|
Konu Kimliği: Konu Sahibi kamer34,Açılış Tarihi: 07 Ocak 2011 (15:11), Konuya Son Cevap : 12 Kasım 2013 (19:25). Konuya 50 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
09 Ocak 2011, 00:23 | Mesaj No:11 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 |
Öncelikli olarak TAĞUT kavramını vermeye çalışayım daha önceden yazmış olduğum bir makalemden alıntı yaparak. Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın adıyla. Evvela tağut’un kelime anlamına bakalım. "Allah'ın indirdiği hükümlere karşı gelen ve onların yerine geçmek üzere sahte din ve sapık düzenler icat eden herkes ve her şey tağuttur." Allah'ın dinine ve Kur'an disiplinine aykırı olarak, bozuk ve batıl şeyler uyduranların insan veya şeytan olması tağutun mahiyetini değiştirmez. Bir memleket’te hırsızlık,adeletsizlik,fuhuş,faiz,zulüm vs şeyleri yapan veyahut destekleyen insanlar ALLAH’ın indirdiği hükümlere karşı gelmekle tağut’lar zümresi içinde olmaktan kaçınamazlar. Müslüman’ın dediğimiz vakit ,imani olarak tağut’u ve destekcilerini reddetmek vazifemiz olmalı ve kendimize şiar edinmeliyiz. Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp ALLAH'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. ALLAH, işitendir, bilendir. (BAKARA SURESİ 256) ALLAH, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkâr edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (BAKARA SURESİ 257) Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Onlar, tağuta ve cibt'e inanıyorlar ve diğer inkar edenler için: "Bunlar, iman edenlerden daha doğru bir yoldadır" diyorlar. (NİSA SURESİ 51) cibt " İnsanları Haktan saptıran kahin ve sihirbazlar ve batıl yollar uyduran "düzenbazlar" dır. Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağut'un önünde muhakeme olmayı istemektedirler; oysa onlar onu reddetmekle emrolunmuşlardır. Şeytan da onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister. (NİSA SURESİ 60) İman edenler ALLAH yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır. (NİSA SURESİ 76) De ki: "ALLAH katında, 'kesinleşmiş bir ceza olarak' bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? ALLAH'ın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; işte bunlar, yerleri daha kötü ve dümdüz yoldan daha çok sapmışlardır." (MAİDE SURESİ 60) Andolsun, biz her ümmete: "ALLAH'a kulluk edin ve tağuttan kaçının" (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine ALLAH hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün. (NAHL SURESİ 36) Tağut'a kulluk etmekten kaçınan ve ALLAH'a içten yönelenler ise; onlar için bir müjde vardır, öyleyse kullarıma müjde ver. (ZÜMER SURESİ 17 ) KURAN’i kerimde müminler için apaçık olarak, belirtilen tağutlara karşı yapabileceğimiz öncelikli görevimiz ALLAH’ın kitabı KURAN’i kerimin arapçasını bilmiyorsak meal’ini yada tefsirini okumakla bize söylenmek istenen hakikatleri anlamaya gayret ederek mümin kullar arasında yerimizi alabilmeliyiz. Biz kendi kitabımız olan KURAN’ı anlamadıkça ,ve anladıklarımızı anlatmadıkça hayatımıza yön verecek olan uygun prensiplerle, yaşamadıkça layık olduğumuz şekillerde yönetilmeye mahkum oluruz. Örnek olarak bir üniversite ,veya herhangi bir sınava, hazırlandığımızda kitaplara ,çalıştığımız kadar ömrümüzde hiç olmassa bir defa, KURAN’i kerimin anlamını anlayarak okur isek gerçek manada hakka yönelmemize vesile olacaktır . Mü’minim diyen ülkemizde insanlara sorulacak şu soru karşısında inşallah yanılıyorumdur! KURAN hakkında soruların çoğuna cevap veremeyiz, çünkü onun hükümlerini kendi hayatımıza aksettirmedikçe anlamamızda imkansız olur. ALLAH bizi yüce kitabı olan KURAN’ı hakkıyla anlayıp anlatanlardan eylesin haydi hep beraber yüce kitabımız olan KURAN’ı kerimi okuma seferberliği başlatalım müslümanın müslüman dan başka dostu yoktur yakin tarih göstermiştir.KURAN'ı iyice anlayabildiğimizde tağut'ları ve destekçisi olanları daha iyi anlamaya muktedir olabiliriz. Bilgiden ne bekliyoruz ? [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
09 Ocak 2011, 01:01 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | İslami akideye ters düşenlere nasıl tebliğ edilmeli ?
Müslümanların çoğunluğunda İslam akidesine göre bir çok yanlışlar görülebilmektedir.İslami davranış olmayan ters hareket ve davranışlar sergiledikleri görülebilir.İslama ters düşen uygulamaların kişileri İslamdan çıkarmadığı bilinmelidir.Çünkü genel kabule göre bu konuda yanlış bir algılama mevcuttur yani İslam’dan çıktığına kanaat getirilmektedir.Hakikatte ise Yapılan tavır ve Davranışlar İslam’dan çıkarmaz,Ama İslami Şahsiyete uygunluk Şiarına ters düşer. Gerçekte ise, Müslüman’ların tavır ve davranışlarındaki hatalar onlara Ameli yönden zarar vermektedir.İslami bir hayat gayesi taşımayan kişiler Nefisleri ve Şeytanların musallat olması ile Kalpleri İslama karşı katılaşabilir bu tezahhür sonucu İslam’a ters düşen işler yapabilir.Bu tür hatalı davranışlar sergileyen Müslüman’lara İslam dışı bir şahsiyete sahip olduğunu söylemek doğru olmaz.İslam’ın emir ve yasaklarında asi davranış sergilese dahi İslam’ı benimsediği müddet zarfınca İslam’dır. Allah’a ve İslam dininin Esaslarını benimsedikçe İslam akidesine ters düşen düşünce ve eylemlerinde Fıska düşsede İslam’dır İslam inancını benimsediği halde söz ve amellerinde İslam inancını terk etmedikçe Müslüman’dır.Eğer İslam akidesinden uzaklaşırsa o vakit İslam olmaktan çıkar. Böyle Fısk ve dalalette olan kişiler İslam olsa dahi İslami Şahsiyete sahip olmadıkları söylenebilir çünkü ameli yönüyle İslam akidesine uymamaktadır.Bu tür ameli yönden Allah’ın emir ve yasaklarına uymayarak yaşam sergileyen kişilere yaklaşımımız Asi biriymiş gibi olmamalıdır.Bunlara davranışları sebebiyle kınanabilir. Burada anlatmak istediğim yaklaşım tarzımız İslami usul ve kaidelerce olması yani Davranış bozukluğu sergileyen Kişilere Mürted damgası vurmamaktır.Çünkü İslam ceza Hukuku bu tür kişileri cezalandırma ile uyarır.Resulullah döneminde bu tür olaylar meydana gelmiştir. Örnek verecek olursak Peygamber efendimiz Bazı Sahabelerin düştükleri hatalardan dolayı onları dışlamamıştır. Sahabeden Hatıb b. Ebi Beltaa Resulullah’ın Kureyşlilerle savaşacağı haberini Kureyş kafirlerine göndermişti. Resulullah,bir konu hakkında kendisiyle konuşmakta olan kadına, Fadl b. Abbas’ın şehvetle üst üste baktığını görünce Fadl’ın yüzünü eliyle başka tarafa çevirdi. Resulullah kendilerini terk etmeyeceğine dair Ensar’la biatlaştığı halde, Mekke”nin fethedildiği sene Ensar, Resulullah’in kendilerini terk edip ehline (Mekke’ye) döneceğini konuşuyorlardı. Huneyn’de ise Sahabenin büyükleri bile savaşın ortasında az bir grupla birlikte Resulullah’ı bırakarak kaçtılar. Bu tür olaylarda Peygamber efendimiz onları dışlamamıştır. Bizler Peygamber efendimizi örnek aldığımızı iddia ediyor isek!.Allah’ın emir ve yasaklarına ters düşen uygulamaları yapan kişelerin beşer olduklarına bakarak,hata yapabileceklerini bu hatalarının onları İslam’dan çıkarmadığını idrak edebilmeliyiz. Bu tür İslam İtikadine ters uygulamalar yapan kişilere bakış açımız Allah’ın hükümlerine göre cezalandırıldıklarına kanaat getirerek (İslami yönetimlerde İslam hukuku uygulanabilir.) Çünkü İslam hukukuna göre cezayı tatbik edecek Devlettir (İslami devlet) bu tür kişilerin davranış bozukluklarına düşmemeleri için görevimizi yerine getirebilmeliyiz.Adam harcamak kolay da Kazanmak o kadar kolay değildir bu gerçeği göz önünde bulundurarak İslam tebliğcileri görevimizi hakkıyla yerine getirmek zorundayız. (Daha önceden yazdığım başka bir makalemden Alıntı)
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
09 Ocak 2011, 03:24 | Mesaj No:13 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | İnsan neye inanıyorsa ona itaat eder ?
İnsanlar neye nasıl inanıyorsa hayatları boyunca o inandıklarının uğrunda bir yaşam gayesi ile yaşamaya çalışırlar.Fıtratımız gereği bir şeye inanmak insanlığın temel isteklerindendir.Asırlar boyunca farklı fikirler inançlar ideolojiler varolmuştur.Toplumlar azgınlaşıp asi oldukları vakit Allah beşere yol göstermek için Elçilerini göndermiştir ve İlahi emirleri iletmesi ile Sapmış olan beşere yol gösterici olmuştur. Seçilmiş olan tüm Elçiler vazifelerinin idrakinde Tebliğ görevlerini yerine getirmişlerdir.Son Peygamber olarak İnsanlığa yol gösterici olan Hz Muhammed (s.a.a) Efendimiz son Din olarak İslam dinini Tebliğ ve uygulaması ile bizlere Tamamlanmış eksiksiz bir din mirası bırakmıştır. Bizler İnancımız gereği Allah’ın Emir ve Yasaklarının tümüne Parçacı yaklaşımlar sergilemeden çünkü parçacı yaklaşımlar ile ‘’Yahudi ve Hıristiyanlar’’ kendilerine verilmiş olan Kitapları kendi heva ve hevesleri uğrunda tahrif etmişlerdir.Müslümanlara düşen gören Kuran’daki Ehli kitap ayetlerinin ne anlama geldiklerini iyice kavramak ve neden bu kadar üzerinde durulduğunu idrak ederek hayatlarına yön vermektir. İnandığımız ve İman ettiğimiz Allah’ın Emir ve Yasaklarını hayatımızın ana kuralları olarak benimsediğimiz vakit ne tür sorumluluklar ile kabul ettiğimizi ve uyduğumuzu sorgulayabilmeliyiz.Kuran’i kerimi İlk neslin anlayışı ile bizim anlayışımız farklıdır.Şöyle ki onlar Önce İman ile daha sonra Kuran ile tanışmışlardır.Bizler ise önce Kuran sonra İman ile tanışıyoruz, aradaki fark çok önemli Kuran’i kerimin genel hitabına baktığımızda Önce Allah’a Tevhidi bir inanç ile inanmayı ve Bu inanç ile İman etmeyi İman ettikten sonra Amel etmeyi emretmektedir.İnandık ve İman ettik sözü laf olsun diye söylenecek bir şey değildir İnanmak ile İman etmek farklı şeylerdir,İnandığını söyleyen kişi bu inancını İman ederek eyleme dökmek ile mükelleftir. Siz ey imana ermiş olanlar! Derin bir duyarlıkla Allah'a karşı sorumluluğunuzun hakkıyla bilincinde olun ve O'na kendinizi yürekten teslim etmeden önce ölümün sizi alt etmesine izin vermeyin. (Ali İmran 102) Siz ey imana ermiş olanlar! Allaha, Peygambere ve aranızdan kendilerine otorite emanet edilmiş olanlara itaat edin ve herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allaha ve Peygambere götürün, eğer Allaha ve Ahiret Gününe (gerçekten) inanıyorsanız. Bu (sizin için) en hayırlısıdır ve sonuç olarak da en iyisidir. (NİSA 59) İnancı gereği söz verip İman ettiğini beyan ettikten sonra gereği olanları yapmamak kişiyi İmani noktada sabit kılmaz,İnanmak Eyleme dökmektir Ameli ile ispatlamaktır. Kuran’i kerimde Allah’ın bizlere Din olarak İslam İsmimiz olarak Müslüman demesi bizler için onur duyacağımız bir İzzet ve Şeref sembolüdür.Son din olarak İslam’ın gelmesi ile Bütün inanç sistemlerinin geçerliliği kalkmıştır,Son din son kitap ve son Peygamber İslam dinini benimseyenlere gelmiştir.Allah bizlere Onurumuzu ve Şerefimizi korumamız için Kuran’i kerimde Allah’a ve Resulüne uymamızı emretmiştir. İnandığını İman ettiğini İslam olduğunu Müslüman olduğunu söyleyen herkesin sorguya çekileceği tek şey Kuran’ın Emir ve Yasaklarıdır.Kuran’a uymak Allah ve Resulüne uymaktır.Bunun dışında kalanlara uyma şartı Kuran’a uygunluğudur eğer uymuyorsa Uyma diye bir zorunluluk yoktur. Şimdi şu hesaplaşmayı kendimiz ile yaptığımızda söylemlerimiz ile eylemlerimizin ne olduğu ortaya çıkar. Allah’a ve Resulüne ne kadar uyabiliyoruz? Müslümanlar olarak Allah’a ve Resulüne ne kadar bağlıyız? Allah ve Resulüne uyma adına aracılara gerek var mı? İman ettiğimizi iddia ettiğimizde İmanın mecburiyetleri hususunda ne kadar İzzetli ve Şerefli bir duruş sergileyebiliyoruz? İnandığımız ve İman ettiğimizi ispata gelince ne kadar İhlaslı Şirksiz ve Riyasız bir Amel sergileyebiliyoruz? Biz Müslümanları inanmayanlardan ayıran özelliğimiz İnanmak İman etmek ve Eyleme dökmektir ne kadar başarabiliyoruz? Ehli kitapta Allah’a inandığını söylüyor bizleri onlardan farklı kılan Allah ve Resulüne uymaktır.Amelsiz bir İnanma ve İmanın Yahudi ve Hıristiyan’dan ne farkı olabilir düşünelim.İnanma ve İman İle Müslüman olduğumuzu İlan ettiğimiz an Her ortamda ve Şartta İmanımızın gereği Müslüman olduğumuzu Amellerimiz ile Eylem dökebilmektir.İman ettiğini ve İslam olduğunu söyleyen şahıslar,İnancının Emir ve Yasaklarını Amelleri ile hayatına hakim kılmak zorundadır.İman sözle söylenip sonra da kenara konulacak kadar ucuz ve sıradan değildir. Dünyadaki farklı inanç sahipleri Hakk olmadığı halde İnancımız bu diye haykırabiliyorsalar!Bizlerde Allah’ın bizlere verdiği Kuvvet ile Dünyaya ve tüm Zalimlere karşı Müslüman olduğumuzu İmanımızın gereği haykırabilmeliyiz,Müslüman olanlar Zalimler karşısında Müslümanlıklarından korkmamalı.
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
09 Ocak 2011, 21:08 | Mesaj No:14 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Haksızmıyım arkadaşlar SELAM Tağut kelimesini Mevlüt arkadaşımız yukarıda tanımlamıştır.Bunu ben tekrar tanımlamaya girmeden tağutun bir anlamının daha üzerinde durmak istiyorum. Tağutun bir anlamıda haddi aşmaktır kime karşı ALLAH,a karşı.ALLAH,a karşı haddi aşanlar asla ve asla ne bu dünyada nede ahirette mutlu olamayacaklardır. Bakara/256. ayette de belirtildiği gibi ALLAH,a iman ancak tauğutu yani haddi aşanları red etmekle başlar. birde zümer suresini bir bakalım Tağut'a kulluk etmekten kaçınan ve ALLAH'a içten yönelenler ise; onlar için bir müjde vardır, öyleyse kullarıma müjde ver. (ZÜMER SURESİ 17 ) Bu ayette tağuta kulluk etmekten söz etmektedir.Kulluk kelimesi islami bir terim olup çok geniş manada kullanılşmıştır.Bu terimi inşallah ileriki günlerde işleriz.Peki tağuta kulluk sadece ona ibadetlerimizi sunmaktanmı ibarettir,yoksa başka anlamlarada geliyormu herkesi bunun üzerinde düşünmye davet ediyorum. Ayette tağuta bazı kimselerin kulluk yaptığı vurgulanmakta müslümanların bu konuda dikkatli olmalrı istenmektedir. Bugünki tekvir meselesi adlı yazımda belirtiim.Elbetteki iman etmiş insanların bazı islamı yükümlükleri yerine getirmedikleri takdirde islam dan çıkmyacaklarını uzun uzun izah etmeye çalıştım.Burada sorun şu.Müslüman dediğimiz insanların islama girip girmediği meselesidir.Emevi hanedanı dönemlerinde halkı müslüman yönetimleri yezidi zalim alçak Allah,tan korkmaz tağuti rejimlerle idare edilirlerdi.Bütün askeri kuvvetleri elinde tutan emevi hanedanları (bu tağutlar) müslüman olan halkların üzerine büyük baskılar uygulayarak onları bir takım islami yükümlükleri yaşanamyacak hale getirmişlerdi. Biz burada kalkıpta emevi hanedanı tağut idi o halde yönetim altındaki halklarıda bazı islami yükümlülüklerini yerine getirmedikleri için kafir olmuşlardır demiyoruz.Bizim bazı arkadaşlarımız her nedense ısrarla şunu ön plana çıkrmaktadırlar.Müslüman fısk işleyebilir bir takım dinden çıkarmayan islamın yükümlülüklerini yerine getirmyebilirler bu onları dinden çıkarmaz vurgusu yapılmaktadır.Amenna Halbuki günümüz tağutları ve bu tağutların boyundurukları altında adı islam olan toplumlardan söz ediyoruz.Günümüz tağutları emevi sultası gibi insanları zorla askeri gücünü kullanarak kendilerini boyunduruk(kulluk) altına almıyorlar.Yani seçme ve seçilme demokrasi safsatası ile boyunduruğu altına almak suretiyle kendilerine kul köle yapmaktadırlar.İşte kulların kullara olan kulluğu bu. Günümüzde her ne kadar emevi sultası gibi yahudi hiristiyanları ve askeri gücünü arkasına alarak güçlerini adı islam olan insanların üzerine yezidi bir anlayışla,kullanabilen emevilere benzer tağuti rejimler varsa da bu durum yinede ordaki yaşayan bu hakları maruz kılmaz.Ancak ebuzer gibi tağutlara karşı isyan bayrağını açmadıkça bu tağutlara her yerde,her platformada,her ortamda direnişini göstermedikçe,siz istediğiniz kadar onlara islam (müslüman) deyin.Onların islam dininin karşısındaki sıfatı değişmez. Yine bazı arkadaşlarımız peygamber (sav) döneminde bazı sahabilerin islam ahlakına uymayan bir takım davranışlardan örnekler versede o örneklerin konumuz ile bir bağlantısını anlıyabilmiş değilim doğrusu. Evet kişi ""lailaheillallah"" derse(kurani ölçülere göre) o kişi kolay kolay dinden çıkmaz.Bu doğrudur.Mesele o kişinin ""lailaheillallah"" deyip demediğidir.Ben şahsen demedği kanısındayım.Yahudi ve hıristiyanları kendisine dost edinmiş onların saflarında yer alarak kendi kardeşim dediği toplumlara bonbalar yağdıran conileri tonileri maykılları kendi müslüman kardeşim dediği bacım dediği kadınların ırzlarını onlara peşkeş çekenler benim kardeşlerim olamazlar hele dinde kardeşleim hiç olamazlar.Siz ırakta o conilerden kaç tane kadının hamile kaldığını biliyormusunuz. Bu nasıl bir anlayış akıl erdirmek mümkün değil Bu tarz bir islam anlayışın da kesinlikle sakatlık vardır.Daha evvelde söylemiştim işe vahyin ilk indiği andaki gibi başlamak gerekir. İnsanlar yeniden 0 dan islama davet edilmeli bu davete icabet ednlerilere de kesinlilikle kucak açılmalı ve asla harcanmamalıdırlar. BAZI ARKADAŞLARIMIZ KONULARI MÜLAZA EDREKEN İŞİ ŞAHSİLEŞTİREREK ELEŞTİRİ DOZUNU HAKARETE VARACAK SEVİYELERE GÖTÜRMEKTELER BU TUTUM YANLIŞTIR. Bizim hayatı hakkında hiç bir bilgi sahibi olmadığımız insanlara yönelik cümleler kullanırken islami bir ahlak içerisinde eleştirimizi yöneltmemiz lazım.Biz burada ve günlük hayatımızda bu mesleleri eğer konuşur bunu hayatımıza da aktarabilirsek o zaman inanın göreceksiniz bu zillet daha uzun yıllara varmadan ortadan kalkcaktır. Beni mutlu eden durum artık gençlerimiz allahın kitabını tozlu raflardan indirerek onun hükümleri kunusnda kafa yormaktalar. Bu çok umut verici birşey.aramızda ciddi ihtilaflar olabilir problemler de olabilir ben inanıyorum ki bu dinamik beyinler bu işinde üstesinde geleceklerdir. Benim en çok korkutğum bilinçsiz halk yığınları ve siyonistlerin bizim gibi düşünen ama bizden olmayan satılmış beyinleri içimize sokarak bize vercekleri zararlardır.Bizim bunlara karşı çok dikkat etmemiz ve satılmış beyinleri içimize almammamız gerekir. Müslümanlardan arkadaşım cümlelerinize lütfen dikkat edin ben size,şahsınıza,ailenize hiç bire şekilde hakarate varan bir tek cümle kullanmadım. Lütfen sizde gerek benim gerek diğer arkadaşların yazılarına cevap yazarkan işi şahsileştirmeden hakarete varacak cümleler kullanmadan fikirlerinizi beyan edin.Bütün fikirlere açık olalım ki biran önce aramıdaki bu ihtilafları ortadan kaldırabilelim Haksızmıyım arkadaşlar وعلى اصبع تشهد الله على وحدة توفير الطاغوت حتى كتابة حرف واحد يؤكد الشهيد سيد قط (Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım bir tağut’un hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır.) ""Şehid Seyyid Kutub"" ALLAHA EMANET OLUNUZ |
09 Ocak 2011, 21:17 | Mesaj No:15 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 |
Beddi hamit arkadaşım sisizn rey kullanmak hakkındaki yazınızı dört gözle bekliyorum
|
09 Ocak 2011, 23:13 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Bazı kimseler «Allah'a ve Peygamber'e inandık ve direktiflerine uymayı kabul ettik» derler. Fakat bazıları bu sözlerinden sonra sırt çevirirler. Bunlar mü'min değildirler (Nur/47) Biz Müslümanlar olarak, kurtuluşumuz için bugün insanların çoğunluğunun uygulamış olduğu bin-bir çeşit, hile, tezgâh, yalanlama, güzel görünümler, araya vasıtalar koyma, infaksız bir yaşam, gibi yanlış inanç ve eylemler ile değilde, İnsanın vahiy ile ortaya koyduğu Müslümanların diliyle “İman Ettim” demesi ile birlikte ibadet ve amelleri yapmasını zorunlu kılar. Sorumluluk bilinci ile Ahirette çetin bir hesabın olduğunu unutmadan, Bizi başarıya ve kurtuluşa eriştirecek olan Amel ve Allah’ın rahmeti ile, her şart ve ortamda dosdoğru bir yol izleyerek Kuran’ın emrettiği esaslara bağlı kalabilmektir, Sağlıklı ve Erdemli bir sonuç ancak ve ancak Allah’a kesin bir şekilde bağlanmak ile gerçekleştirilebilir. Allah’u teala kullarına, yaşamlarında uymaları gerekli olan emirleri, ilahi kitaplar ve peygamberler göndererek bildirmiştir. Yalnız göndermiş olduğu İlahi kitaplar, insanların kendi heva ve heveslerine dalmaları sonucu tahrifata uğramıştır. Bu ilahi kitaplar içinde Son Peygamber ve Hatem’ül enbiya olan Hz Muhammed (s.a.a)’e gönderilmiş olan Kuran’i Kerim Allah’ın hak olan sözü ile günümüze değin hiç bir bozulma ve tahrifata uğramadan gelen son kitaptır. İlahi kitabımız Kuran’i Kerim’in özünde Allah’a kulluk edilmesi ve Allah’a hiç bir şeyin ortak koşulmaması en önemli ilkedir. Bizler Müslüman’lar olarak İman edilmesi gereken hususları öğrenmek ile mükellefiz, iman ilkelerini öğrenebileceğimiz ilk kaynak Allah kelamı Kuran’dır. Kur’an ile birlikte Allah resulünün örnekliği, yaşamı, uygulamaları, açıklamaları bizlere doğru bir din anlayışı kazanmak için bir bütün olarak almak gereklidir. Kur’an dışında kalan birçok kaynakta yanlışlar, hurafeler, karışma ihtimaline karşın en sağlam güvenip bilgi edineceğimiz kaynak Kuran’dır. Müslüman’lar olarak Kur’an’ın muhtevasını bilmek ve anlamak gerekmektedir. Kur’an’ın indirilmiş olduğu dil olan Arapçayı bilenler, Kur’an’ı orijinal dilinden öğrenmeli, bunun yanında Arapça bilmeyenler ise kendi dillerine çevrilmiş olan Meallerden okuyarak İmani hususlarda inanç kriterlerini Kur’an’dan öğrenmeye çalışmalı ve gayret sarf etmelidirler. Her Müslüman O’nun içeriğini bilmek ve anlamak zorundadır. Arapça bilenler, Kur’an’ın orijinal metninden, bilmeyenlerse bir Kur’an mealinden okuyarak inançla ilgili bilgileri Kur’an’dan öğrenmeye çalışmalıdır. Ancak, sadece İman etmek yeterli değildir, Bilinen hakikatler, yaşamın her sahasına geçirilerek imanı eylem ile pekiştirmektir. Kuran’i Kerim’de bu hususta Allah’u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: Biz, insanlar için bu Kitabı hak ile sana indirdik. Artık kim doğru yola gelirse kendi yararınadır; kim de saparsa kendi zararınadır. Sen onların üzerine vekil değilsin. (Zümer/41) Bu Kur'an bizim indirdiğimiz kutsal bir kitaptır. Ona uyunuz ve kötülüklerden sakınınız ki, size merhamet edilsin. (Enam/155) Müslümanın inandık ve itaat demesi söz ile değil, Eylem ile hayatın her alanında kendini gösterebilmelidir. Doğru yola ve ya yanlış yola kendi iradesi ile olur, Allah bizlere eğriyi doğruyu ayırt edebilen bakış açısı nasip etsin:
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
09 Ocak 2011, 23:29 | Mesaj No:17 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Kulluğumuz yalnızca âlemlerin rabbinedir Kula Kulluğun Ülkemiz Versiyonu: (Yayınlamadığım bir makalemden) Irkçı, Şovenist, faşizmin savunucuları olan kesimler, Kemalizm'in kulları olarak el atmadıkları, İbadethanelerimiz kalmıştı! Onu dahi kendi Faşizm’lerine alet edercesine ’’Ne mutlu Türküm Diyene’’ IRKÇI söylemlerini asmaktan çekinmeyenlere. Şöyle sesleniyoruz, “Bizler Yalnızca Allah’ın Kulları''yız, herhangi bir İzm veya Kemalizm’in Kulları olmadık/olmayacağız. Süleymaniye Camii'ne asılan,"Ne Mutlu Türküm Diyene!" yazılı mahyalar ile Irkçı yaklaşımlarını, Müslümanların İbadethanelerine taşımayı amaçlayan, Kemalizm’in Kulları. Kendi diktatörlüklerini, yıllar öncesi zihniyetleri ile yeniden bu halka dayatmaktan başka amaçları yoktur… Zaten okullarda dayattıkları, Irkçı yaklaşımları ile tertemiz vicdanları kirletme çabaları ile Kemalist inançlarını yaygınlaştırmaktadırlar. Bu tür söylemler ile. İslami kimliğe sahip olan Irkları inkâr etmek amacında olanlar! Cehaletleri ile ülkemizde bir kördüğüm haline gelmiş olan. Irki sorunları, yeniden alevlendirmekten başka gaye taşımamaktadır… Kemalizm’in kulları olanlar, yıllarca yapmış olduklarınız yetmedimi! şimdi de kalkmış Müslümanların Dini mekanlarına, bu saygısızlıkları yapıyorsunuz. Yıllarca dine uymak yerine, Dini kendinize uydurmak için, Camileri İbadethaneden ziyade, resmi kurumlara çevirmeleriniz yetmezmiş gibi, camii görevlilerini dahi, kendi Memurlarınız yapmak için Hutbeleri, kendiniz hazırlamadınız mı? Yıllarca dağlara taşlara asılan ‘’Ne Mutlu Türküm Diyene ‘’ Irkçı söylemleri ile Ümmetin arasında, oluşturdukları ayrılıklar, her daim nemalanmak isteyen kesimlerin(!) ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramamıştır. Bu yapılanlar yetmezmiş gibi, şimdi de İbadethaneleri bu Kirli emellerine alet etmek isteyenlere, karşı olduğumuzu belirtmekle beraber, bu tür kirli emellerinize Müslümanların değerlerini alet etmenizi istemiyoruz. Amaçları “Kemalist” dinlerini halka aşılamak olan çevreler, yıllarca “Dine karşı Din” üretmekten geri durmadıklarını şu örneklerle verelim: ‘’Ramazan ve Kurban Bayramlarına karşı’’ ‘’23 Nisanlar 19 Mayıslar 29 Ekimler ‘’ ‘’Allah’ın kutsal Kitabı Kuran’a Karşı’’ ‘’Anayasa kitabı Nutuklar’’ ‘’Peygamber efendimizin yapmış olduğu devrimlere karşı ‘’ ‘’Cumhuriyetçilik, Devletçilik, Milliyetçilik, Laiklik’’ İslam dininin dinamiklerini kendi menfaatleri söz konusu olunca, kullanmaktan çekinmeyen Kemalist rejim sahipleri.‘’Allah’ın kanunlarına rağmen’’ Egemenliğin Kayıtsız Ve Şartsız, Allah’a ait olması hükmüne rağmen, kendi kurmuş oldukları, Meclisleri ile kanun koyma, Hüküm verme gibi yetkileri (Allah’ın Ulûhiyet ve Rububiyet İsmine Rağmen) Kurmuş oldukları, Rejimlere ‘’ilahlık statüsü’’ vermektedirler. İslam düşmanları tarih boyunca, Vahyi ortadan kaldırmanın mümkün olamayacağını ve daima Allah’ın muhafazasında olduğunu, bildikleri için. Allah’ın hükümlerinin yeryüzüne hâkim kılınmaması gayesi ile tüm var güçleriyle mücadele etmişlerdir. İslam dininin emirlerine göre, Müslümanları tek çatı altında toplamak için, Sizden olan Emir sahiplerine uyulması noktasında dahi, Kendi Heva ve Hevesleri uğrunda, İslam’ın dinamiklerini, kullanmaktan geri durmayan kesimlere karşı, Bizler Muhammedi örnekliğimizi her durum ve ortamda sergilemeliyiz. Kemalizm’in dinine göre, Milliyetçilik ilkeleri gereği İslamın ruhuna ters olan, Şu ırkçı Faşistlerin söylemleri kendi ideolojilerini dayatmaktan başka bir şey değildir: ‘’Dünya yüzünde Türklerden (Kürtlerden ) daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve insanlık tarihinde görülmemiştir.’’ ‘’Türk (Kürt) öğün çalış güven’’ ‘’Türk’ün (Kürdün Kürt’ten ) Türk’ten başka dostu yoktur ‘’ ‘’Bir Türk (Kürt ) Dünyaya Bedeldir’’ ‘’ Ne Mutlu Türküm (Kürdüm ) Diyene’’ gibi sözleri Akledip düşünen Müslümanlar olarak, Şu vereceğim Ayeti kerime ile karşılaştıralım, ne tür söylemler olduğu ortaya çıkar: Bu sözlerin aksini söyleyenler de aynı kapsama girer. Kimse kendine bunlardan pay çıkarmasın. Parantez içinde özellikle vurgulamak istediğim aynısını, farklı IRKLARA mensup olanlarda yapsa Irkçılık Faşistlik yapmış olur. Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır. (Hucurat 13) Bu ırkçı yazıların yerine, ‘’Ne Mutlu Müslüman’ım’’ (İnsan'ım) asılsaydı kimse tepki vermezdi, ama şuda bir gerçek ki, Müslüman toplumlarda, böyle basit ve bayağı övünç vesileleri, aranmaz. Bunu yapanlar benliklerinde var olan ırkçılık hastalıklarından, ya da üstün erk olma psikolojilerinden yaparlar. Müslümanlar için böyle bir sorun ve sıkıntı olmadığından, bizler bu tür yaklaşımları sergileyenlerin, hasta ruhlu insanlar olduğundan şüphe etmiyoruz. Tepkimiz kim olursa olsun, İslam Dininin dinamiklerini, Kendi Heva ve Hevesleri uğrunda kullanmaktan çekinmeyen, ‘’IRKÇI FAŞİST’’ tüm kesimleredir.
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
10 Ocak 2011, 13:00 | Mesaj No:18 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: İslam Da Bilmemek Mazeret mi / Tebliğ Edilmeden Tekfir Edilirmi. SELAM: Bazı arkadaşlarımızın bazı olaylara bakış açılarını anlamak mümkün değil. Ben bedir savaşı örneğini verdiğim zaman şöyle dedim Ben yitik sevda arkadaşımız ve sen şuanda bedir savaş meydanında olur isek Sahabenin orda vermiş olduğu yüksek iman mücadelesini verebilirmiyiz dedim.Bir müslüman kardeşimiz bizim herhangi bir yakınımızı Allah için öldürür ise bunu imanımız kaldırırmı acaba dedim Bu cümlenin neresinde sizin şahsınıza yönelik bir hitap var anlıyamıyorum doğrusu Bedir savaşını,iman iddasında bulunan herkesin ama herkesin kendim dahil imanını sorgulaması lazım dedim bu yanlışmı.Bunun neresinde şahsi bir hitab vardır. Hatta terk edemeyeceğimiz şeylere sahip olmamamız gerekir dedim Ben ha bire bedel ödedim dedğimi söylüyorsunuz bu gerçekten doğru bir söz değil Siz durmadan doğrudan şahsıma yöneltiğiniz şu ithamlarınzdan dolayı bir kere söyledim.Bana siz kendi çevrenize islamı uyguladınızmı gibi sözlerinize cevaben yazdım. Biz yahudi ve hiristiyanlara çok rahat kafir diyebiliyoruz fakat kimliklerin de dini islam yazılı olanlar aynı fiili işlerken kafir diyemiyoruz dediğimi beyan edyorsunuz.Doğru öyle dedim Bu cümlede şahsınıza yönelik nasıl algılama var anlayamadım.Orada kullandığım biz kelimesi çoğuldur,sen demyorumki. Bazı yazılarım da Müslümanlardan arkadaşım deye hitap etmemin sebebi sizin görüşlerinize cevap verdiğim içindir.Yoksa sizin şahsi isminizi kullanmazdım.Ama konuyu anlatırken asla sen diye hitap etmedim etmemde. Sadcece size değil hiç bir arkadaşımızada senin imanın zayıftır şunun imanı yoktur demedim dememde. nisa süresinde ,SİZDEN OLAN ULULU EMRE UYUN,beyanlarınca MÜSLÜMANLARIN uyanık olmalırını ve bulinçle haraket etmelerini istiyor,bizler İKTİDAR,VE ÇAĞIMIZIN HAKKI BATILLA GİZLEYEN BELAMLAR,SAMİRİLERİ KONUSUNDA HEM FİKİRİZ AMA bu halk EHLİ KİTABIN ALİİMRAN 113 AYETİNDEKİ DURUMUNDADIR,ne zaman halka HAKKI ANLATA BİLDİK BUNUDA DEDİĞİM GİBİ 13 dakikada değil,o zaman KAFİRUN SÜRESİDE TECELLİ EDER,HİCRETTE OLUR,BİATTA OLUR,CİHADDA OLUR..... müslümanlardan alıntı Bu alıntı yaptığım yazınızda kendi fikrinizi beyan etmişsiniz bu çok güzel bir olay.Tabiki siz benim anladığım gibi anlamak zorunda değilsiniz.Yeterki şahsi hakaret içerikli yazılar olmasın Ben sizin görüşlerinizi eleştirebilmeliyim sizde benim görüşlerimi eleştirebilirsiniz. Teşekkür ederim Sizin bu yukarıda alıntı yapıtğım görüşünüzünde yanlış olduğu kanısındayım . Şunu unutmamak lazım bu din nasıl rabbani bir din ise bu dinin hareket metodu rabbanidir.Hiç bir kimse kendi kafasına göre rabbani olan bu dinin hareket metodunu değiştirmek suretiyle yeni metodlar icat edemez. Ancak anlık ve günlük stratejiler bu kaidenin dışındadır. Kuran da bir peygamber olgusunun varlığı hepimizce aşikardır.Allah rasülüne bir hareket metodu tayin etmiş ise, hiç kimse kalkıpta ben öyle değil böyle islami esaslarını hakim kılacağım diyemiz. Günümüz de bazı kesimler demokrasi atına binerek demokrasi kılıcını sallayarak güya islam şeratini hakim kılma rüyası içerisindeler.Şunu bilmelidirleki demokrasi atına binen demokrasi silahını kuşanmış olur. Yıllarca insanları partilerle oyalayarak kendi kafalarında çizmiş oldukları islami hareket metodu asla ve asla rabbani bir metod değildir.Peygamberi hiçe saymaktır. Peygamber bir parti kurup darül nedveler de islamı hakim kılmaya putperestlerle anlaşma yoluna gidemezmiydi. ""Haşa"" siz ondan daha çokmu mu akıllsınız.Çünki peygamber şunu çok iyi biliyordu ki eğer bir parti kurup onların karşısına çıksaydı o putperestlerin koymuş oldukları yasalar doğrultusunda olacaktı. Ama Allah ona bu yolu değil bir hareket metodu tayin etti ve peygamber dahil müslümanım diyen herkes bu hareket metoduna uymak zorunda kalmıştır.İster isteyerek ister istemeyerek.fakat müslüman olmayanlar bu ""hareket metoduna"" uymak gibi bir zorunlukları yoktur. Bizimde onlara bir sözümüz vardır.gelin Allah,tan daha çok bildiğiniz iddasından vaz geçin.Ona iman edin onun gösterdiği yoldan gidiniz.Onun gösterdiği yoldan gitiiğiniz takdirde ancak başarı elde edebilirsiniz.Biz onlara önce tebliğ eder sonra hüküm koyarız demek rabbani bir metod değildir.Rabbani olan metod Peygamberin uygaladığı metoddur.Bunun böyle bilinmesi gerekir. وعلى اصبع تشهد الله على وحدة توفير الطاغوت حتى كتابة حرف واحد يؤكد الشهيد سيد قط (Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım bir tağut’un hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır.) ""Şehid Seyyid Kutub"" |
10 Ocak 2011, 16:09 | Mesaj No:19 | |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | İslam Da Bilmemek Mazeret mi /Tebliği Edilmeden Tekfir Edilirmi. Alıntı:
SEALAM MÜSLÜMANLARDAN ARKADAŞIM CÜMLELERİ OKURKEN LÜTFEN BİRAZ DAHA DİKKATLİ OKUYUNUZ Ben orda siz particisiniz demiyorum o yazıdan bunu nasıl çıkarıyorsunuz inan hayret ediyorum. Ben diyorum ki islamı nerede nasıl tebliğ edeceğinize siz karar veremezsiniz.Allah bu dini peygamber (sav) vasıtası ile gönderirken onun nasıl davranacağını da bir program dahilinde vahiy etmiştir. Bu anlam kuran ayetlerinde açıkca verilmiştir.biz insanlar kendi kafamızdan kalkıp ben önce tebliğ ederim sonra küfrüne hüküm ederim yada ben bir parti kurarım sonra bu kurduğum parti ile islamı hakim kılarım demek aynı şey,yani aynı mantık. Ne siz ne ben nede bir başkası nede peygamber kendi kafasına göre islamın hakim kılnmasını tayin edemez. Ben önce tebliğ eder sonra şirke hüküm veririm denildiği vakit bu yeni bir tebliğ metodur. bende diyorum ki allah bunu size böyle yapmanızı hangi ayetlerde söyledi. Şimdi sizin başka bir konu hakkında yapmış olduğunuz yorumda vermiş olduğunuz ayetleri aynen buraya kopyalacağım. GAŞİYE,21.22..[EY PEYGAMBER]..Onlara öğüt ver,senin görevin yalnız öğüt vermektir.Sen onları inanmaya zorlayamassın... HİCR.85..Saat [kıyamet] mutlaka gelecektir.BU NEDENLE İNSANLARIN KUSURLARINI olgunlukla karşıla.. SECDE 30.Onları kendi hallerine bırak,onların sonucu bekledği gibi sende bekle... MÜZZEMMİL.10.Halkın söyleye bileceği gibi her ŞEYE SABIRLA KATLAN,ve onlardan en uygun bi şekilde uzaklaş[not buda hicretin farklı bi yönüdür kanatimce] NİSA 63..O halde onları KENDİ HALLERİNE BIRAK ,ÖĞÜT VER,ve onlarla durumları hakkında açık ve net konuş.. MAİDE 13..Bir kaçı dışında onların hepsinde daima ihanet göreceksin,ama onları bağışla ve katlan,şüphesiz Allah iyilik yapanları sever... müslümanlardan alıntı Şimdi bu ayetlere bakalım Bu ayetler hz Muhammed (sav) in nasıl hareket edecğini çok net açık anlatmaktadır. 1- onlara öğüt ver (cümleyi bakarmısınız emir var sen onlara anlat) 2- senin görevin yalnız öğüt vermektir. (onların iman edip etmemesi senin işin değil yada inkar etmeleri sen ilahi mesajı vermeye devam et_ 3- sen onları inanmaya zorlayamasın (çok acayip bir vurgu ey muhammed sen ne yapıyorsun kollaraından tutup zorla inandırmayamı çalışyorun sen bunu yapamazsın sanane onların islamı girip girmemeleri) 4- insanların kusurlarını olgunlukla karşıla (yine emir var .onlar kabul etmiyor diye kızma sen allahın peygamberisin olgun ol ayetin bu cümlesinde onların küfürlerini görme buna göz yum anlamı çıkmaz bu anlamı verenlerin ki günümüzde verenler var ahirette iki elim yakasında olacak) 5- onları kendi haline bırak (ha seni dinlemiyorlar inkarmı ediyorlar sen onları bana bırak onlar aslında seni beni inkar ediyorlar) 6-bırak onalrın sonucu beklediği gibi sende bekle (bak yine emir sende bekle onlarda beklesin nasıl olsa ben size bir süre tanımışım o süre dolduğunda ben onların tahmin bile edemeycekleri bir azap ile azap edeceğim) İşte bütün bunlar islam davetçilerinin yol haritasıdır.İSLAMIN HAREKET METODU RABBANİDİR dememdeki sebep bu ve buna benzer ayetlerdir. müslümanlardan arkadaşım Ne ben siz nede bir başkası kalkıpta ben bu dini tarikat ile yada nurculuk ile yada mezhep ile yada parti ile yada demokrasi ile bu dini hakim kılacağım cürretinde bulunamaz peygamberde bulunamamıştı bunun azabı çok olacaktır ayetler açık. Demokrasi din değilmiş,din olduğunu söyleyenmi oldu bu nasıl okuma şekli anlamak mümkün değil. Demokrasinin bir sistem olduğunu 3 yaşında ki çocuklara sorsan belki doğru cevap verirler. Bir toplum inanç sisteminin içerisne demokrasi gibi ithal edilmiş safsata (günlük muamelatı ve ceza hukunu tanımlar) yerleştirirse ki sizde aynı şeyleri söylüyorsunuz imanından islamından söz edilemez ordaki cümlelerimde bunu söylüyorum. yani ALLAH IN hüküm kitabı olan KURANA,beşeri hüküm ANAYASA KİTAPÇIĞI ortak koşulmuştur,ve her partide buna uymak zorunda... müslümanlardan alıntı bakın bu cümleriniz üzerine bir düşünün ondan sonra devam ederiz. bakın burda siz beşeri hüküm koymanın şirk olduğunu söylüyorsunuz bende diyorum ki kurana göre şirk işleyen müşrik olur bunun neresi yanlış insan kendi söylediği ile çelişkiye düşmez. وعلى اصبع تشهد الله على وحدة توفير الطاغوت حتى كتابة حرف واحد يؤكد الشهيد سيد قط (Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım bir tağut’un hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır.) ""Şehid Seyyid Kutub"" | |
10 Ocak 2011, 16:12 | Mesaj No:20 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: İslam Da Bilmemek Mazeret mi? / Tebliği Edilmeden Tekfir Edilir mi?.
Bedii hamit arkdaşımdan rey kullanmak hususundaki görüşlerini büyük bir merak ile beklediğimi arz ederim
|
Konuyu Toplam 4 Kişi okuyor. (0 Üye ve 4 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Kurbanınızı buna göre kesin tebliği | EyMeN&TaLhA | İslami Haberler | 1 | 08 Ağustos 2014 13:27 |
Erdoğan ve oğlu derdest edilmeden bitmeyecek ! | JAZARİ | İslami Haberler | 2 | 28 Aralık 2013 07:48 |
İman İddiası, İtaat ile İspat Edilmeden İnsanı Kurtaramaz! | YASEMİN ATAMAN | Muhtelif Konular | 0 | 09 Şubat 2012 21:57 |
Günah işleyenler tekfir edilir mi? | MERVE DEMİR | Soru Cevap Arşivi | 0 | 08 Nisan 2009 12:29 |
Peygamberlerin Tebliği Sırasında Müşriklerin Direniş Psikolojisi | MERVE DEMİR | Kur'ân-ı Kerim Genel | 0 | 19 Mart 2009 11:31 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|