|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Emekdar Üye,Açılış Tarihi: 28 Temmuz 2007 (14:57), Konuya Son Cevap : 23 Şubat 2022 (14:08). Konuya 13 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
28 Temmuz 2007, 14:57 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Düşündüren fıkralar/medineweb Düşündüren fıkralar/medineweb AB Komisyonu Başkanı odasında otururken, yardımcısı içeriye heyecanla girer: -Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi. Onları AB'ye alacak mıyız? AB Başkanı: -Yok canım, henüz olmaz. Git, duyur, Tüm Türkiye İngilizce konuşacak, Türkçe'yi yasaklıyorum. -Efendim onu 5 sene önce yaptılar. Hatırlamıyor musunuz? -O zaman söyle, kokoreç yasaklansın. -Aman efendim, onu yemeyi 2005'te bıraktılar. -Ya ne bileyim? Kınayı yasaklayın. -Ooooo. Beyefendi.Onu çoktan bıraktılar. AB Başkanı düşünüp taşınmış ve; -DAĞITIN LAN AVRUPA BİRLİĞİ'Nİ... |
Konu Sahibi Emekdar Üye 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Hz. Ali ile Fatıma'nın Aç Kalmaları | İslam/Dinler/Mezhepler | Emekdar Üye | 0 | 2442 | 31 Temmuz 2008 02:53 |
Seleme bin el-Ekvâ'nın Hz Peygambere Ölüm Üzerine... | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | Emekdar Üye | 0 | 2295 | 31 Temmuz 2008 02:52 |
Mekke, Savaşılmadan Nasıl Fethedildi? | İslam/Dinler/Mezhepler | Emekdar Üye | 0 | 2713 | 31 Temmuz 2008 02:51 |
Hz. Peygamber'in Hac Esnasındaki Hutbeleri | Hacc-Umre-Kurban | GÖKCEN_AZRA | 1 | 3051 | 31 Temmuz 2008 02:49 |
Bu Mübarek Zat kimdir ?? | Hz.Muhammed(s.a.v) | Mihrinaz | 4 | 2866 | 31 Temmuz 2008 00:27 |
28 Temmuz 2007, 14:59 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | re: Düşündüren fıkralar/medineweb ABD Başkanı, İngiltere Başbakanı ve Türkiye Başbakanı bir gün bir toplantıda bir araya gelmişler. Tabii, 3 lider bir arada olur da, sormaz mı gazeteciler? Önce ABD başkanına sormuşlar: - ABD´de bir memur ne kadar parayla geçinir? Siz kaç para veriyorsunuz? Başkan cevap vermiş: - Valla ben memura en az 2000 dolar veririm. 1000 doları ile geçinirler. Geri kalan 1000 doları ne yaparlar, nerede harcarlar, hiç sormam. Gazeteciler aynı soruyu İngiltere başbakanına da sormuşlar. O da cevap vermiş: - Ben, memuruma ortalama 3000 sterlin veririm. Geçinmesi için 2000 sterlin yeterli. Artan 1000 sterlini ne yapar, nerede harcarlar, sormam, beni hiç ilgilendirmez. Her ikisinden bu cevapları alan gazeteciler, aynı soruyu bizim başbakana da sormuşlar. - Valla, demiş bizimki, Türkiye´de bir memurun geçinebilmesi için en az 1 milyar lira lazım. Ama ben taş çatlasın 400 milyon lira veriyorum. Geri kalan 600 milyonu nereden bulurlar, nasıl geçinirler hiç sormam. |
28 Temmuz 2007, 15:00 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | re: Düşündüren fıkralar/medineweb Başkan Bush'un yeni talimatı: - Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak. Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor. Başkan Bush küplere binmiş ve yetkilileri çağırıp sormuş; - Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi? - Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş; - Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun arka yüzüne değil de ön yüzüne tükürmesi efendim..." :102::102::102: |
28 Temmuz 2007, 16:43 | Mesaj No:4 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | re: Düşündüren fıkralar/medineweb
birinci fıkraya Rabbimizden cevap: "...siz yahudi ve hristiyan(onlardan) olmadıkça onlar asla sizi sevmezler...!":8::8::8::8: yorumuz size kalsın. |
28 Temmuz 2007, 16:46 | Mesaj No:5 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | re: Düşündüren fıkralar/medineweb
üçüncü fıkraya Necip fazıldan cevap: "...acırım tükrüğe billah,tükürsem yüzüne.." saygılar.. |
23 Eylül 2007, 02:15 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 43 Üyelik T.:
03 Temmuz 2007 | Cvp: Düşündüren fıkralar...
çok güzeller..kendi adıma çok şey öğrendim..mizah ama düşündürücü gerçekten..sağol abla. bende ekliyeyim bi iki tane; Küçük oğlu annesine geldi ve ona kağıdı uzattı. Annesi ellerini önlüğüne kuruladıktan sonra kağıdı okumaya başladı; Çimleri biçtiğim için 5 dolar Odamı temizlediğim için 1 dolar Alışverişe gittiğim için 50 sent Küçük kardeşime baktığım için 25 sent Çöpü attığım için 1 dolar İyi bir karne getirdiğim için 5 dolar Bahçeyi temizlediğim için 2 dolar --------------------------- Toplam borç 14 dolar, 75 sent Anne, umutla kendisine bakan oğlunun elinden kağıdı aldı ve kağıdın arka yüzüne şunları yazdı; Seni 9 ay karnımda taşıdım BEDAVA Hasta olduğunda başında bekledim, elimden geleni yaptım, senin için dua ettim BEDAVA Yıllarca değişik nedenlerle senin için gözyaşı döktüm BEDAVA Senin için geceler kaygı duyup, uykusuz kaldım BEDAVA Oyuncaklarını topladım, yemeğini hazırladım giysilerini yıkadım, ütüledim BEDAVA YAVRUM Ve bunların hepsini topladığın zaman gerçek sevginin bedelinin olmadığını görürsün, bedavadır çünkü... Oğul annenin yazdıklarını okuyunca gözleri doldu. Annesine baktı, "Anneciğim seni seviyorum" dedi ve kalemi alarak bu kağıda "HEPSİ ÖDENMİŞTİR" yazdı. xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxxxxxxx Bir gün abid bir genç ile Basra çarşılarında beraber gezerken aniden bir tabibe rastladık,bir kürsüye oturmuştu.Yanında erkek,kadın,çocuk,birçok kişi vardı.Her biri elinde su dolu bir kab tutuyor,hastalığına deva olacak bir ilaç soruyordu: Yanımdaki genç ileri geçerek: -"Ey tabib!" dedi."Yanınızda günahları yıkayıcı,kalp hastalıklarına şifa verici bir ilaç bulunur mu? Tabib"evet!"deyince,genç: -"Getir görelim!"dedi. Tabib: -"Benden on şey al;Fakirlik ağacının köklerini,tevazu ağacının kökleriyle birlikte al,içine tevbe eriği kat.Rıza havanına koy,kanaat tokmağı ile döv.Takva tenceresine koy.Üzerine haya suyunu dök.Muhabbet ateşi ile kaynat,şükür kadehine dök.Reca yelpazesi ile soğut ve hamd kaşığı ile iç... Söylediklerimi yaparsan,dünya ve ahiretin musibet ve hastalıklarına karşı korunursun." HASAN BASRİ(r.a) xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa: Buraların yabancısıyım, demiş. Parkın hemen yanıbaşındaki fırını arıyorum. Çok yakın olduğunu söylediler. Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra: Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde. Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez. Çocuk: Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş. Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten. İyi ama, demiş adam. Bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm? Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk. Üstelik, manolya lar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız. Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, cebinden bir kâğıt para çıkartıp teşekkür ederken farketmiş onun kör olduğunu. Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini farkettiğini. Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken: Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş. Görmeyi o kadar çok özledim ki. Sizinkiler sağlam öyle değil mi? Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken: Artık emin değilim, demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür... xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxx BİR GENCİN TÖVBESİ<!--colorc--><!--/colorc--> <!--coloro:green--><!--/coloro-->Allahü teâlâ, peygamberi Musa aleyhisselâma hitap edip " (Ey Musa! Filân mahallede, bizim dostlarımızdan biri vefât etti. Git onun işini gör. Sen gitmezsen, bizim rahmetimiz onun işini görür) buyurdu. Hazret-i Musa, emir olunduğu mahalleye gitti. Oradakilere: -Bu gece, burada, Allahü teâlânın dostlarından biri vefât etti mi? diye sorunca: -Ey Allahın peygamberi! Allahü teâlânın dostlarından hiç kimse vefât etmedi. Ama, filân evde zamanını kötülüklerle geçiren fâsık bir genç öldü. Fıskının çokluğundan, hiç kimse onu defnetmeye yanaşmıyor, dediler. Musa aleyhisselâm: -Ben onu arıyorum, buyurdu. Gösterdiler. Hazret-i Musa, o eve girdi. Rahmet meleklerini gördü.Ayakta durup, ellerinde rahmet tabakları olup, Allahü teâlânın rahmet ve lütfunu saçıyorlardı.Hazret-i Musa, yalvararak münacaat etti: -Ey Rabbim! sen buyurdun ki, o''Benim dostumdur.'' İnsanlar ise fâsık olduğuna şahitlik ediyorlar. Hikmeti nedir? Allahü teâlâ: (Ey Musa! İnsanların onun için fâsık demeleri doğrudur. Ama, günahından haberleri var, tövbesinden haberleri yok. Benim bu kulum, seher vakti, toprağa yuvarlandı ve tövbe etti. Bizim huzurumuza sığındı. Ben ki, Allah'ım! Onun sözünü ve tövbesini kabul ettim. Ona rahmet ettim ki, bu dergâhın ümitsizlik kapısı olmadığı anlaşılsın!) buyurdu.<!--colorc--><!--/colorc--> ----------------------------------------xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx----------------------------- ODUNCU VE ŞEYTAN Odunculukla hayatını kazanan bir zat vardı. Allah’a karşı kulluk vazifesini yapar, kimsenin ekşisine tatlısına karışmazdı. Bu zahit kişinin bulunduğu köyün yakınında bir köy daha vardı. Onlar orada dağda kutsal diye kabul ettikleri bir ağaca taparlar, ondan medet umuyorlardı. Oduncu bir gün, “ Şunların taptıkları ağacı kesip, odun edeyim, pazarda satar ekmek parası kazanırım; hem de bir kavmi Allah’a isyandan kurtarmış olurum.” Diye düşünerek Allah rızası için ağacı kesmeye karar verir. Dağa doğru giderken karşısına acayip suratlı pis bir adam çıkarak nereye gittiğini sordu. Oduncu; v Halkın taptığı ve Allah’a isyan ettikleri ağacı kesmeye gidiyorum, dedi. Adam , oduncuya; v Ben Şeytan’ım... O ağacı kesmene müsaade etmiyorum, deyince! Oduncu öldürmek için hücum ederek Şeytan’ı yere yatırdı ve üzerine oturup, hançeri boğazına dayadı. Şeytan zahide; v Ey zahid, sen beni öldüremezsin. Allah bana kıyamete kadar müsaade etmiştir. Fakat gel o ağacı kesme, seninle anlaşalım. Ben sana her gün bir altın vereyim. Sen de ağacı kesmekten vazgeç. Hem el ağaca tapıyormuş, sana ne! Sen altınını al bak keyfine! Dedi. Adam Şeytan’ı bırakmıştı. Şeytan adama, akşam yatıp sabahleyin yastığının altına bakmasını söyledi ve anlaşarak ayrıldılar. Adam ağacı kesmekten vazgeçip, evine dönmüştü. Akşam yatıp, sabahleyin yastığının altına baktığında altını gördü. Memnun olmuştu. İkinci gün oldu. Fakat bu sefer Şeytan altını koymamıştı. Adam kızıp baltasını aldığı gibi dağa ağacı kesmeye gitti. Fakat yolda yine Şeytan’la karşılaştı. Adam Şeytan’a kızmıştı, görünce; v Seni sahtekar seni! Kandırdın değil mi beni? Diyerek üzerine hücum etti. Fakat ilkinin aksine, bu sefer Şeytan adamı tuttuğu gibi altına alıverdi. Adam şaşırmıştı. Bu nasıl hâl der gibi Şeytan’ın yüzüne bakıyordu. Şeytan; v Hayret ettin değil mi? Niçin bana yenildiğinin sebebini söyleyeyim! Dün sen Allah rızası için ağacı kesmeye gidiyordun. Seni değil ben, dünyada ki bütün şeytanlar bir araya gelsek, yine yenemezdik.. . Lakin şimdi, Allah rızası için değil de, sana altını vermediğim için kızdığından gidiyorsun. İşte o yüzden bana mağlup oldun ve senin ağacı kesmene müsaade etmeyeceğim.. |
20 Aralık 2017, 21:09 | Mesaj No:7 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
Bir makine mühendisi, bir elektrik mühendisi ve bir de bilgisayar mühendisi binmişler bir arabaya gidiyolar. Yolun yarısına geldiklerinde araba bozuluyor ve makine mühendisi 'ben hallederim' deyip yatıyor arabanın altına, bi kaç yere çekiç vuruyor, vida sıkıyor falan, biniyorlar arabaya, hala bozuk.* Bu sefer elektrik mühendisi hemen atlıyor, 'bana bırakın' diye. Kabloları kontrol ediyor, elektrik aksamına bakıyor, biniyolar arabaya ama tık yok gene.* Makina ve elektrik mühendisi bilgisayar mühendisine dönüyorlar. sıranın kendisine geldiğini anlayan bilgisayar mühendisi: -eee..şey...arabadan çıkıp bi daha girsek? Bu sırada elemanlarla ilgili gözlemlerini sürdüren endüstri mühendisi, etüd çalışmaları sonucunda her üç elemanın da verimsiz çalıştığına kanaat getirerek üçünü de arabadan indirir ve direksiyona geçerek diğerlerine arabayı ittirir. İnsan malzeme ve makine sistemlerini en verimli şekliyle kullanmış
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
29 Eylül 2019, 15:08 | Mesaj No:8 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
30 Eylül 2019, 09:06 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 |
İnsanın yerini bir şey tutmuyor )))) hocam mühendislerden biri tanıdığınızmı?
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
30 Eylül 2019, 13:56 | Mesaj No:10 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | Tanıdığım çok eşşek var d/us//un
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Güldüren ve Düşündüren Resimler/Medineweb | FECR | Resim/Karikatür | 248 | 28 Eylül 2024 16:10 |
Düşündüren Sorular ? :) | Ravza'm | Komik Paylaşımlar | 2 | 29 Aralık 2021 13:09 |
Allah'ı Düşündüren Kainat Ayetleri | YASEMİN ATAMAN | Kur'ân-ı Kerim Genel | 1 | 16Haziran 2011 22:21 |
cinsel içerikli fıkralar anlatmak insanı mesuliyette bırakır mı | MERVE DEMİR | Soru Cevap Arşivi | 0 | 08 Nisan 2009 10:06 |
Özgür İradeHakkında Düşündüren Sorular | Arın | Soru Cevap Arşivi | 10 | 30 Temmuz 2008 00:24 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|