yiyip sabaha kadar namaz kılan adama iyidir demem. Ama yarım ekmek yiyip uyuyan adama iyidir derim. Osmanlı padişahları birinci madde ile parelel bir hayat yaşadılar kanısındayım. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? mutevaggil eline sağlık kardeşim..ama anlamayan yine anlamıyor maalesef.. -- algı dostum ithamların tamamen ezber ..sarayda eğlence yapılır (bu mantık) eğlence olursa içki de vardır.içki olursa zina da vardır.. ama dinimiz maalesef bu tür zan ve vehimlere onay vermiyor ..kesin bilmediğin şeyin ardına düşme diyor kur an.yanlışta olsa uydurma da olsa şu kaynak ta gördüm okudum ve buna inanıyorum demeniz daha güzel olur kanısındayım. -- mete ninde dediği gibi itham edilen padişahlar hem dinde hemde dünyada otorite sahibi olanlar.bunların dini hassasiyetleri meşhur iken tam aksi gösterilmeye çalışılması manidardır.. -- bunun altında yavuz sultan selim han ın şiileştirme politikalarına koyduğu taş var gibime geliyor.karalamak için her yol mubah mantığı ile hareketle masabaşı yazılan tarihlere kardeşleri,mizin uyanıklıkla bakması lazımdır. -- lakin başlıgı açan arkadaşın rüzgarlarının ne taraflardan estiği belli !... rüzgara göre hareket etmek bize yakışmaz..o nu rüzgargülleri düşünsün.. dün ibni arabi ye üstad deyip bugun lodosun etkisi ile kafir diyene alkış tutan dün tasavvuf=islam diyen bugun bodoslama nın etkisi ile 180 derece dönüş yapan düşünsün !! konuyu kişiselleştirmeyin lütfen banlanırsınız yoksa. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? BU YORUM BABAMA AİT: neden bu kadar padişahları peygamber gıbı savunuyorsunuz anlamıyorum lakın padısahlık zamanında olan tek içti şarap ve romdu tarihi severım ve okudugum bazı eserlere göre ise osmanlı dönemınde padısahlar şarap kullanıyordu sadece 4.muratın içki içmedıgını biliyorum rakı vs ıckılerın o zamana bulundugu söylesende ben kenımce buna ınanmıyorum ayrıca o padısahlar bızı nerelere kadar getırmıs oldugu ortada içki kullandı yada kullanmadı bunun sadece Allah ve kul arasında oldugunu düsününce bızım ıcın cokda sorun olmuyor sanırım arkadaslar bu sadece babamın yazıları okuduktan sonrakı fıkrı sadece onun yorumudur bu sözlerin büyütülmesını ıstemem sadece paylasmak ıstedim |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? [B] Osmanlı Padişahları içki içer miydi? Kendimizi bildik bileli işittiğimiz bir terâne bu. Son günlerde yine gündeme getirildi. Her şey yaşlı ve afili bir gazete köşe yazarının Osmanlı hanedanının en yaşlı âzâsından naklettiği bir sözle başladı. Buna göre Sultan Hamid rom içermiş. Gazete yazarı, “Dedesini defalarca görmüş olan torunundan daha mı iyi bileceğiz?” diye de soruyor. Gel gör ki bunu söylediği iddia edilen Şehzâde Ertuğrul Efendi 1912 doğumludur. Sultan Hamid 1918 yılında vefat etti. Ertuğrul Efendi’yle biz de görüştük. Kendisinden bizzat işittiğimize göre, dedesi Sultan Abdülhamid’i ömründe bir defa, mahbus bulunduğu Beylerbeyi Sarayı’nda görmüş. O zamanlar beş yaşında imiş. Babası Şehzâde Burhaneddin Efendi ile beraber ziyaret etmişler. Dedeleri kendilerini kucağına alıp sevmiş. Ömründe bir defa o da beş yaşında iken gördüğü dedesinin rom içtiğini Ertuğrul Efendi bilir mi? Bunu nezaketen kendisine sormak istemedim. Belki başkasından işitmiştir. Ama Sultan Abdülhamid’i çok daha yakından tanıyan ve onu defalarca görmüş olan yakın çevresinden böyle bir şey işitilmiş değil. İş burada bitecek iken, popüler bir gazetenin nevzuhur tarihçisi, Osmanlı padişahlarından hangisinin içki içtiğine dair bir yazı yazdı. Buradaki bilgiler onsekizinci asırda yaşamış bir şair-tarihçiden naklediliyordu. Osmanzâde Tâib, karışık hayatı sebebiyle müderrislikten atılmış; kulağı delik ve muhiti geniş bir müellifti. Sağdan soldan işittiklerini kitaplarına dercetmesiyle tanınır. Hele bu meselede Osmanzâde Tâib’in başlıca kaynağı olan Gelibolulu Âli’nin abartılı ifadeleri, ilmî çevrelerde çok ihtiyatla karşılanmıştır. Meselâ Şemsi Paşa’ya olan antipatisi, onu Sultan Murad’a rüşvet vermiş göstermeye kadar varmıştı. Osmanzâde’nin ikinci kaynağı ise dokuzuncu asırda yaşamış ve Mutezile mezhebine mensubiyetiyle tanınan Şiî Arap şairi Câhız. Bu da başka bir âlem. O zaman mahkemeye gitse, şâhidliği kabul edilmeyecek birisinin sözünü, şimdi biz mi kabul edelim? Gelelim Osmanlı padişahlarının içki içip içmediği meselesine… Bunu bilmek neredeyse imkânsız. Çünki Osmanlı padişahları, aileleri dâhil, hiç kimseyle beraber yemek yemezlerdi. Hatta buna dair Fatih kanunnamesinde hüküm bile vardır. Sultan Abdülhamid’in son senesine kadar da bu gelenek devam etti. Öyleyse padişahları içki içerken kimsenin görmesi mümkün değildir. Maamafih içmiş olabilirler. Peygamberler dışında hiç kimse masum sayılmaz. Herkes hatâ yapabilir, günah işleyebilir. Ama görmeden ve iyice bilmeden bir kimse hakkında hüküm de verilemez. Hele tarihçilerin sözüyle aslâ. Tarihçilerden bazıları belli kimselere yaranmak için tarihî hâdiseleri bile tahrif etmekten çekinmemişlerdir. Böylesine mahrem bir mevzuda, üstelik asırlar geçtikten sonra ne söyleyebilirler? Hele modern yazarların padişahların ağızlarına sayaç takmış edâsıyla konuşmalarına ne demeli! Maamafih ciddî Osmanlı tarihçileri, zaten böyle bir şey söylemiyorlar. O halde bazı padişahların içki içtiğine dair rivayetler nereden çıkıyor? Bunlara itibar etmek mümkün mü? Asırlar öncesine ait hadiseleri bugün olmuş ve bizzat görmüşcesine hikaye etmek olacak iş mi? Halbuki İslâmiyet, kim olduğu bilinmeyen, hatta fâsık birisi bir haber getirirse, buna hemen inanmamayı emrediyor. Bir müslümanın gizli işlediği günahı bile gelip başkasına anlatan kimse fâsıktır. Sözüne inanılmaz, güvenilmez. Benzeri iddialar önceki müslüman hükümdarlar için de ortaya atılmıştır. Meselâ bazı Emevî ve Abbasî halifeleri için söylenmedik söz bırakılmamıştır. Halbuki bunların hepsi iman ve ahlâk sahibi âdil insanlardı. Evet, içlerinde tek tük nefislerine mağlup olup sefih bir hayat yaşayanlar çıkmıştır. Fakat, bunların da İslâmiyete zararları olmamış, nihayet nefislerine zulmetmişlerdir. Buna da etraflarındaki devlet ricâli sebebiyet vermişti. Sonra gelen bazı tarihçiler, zamanlarındaki idarecilere yaranmak için bunların hatâlarını şişirmiş: hatta bu uğurda hadîs bile uydurmuşlardır. Bazı Osmanlı tarihleri de, zaman yakınlığı ve sınır komşuluğu bakımından bu tarihlerden tercüme edilmiş ve onların tesiri altında kalmış olduğundan, aynı yanlışlıkları tekrarlamıştır. Nevzuhur tarihçimizin kaynağı, Ömer bin Hattab’ın içki içtiği için cezâ alanlardan birisi olduğunu yazıyor. Şarap haram edilmeden önce Hazret-i Ömer içki içmiş olabilir. Ama haram kılındıktan sonra içki içtiği, hele cezâ aldığı hiçbir yerde geçmez. İslâmiyetin peygamberlerden sonra en üstün tuttuğu ikinci zât için böyle bir iddiaya lâ havleden başka ne denir! Ancak Mutezile itikatı ve Şiî görüşlü Câhız’dan böyle bir şey beklenir. Bugün çok sıradan insanlar, içkiyi haram bilip içmezken, hayatlarını İslâmiyeti yaymak uğrunda sarfetmiş, ülkeyi hayır eserleriyle donatmış, dindarlıklarıyla menkibe kitaplarına geçmiş ve aynı zamanda müslümanların halîfesi olan Osmanlı padişahlarının içki içecek kadar zayıf iradeli olduğuna inanalım mı? Zaten bunu yazanlar da bazı padişahların sonradan tövbe edip içkiyi bıraktığını söylüyor. Hatâsını anlayıp dönmek de bir fazilettir. İçki içen ilk padişah yaftası yapıştırılan Yıldırım Sultan Bayezid, Bursa’da Ulu Cami’yi ve kendi adıyla anılan câmiyi binâ etmiştir. Bizans İmparatoruna, İstanbul’da bir müslüman mahallesi kurulup, câmi yapılarak kâdı tayinini kabul ettirmişti. Meşhur mutasavvıf Emir Sultan ile sohbet etmiş, hatta O’na kızını vermişti. Sırp kralının kızıyla evlendi diye Yıldırım Sultan Bayezid’e kızıp, kendisini bu kızın içkiye alıştırdığını söyleyenlere ne diyelim? Padişahı içki içerken kim görmüş, belli değildir. Yaptığı siyasî bir evlilikti. Belki bir araya bile gelmediler. Padişah, onun sözüyle içki içecek birisi miydi? Doğrusu çok söz götürür. Diyebilirsiniz ki câmi de yaptırır, içki de içer. Evet bu mümkün. Ama bugün bana gösterebilir misiniz çevrenizde hem câmi yaptıran, hem de içki içen kaç kişi var? Üstelik bu âdeti anne tarafından Mevlâna Celâleddin Rûmî’nin torunu olup soyu Hazret-i Peygamber, Hazret-i Ebûbekr ve Hazret-i Ömer’e dek ulaşan Çelebi Sultan Mehmed, Sultan II. Murad, hatta İstanbul’u fethetmekle Hazret-i Peygamber’in övgüsüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmed ve velî lakabıyla tanınan Sultan II. Bayezid de devam ettirmiştir. Sekiz senelik saltanatını Ehl-i sünneti korumak için Safevîlerle savaşmak ve müslümanların mukaddes beldesi Hicaz’ın fethiyle geçiren Yavuz Sultan Selim ara sıra içer, ama hemen sarhoş olurmuş. Osmanlı ülkesini hayır eserleriyle donatan ve adaletiyle tanınan Kanuni Sultan Süleyman önceleri içermiş, sonra bırakmış. Eh, bu sözlere de pes demekten öte geçilemez. İslâm hukukunda gayrımüslimlerin içki içmesi yasak olmadığı gibi, bunların içki alıp satması ve meyhane açması da serbest idi. Kanunî Sultan Süleyman zamanında Müslümanların ekseriyette bulundukları mahallelerde gayrımüslimlerin meyhane açması yasaklanmış; Sultan II. Selim zamanında buna tekrar izin verilmişti. Nitekim gayrımüslimlerin meyhanelerinden ve içki satışlarından vergi alındığı da gizli bir bilgi değildir. İşin aslından habersiz bazıları, bunu padişahlardan ilkinin dindarlığına, diğerinin de şaraba düşkünlüğüne bağlamışlar; hatta kendisine Sarhoş Selim demişlerdir. Yangında yanıp tekrar yaptırdığı saray hamamını gezerken tansiyonu düşüp kaymış ve beyin kanamasından vefat etmişti. Buna rağmen, “Sarhoş halde hamamda kız kovalarken öldüğü” bile söylenip yazılmıştır. Halvetî tarikatına bağlılığı ile bilinen Sultan II. Selim’in dindarlığı Selimiye Camiini yaptırmasından bellidir. Ayasofya camiini de esaslı tamir ettirmişti. Zaten nevzuhur tarihçimiz de padişahın içki içtiği halde beş vakit namazını kıldığını; sonradan şeyhinin telkiniyle içkiye tövbe ettiğini; hatta ölürken kendisine verilen ilacı; içinde içki vardır diye reddettiğini de yazıyor. Amansız içki ve tütün yasağıyla meşhur Sultan IV. Murad da içki içmediği halde, mübtelâ olduğu gut hastalığının ağrılarını hafifletebilmek için hekimbaşı tarafından verilen afyon hülâsalarını (morfin) alırdı. Bu da kendisinde halsizlik ve uyuşukluk yapardı. Sendeleyerek yürüdüğünü birkaç defa görenler padişahın içki içtiğine hükmetmekten çekinmemiştir. Babası gibi Üskürdarlı Aziz Mahmud Hüdâî’ye bağlıydı. Selden yıkılmış olan Kâbe-i Muazzama’nın bugünki binâsını yaptırmış; Karaköy Arab Câmiini harab bir binâ iken şimdiki hâle getirmiştir. Nevzuhur tarihçiler, yaptıkları istatistiklerle, Sultan II. Mahmud’un içkiye en düşkün padişah olduğuna karar vermişler. Halbuki Osmanlı Devleti’ni mutlak felâketten kurtararak âdetâ yeniden kuran bu padişahın da dindarlığına çok deliller vardır. İstanbul’daki bütün Sahâbe-i kiram kabirlerini bulup yaptıran, öte yandan Tophâne’de zarif Nusretiye Câmiini, Eminönü’nde Hidâyet Câmiini, Üsküdarda Adliye Câmiini, Arnavudköy’de Tevfikiye Câmiini inşâ ettiren O’dur. Vehhâbîleri işgal ettikleri Hicaz’dan çıkararak Hazret-i Peygamber’in kabri üzerine yeşil kubbeyi yaptıran O’dur. Hele Medine’deki Hücre-i Seadete hediye gönderdiği altın şamdan münasebetiyle yazdığı ve “Şemdan eyledim ihdâya cür’et yâ resûlallah..” diye başlayan na’tta Hazret-i Peygamber’e olan sevgisini çok içli ve edebî biçimde terennüm etmiştir. Ağır verem hastası iken, Çamlıca’da kızkardeşinin köşkünde fenalaşmış, “Beni bir câmiye kaldırın da, bari orada vefat edeyim” demiştir. Yeniçeri Ocağı’nı ve bununla organik bağı sebebiyle Bektaşî tekkelerini kapattığı için malum dedeler tarafından “Gavur Padişah” diye anılmış; yeni düzende yemleri kesilenler de bu hakaret sözüne dört elle yapışmıştı. İçki içtiğini de muhtemelen yine bunlar uydurmuştur. Sultan Mahmud’un içki içtiği söylenen oğlu Sultan Mecid ise Medine’de Mescid-i Nebevî’nin bugünki hâlini yaptırmış; Kâbe-i Muazzamaya kâşî tuğla döşetmiş; Hırka-ı Şerif, Dolmabahçe, Ortaköy, Teşvikiyye gibi zarif câmiler binâ ettirmişti. Hasta yatağında iken Medine halkından gelen mektubu hürmeten ayağa kalkıp dinlediği meşhurdur. Üstelik Nakşî meşâyihinden Yanyalı İsmet Efendi’ye bağlıydı. Türbesinin Sultan Selim câmii avlusunda, ama Sultan Selim’inkinden daha alçak yapılmasını istemiş; Yanyalı İsmet Efendi tekkesi müridlerinin her Cuma gecesi türbesinde hatm-i hâcegân yapmasını vasıyet etmişti. Bu nâzik ve içli padişah, yine de iftiralardan kendisini kurtaramamıştır. Hele zamane bir tarihçisinin gözüyle görmüş gibi padişahın sarhoş olup hammallar tarafından küfeye konup saraya getirildiği sözüne ne denir! Sultan Mecid, içki içseydi, bunu müptezel şekilde yapmayacak kadar nâzik bir insan idi. Yakışıklılığı, nazik ve demokrat tavırları ile modern Avrupa monarşilerindeki hükümdarları andıran Sultan V. Murad ise, amcası Sultan Abdülaziz’in feci ölümü üzerine ağır bir depresyon geçirmiş; şuuruna halel geldiği için tahttan indirilmişti. Bu halde bulunan bir insanın fiillerinden mesul tutulamayacağı âşikârdır. Kaldı ki kendisinin içki içtiği rivayeti, sağlam kaynaklarda geçmez. Nevzuhur tarihçinin de yazdığı gibi merhum Sultan Reşad içki içmezdi. Fakat keşke içki içseydi de, iktidarı İttihatçılara bırakmasaydı. Koca imparatorluk sayelerinde yıkıldı. Hele, Üsküdar Yeni Câmiini ve şehrin iki yanında çok zarif iki çeşme inşâ ettiren, hattatlığıyla meşhur Sultan III. Ahmed ile Nuruosmaniye câmii inşaatını başlatan, Rumelihisarı, Kandilli, Yeraltı, Beşiktaş Arab İskelesi, Üsküdar Mahmudiye, Defterdarkapısı, Tulumbacılar Odası, Yalıköşkü câmi ve mescidlerini yaptıran Sultan I. Mahmud’un içki içtiğine dair hiç delil yoktur. Gelin görün ki yazar, Sultan Ahmed’in hangi balkonda hangi yastığa dayanarak kiminle rakı içtiğini, gözüyle görmüşcesine anlatıyor. Günlük hayatı neredeyse saniyesi saniyesine malum bulunan Sultan Hamid’in içki, hatta rom içtiği bilinmiyor. Ama dinî hassasiyetinde hemen herkes müttefik. Zevcesi Behice Kadınefendi, padişahın helâdan çıkıp banyoya gidene kadar abdestsiz yere basmamak için teyemmüm edecek derecede dindar olduğunu söylemiştir. İttihatçılar, II. Meşrutiyet’i müteakip, Sultan Hamid’i halkın gözünden düşürmek için neler söylemediler.. Abdullah Cevdet, “Sultan Hamid hakkında yüz yalan uydurdum. Bazısına kendim de inandım” demekten kendisini alamamıştır. Nevzuhur tarihçinin kaynağına göre, "Fatih Sultan Mehmed Han ve Sultan Bayezid-i Veli, komutanları ve vezirleriyle arada sırada ıyş ü nûş ederlerdi. Hatta Bayezid-i Veli, Sadrazam Gedik Ahmed Paşa’yı ışret sırasında katletmişti". Yazar ıyş ü nûş kelimesini içki âlemi; ışret kelimesini de içki diye tercüme etmiş. Sultan IV. Murad’ın şeyhülislâmı Zekeriyazâde Yahya Efendi’nin "Mescidde riyâmişler etsin ko riyayı/Meyhaneye gel kim ne riya var ne mürai" beytini yazarak “Eee, şimdi bu şiiri nasıl değerlendireceğiz?” diyor. Divan edebiyatından ve tasavvuftan biraz anlayan, bunu değerlendirmekte zorluk çekmez. Şair ve tarihçilerin kullandığı ıyş ve ışret, sâki ve bâde gibi kelimeleri şahid gösterip de bu hükmü vermek tamamen hatâlıdır. Divan şiirinde meyhane tekkeyi; sâki sevgiliyi ve şeyhi; bâde ve şarap ise ilahî aşkı sembolize eder. Iyş, yaşamak; ışret, eğlence ve cümbüş demektir. İkisi de arapçadır. Eğlenmek illâ içki içmekle mi olur? Eşi dostuyla dinin izin verdiği şekilde eğlenmek yasak değil ki. Buna da ıyş ü ışret deniyor. Nûş, farsça içmek demek. Su için de kullanılır, şerbet için de. Dôlu eski türkçede içine su karıştırılan su dışındaki içecekleri anlatır. Ayrana da dôlu denirdi. Hatta Bursa’da askere ayran yapıp verdiği için Dôlu baba diye bilinen bir evliyânın kabri vardır. Sâki yalnızca içki dolduran değil, su veren kimse için de kullanılır. Zaten sâki, arapça sulayan demektir. Arapçada da “şarap” şürb edilen, yani içilen şey demektir. Şerbet, çorba, meşrubat, şurup gibi kelimeler hep aynı köktendir. Kur’an-ı kerimde içilmesi yasak olan hamr’dır. Fermantasyona uğramış içki demektir. Biz bugün buna şarap diyoruz. Ama eski metinlerde “şarap” içilecek her şey için kullanılır. Lisanını ve kelimelerini bilmeden bir devir hakkında rastgele hüküm vermek ne kadar hatâlı! Üstelik İslamiyette üzüm ve hurmadan yapılan şarap ve bundan elde edilen alkol kesinlikle haram olan bir içkidir. Bunun dışında bazı alkollü içkiler vardır ki kimi âlimler bunların ilaç ve ihtiyaç için sarhoş etmeyecek mikdarını içmeye cevaz vermiştir. Rom da bu kabildendir. O halde neyin ne için içildiğini bilmeden ahkâm kesmemek lâzım. Peki bu iddiaların maksadı ne olabilir? Muhtemelen muhafazakâr çevrelere mesaj verilmek isteniyor. Nasıl bir mesaj? İki ihtimal var: Birincisi, “Sizin çok övdüğünüz Osmanlı padişahlarının hâline bakın! İçki içerlermiş. Demek ki iyi insanlar değilmiş. Dolayısıyla temsil ettikleri değerler de böyleymiş. Gerçeği öğrenin!”. İkinci ihtimal, “Bakın, dindarlıkları herkesçe malum olan Osmanlı padişahları bile içki içmiş. O halde siz de inad etmeyin, yolunda olduğunuzu söylediğiniz padişahlar gibi yapın!” Görülüyor ki bunlar abesle iştigalden başka bir şey değil. Her şey biraz da Osmanlı padişahlarını her istediğini yapabilen Avrupa krallarına benzetmekten kaynaklanıyor. El-insaf! Son devir ulemâsının büyüklerinden Seyyid Abdülhakim Efendi hazretleri dermiş ki: “Osmanlı padişahları, kendilerinden önceki hükümdarlar gibi değildir. Hepsi dindar insanlar idi. Dini muhafaza ettiler. Dinin direği idiler. İçlerinde bir tane kötü yoktur. Ama aralarında derece farkı vardır.” Sevdiği ve büyük bildiği atalarına hakaret edilmesi, insanları incitmez mi? O halde müslümana düşen hüsnü zan etmektir. Kendilerini savunacak durumda olmayan tarihî şahsiyetler hakkında ileri geri konuşmak insana yakışmaz. Hele dedikodu ve iftirâdan kaçınmak, sadece dinî değil, herkesin uyması gereken ahlâkî bir vecibe olduğu unutulmamalıdır. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? Osmanlıya yapılan iftiraların sebebi Yıllardır belli aralıklarla, Osmanlı Devleti’ni kötülemek, padişahlarını; hainlikle, zevk safa içinde olmakla, içki içmekle daha nice akıl almaz ithamlarla aşağılamak gelenek halini aldı. Osmanlı Devleti’nin kendi milletine ve diğer milletlere hizmeti, dünya barışını, huzuru, güveni sağlamaktaki katkıları ortadayken; Padişahların, yukarıda iddia edilen hususlarla uzaktan yakından ilgileri olmadığı tarihî bir gerçek iken bu rutin saldırıların sebebi neydi? Öğrencilik yıllarımdan beri hep bu sorunun cevabını aradım. Sonunda buldum. Sorunun cevabını zamanın Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel, Osmanlı’nın 700. Yıl Kutlamaları münasebetiyle 4-8 Ekim 1999 tarihleri arasında yapılan XIII. Türk Tarih Kongresinde veriyordu. Sayın Demirel yıllardır merak ettiğim sorunun cevabını özetle şöyle veriyordu: “Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Osmanlı kötülendi. Bunun bir sebebi vardı. Din kuralları ile idare edilen bir devletin yerine, Batı hukukunun esas alındığı Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştu. Yeni devleti oturtmak, sağlamlaştırmak için böyle yapılmak mecburiyeti vardı. Artık Cumhuriyet oturdu. Tehlike kalmadı. Hâlâ Osmanlıyı kötülemeye devam etmenin bir manası kalmadı. Bunun kimseye faydası yok...” “Hâşâ, sümme hâşâ!..” Bu cevaba paralel bir hadiseyi de hanedan mensubu rahmetli Fethi Sami Bey’den birkaç yıl önce bizzat dinlemiştim. Fethi Sami Bey ve ailesi, 1922 yılında kendi istekleri ile yurt dışına çıkarlar. Babası Sami Bey, bir Osmanlı zabiti. Avrupa’da iken, Türkiye’de hanedan mensuplarına çok ağır suçlamaların yapıldığını üzüntüyle takip ederler. Kırklı yıllarda, zamanın Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras bir toplantı için Almanya’ya gider. Sami Bey aynı zamanda sınıf arkadaşı olan ve kendisini çok yakından tanıyan Tevfik Rüştü Bey’i bir toplantıda yakalayıp herkesin duyabileceği tonda bir sesle şöyle der: “Tevfik Rüştü Bey, sen benim çocukluk arkadaşımsın. Beni ve mensubu olduğum hanedanı çok yakından tanırsın. Herkesin huzurunda sana soruyorum: Ben ve babam hain miydi, dayım Sultan Vahidettin hain miydi?” Dışişleri Bakanı T. Rüştü Aras şöyle cevap verir: “Hâşâ, hâşâ, sümme hâşâ! Ne siz hainsiniz, ne de diğer hanedan mensupları. Asırlarca Türk milletine hizmet etmiş çok değerli bir hanedansınız. Ancak şunu unutuyorsun Sami Bey. Biz bunları söylemeyip de sizi methetseydik, bize demeyecekler miydi, ‘Bunlar madem bu kadar iyi insanlardı, niçin yurt dışına gönderdiniz? Niçin yeni bir devlet kurdunuz?’ Özür dilerim, yeni devleti kabul ettirebilmek için bunları söylemek zorundayız...” Hanedan mensupları bunun farkındaydılar. Asırlarca, halkına, hatta bütün milletlere hoşgörü ile yaklaştıklarından, başlarına gelen bu hadiseye de hoşgörü gösterdiler; tevekkülle karşıladılar. Ömürleri boyunca, Türkiye Cumhuriyetinin aleyhinde en ufak bir faaliyette bulunmadılar. Sabah Gazetesi yazarlarından Murat Bardakçı’nın “Şahbaba”da verdiği şu vesika, Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün de farklı düşünmediğini göstermekte: “Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Suat Bey’in ‘Vahideddin’in füc’eten vefat ettiği şimdi haber alınmıştır’ yazan telgrafı Ankara’ya geldiği sırada, Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal, Adana’daydı...Telgraf hemen Adana’ya ulaştırıldı. Reisicumhur dostlarıyla yemeğe oturmuştu... Haberi işitince, ‘Çok namuslu bir adam öldü... İsteseydi Topkapı’nın bütün cevâhirini götürür ve öyle bir ordu kurup geri dönerdi ki...’ dedi.” Sayın Ecevit bile vicdanının sesine kulak verip ahir ömründe, Osmanlıyı methedip, Vahideddin Han’ın vatan haini olmadığını söylemişti. Bu samimi itirafta bulunanlar kimler: Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı... Yeryüzünün salih kulları... Artık toplum olarak geçmişimiz ile barışma zamanı geldi. Çünkü hepimizin Osmanlıya şükran borcumuz var. Bugün, üzerinde oturduğumuz bu topraklar ve mensubu olduğumuz İslamiyet onların hediyesidir. Bunun için, onları her zaman hayır ile yâd etmemiz her şeyden önce bir insanlık vazifesidir. Osmanlı sultanları sıradan insanlar değildi. Vatanseverlikleri, dindarlıkları, dürüstlükleri, idarecilikleri, ileri görüşlülükleri tarihî bir gerçektir. Sıradan insanlar olsalardı, devletin ömrü 632 yıl sürmezdi. “Yeryüzünü salih kullarıma miras bırakırım” ayet-i kerimesinin Osmanlı sultanlarını övdüğünü, büyük âlim Abdülgani Nablüsi bildirmektedir. Böyle bir ecdad ancak hayır ile, dua ile anılır. Aksini yapmak, insafsızlık olur. Aklıselim insana yakışmaz! |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? Osmanlı padişahlarının üstünlükleri Osmanlı İmparatorluğu, on dördüncü asrın başından yirminci asrın ilk çeyreğine kadar hüküm süren dünyâ târihinde şerefli ve en uzun ömürlü bir hanedân devletidir. Hem de, Asr-ı saâdet ve Hulefâ-i Râşidîn devirlerinden sonra Hak ve adâlete riâyette en üstün seviyeye yükselen bir devlet. Böyle bir üstünlük, fazilet her devlete nasip olmamıştır. Bunda, devletin ilk kurucusunun ve sonra sultanların iyi niyetlerinin, samimiyetlerinin ve ihlaslarının büyük payı vardır. Bir şeyin temeli iyi niyetlerle ve sağlam olarak atılırsa ömrü de o kadar uzun olur. Osman Gâzi daha işin başında, niyetini ve temel prensiplerini ortaya koymuş, kendisinden sonra gelenlere de devletin anayasası olarak kabul edilmesi için şu vasiyeti yapmıştır: Kuru kavga değil! “Allahü teâlânın emirlerine muhalif bir iş eylemeyesin! Bilmediğini İslam ulemâsından sorup anlayasın. İyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana, itâat edenleri hoş tutasın! Askerine inâmı, ihsânı eksik etmeyesin ki, insan ihsânın kulcağızıdır. Zâlim olma! Âlemi adâletle şenlendir ve Allah için cihâdı terk etmeyerek beni şâd et! Ulemâya riâyet eyle ki, din işleri nizâm bulsun! Nerede bir ilim ehli duyarsan, ona rağbet, ikbâl ve hilm göster! Askerine ve malına gurûr getirip, din ehlinden uzaklaşma. Bizim mesleğimiz Allah yoludur. Ve maksâdımız Allah’ın dînini yaymaktır. Yoksa, kuru kavga ve cihângirlik dâvâsı değildir. Sana da bunlar yaraşır. Dâimâ herkese ihsânda bulun! Memleket işlerini noksansız gör! Hepinizi Allahü teâlâya emânet ediyorum!” Bütün Osmanlı padişahları bu vasiyete aynen uymuşlardır. Bütün dünyayı bu prensiplerle idare etmeyi hedeflemişlerdir. Fatih Sultan Mehmed Han’ın, “Dünyâda tek bir din, tek bir devlet, tek bir pâdişâh ve İstanbul da cihanın payitahtı olmalıdır” sözü bunu göstermektedir. Ömrünü bu davada tüketmiş, hiçbir engel onu bu yoldan alıkoyamamıştır. Örneğin, bir seferinde Zigana Dağlarını yaya geçmek zorunda kalmış ve bu sırada büyük güçlük ve sıkıntılarla karşılaşmıştı. Sefer sırasında yanında bulunan Uzun Hasan’ın annesi onun çektiği bu eziyetleri gördükten sonra kendisini seferden alıkoymak kasdıyla; “Ey Oğul! Bunca zahmete değer mi?” deyince yüce Hakan; “Hey ana, bu zahmet din yolunadır. Zahmeti ihtiyar etmezsek bize gâzi demek yalan olur” diye cevap vermiştir. “Velî” tabiatlı olan Pâdişâh, Bâyezîd Han da, yaptırdığı câminin inşâsı bitince; “Her kim ömrü boyunca ikindi ve akşam namazlarının sünnetlerini terk etmemişse ilk cumâ namazında o imâm olsun” demiş, bu hususta kendisinden başka kimse çıkmamış, hazerde ve seferde hiçbir sünneti bırakmadığı için namazı kendisi kıldırmıştı. “Biz Allah tarafından memur olmadıkça bir sefere gitmeyiz” diyen Yavuz Sultan Selim Han ise, cihan hâkimiyeti dâvâsında çok kudretli bir sîmâdır. İki büyük meydan muhârebesiyle Memlûk Devletini ortadan kaldıran, mübârek makamlara hizmetle şereflenen ve Müslümanların Halîfesi unvânını alan Yavuz Sultan Selim, 25 Temmuz 1518 günü İstanbul’a ulaşmıştı. Ancak İstanbul’da halkın büyük bir karşılama hazırlığı yaptığını işitince gece vakti yanında birkaç kişiyle kayığa binerek gizlice Topkapı Sarayı’na çıktı. Ertesi gün pâdişâhın sarayda olduğu öğrenilince hiçbir merâsim yapılamadı. “Biz ne yaptık ki bu kadar rağbet edilir!” diyen cihan pâdişâhı gâyet sâde giyinir, devlet işleri dışında gösterişe rağbet etmezdi. (Osmanlı padişahlarının, her birinin buna benzer pek çok faziletleri, menkıbeleri vardır. Yerimiz sınırlı olduğu için sadece bir iki örnek verebildik. Bu konuda daha geniş bilgi için, Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in, “Kayı-1”, “Kayı-2” kitaplarını -Şems Yayınları- önemle tavsiye ederim) Dinin direği idiler Osmanlı padişahları işte böyle, gayretli, cefakâr, dindar yaptıkları her işi Allah rızası için yapan şahsiyetlerdi. Son devir ulemâsının büyüklerinden Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri derdi ki: “Osmanlı padişahlarının hepsi dindar insanlar idi. Dini muhafaza ettiler. Dinin direği idiler. İçlerinde bir tane kötü yoktur. Ama aralarında derece farkı vardır.” Kendilerini savunacak durumda olmayan tarihî şahsiyetler hakkında ileri geri konuşmak insana yakışmaz. Hele dedikodu ve iftirâdan kaçınmak, sadece dinî değil, herkesin uyması gereken ahlâkî bir vecibe olduğu unutulmamalıdır. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? "neden bu kadar padişahları peygamber gıbı savunuyorsunuz anlamıyorum" bende insanlara neden bu kadar kolay iftira atılır onu anlamam...ki; konu osmanlı... |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? 'Bunu bilmek neredeyse imkânsız. Çünki Osmanlı padişahları, aileleri dâhil, hiç kimseyle beraber yemek yemezlerdi. Hatta buna dair Fatih kanunnamesinde hüküm bile vardır. Sultan Abdülhamid’in son senesine kadar da bu gelenek devam etti. Öyleyse padişahları içki içerken kimsenin görmesi mümkün değildir. Maamafih içmiş olabilirler. Peygamberler dışında hiç kimse masum sayılmaz. Herkes hatâ yapabilir, günah işleyebilir. Ama görmeden ve iyice bilmeden bir kimse hakkında hüküm de verilemez. Hele tarihçilerin sözüyle aslâ. Tarihçilerden bazıları belli kimselere yaranmak için tarihî hâdiseleri bile tahrif etmekten çekinmemişlerdir. Böylesine mahrem bir mevzuda, üstelik asırlar geçtikten sonra ne söyleyebilirler? Hele modern yazarların padişahların ağızlarına sayaç takmış edâsıyla konuşmalarına ne demeli! Maamafih ciddî Osmanlı tarihçileri, zaten böyle bir şey söylemiyorlar. ' Tılsım eklemeler için çok sağol faydalı oldu inşAllah... kalbi gözü mühürlü olanlar kendileri bilirler.. görmeden duymadan iftira etmek kimin nesine.. şahitlik bir kişiden mi olur...ki görmemiş kişiden.. |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? onlar peygamber vekilleridir.. içinde istisnalar varsa o ayrı.. görmeden kimse şahitlik yapamaz içki içtiklerine dair... ben desem ki şimdi mevlüt hönül içki içiyor... bazı kişileri inandırmak hiç zor olmasa gerek.. fakat onun ne içki içtiğini gördüm ne kendini gördüm.. bana düşen hüsn-ü zandır bana ne kazandırdıysa bana düşen onu almak.. ki yanlış yönünü gördü isem,gördü isem,gördü isem... bana düşen uyarmak yargılamak değil... |
Cvp: osmanlı padişahları içki içermiydi ? Alıntı:
sağolasın kardeşim... Kendilerini savunacak durumda olmayan tarihî şahsiyetler hakkında ileri geri konuşmak insana yakışmaz. Hele dedikodu ve iftirâdan kaçınmak, sadece dinî değil, herkesin uyması gereken ahlâkî bir vecibe olduğu unutulmamalıdır.Ellerinde kanıt olmadan ileri-geri salla.. ya tutarsa hesabı yapmaktan başka birşey değildir.Sadece kendinizi kandırırsınız.. |
SAAT: 09:56 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.