Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB MİZAH.::. > Tebessüm-Mizah Alanı > Fıkralar-Hikayeler

Konu Kimliği: Konu Sahibi enderhafızım,Açılış Tarihi:  05 Mart 2013 (13:04), Konuya Son Cevap : 06 Temmuz 2019 (19:41). Konuya 39 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı1Kez Beğenildi
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 05 Mart 2013, 16:09   Mesaj No:21
Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:174
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:)

Emanetin Bereketi


Adamın biri mallarının hepsini bir arkadaşına emanet edip uzun bir yolculuğa çıkar. Yolculuktan döndüğünde arkadaşının öldüğünü, geride babasından kendisine kalan malı çarçur edip yiyen, günah işlemekten çekinmeyen bir evlat bıraktığını duyunca kendi malları için endişelenmeye başlar.

Bu endişe içinde heyecanla o çocuğun yanına gider ve ümitsizce sorar:

-Benim babana emanet ettiğim mallar duruyor mu acaba...?

Çocuk:

-Tabii sizin mallarınız duruyor hiçbirine dokunmadım, deyince adam:

-Sen böyle mal, para, pul harcamayı çok seven biri olarak benim mallarımı nasıl koruyabildin, der.

Çocuk:

-Evet ben günahkar biriyim ama emanete asla ihanet etmem, diye cevap verir.

Çocuğun bu konudaki samimi davranışı adamın çok hoşuna gider ve kendi parasından çocuğa yüklüce bir miktarı hediye olarak verir. Çocuk da adamın böyle cömertce kendisini ödüllendirmesinden çok memnun olur, yapmış olduğu bir tek güzel davranışın bile kendisine neler kazandırdığını görünce bütün günahlarından tevbe eder, güzel ahlaklı olmak için elinden geleni yapmaya koyulur.

Evet çocuklar insan bir tek davranışla bile iyilik yapacak olursa bunun karşılığını kendisi farkında olsa da olmasa da mutlaka görür. Bazen bizler de bir iyilik yaptığımızda onun karşılığını gördüğümüzü birçok kez farketmişizdir. Eğer bizler Allah yolunda bir adım atarsak Allah bizim önümüzü daha da açar, hayır ve iyilik yolunda daha kolay ilerlememizi sağlar.
Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Mart 2013, 16:11   Mesaj No:22
Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:174
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:)

Karaca ile Avcı


rkek karaca bir gölün kenarında su içiyordu. Durgun suda kendi güzel aksine bakarak:

-Ah! diye söylendi. Ne kadar asil boynuzlarım var. Böyle şahane çatallı, güçlü boynuzlarıma biraz daha yakışan ayaklarım olsaydı ya... Ne yazık ki çok ince ve hafif ayaklarım var.

Tam o sırada bir avcı çıkageldi. Ağaçların arasından keskin bir ses çıkaran okunu fırlattı. Karaca bir anda ileri atılarak az önce şikayet ettiği o hafif ve zarif ayakları sayesinde, yıldırım hızıyla oradan uzaklaştı.

Fakat tam gözden kaybolmak üzere ormana dalacağı sırada boynuzları dallara takılarak avcının eline düştü. Son anında durmadan:

-Heyhat!... diyordu.

Evet sevgili çocuklar bizler de çoğu zaman hayatımızda bize en faydalı olan şeylerin kıymetini bilmeyiz de gösterişi, endamı güzel fakat bize çok da faydası olmayan bir çok şeye olduğundan daha fazla önem veririz.
Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Mart 2013, 16:12   Mesaj No:23
Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:174
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:)

İbret Alan Padişah


Bir zamanlar zulmüyle her yeri kasıp kavuran, insanlara eziyet eden bir padişah varmış. Padişah adeta halkına zulmetmekten zevk alıyormuş. Bu yüzden onun zulmünden canı yanmayan tek bir kimse kalmamış neredeyse. Zavallı halk kendilerini ondan kurtarması için gece gündüz Allah'a dua ediyorlarmış. Fakat padişah gün geçtikçe zulmünü artırıyor, yeni yeni zalimlikler keşfediyormuş. O kadar ki zalimliğindeki ünü kendi ülkesinin sınırlarını çoktan aşmış.
Bu zalim padişah bir gün ava çıkmış. Avdan dönüşünde ise memleketin dört bir yanına tellallar göndererek halka şöyle seslenmelerini buyurmuş:
-Ey insanlar! Bugüne kadar zalim bir hükümdardım. Ancak bundan sonra adil bir hükümdar olup, bugüne kadar zalimliklerimle yıktığım ülkeyi inşaallah adaletimle mamur edeceğim.
İnsanlar duyduklarına inanamıyorlarmış. Hepsi şaşkınlık ve ümit içinde ne diyeceklerini şaşırmışlar. Kısa bir zaman sonra ise duyduklarına inanmaya başlamışlar. Çünkü daha önce zalimliğiyle dört bir yana ün salmış olan padişahları gitmiş, onun yerine adil bir hükümdar gelmiş sanki. Padişah artık o kadar adaletli davranıyormuş ki kısa zamanda daha önce zalimlikleriyle kan ağlattığı insanların yaralarını sarmış. Artık insanlar neredeyse sevinçten gözyaşı döküyorlarmış.
Günün birinde padişahın yakınında bulunanlardan biri bu hayret edilecek değişikliğin sebebini padişaha sormaya cesaret edebilmiş ve padişahtan da şu cevabı almış:
-Ava giderken bir av köpeği gördüm. Bu köpek bir tilkiyi takip ediyordu. Tilkinin ayağına saldırıp ısırınca zavallı hayvan kendisini can acısıyla bir mağaraya atarak kurtulabildi. Biraz sonra ise o köpeği bir at teperek bacağının yaralanmasına sebep oldu. Ancak atın da yaptığı yanına kalmadı. Onun da bacağı bir deliğe girerek kırıldı. Bütün bu olup bitenleri kendi gözlerimle gördüm ve anladım ki herkesin yaptığı eninde sonunda dönüp kendi başına gelecektir. Hemen şimdi gelmese bile bir gün mutlaka yaptığının karşılığını bulacaktır. Bu hadiseden ibret alarak ben de kendimi düzeltmeye mecbur kaldım.

Kelile ve Dimne

Evet arkadaşlar bu hikayede de göndüğümüz gibi herkes mutlaka yaptığının karşılığını bir şekilde alıyor. Onun içindir ki bizler de insanlara ve hatta hayvanlara karşı olan davranışlarımızda çok dikkatli olmalı ve hak ve adaletten asla ayrılmamalıyız. Yoksa eninde sonunda onun sonucuna katlanmak zorunda kalırız. Bu dünyada bunun cezasını çekmesek bile mutlaka ahirette bunun hesabını vermek zorunda kalırız.
Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Mart 2013, 16:14   Mesaj No:24
Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:174
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:)

Aldanan Tavşan


Bir gün bir çalının altında yatan bir tavşanın karşısına birdenbire bir kurt çıkmış. Kurt açlıktan gözleri kararmış, karnı sırtına yapışmış bir haldeymiş. Tavşanın kurdun kendisini bir lokmada yiyeceğinden şüphesi yokmuş. Tavşan çevresinde çok zeki tanındığından, bir hile ve aldatmaca ile kurttan kurtulmayı düşünmüş. Kurdun yanına yaklaşarak, karşısında adeta bir aslan varmışçasına onu layık olduğundan daha da fazla bir şekilde övdükten sonra:

-Ey kerem sahibi aziz dostum! demiş. Biz hayvanların tümünün canı size feda olsun. Zaten bizler siz sultanımızın gıdası için yaratılmış değil miyiz? Sizin gıdanız için yem olmak bizler için büyük bir şereftir. Ancak ne yazık ki ben zayıf bir hayvanım ve sizin gibi şerefli bir zata layık değilim. Komşum olan tilki ise, tam size layık doğrusu pek semiz. Eğer izin verirseniz gidip onu getireyim. Siz efendimize güzel bir ziyafet çekeyim. Hiç olmazsa onun gibi semiz bir hayvanı yiyerek karın doyurmak sizin için bir ziyafete dönüşsün.

Kurdun ise açlıktan kafası yerinde değilmiş. Bu sözlerle büsbütün iştahlanarak tavşanın sözlerine razı olmuş, ama tavşanın peşini de bırakmamış. Tilkinin yuvasına kadar onu takip etmiş. Tavşan tilkinin yuvasına girince dışarıda onu beklemeye başlamış. Tavşan güler yüzle tilkinin yuvasına girerek selam verip hal hatır sorduktan sonra yumuşak ve tatlı bir sesle:

-Sevgili komşucuğum! demiş. Batı memleketlerinden birinden kerameti açık, faziletli, evliya gibi bir mübarek zat gelmiş. Sizin de böyle mübarek zatların ilim ve irfanlarından faydalanmak istediğinizi bildiğimden sizinle tanıştırmak için onu buraya kadar getirdim. Şu anda, dışarıda sabırsızlıkla bekliyor, müsaade ederseniz içeriye girsin.

Tavşan zekiymiş tabii ama tilkinin zekası ise herkesçe malum. Tavşanın bu tatlı sözlerinin bir hile olduğunu hemen anlamış. Ancak bunu belli etmeyerek demiş ki:

-Çok teşekkür ederim sevgili kardeşim tavşan. Tabii ki öyle mübarek zatlarla görüşmek beni çok memnun ve mesrur eder. Ancak öyle mübarek bir zatı karşılayabilmek için müsaade edin de biraz evime çeki düzen vereyim. Lütfen siz de biraz dışarıda bekleyin de...

Tavşan ne kadar "efendim böyle şeylere ne gerek var" dediyse de tilki, kabul etmemiş. Tavşan da hilesinin anlaşılmaması için tilkinin dediğini kabul etmek zorunda kalmış ve dışarı çıkıp tilkiyi nasıl kandırdığını kurda ballandıra ballandıra anlatmaya başlamış.

Oysa tilkilerin yuvalarında çoğunlukla iki kapı olduğundan, tilki arka kapıdan başını uzatarak bu mübarek zatın kurt olduğunu görmüş. Yuvasında her ihtimale karşı tehlikeler için bir hazırlık olsun diye kapısının iç tarafında üzeri çalı çırpı gibi şeylerle örtülü bir çukur varmış. Bu çukurun üzerindeki çalı çırpıları kaldırarak ince bir örtü örtmüş ve artık kurdu içeriye çağırmak için bir mahzur görmeyerek içeriden:

-Buyursunlar, diye seslenerek onları içeri davet etmiş.

Tavşan önde, kurt arkada sevinçle içeriye dalıvermişler. Tabii dalmalarıyla birlikte her ikisi birden kendilerini çukurun dibinde bulmuşlar.

Tilki ise diğer kapıdan kaçıp kurtulurken, kurt tilkiyi aldatmak isteyen tavşanı bir lokmada mideye indirmiş.

Kelile ve Dimne

Evet sevgili arkadaşlar hikayemizde de görüldüğü gibi birisine hazırlanan tuzak eninde sonunda tuzağı hazırlayanın ayağına dolanır. Belki işin başında karşıdakini tuzağa düşürebilir ama sonunda muhakkak tuzağı hazırlayan da ondan zarar görür. Bugün yurdumuzda insanları aldatıp onları soyanların sonunda içine düştükleri çirkin durumlar hepimizin gözleri önünde. Onun için insanlara karşı her zaman iyi niyetli olmamız gerekir.
Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Mart 2013, 16:15   Mesaj No:25
Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:174
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:)

Merhamet


Peygamber efendimiz (s.a.s.) bir gün ashabına şöyle buyurdu: "Günün birinde bir adamın Mekke yolunda giderken, susuzluğu iyice arttı. Hemen yakınlardaki bir kuyuya inerek suyunu içip çıktı. Bir de baktı ki orada bir köpek susuzluktan dilini çıkarıp soluyor, nemli toprağı yalıyordu. Adam kendi kendine:

-Benim susadığım gibi bu hayvan da iyice susamış, deyip hayvana acıdı ve kuyuya indi. Ayakkabısını çıkarıp içine su doldurdu. Kuyudan çıkarabilmek için de ayakkabısını ağzıyla tuttu. Sonra kuyudan çıkıp köpeğin suyunu verdi ve onun susuzluğunu giderdi. Bundan dolayı Allah bu kulunun davranışından memnun oldu ve onu affetti."

Peygamber efendimizin arkadaşları olan sahabiler: "Ey Allah'ın Resulu, hayvanlara karşı gösterdiğimiz merhamet için bize sevap var mıdır?" diye sordular. Peygamber efendimiz:

-Evet her can taşıyan için sizlere sevap vardır, diye cevap verdi.

Evet sevgili çocuklar gördüğünüz gibi dinimiz merhamete çok büyük önem vermiştir. Bir hayvana merhamet edilip yapılan yardımdan bile bir çok sevap kazanabiliyorsak bir de insanlara merhamet etmekten ne kadar çok sevap kazanabileceğimizi düşünün. Onun için devamlı etrafımızda yardıma muhtaç olan insanları gözetip elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışmalıyız. Bu yardım sadece para, eşya vermekle olmaz. Ağlayan bir çocuğun gönlünü almak da bir yardımdır. Bunun dışında mesela; dünyada savaş içerisinde veya zalim insanların eziyeti altında olan o kadar çok Müslüman çocuk, anne, baba ve yaşlılar var ki, onlara merhamet duymak, onlar için üzülmek, onların kurtuluşu ve zaferi için Allah'a dua etmek de yardım ve iyilikte bulunmaktır. Unutmayalım ki bizler birbirimize ne kadar merhamet eder, yardımcı olursak Allah da bize o kadar merhamet edip, yardımcı olacaktır.
Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Mart 2013, 16:16   Mesaj No:26
Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:174
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:)

Dostların Kavgası


Çeşit çeşit ağacın, tatlı akarsuların bulunduğu güzel bir ormanda aslan ile kaplan dostça beraber yaşıyorlardı. Birbirlerini o kadar seviyorlardı ki avlanmaya bile birlikte çıkıyor, birlikte avlanıp birlikte yiyorlardı. Bu yorucu avların ardından birlikte dostça ağaç gölgeliklerinde dinlenmekten büyük zevk alıyorlardı. Birbirlerine karşı son derece sevgi ve saygı duyuyorlar, birbirlerini kırmamaya çalışıyorlardı.

Ancak artık yavaş yavaş yaşlanıyorlardı. Av tutmak eskisi kadar kolay değildi. Avlanmakta, karınlarını doyurmakta artık zorlanıyorlardı. Bir gün beraberce gezerken büyükçe bir et parçası buldular. Önlerine böyle zahmetsizce bir av çıkınca çok sevindiler. Ancak aslan hemen etin üzerine atılarak tek başına yemek istedi. Aslanın yaptığı bu bencillik kaplanın hiç hoşuna gitmedi. Büyük bir sitemle aslana:

-Sevgili arkadaşım senelerdir ne güzel beraberce yaşıyoruz. Gel bu kez de eti kardeşçe paylaşalım, dostluğumuz bozulmasın. Biz birlik ve beraberlik içinde dostça yaşadığımız sürece bize kimse dokunamaz, zarar veremez, dedi. Ancak aslan çok acıkmıştı ve avlanmak da ona şu anda çok zor geliyordu onun için kaplanın sözlerine hiç kulak asmadı.

-Ben bu ormanların kralıyım. Bunu da tek başına yeme hakkına sahibim. Bu etten sana en ufak bir parça vermeyeceğim, dedi.

Aslanın bu cevabı da kaplanın hoşuna gitmedi ve kendisinin de en az aslan kadar bu etten yeme hakkına sahip olduğunu düşündüğünden aslanın bu tavrını kabullenmek istemedi. Ve aslan ile kaplan arasında büyük bir dövüş başladı. İki koca cüsseli ve güçlü hayvan öylesine boğuştular ki aldıkları yaralardan dolayı bir müddet sonra öldüler. Oradan geçen bir tilki aslan ile kaplanın paylaşamadığı etin başına oturup bir güzel yedi. Tilki karnını güzelce doyurduktan sonra şöyle diyordu:

-Keşke her gün dostlar böyle kavga etse de ben de bol bol et yesem.

Evet sevgili çocuklar, hikayemizde de gördüğümüz gibi dostların kavga ve düşmanlığı her zaman bu dostların düşmanlarını sevindirir ve onların işine yarar. Onun için sahip olduğumuz dostlukların kıymetini iyi bilmeli ve bu dostlukları zedelememeye çalışmalıyız. Hatta bazen bu dostlukların zarar görmemesi için fedakarlıkları dahi göze alabilmeliyiz. Çünkü insanları güçlü kılan onların kişisel güçleri değil sahip oldukları güçlü dostluklardır.
Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Mart 2013, 16:26   Mesaj No:27
Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:174
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:)

Az Daha Kazıklanacaktım


Yahudinin biri pazara satmak için topal eşeğini götürmüş. Fakat alıcı kansın diye eşeğin tırnağına bir çivi çakmış. Kayserilinin biri eşeği görünce tırnağındaki çiviyi çıkarırım düzelir diye düşünüp eşeği satın almış. Yahudi ertesi gün sağda solda övünmeye başlamış:

-Siz Kayserililer açıkgözüz diye övünürsünüz oysa, dün arkadaşınızın aldığı eşek doğuştan topaldı, tırnağına çiviyi kandırmak için ben çakmıştım, demiş.

Arkadaşları eşeği alan Kayserilinin yanına gidip durumu anlattıklarında Kayserili elini dizine vurup:

-Tüh yahu, verdiğim paralar sahte olmasaydı bayağı kazıklanacaktım.





Kulağı Cebimde

Küçük çocuk ağlayarak babasına koşmuş:

-Baba bir çocuk benim elimi ısırdı.

Babası:

-Peki onu bir daha görsen tanır mısın?

-Tabii ki tanırım, kulağı cebimde.





Haksızlık

-Baba öğretmenlerin maaş aldıkları doğru mu?

-Evet oğlum alırlar.

-Haksızlığa bak. Biz çalışıyoruz, parayı onlar kazanıyor.


Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Mart 2013, 16:29   Mesaj No:28
Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:174
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:)

Açgözlü Kedi


Fakir ve yaşlı bir kadının, miskin bir kedisi varmış. Kadıncağızın kendisinin de yiyecek doğru dürüst yiyeceği olmadığından kedi de ciğer, et, işkembe gibi şeyleri rüyasında bile göremezmiş. Bazen bir fare yakaladığında kendini çok şanslı bulurmuş.

Yiyecek yönünden bu kadar mahrumiyet içinde olan kedi bir deri bir kemik kalmış. Bir gün yine açlığın verdiği ızdırapla kadının kulübesinin damına çıktığında gayet semiz, tüyleri parlak başka bir kedi görmüş. Kendisiyle onu kıyaslamak gerektiğinde o neredeyse bir kaplan kadar gösterişli duruyormuş. Zavallı kedi bu besili ve gururlu kediye:

-Ben de senin gibi bir kedi olduğum halde, neden böyle bir deri bir kemik kalayım da, sen böyle semiz ve güçlü kuvvetli olasın? diye söylenince, gösterişli kedi, onun da kendisi gibi semiz ve besili olabilmesi için şöyle cevap vermiş:

-Her Allah'ın günü sen de sultanın evinde bulunsan ve o güzel yemeklerden yesen, elbette benim gibi olursun, demiş.

Zayıf kedi düşünüp taşınmış, yaşlı kadının evinde böyle miskin bir halde yaşamaktansa o bahtiyar eve kul köle olmanın daha iyi olacağına karar vermiş ve besili kediye:

-Aman birader, öyleyse beni de o saadete kavuştur. Ne zaman oraya gideceksen haber ver de beraber gidelim, demiş. Arkadaşı buna razı olunca o geceyi yaşlı kadının evinde zor geçirmiş.

Padişah ise her gün sarayına girip çıkan yüzlerce kedinin miyavlamasından artık bıkıp usanmış. Okçularına bundan sonra saraya gelecek kedileri vurmalarını tembihlemiş. Bizim yaşlı kadının kedisi ise bu emirden habersiz ertesi gün, arkadaşı olan semiz kediyle beraber saraya yollanmış. Lezzetli yemeklerin kokusunu daha uzaktan alır almaz, ağzının suları akmaya başlamış. Büyük bir iştahla yemeklere saldırır saldırmaz okçular tarafından atılan bir okla tam midesinden vurularak öldürülmüş.










------------------------------------------------


Aç Gözlü Kedi


Eski zamanların birinde bir adamın çok güzel bir kedisi varmış. Kedinin güzelliğinden dolayı adam onu çok sever, elinden geldiğince güzel yiyeceklerle beslermiş. Etini, sütünü eksik etmemeye çalışırmış. Fakat şımarık kedi, bir eli yağda bir eli balda misali güzel yiyecekleri buldukça daha da şımarmış. Bu kadar iyi beslenmesine rağmen yine de yediklerini beğenmiyor, sahibine kaprisler yapıp bıktırıyormuş.

Bahçeye dolaşmaya çıktığında komşunun sevimli güvercinlerinin yakından uçtuklarını gördükçe, onlara ağzının suyu akıyormuş. Fakat güvercinlerin sahibi, kuşlarına saldıran ve onlara zarar veren kedilerden kurtulmak için artık kendisi nöbet tutmaya başlamış.

Şımarık kedi de bu güvercinlere saldırmak için günlerce uygun bir fırsat kollamış. Nihayet kendince uygun gördüğü bir vakitte güvercinlerin üzerine saldırmış. Ancak şımarık kedi güvercinlere saldırır saldırmaz, güvercinlerin bir köşede saklanmış olan sahibi elindeki sopayla kediye öyle bir vurmuş ki, kedi olduğu yerde mıhlanıp kalmış, miyav demeye bile vakit bulamadan oracıkta can vermiş. Güvercinlerin sahibi ise diğer kedilere ibret olması için, bu şımarık kedinin derisini yüzerek içine saman doldurmuş ve güvercinliğin önüne asmış.

Olayı haber alan kedinin sahibi ise, kedisini kaybettiğine çok üzülmüş ve onu güvercinliğin kapısında asılı görünce:

-Ey kötü huylu kedi! Sahip olduğun bunca nimeti az görerek yetinmediğin için; işte böyle derini yüzer, içine saman doldurup asarlar, demekten kendini alamamış.










Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Mart 2013, 16:31   Mesaj No:29
Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:174
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:)

Hangi Zaman

Nazan oturmuş ders çalışıyordu. Anneannesi yaklaştı:

-Aferin sana, ne çalışıyorsun bakalım?

-Türkçe.

Anneanne torununu küçük bir sınavdan geçirmek istedi:

-Söyle bakalım, "Ben çok güzelim" dersem hangi zaman olur?

-Geçmiş zaman olur anneanneciğim.




Araba Testi

Türk araba üreticileri Japonya'ya fabrikaları gezmeye gitmişler. Japonlar bir kediyi alıp arabanın içine koyup kapıyı kapatmışlar. Bunun üzerine Türk üreticiler sormuşlar:

-Ne için yaptınız bunu? Japonlar:

-Sabah gelip baktığımızda kedi ölmüşse araba hava ve su almıyor demektir, demişler. Türk üreticiler Türkiye'ye döndüklerinde kendi arabalarını test etmek için bir kediyi alıp arabanın içine koyarlar, sabah gelip baktıklarında hayretle bağırırlar:

-Kedi yok, kaçmışşşş!!!

Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Mart 2013, 16:33   Mesaj No:30
Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:174
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:)

Akıllı Tavşan


üçük tavşan oyuna dalmış, eve geç kalmıştı. Koşa koşa eve dönerken tilkiye rastladı. Tilki kurnazca:

-İyi akşamlar, tavşancık, nereye böyle koşa koşa? Bize akşam yemeğine gelmez misin? dedi. Tavşancık tilkinin kendisi için ne kadar tehlikeli biri olduğunu biliyordu ancak ondan kaçabilecek durumda da değildi. Onun için tilkiyi atlatmak için:

-Gelemem, eve gitmem gerek, dedi. Tilki ise şöyle devam etti:

-Gel canım, önce bizde yemek yeriz, sonra ben seni evine götürürüm.

-Hayır, ben size gelmek istemiyorum.

-O zaman, o güzel yiyeceklerden mahrum kalırsın, dedi. Tavşancık tilki ile birlikte gitmekten başka çaresi olmadığını düşünerek razı olmuş gibi görünerek:

-Neler var yemekte bakalım?"diye sordu. Bir taraftan da tilkiden kurtulmanın çaresini düşünüyordu. Bu arada tilki tavşancığın sorusunu cevapladı:

-Tavuk kızartması!

-Ben tavuk kızartması sevmem ki.

-Ne seversin peki?

-Sebze severim.

-İyi ya karım sana sebze pişirir o zaman.

-Peki evde sebze yoksa ne olacak. En iyisi şimdi biraz sebze bulup götürelim, dedi tavşancık.

Tavşancıkla tilki bir lahana tarlasına geldiler. Tavşancık:

-Haydi bahçeye gir de, biraz lahana yaprağı topla! Ben burada bekliyorum, dedi.

Tilki ise kendisi lahana toplarken tavşanın kaçmasından korktuğu için:

-Tamam ben lahana yapraklarını toplarım ama bir şartla, sen de gelip güzel lahana yapraklarını bana göstereceksin, dedi.

Tavşancık razı oldu. Birlikte tarlaya girdiler, lahana yapraklarını topladılar ve yine yola koyuldular.

-Yolumuz az kaldı. Karım akşam yemeği için bir konuk getirdiğimi görünce çok sevinecek.

-Yemekte ne içeceğiz? diye sordu tavşancık.

-Ayran!, dedi tilki.

-Ama ben ayran sevmem ki.

-Ne seversin peki?

-Su severim.

-Öyleyse karım sana su verir, içersin.

-Ya evinizde su kalmadıysa ne olacak. Şimdi giderken biraz su da götürsek iyi olmaz mı?

Derken bir ırmak kıyısına vardılar. Tavşancık:

-Irmağa gir de bana biraz su getir, dedi. Tilki de:

-Peki ama, ben dönünceye kadar lahana yapraklarını sen tutuver, diyerek yaprakları tavşancığın kucağına verdi. Tavşancık tilkinin suyun tam ortasına girdiğini görünce seslendi:

-Sana burada bulduğum bir su tasını atıyorum. Suyu ona doldurursun, dedi ve yerde bulduğu bir taşı ırmağa doğru fırlattı. Taş cump! diye suyun içinde gözden kayboldu gitti.

Tilki suya daldı ama tas falan bulamadı. Yukarıya seslendi:

-Hani nerede senin tasın?

-Biraz daha sağa gideceksin, dedi tavşancık. Tilki bir daha daldı.

-Biraz daha sola, diye bağırdı tavşancık.

Tilki daldı çıktı, daldı çıktı, bir şey bulamadı. Tavşancık biraz sağa, biraz sola, biraz sağa, biraz sola..! diye bağıra bağıra oradan uzaklaştı. Koşa koşa evlerine geldi. Tilkinin topladığı lahana yapraklarını, pişirmesi için annesine verdi. Tilki ise tavşancığa kurnazlık yapayım derken kendisinin tuzağa düştüğünü anladı ve karısıyla birlikte o geceyi aç bir şekilde geçirdi.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 52 Kişi okuyor. (0 Üye ve 52 Misafir)
 

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.