|
Konu Kimliği: Konu Sahibi mehmet akif2,Açılış Tarihi: 25 Aralık 2013 (16:27), Konuya Son Cevap : 13Haziran 2023 (03:26). Konuya 59 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
24 Ocak 2014, 01:49 | Mesaj No:41 | |
Durumu: Medine No : 36715 Üyelik T.:
22 Aralık 2013 | Cevap: anne-baba ve çocuk iletişim sorunları istişare Alıntı:
kış olması sebebiyle çocuklar eve tıkandı,enerji atılamıyor aslında onlarada çok üzülüyorum benuzgn | |
24 Ocak 2014, 09:46 | Mesaj No:42 | |
Cevap: anne-baba ve çocuk iletişim sorunları istişare Alıntı:
KARDEŞ KISKANÇLIĞI Psikolog / Uzman Psikolojik Danışman Pınar Akdemir Gandur Birden fazla çocuğa sahipsiniz. Çocuğunuzun her isteğini yerine getirmeye çalıştığınız halde “Kardeşimi benden daha çok seviyorsun, benim hiçbir isteğimi yerine getirmiyorsun.” gibi suçlamalara çok sık maruz kalıyorsunuz. O önceden kendi kendine yediği yemeği artık sizin yedirmenizi, onunla daha fazla ilgilenmenizi istiyor. Çocuğunuzun kardeşini kıskandığını ve kıskançlığını bu şekilde ortaya koyduğunu anlıyor; fakat kardeşler arası kıskançlık problemlerine neyin sebep olduğunu ve bu problemin önüne nasıl geçeceğinizi bilmiyorsunuz. Aslında çocuklar bir kardeşlerinin olmasını isterler, ancak kardeş doğumu ile de yoğun bir kıskançlık yaşamaya ve anne-babaları zorlamaya başlarlar. Önceleri sürekli kardeş isteyen bir çocuğun bu isteği gerçekleştikten sonra neden kardeşini kıskandığı, hatta ona düşman gibi davrandığını anlamak oldukça zordur. Oysa bu çocukların süreklilik göstermeyen, değişken olan isteklerini yansıtan, dolayısıyla onların doğasıyla ilgili ipucu veren bir özellikleridir. Bu nedenle çocuk için diğer önemli kararlarda olduğu gibi kardeş isteğinin gerekliliğine de anne ve babanın karar vermesi gerekmektedir. Annenin beden ve ruh sağlığı, ailenin ekonomik gücü, doğacak çocuğun bakımına ilişkin sorumlulukların paylaşılması bu kararı belirleyecektir. KISKANÇLIK KÖTÜ BİR DUYGU MUDUR? Annelerin genelde “Birbirlerinden nefret ediyorlar, ne yapacağımı şaşırdım.” Dediklerine şahit oluyoruz. Bu sözün altında şu yatıyor : “Kardeşler arasındaki kıskançlığın normal olduğunu biliyorum ama ben ne yapacağımı bilmiyorum.” Kardeşler arasında rekabet olması, bir ödül için birbirleriyle yarışmaları demektir. Burada ödül, anne ve babanın ilgisi ve sevgisidir. Sevgi, yorgunluk, başarı, güven, kızgınlık gibi kıskançlık duygusu da çok normal bir duygudur. Çocuğun hatta yetişkinlerin bile bu duyguyu hissetmelerinde bir yanlış yoktur. YANLIŞ NEREDE? YANLIŞ OLAN NEDİR? Konumuz olan kıskançlık duygusu insanın gelişmesi için gereklidir. Bizden üstün olan insanları kıskanarak onların seviyesine yetişmek için var gücümüzle çalışırız. Çocuk için de durum aynıdır. Daha önce kendisine ait olan anne ve baba sevgisinin kardeşe yöneldiğini zanneder. Kıskandığı kardeşinden daha üstün olmaya gayret eder, böylece anne-babanın kardeşe yönelen sevgi ve takdirini tekrar kendi tarafına çekmeye çalışır. Eğer çocuğun kıskançlık duygusunu ifade etmeye izin vermez, kınama ve ayıplama yoluna gidersek kendisini suçlu hissetmesine yol açmış oluruz. Bu durumda çocuk, “kıskanma kötü bir duygu ise, ben kötü bir çocuğum; çünkü kardeşimi kıskanıyorum.” şeklinde bir kanaat geliştirecektir. Kendisini kötü hisseden bir çocuk, kardeşini iyi davranmayı düşünmeyecek, ona karşı düşmanca duygular besleyecektir. Kardeş kıskançlığı doğal bir duygudur. Olumsuz duygular anlayışla karşılanmalı ve bu duyguları belirtmesi yüreklendirilmelidir. KARDEŞLER KISKANIR MI? Her kardeş birbirini kıskanmaz. Diğer taraftan kardeşler arasında anne-babanın boş zamanı ve ilgisinin paylaşımı konusunda çekişmeler çıkabilir. Bu çekişme birbirlerini hırpalama, zarar verici ve yok edici davranışlarda bulunma boyutuna varırsa, buna “kıskançlık” demek daha uygun olur. Burada kıskançlığın tümden kötü ya da yanlış bir duygu olduğu izlenimi kesinlikle doğmamalıdır. PEKİ KARDEŞİNİ KISKANMAYAN ÇOCUK VAR MIDIR? Kardeşini kıskanmayan çocuk yoktur. Eğer bu gerçekliği bilirsek, kardeş kıskançlığını önlemek için göstereceğimiz tüm çabaların boşa gideceğini ve kıskançlığı körüklemekten başka bir işe yaramayacağını da anlamış oluruz. Annenin hamile olduğunu fark ettiği veya bir kardeşinin doğacağını duyduğu andan itibaren çocuğun içinde kıskançlık tohumları filizlenmeye başlar. Doğum yaklaştıkça annenin yükü artar, yorgunluk ve halsizlik belirtileri baş gösterir. Çocuğunu kucağına alamaz, eskisi kadar ona zaman ayıramaz. Bebek için iç çamaşırı, kundak, elbise ve yatak takımı gibi ihtiyaçlar satın almakta, hazırlıklar devam etmektedir. Bütün bu gelişmeler ve kendine gösterilen ilginin azalması çocuğu derinden sarsar. Kafası sormaya korktuğu sorularla ve şüphelerle doğar. Annesinin sevgisini denemek için olmadık isteklerde bulunur, huysuzlaşır, mızmızlanır, ağlar. Bu sınamalar karşısında anne memnuniyetsizlik gösterdikçe çocuğun huzursuzluğu artar. Asıl fırtına ise, anne kucağında bir bebekle dönünce kopar. Bazı anne-babalar çocuğun doğacak kardeşine karşı kıskançlığını en aza indirmek için aşırı bir ilgi ve sevgi gösterisine girer. “Sen her zaman bizim biricik çocuğumuz olarak kalacaksın, sana olan sevgimiz hiçbir zaman azalmayacak” derler. Yeni hediyeler alırlar, ayrı odada yatıyor ise kendi yatak odalarına alır, aralarında yatırırlar. Bütün bu çabalara gerek yoktur, çünkü bunlar çocuğun şüphelerini artırır. KARDEŞLER ARASINDAKİ YAŞ FARKININ KISKANÇLIĞA ETKİSİ VAR MIDIR? Kıskançlık derecesinde rol oynayan bir başka etken de kardeşler arasındaki yaş farkıdır. Yaş farkı az olan kardeşlerde kıskançlığın görülme sıklığı, yaş farkı fazla olanlara oranla biraz daha yüksektir. Dışarıdan insanlar ve akrabalar da bazı olumsuz düşüncelerin doğmasına neden olabilirler. Kendisinden büyük bir kız kardeşi olan çocuğa saçlarının neden ablası gibi kıvırcık olmadığını sormak, ablaya da kardeşinin boyunun onu yakaladığını ve yakında onu geçebileceğini söylemek hem gereksiz hem de olumsuz etkileri olan yaklaşımlardır. Çocukların birbirleriyle rekabete girmelerini, kızgınlık duymalarını sağlayabilir. KARDEŞLER ARASINDAKİ SÜRTÜŞMELER SEBEPLERİNE GÖRE ÜÇ GRUPTA TOPLANABİLİR 1-) Ana-Baba Tutumunun Yol Açacağı Gereksiz Kardeş Sürtüşmeleri (Anne-Babanın Tutumu Kardeş Sürtüşmelerini Artırır Mı?) Anne-babanın kişisel özellikleri ve aralarındaki ilişkinin kardeş sürtüşmelerini azaltma ya da artırma yönünde etkisi vardır. Anne ve baba kendi önceliklerinden vazgeçmede fazla istekli değilse iki kardeş olduğunda, bu iki kardeşe verecekleri ilgi ve zamanın dozu azalır. Anne-babanın ikili ilişkisi, anne-çocuk ve baba-çocuk ilişkisi ile eşit oranda tutulduğu taktirde ilginin bölünmesi durumuyla karşı karşıya kalırız ki bu da bazen tarafların hiçbirinin aldığı ilgiden memnun kalmayıp daha fazlasını talep etmesi ile sonuçlanabilir. Birinci çocuk, anneden ikinci çocuk kadar ilgi istemeye başlayabilir. Bu arada baba da anneden yeterli ilgi almadığını, ihmal edildiğini düşünmeye başlarsa, bir de bu anne bir süre sonra işine dönmek zorunda olan, çalışan bir anneyse baskı hissetmesi normaldir. Zaten bu tip kardeş çatışması durumlarında en çok zarara uğrayanlar genelde annelerdir. Eğer anne ve babada çocuklara daha fazla yönelme durumu varsa, bazen geçici olarak çocukların sorumluluklarının bölüşülmesi (örneğin anne küçük çocuğun zorunlu ihtiyaçlarıyla ilgilenirken, baba da büyük çocuğa ilgi gösterebilir.) sorunu hafifletebilir. 2-) Çocukların Bireysel Özellikleri, Karakter ve Yapı Özelliklerinin Yol Açabileceği Kardeş Çekişmeleri 3 yaşındaki bir çocuğa gösterilmesi gereken ilgiyle, 13 yaşındaki çocuğun ihtiyaç duyduğu ilgi eşit değildir. Dolayısıyla çocuklarımıza gösterilmesi gereken ilgi bir eşitlik ölçüsüyle değil de, denklik ölçüsüyle değerlendirilmelidir. Çocuklarının bireysel özelliklerini, ihtiyaçlarını iyi görebilen ve değerlendirebilen anne-babalar, kardeşler arasındaki çekişmelerin çatışmaya dönüşmesini de engelleyebilirler. Anne ve babanın çocuklarının her birinin neye ne kadar ihtiyacı olduğunu iyi anlaması ve ikisine de ihtiyaçlarının miktarı doğrultusunda yaklaşması çatışmayı azaltır ya da engeller. 3-) Psikolojik Olmayan Diğer Faktörlerin (yaş farkı, cinsiyet farkı gibi) Yol Açacağı Sürtüşmeler Birbirine çok yakın aralarla doğmuş olan iki kardeşin çatışma ihtimali, uzun aralarla doğmuş olanlara göre daha yüksektir. Bunun sebebi her iki çocuğun da ihtiyaçlarının yoğunluğunun birbirine yakın olmasıdır. Kardeşler arası çekişmelerin fazla yaşanmaması için ideal olan hamilelikler arasında 2-3 yıllık bir süre bırakılmasıdır. İki çocuğun aynı veya farklı cinsten olması yaş gruplarına göre önem arzeder. Küçük yaşlarda kardeşlerin farklı cinsiyette olması önemli bir unsur değilken, bebeklikten çıktıkça ve yaş büyüdükçe bu cinsiyet farklılığı önem kazanır. Aynı cinsiyetten olan çocuklar arasında rekabetin daha fazla olacağı görüşü yaygın olsa da, farklı cinsiyetler arasında çatışmanın daha fazla olduğu yolunda sonuçlar vardır. Kardeşler arasındaki yaş farkının 5-7’ yi aşması da kuşak farklılığına neden olabilir. Bu sefer de çatışmadan ziyade ezme ve yönetme ilişkisi işin içine girer. ÇOCUKLAR NEDEN KISKANIRLAR?
ANNE BABA OLARAK NELER YAPABİLİRSİNİZ? İLK ÇOCUĞU YENİ BİR KARDEŞİ OLACAĞI FİKRİNE ALIŞTIRMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR? “Senin çocuk olduğunu unutmayacağız.” garantisini davranışlarımızla vermemiz faydalı olur. Kardeşi doğmadan önce ona anlayabileceği bir dilde aileye yeni bir üyenin geleceği, evdeki ortamın her zamankinden daha heyecanlı ve karışık olabileceği, örneğin eve sık sık misafirlerin gelip gideceği, annenin hem yorgun hem de bebekle daha çok vakit geçirmek zorunda kalacağı, çünkü küçük bir bebeğin gereksinimleri olduğu ama aynı şeylerin o doğduğunda da yaşandığı ve her şeyin zamanla tekrar düzene gireceği anlatılabilir. Böylece çocuk psikolojik olarak daha hazırlıklı olacaktır. Öncelikle rahat olmaya gayret edin. Çocuklar etraflarındaki yetişkinlerin davranışlarından etkilenirler. Büyük çocuğunuzun kardeşine nasıl tepki göstereceği konusunda endişeliyseniz çocuğunuz da gergin olacaktır.
En iyi niyetli misafirler bile sadece bebekle ilgilenip büyük çocuğu unutma eğilimi içindedirler. Yakınların yalnızca bebekle ilgilenmemelerini, büyük çocuğa da alışık olduğu tarzda ilgi ve sevgi göstermelerini söylemek, “Kardeşin doğunca senin pabucun dama atıldı” gibi sözler söylememeleri konusunda uyarmak işe yarayacaktır. Eve yeni bebeği görmek üzere konuklar geldiği zamanlarda, büyük kardeşle özellikle ilgilenin. Bebeğe getirilen hediyeleri onun açmasına, konuklara bebek odasını gezdirmesine izin verin.
Bebekle ilgili işlerde çocuktan yardım istenebilir. Örneğin, bebeğe isim seçme, biberonunun soğutulması, oyuncak ya da giysi seçimi, bebek odasının düzenlenmesi gibi konularda büyük çocuğun katılımı sağlanabilir. İlgi göstermiyorsa yardımcınız olmaya zorlamayın; yarım ederse mutlu olacağınızı söyleyin ama ısrar etmeyin. Fazla sorumluluk yüklemeyin, uzun süre ikisini yalnız bırakmayın. Kardeşinin giyebileceği, ona küçük gelen giysileri ve oynayabileceği oyuncakları beraber ayırmak işe yarayabilir, fakat vermek istemediği şeyler konusunda zorlanmamalıdır. Kendisine ait sevdiği bir şeyin kardeşine verilmesi çocuğu üzebilir ve kıskançlığını arttırabilir.
Birbirlerine ya da çevrelerine zarar vermedikçe, çocuklarınızın kavgalarına karışmayın. Durum çıkmaza girerse, öncelikle çocuklarınızın öfkesini kabul edin. Çocuklarınızı dikkatle dinleyin ve onlara geri bildirim verin. Onların sorunlarını çözebileceklerine emin olduğunuzu, onlara güvendiğinizi söyleyip odadan ayrılın. Kendi başlarına bir çözüm bulamazlarsa, bulmalarına yardım edin. Eğer birbirlerini incitiyorlarsa, “çok öfkeli olduğunuz belli” diyerek onları ayrı odalara yönlendirip, bu konuyu daha sonra konuşabileceğinizi söyleyebilirsiniz. Diğer bir yanlış yaklaşım tarzı “Neden kavga ediyorsunuz?” sorusudur. Bu yapılan hatanın haklı sebepleri varsa tekrar edilebileceğini söylemek olur. Dikkatinizi hemen, sorun yaratan çocuğa yöneltmek yerine, zarar gören çocukla ilgilenmek, kardeşi “mağdur, ezilen” olarak nitelendirmemek gerekir. “Kim başlattı?” sorusunu sormaktan kaçınılmalıdır. Çünkü olayı kimin başlattığını öğrenmeye çalışmak çocukların birbirlerini suçlamasına neden olur. Her bir çocuğun kavganın çıkmasında aynı derecede suçlu olmasından yola çıkarak sonuçlarına eşit derecede katlanmaları sağlanmalıdır. Kimi anne babalar kavgada haksız tarafı bulmak ve adil davranmak için mahkeme kurar. “Önce sen anlat bakalım, kavga nasıl başladı?” Daha biri anlatmaya başlar başlamaz diğeri lafa karışarak savunmaya geçer, derken bir ağız dalaşı sürer gider. Baba veya anne de kızarak her ikisine birden ceza verir. Tabi bu da çözüm getirmez, çünkü bir taraf hak etmediği halde ceza alarak haksızlığa uğramıştır. Çocukların aralarındaki hakem olmayın. Çocuklar, anne-babalarının kavgalarına karışmasında onların diğer tarafı tuttuklarını düşünürler. Bu da rekabetin artmasından başka işe yaramaz. Kavgayı kimin başlattığıyla ilgilenmeyin. Bunu öğrenmeye çalışmak çocukların birbirlerini suçlamasına yol açar. Kim başlatırsa başlatsın sonuçlarına birlikte katlanmaları gerektiğini hatırlatın. Çocukların kavgalarında hakem rolünü almayın. Anne-babalar çocukların tartışmalarına katıldıkları zaman çocukların her biri ana babasının diğerinin tarafını tuttuğunu düşünür. Büyük kardeş ana babanın koruyucu desteğini sağlayabilen küçük kardeşe kızgınlık duymaya başlar. Ana baba ne kadar tarafsız olmaya çalışsa da işe yaramaz. Anne babalar genellikle küçüğü korumak, büyükten anlayış göstermesini istemek gibi yanlış bir yaklaşımda bulunurlar. Küçük de bunu kullanarak en ufak bir anlaşmazlıkta basar çığlığı : “Anne ağabeyim (ablam) bana vurdu!” Anne de büyüğe bağırır : “Sana kaç defa kardeşine vurma dedim. Büyüksün biraz anlayış göster!” Genellikle küçük çocuk büyükle yarış halindedir, onun buyruğu altına girmek istemez. Büyüğe güç yetiremediğinde ezilmişlik rolü oynayarak anne veya babayı yardıma çağırır. Destek bulduğu zaman kavgayı kızıştırmaktan geri durmaz. Çocuklar çok ileri gitmediği müddetçe kardeş kavgalarına karışmamalıdır. Anne ve babanın arka çıkmadığını gören haksız taraf diğeri ile anlaşma yoluna gider. Bu nedenle kardeşler arasında kıskançlık hissettiğinizde onları birbirinden uzaklaştıracak değil, yakınlaştıracak ortamlar yaratın. Çocukların kavga etmelerine mümkün olduğunca izin verilmemelidir. Çünkü çocuklar kavga ettikçe deneyim kazanırlar. Kavga ettiklerinde de seçenekler sunulabilir ya da iyi geçinme kuralları koyulabilir. Böylece kavga ettikleri ve iyi geçindikleri zaman sonucun ne olacağını bilirler. (“İyi geçinirseniz ev kuralları dahilinde istediğinizi yapabilirsiniz. Kavgayı kim başlatırsa başlatsın önemli değil. Ya iyi geçineceksiniz ya da lunaparka gitmeyeceksiniz.” gibi… ) ÖVGÜ ETKİLİ MİDİR? Olumlu davranışlara odaklanmak çok önemli. Özellikle çocuğun yaşı büyüdükçe, yaptığı olumlu davranışları kanıksar, “zaten sorumluluğu yapmak zorunda artık” diye düşünerek olumlu geribildirim vermeyiz. Bu yüzden çocuğumuza övgü kullanmazken, sürekli azarlıyor, eleştiriyor, yargılıyor konumunda oluruz. Çocukların yaptıkları olumlu davranışlara dikkat edip, onları öne çıkarmalıyız. Övgü alan davranışların sayısı artarken, olumsuz davranış sayısı azalacaktır. Övgü en etkili kozdur. Kavga ettikleri zamanlarda duymazlıktan gelmek, iyi geçindikleri zamanlarda da övgü ile “iyi geçindiğiniz için teşekkür ederim” veya “ne kadar iyi anlaşıyorsunuz” gibi cümleler söyleyin. Bu durumda iyi geçinme konusunda yüreklendirilmiş Çocuklara “Kavga etmeyin!” demek çok etkili değildir. Bunun yerine çocuklar iyi geçinme konusunda yüreklendirilmelidir. “Ne kadar iyi anlaşıyorsunuz!” gibi cümleler çocuğu yüreklendirir. Çocuklarınızı iyi geçinme konusunda yüreklendirin ve paylaşmayı öğrenmesine yardımcı olun. Çocuğun daha küçükken paylaşmayı öğrenmeye başlaması kardeşi olduğunda çok fazla bocalamasını engelleyecek, paylaşamamaktan doğan çatışmaları azaltacaktır. Kardeşler arasındaki kıskançlık ve geçimsizlik ne kadar yoğun olursa olsun, ayrı kaldıklarında birbirlerini çok özlerler. Bu durum, ilişkilerinin bazen çok bozuk olduğunu düşünseniz de aslında birbirlerini çok sevdiklerini açıklar. ÇOCUKLARA HERŞEYİ EŞİT OLARAK VEREMEYEBİLİRİZ. BU DURUM DA SORUN ÇIKMASINA NEDEN OLABİLİYOR. NELER YAPMALIYIZ? Sevginizin eşit olduğunu göstermek yerine; her çocuğa, birbirinden ayrı olarak, sadece kendisine özel bir sevgi duyulduğunu göstermek daha doğru olacaktır. Eşit zaman ayırmaya çalışmak yerine, her çocuğa kendi gereksinimine göre zaman ayırmak gerekir. Bebeğin henüz kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar küçük olduğu, dolayısıyla daha çok ilgiye ihtiyacı olduğu belirtilmelidir. Her şeyin eşit olmasına değil, adil olmasına çalışılmalıdır. Örneğin; üç kardeşten ortanca çocuğun “Ahmetler’ e kardeşim gidiyor, ama ben gidemiyorum, bu adil değil!” şeklinde gösterdiği tepkiye “Kız kardeşinle geçimsizliği sürdürdüğün ve ona vurduğun için Ahmetler’ e sadece abin gidebilir.” biçiminde bir yaklaşım uygun olabilir. Hediye olsun, kucaklama olsun, çocuklarımıza vereceğimiz şeyin eşitlik açısından değerlendirilmesi gerekmez. Sadece Ece’ ye ayakları büyüdü, yeni spor ayakkabısı alınıyor diye; Ebru’ ya da yeni bir çift alınması gerekmez. Bu tip durumlar kısa vadede kardeşler arası çekişmeleri hafifletiyor görünse de, rekabet ve karşılaştırmaların şiddetlenmesine ve artmasına yol açar. Her çocuğun o anki gereksinimlerine göre hareket edin ve hediyeleri çocuğun kardeşine ne alındığına göre değil, özel ilgi alanlarına göre seçin. Her çocuğunuzla yalnız olarak ilgilenebileceğiniz zamanlar ayarlayın. Çocuklar dikkatiniz için her zaman rekabet etmek zorunda kalmazlarsa, kendilerini başka şeyler için de rekabet etmek zorunda hissetmezler. Kıskanan çocukla mümkün olduğunca nitelikli zaman geçirilmeye çalışılmalı, daha önce yapmaktan hoşlandığı alışkanlıklarını gerçekleştirmesine olanak verilmelidir. Yeni gelen kardeşle birlikte önceden gerçekleşen oyun parkına gitme, akşam yemeğinden sonra hikaye okuma gibi etkinlikler birden bire son bulmamalıdır. Bu sayede çocuk statü kaybına uğramadığını fark ederek özgüvenini yitirmeyecektir. Daha büyük olan çocuğun özel yaşamını koruyun. Her aile bireyinin bazı zamanlarda yalnız kalmaya ihtiyacı vardır. Küçük kardeşinin uyuduğu veya siz ya da bir aile bireyi tarafından oyalandığı bir sırada, daha büyük olan çocuğun her gün belirli bir süre yalnız başına vakit geçirebilmesi, onu daha anlayışlı yapar. Daha büyük olan çocuğun eşyalarını koruyun. Güvene ihtiyacı vardır. Hem onun, hem de küçük kardeşin iyiliği için eşyaları küçüğün ulaşamayacağı yerlere koyun. Küçük çocuk büyüğün oyuncaklarını aldığında ona çıkışmayın, ancak büyük kardeşin oyuncakları ile onun izni olmadan oynanmayacağını açıklayın. Bu mesaj büyük bir olasılıkla etkisini hemen göstermeyeceği için her seferinde uzaklaştırmanız gerekecektir. Sakin bir zamanlarında iyi geçinme kurallarını öğretin. Çocuklarınızın her birinin yaşına uygun etkinlikler ve oyunlar bulmasına yardımcı olun. Böylece oyuna ayak uyduramayan çocuğun diğerlerini kıskanmasına ve oyunu engellemesini önlemiş olursunuz. Çocuğu kabiliyetlerini sergileyebileceği alanlara yönelterek, sosyal aktivitelere katılmasına yardımcı olarak ilgisini kardeşinin üzerinden çekmesini sağlayabilirsiniz. Bunlar onu ev ortamından kardeşinden uzaklaştırmak değildir. Çocuğu sadece yaşına uygun, yapabileceği aktivitelere yönlendirip, ona cesaret vermek, başarısı sonucunda ödüllendirmek onun ilgisini başka yönlere çekmesine yardımcı olacak, onu mutlu edecek, böylece kardeş kıskançlığının şiddetini azaltacaktır. Çocuklarınızı hiçbir konuda birbiriyle kıyaslamayın. Çocuklarımızın doğru şekilde davranmalarını sağlamak amacıyla “Kardeşin ne kadar uslu, sen neden öyle değilsin” demek, sadece aralarında bir ayrışmaya, rekabete ve belki de düşmanlığa bile yol açar. KİMSE MÜKEMMEL DEĞİLDİR! Mükemmel bir anne-baba olmaya çalışmayın. Mükemmel insan olmadığı gibi, mükemmel bir anne baba da yoktur. Mükemmel olmaya çalışan insan, yaptığı iyi şeylerden çok, yaptığı hataları görme ve bunlardan pişmanlık duyma eğilimindedir. Çocuğuna kızgınlıkla cevap veren ve sonra pişman olan çok anne baba vardır. Biraz önce ceza verdiği çocuğunu yanına çağırarak sever, bağrına basar. Bu ikilem karşısında kalan çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenemez. Çocukken sık sık kavga etmek, çocukların ilerideki dostluklarını tehlikeye düşürmez. Kavga eden kardeşlerin iyi arkadaşlar olarak büyümeleri şansı , çocukluğunda barış içinde yaşamış çocuklar kadar yüksektir. Zamanla anlaşmazlıklarını sözlü olarak çözmeyi öğrendiklerinde, bu şans daha da artar. Çocuklarınızın hem kendilerine hem de yaşadıkları topluma faydalı birer insan olmasını istiyorsanız, onların her türlü duygu ve düşüncelerini ifade etmelerine; sadece entelektüel zekalarını değil, duygusal ve ruhsal zekalarını da geliştirmelerine izin vermeniz gerekiyor. SON OLARAK… Her şeyden önemlisi çocukların anne ve babalarıyla sağlıklı ve pozitif bir iletişim kurmalarıdır. Anne baba olarak yapılması gereken, çocuğa kıskanç olmamayı öğretmek değil, bu duygusunu nasıl ifade edebileceğini öğretmektir. Anne babalar saygı, sevgi ve sorun çözme konularında çocuklarına örnek oldukları sürece, kardeşlik ilişkileri sağlıklı olarak gelişir. alıntıdır Psk / Uzm. Psikolojik Dan Pınar Akdemir Gandur | ||
02 Mart 2014, 02:26 | Mesaj No:43 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | Cevap: anne-baba ve çocuk iletişim sorunları istişare
benim oğlum 5 buçuk yaşında ama hala kendinden küçükten bile dayak yiyor dayak yiyor derken ufak tefek vurmalar ben buna çok üzülüyorum oğlumun saldırgan bir çocuk olmasını da istemiyorum ama kendini ezdirmesini de istemiyorum bugün gittiğimiz yerde çocuklar vurunca neden yapma demedin neden yittirmedin diye söyleyince ..... teyzem kavga etmeyin dedi o nedenle vurmadım dedi okula karne günü gittiğimde arkadaşıyla birbirlerine vurarak kavga ettiler hemen de sinirinden ağlıyor aklı yettikçe kendini savunur mu bilemiyorum ama ben sürekli sıkılıyorum okulda ya da dışarıda ne olursa olsun benimle paylaş diye |
22 Nisan 2014, 23:24 | Mesaj No:44 |
Durumu: Medine No : 22954 Üyelik T.:
14 Aralık 2012 | Cevap: anne-baba ve çocuk iletişim sorunları istişare
selamün aleyküm tecrübeli anneler...mayıs ta 3 yaşını dolduracak bi kızım var...çok hırçın,herşeyi ağlayarak anlatmaya çalışıyor...güzellikle konuşmayı deniyorum,anlatıyorum ,tamam anne ,diyor ama aynı haller devam ediyor.ceza yöntemini bile denedim malesefuzgn.. mesela oyun oynayalım diyor ,tamam oynuyoruz ama onda bile hayır öyle değil böyle diye hırçınlaşıyor,ağlamaya başlıyor.. gün içinde parka götürüyoruz,bahçede toprak oynuyor..yani akşama kadar oyuncaklarının ve televizyonun başında oturan bi çocuk da değil... bu ,yaşla ilgili bi durum olabilir mi,sizin de başınıza geldi mi? nasıl bir yol izlemeliyim çıkamadım içinden anne babadan daha sabırlı oluyor kesin,ama o da bir yere kadar..
__________________ Güçlük kolaylıkla beraberdir, kendine gel, ümidi bırakma! Akıllı insan bilir ki, ölümün arkasında bile daha güçlü bir hayat beklemektedir. (Hz. Mevlana) |
23 Nisan 2014, 03:12 | Mesaj No:45 | |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | Cevap: anne-baba ve çocuk iletişim sorunları istişare Alıntı:
böyle tavırlar bizde de fazlasıyla var ben de çoğu kez çaresiz kalıyorum gül sana bir sorum olacak dediğini yaptırmak için ağlayıp hırçınlaşıyorsa sakın ilgilenme yani ilgilenmiyor gibi yap benim oğlum daha önceleri çok diyordu dediğimi yapsanız çıkar giderim kendime zarar veririm babasıyla ben aynı tutum sergilemek için anlaştık oğlum giderim gibi sözler söyleyince biz tamam git bir daha gelme kapıyı açayım anca gidersin diye sözler söyleyince şaşırıp bize bakıyordu oyunda huysuzluk çıkarıyorsa kesin tavrını koy ben oynamıyorum baktın tamam öyle yapmıyacağım derse oyna baktın ağlayarak seninle konuşuyor ağlamayı kesene kadar kendisiyle konuşmayacağını söyle ağladığını da hiç dikkate alma baktın daha hırçınlaşıyor dikkatini başka şeye çek mesela kızım keşke ağlamasa da onunla oyun oynasaydık ya da dışarı çıksaydık de cezalandırma fazla işe yaramıyor ödül işe yarıyor gül kızına oyun oynarken şöyle diyebilirsin oyunu güzelce ağlamadan bitirirsen seni büyük ödül bekliyor de hangi abur cuburu çok seviyorsa onu verebilirsin bu yöntemler her zaman olmasada işe yarıyor eminim diğer tecrübeli anneler de sana yardım edecektir | |
23 Nisan 2014, 07:04 | Mesaj No:46 |
Cevap: anne-baba ve çocuk iletişim sorunları istişare
3 yaş dönemi çocukları ben merkezci oluyor.bende aynı sorunları yaşadım 1 ay kadar.küçük ergen dönemi deniyor bu yüzden..her şeyi ağlayarak elde etmeyi öğrenince istediklerini yapmak için bu yöntemi kullanmaya başlıyorlar... dayak gibi unsurlar ise bu eğilimlerin yani ağlayarak isteme davranışının artarak devam etmesini sağlıyor.. ben adem güneş in sayesinde atlattım kısa sürede.oğlum doğduğunda kitaplarını okumaya başlamıştım yani yaklaşık 4.5 senedir okuyorum.ve harfiyyen çıkıyor inan söyledikleri.. hatta mail bile atmıştım.. ben öncelikle ağlayarak istediğinde onunla hiç inatlaşmadım.inatlaştığın zaman ayı şekilde istenmeyen davranışn artıyor. öncelikle hayır deyip kesin tavrını koy.anlaşılması güç çocuğun kavram kargaşası yaşayacağı uzun cümleler kurma anlayamaz iyice hırçınlaşır. kesin yargı bildiren kısa cümleler kur.hayır gibi... istemediğin davranışını görmezden gel ve yanlış olan davranışı çocuğun yanında kimseyle istişare etme.kimseye şikayet etme.mesela babası bugün şunları şunları yaptı diye dediğim gibi sürekli olumsuz hareketlerini duyarsa devam ediyor aynı davranışa.. fakültedeyken gelişim psikolojisi dersinde hocamız çok güzel bi tespitte bulunmuştu...istemediğiniz bi davranışı görmezlikten gelin,sonra o davranış artacaktır sonra her geçen gün görmezlikten geldiğiniz o davranış sönecektir... yani sönme eğiliminde olan bi davranış ilk önce en üst seviyeye çıkıyor ve senin tavırların yanlış davranışın sönmesinde etkili oluyor... birde iktidar mücadelesi de olabiliyor bazen.ama bu tamamen yaşına bağlı bi durum.benmerkezci oldukları için bu dönemde olabiliyor bu sorunlar.. 4 yaşında tamamen normale dönüyorlar merek etme=))) | |
23 Nisan 2014, 07:24 | Mesaj No:47 |
Cevap: anne-baba ve çocuk iletişim sorunları istişare
bazen de biz anneler bazı davranışlarına tahammül edemeyip müdahil oluyoruz.onu alma,yerine koy,koltuktan in gibi sözlerimiz çocuğu bunaltıyor. yaptığı olumlu davranışları taktir etmeliyiz sürekli.. ama ben ceza ödül sistemine karşıyım.susarsan çizgi film açarım,ağlamazsan çikolata veririm.bu koşullu sözler çocukları koşullu davranmaya sürüklüyor. sonra çocuk diyor ki o arabayı bana al susayım.bence ödül de cezada verilmemeli.ödül küçücük bi şeker dahi olsa o davranış şekli olması gereken bi davranış şekli değil bence. ilerde çıkarlarıyla hareket etmeye başlayan bi birey olduğunda ''aaa bu çocuk neden böyle oldu ki'' dememeliyiz bu durumda... çocuğu geçmişte annelerimizin büyüttüğü gibi büyütmek en doğal olanı.çocuğu her zaman dinle,sohbet et der büyüklerimiz.hatta bediüzzaman bu konuda çok güzel bi tespitte bulunmuş.''bir çocukla konuşup söz anlatmak,bir filozofla konuşmaktan aşağı değildir''. ben küçük oğlum 2 yaşında olmasına rağmen büyük bi çocuk gibi sohbet ediyorum çok hoşuna gidiyor. çocuklarla konuşmak gerekiyor... hırçın davrandığı zaman o davranışını unutturucak diğer bi yöntem de ''gel sana masal anlatayım,bakalım beğenicekmisin''deyip masallar anlat.masalı sevdiği bi hayvan üzerinden kurgulayabilirsin.önemli olan o hareketini unutturmak. hırçınlaştığı, bağırdığı,ağladığı yerden farklı bi odaya geçin. ''gel seninle mutfağa gidelim bakalım buzdolabında ne var?''gibi.. böyle işte ben bu yöntemleri kullanmıştım işe yaramıştı.. umarım sende de işe yarar gülll..Rabb im yar ve yardımcın olsun.zor bi dönem ama geçiyor merak etme=)) | |
23 Nisan 2014, 09:35 | Mesaj No:48 |
Durumu: Medine No : 36715 Üyelik T.:
22 Aralık 2013 | Cevap: anne-baba ve çocuk iletişim sorunları istişare
gül fatma ve mehmet akif çok güzel açıklamış,benim kızımda 4 ay önce 3 yaşını bitirdi,bahsettiğin durumlar kızımdada var.ben daha yeni öğrendim yaşıyla ilgili olduğunu.bu yaşta 4 yaş sendromu oluyormuş,çocuklarda.yapmak istediği bi şeyi bile sorsak,istiyorsa bile genelde cevap vermeye hayır kelimesiyle başlıyo bağırıp ağlamaya başlasa,eğer evdeysek konuşmuyorum,kaşlarımı çatıyorum ve ne ile meşgulsem onu yapmaya devam ediyorum,ortalama 10 dakika kadar ağlamaya bağırmaya devam eder ya da küsüp odasına gider,sonra gelip özür diler inşallah problemsiz atlatırız bu dönemi,fatma hoca geçer yazmış,bir an önce geçer biter inşallah...Rabbim sabır versin annelere ve babalara |
23 Nisan 2014, 13:55 | Mesaj No:49 |
Durumu: Medine No : 22593 Üyelik T.:
07 Aralık 2012 | Cevap: anne-baba ve çocuk iletişim sorunları istişare
Bu yazılanlar benim de malesef yaşadığım zorluklar.. hem de kızım 2.5 yaşında ve bu durum 2 yaşımızdan beri var :( Evde iken onunla anlaşmak benim için zor olmuyor hele de ikimiz yalnızken gerçekten sıkıntı olsa bile çözülüyor aynen arkdaşlarımın da yazdığı gibi ağlarken onunla konuşmayacağımı söylüyorum sonra susup geldiğinde de ona asla soğuk davranmıyorum oyunlarla fln unutuyor gün içerisinde anneyi özlediğini biliyorum canı sıkıldığında ona kocaman sarılıyorum bu gerçekten çok iyi geliyor Ama gelgelelim babamız gelince biraz daha şımardığımızdan işler bukadar kolay olmuyor Hele de benim ençok sıkıntı yaşadığım dışarıda oluyor Alışverişte (bu bikaç kez oldu) istediği alınmaz ise tamamen kendini söylenenlere kapatıp çığlık çığlığa ağlıyor bikaç defa kucağımızda artık zorla çıkardık :(( hatıladıkca üzülüyorum düşünsenize çevrenizdeki insanlar sanki çocuğu kaçırıyormuşsunuz gibi garip bakıyor Ama son zamanlarda da eve gelip sakinleştiğinde benim onunla konuşmalarım işe yarıyo sanırım yada kızım büyüyor...
__________________ Allah’ım! Senden; Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve Senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim. Allah’ım! Senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli kıl! |
23 Nisan 2014, 15:15 | Mesaj No:50 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | Cevap: anne-baba ve çocuk iletişim sorunları istişare bende hepinize kaılmakla beraber 3 çocuk büyüten bir anne olarak şınları eklemek isterim..her çocuğun fıtratı farklı..doğru çözümü bulduğunuzda, her çocukta geri dönüş aynı oluyor...bu yaşların ben merkezci yaşalar olduğunu ,paylaşmayı sevmediğini,herşeyin onun olduğunu bilmek gerekiyor..bu noktadada kesinlikle inatlaşılmamalı.. oyuncağını niye paylaşmıyorsun,hadi kardeşede ver...gibi cümlerleri, kullanmamaya özen gösterilmeli...istersen verebilirsin..sen bilirsin... 4 yaşındaki kızımla daha ciddi bu ağlama krizlerini yaşıyoruz... göz temasını çok önemsiyorum..parka ,markete,alışverişe,oturmalara gitmeden önce onun hizasına inip,mutlaka konuşuyorum...gittiğimiz yerde ne yapacağımızı anlatıyorum.. alışverişe niçin gidiyoruz,marketten ne alıcaz gibi..ve ağlamsından çok mutsuz lduğumu.. söylüyorum tiyatral biçmdemarkete gidicez şunları şunları alıcaz sonra eve gelicez.. ağlamak yok değilmi..tamam deyip geliyoruz..sonrasındaki ağlamaları hiç sorgulamıyorum.. sarılıp,çok teşekkür ederim ,benimle geldiğin için,çok mutlu oldum gibi cümleleri çok kuruyorum. bu sefer ama ben ağlamıştım deyip kendi durumunu kendisi açıklıyor.. sebep ne olursa olsun ağlama sebebini merak edip her seferinde niye ağlıyorsun denmemeli... burası senin ağlama köşen yada odanda istediğin kadar ağla sonra sakinleşince gel... sonrasına hiç sorgulamadan hiçbişey yokmuş gibi davranıyorum... çocuklar herşeyi öyle güzel hatırlıyorlarki .ve davranışlarından hangisi doğru hangisi yanlışı okadar iyi biliyorlarki, benim bu davranışının üzerine gitmediğimi görünce günün herhangi bir saatinde yada bir gün sonrasında kendisi durumu anlatıyor..hani ben ağlamaıştım sen beni odama göndermiştin.. işte o noktada neden odasına gönderdiğimi,ağlamasının çok sıkıcı olduğunu anlatıyorum... ama ileri gitmeden..sonuç..gerçekten tatmin edici... mesela az önce ablasıyla bahçeye çıktı..10 dakka içinde ağlama sesini duydum..tavrımı biliyor zaten...hemen eve çağırdım,ikiletmedi bile...sebebini söylemedim çünkü gayet iyi biliyor neden eve geldiğini ilgilenmedim,kendisi sakinleşti...tekrar çıkmak isteyip istemediğini sordum çok hoşuna gitti,ablasına sözler verdi,banada aynı şekilde,..çıktı güzelce oynaı şimdi yemeğe geldi... yani sabırla ,bu ağlamalarının hergeçen gün azaldığını gördüm.inatlaşmamak ve sürekli göz teması kuarark,onun hizasında herşeyi anlatabilir,herşeyi anladıklarınıda görebiliriz arkadaşlar...
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Çocuk mu yaramaz, anne-baba mı? | SONSUZNUR | Çocuk Ve Gençlik Eğitimi | 1 | 22 Ocak 2022 19:42 |
Ana baba ve çocuk muhabbetleri | ali70 | Fıkralar-Hikayeler | 3 | 06 Temmuz 2019 18:27 |
Çocuk Eğitimi mi Anne-Baba Eğitimi mi? | Hazan Mevsimi | Çocuk ve Aile Sağlığı | 3 | 13 Mayıs 2016 22:22 |
kardeşler arası iletişim sorunları | mehmet akif2 | Çocuk ve Aile Sağlığı | 5 | 23 Ocak 2014 00:53 |
of anne of baba | MescidiAksa | Serbest Kürsü | 3 | 02 Ekim 2012 18:22 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|