|
Konu Kimliği: Konu Sahibi enderhafızım,Açılış Tarihi: 05 Mart 2013 (13:04), Konuya Son Cevap : 06 Temmuz 2019 (19:41). Konuya 39 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05 Mart 2013, 16:35 | Mesaj No:31 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:) Tembeller Aynı sınıfta okuyan iki arkadaş aralarında konuşuyorlardı: -Bu Pazar maça mı gidelim, denize mi gidelim yoksa derse mi çalışalım? -Bence en iyisi yazı tura atalım. Yazı gelirse denize, tura gelirse maça gideriz. Para dikine durursa da derse çalışırız, tamam mı? Sınıf Birincisi Adam çocuğunu karşısına alıp öğütlerde bulundu ve sonra: -Ben seni sınıfının birincisi olarak görmek istiyorum, oldu mu? dedi. Çocuk kendinden emin bir tavırla cevap verdi: -Bundan emin olabilirsin babacığım, okulda zil çalar çalmaz her zaman sınıftan ilk çıkan ben oluyorum. |
05 Mart 2013, 16:40 | Mesaj No:32 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:) Bir Tokatta İki çocuk aralarında konuşuyorlardı: -Ağabeyim çok büyük bir ressamdır. Bir fırça darbesiyle gülen bir çocuğu, ağlayan bir çocuk yapar. Diğer çocuk hemen atıldı: -O da bir şey mi? Babam bu işi fırça kullanmadan bir tokatta daha canlı bir şekilde yapar! Tüylerini Yolmazdık Lokantada garsonun getirdiği tavuğu beğenmeyen müşteri hiddetle garsona söyleniyordu: -Bir de bunu tavuk diye getiriyorsunuz. Baksana bir deri bir kemik. Garson: -Afedersiniz beyefendi, zevkinizi önceden bilebilseydik, tüylerini yolmazdık. Bir Ben Bilebildim Ali'nin dersleri hiç iyi gitmiyordu. Öğretmen annesine her zaman şikayet ediyordu. Bir akşam Ali sevinçle eve geldi: -Anne! Anne! Bugün öğretmen bir soru sordu, benden başka kimse bilemedi. Annesi sevinç ve ümitle: -Öğretmenin ne sordu yavrum? -Ev adresimizi! |
05 Mart 2013, 16:44 | Mesaj No:33 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:) Üç Adet Dilek Max, geniş bir ormanın kenarında küçük bir evde karısı Elsa ile yaşayan bir oduncuydu. Bir gün, dev bir ağacı kesmeye hazırlandığı sırada dalda seke seke uçan bir cin gördü. Daha önce hiç cin görmemişti. "Herhalde hayal görüyorum" diye gözlerini ovuşturdu. Fakat gözlerini yeniden açtığında cin hala orada duruyordu. Cin güleç bir yüzle "Günaydın" dedi ve devam etti: "Eğer bu ağaca zarar vermezsen karınla senin üç dileğiniz gerçek olacak." Cin bu sözleri söyledikten sonra kayboldu. Max, o ağacı bırakıp başka bir ağacı kesti. Bütün gün çalıştı. Eve vardığında cini ve üç dileği unutacak kadar yorgundu. Karısına: "Ben acıktım, bu akşam ne yiyeceğiz?" diye sordu. "Patates çorbası" diye cevap verdi Elsa. Daha güzel yiyecekler alacak kadar paraları yoktu. "Gene mi?" diye söylendi Max. "Biraz değişiklik olsun diye güzel bir sosis istiyordum oysa ben." Henüz sözünü bitirmişti ki, "dring" diye bir ses duyuldu ve kocaman bir sosis belirdi masada. Max hemen cini hatırladı ve karısına üç dilekten söz etti. Sözünü bitirdiğinde Elsa çok kızgındı. Bu kızgınlıkla söylenmeye başladı: "Avanak adam, bizim değerli dileklerimizi bir sosise tercih ettin. Bu sosisin burnuna yapışmasını isterdim." Kadının bu sözlerinden sonra yine bir "dring" sesi duyuldu. Sosis masada havalandı ve Max'ın burnuna yapıştı. Max karısına: "Ne yaptığına bak, onu çıkarmayı dene" diye homurdandı. Elsa, sosisi çıkarmayı deniyordu, fakat burnuna o kadar iyi yapışmıştı ki, bir türlü çıkmıyordu. Elsa bir yandan sosisi çıkarmaya uğraşırken bir taraftan da kocasına: "Dünyanın tüm altınlarını ve mücevherlerini isteyelim, böylece çok güzel bir hayat sürdürebiliriz" diyordu. Max karısının bu sözlerine kızdı ve: "Aptal olma. Burnumda bu sosis yapışıkken dünyanın tüm paraları benim olsa da ben insanların karşısına nasıl çıkarım. Bunların başımıza hiç gelmemesini isterdim" dedi. Tabii Max'ın bu sözlerinden sonra yine bir "dring" sesiyle sosisle birlikte üçüncü ve son dilekleri de kayboldu. Patates çorbalarının başına oturup kimin hatalı olduğu konusunda tartışmaya başladılar. Ancak eğer sosis ilk önce önlerine geldiğinde açgözlülük etmeden onu yemiş olsalardı, iki dilek hakkına daha sahip olacaklardı. |
05 Mart 2013, 16:46 | Mesaj No:34 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:) Teyzesini Sevindirmiş Öğretmen çocuklara ders sırasında: -Herkes her gün en azından bir kişiyi sevindirecek bir şeyler yapmalıdır, dedi ve Cengiz'e bakarak ekledi: -Ama sen Cengiz, senin böyle bir şey yapacağını hiç sanmıyorum. Mesela dün birini sevindirecek bir şey yaptın mı? Cengiz gayet pişkin cevap verdi: -Evet, mesela dün teyzemlerden dönerken teyzem çok sevinçliydi. |
05 Mart 2013, 16:49 | Mesaj No:35 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:) Merhamet Duygusu Çok sıcak bir günde yolculuk yapan bir adam susamaya başladı. Susuzluktan dili damağı kurudu. Su aramaya çıktı. Nihayet dibinde azıcık su bulunan bir kuyu buldu. Kuyuya indi. Doya doya suyunu içti. Kuyudan çıkıp biraz ilerleyince susuzluktan dili sarkmış solumakta olan bir köpek gördü. Kendi kendine: "Bu köpeğe su vermem gerekir" dedi. Adam kuyuya indi. Fakat yanında su taşıyacak kap yoktu. Bunun üzerine ayakkabısını çıkardı. Su doldurdu. Ayakkabısına doldurduğu suyu yukarıya çıkararak köpeğe içirdi. Bunu birkaç kez tekrarladı. Nihayet köpek doyasıya su içti. Köpek manalı bakışlarla adama teşekkür eder gibi baktı. Kayalığa giderek istirahat etmeye başladı. Adam da köpeğin yanına geçerek uzandı ve uyudu. Fakat az sonra adamı ısırmak üzere oraya doğru beyaz benekli bir yılan geldi. Bunu gören köpek can havliyle havlamaya başladı. Adam uyandı. Ne olduğunu anladı. Ve yerden aldığı taşla yılanı öldürdü. Böylece köpek yaptığı iyiliğe karşı adamı mutlak bir ölümden kurtardı. |
05 Mart 2013, 16:51 | Mesaj No:36 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:) Behlül Dânâ'nın Rüyası Halife Harun Reşid devrinde Behlül Dânâ adında akıllı bir zat varmış. Behlül Dânâ'nın akıllılığı ve takva sahibi oluşu halk tarafından da bilinir ve kendisine çok saygı duyulurmuş. Günlerden bir gün Harun Reşid yanındakilere: -Bana Behlül Dânâ'yı çağırın, der. Hizmetliler her yeri ararlar fakat onu bir türlü bulamazlar. Sonunda uzun bir aramadan sonra onu bir mezarlıkta uyur halde bulurlar. Halife'nin kendisini acilen istediğini ona iletirler. Behlül Dânâ haberi alınca doğruca halife Harun Reşid'in huzuruna gider: -Ey Halife, beni padişahlıktan azlettin, niçin? der. Harun Reşid büyük bir şaşkınlık içinde: -Ne padişahlığı sen delirdin mi be adam? diye cevap verir. Behlül Dânâ ise gayet sakin bir şekilde şöyle karşılık verir: -Rüyamda padişah olduğumu gördüm. Hizmetçiler bana yemek taşıyor, vezirler karşımda bekliyorlardı. Beni uykumdan uyandırmakla padişahlığıma son verdiniz. Harun Reşid, Behlül Dânâ'nın anlattıklarına gülerek: -Rüyadaki padişahlığın itibarı yok, deyince, Behlül Dânâ: -Benim rüyadaki padişahlığımla senin hükümdarlığın arasında ne fark var. Ben gözlerimi açınca padişalığım sona eriyor. Sen gözlerini kapatınca hükümdarlığın sona eriyor. |
05 Mart 2013, 16:56 | Mesaj No:37 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Eğlenelim Öğrenelim...:) Elif-Be-Te-Se Harflerin günahı ne Cim-Ha-Hı Kitap daima haklı Del-Zel-Ra-Ze Bazen olalım geveze Sin-Şın-Sad-Dad Yatsıyı kıl öyle yat Tı-Zı-Ayn-Gayn Eşeklerle oynamayın Fe-Kaf-Kef Uçamayız malesef Lam- Mim- Nun Kurdu ısırdı bir koyun Vav Olma kötülere av He- Lamelif- Ye Hayat bir kurabiye Haramsa kaç, helalse ye |
06 Nisan 2017, 00:17 | Mesaj No:38 |
Durumu: Medine No : 13055 Üyelik T.:
18 Aralık 2010 |
Kulağı Cebimde Küçük çocuk ağlayarak babasına koşmuş: -Baba bir çocuk benim elimi ısırdı. Babası: -Peki onu bir daha görsen tanır mısın? -Tabii ki tanırım, kulağı cebimde.
__________________ "Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα... Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα... Â'râftα..... Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..." |
26 Aralık 2018, 23:04 | Mesaj No:39 |
Durumu: Medine No : 13055 Üyelik T.:
18 Aralık 2010 |
Rafları Taşıyor Akıl hastanesinde doktor iki hastasına: -Şu dolabı beraber yukarı çıkarın, dedi. Biraz sonra hastalardan birinin dolabı omuzlamış oflaya puflaya yukarı çıkardığını gördü. -Oğlum hani diğer arkadaşın ben size dolabı beraber taşıyın demiştim. -Arkadaşım dolabın içinde
__________________ "Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα... Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα... Â'râftα..... Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..." |