|
Konu Kimliği: Konu Sahibi kamer34,Açılış Tarihi: 07 Ocak 2011 (15:11), Konuya Son Cevap : 12 Kasım 2013 (19:25). Konuya 50 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
15 Mart 2011, 19:07 | Mesaj No:41 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: İslam Da Bilmemek Mazeretmi / Tebliği Edilmeden Tekfir Edilir mi? Galba bakalım düzeltebilecekmiyim
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
27 Temmuz 2011, 11:38 | Mesaj No:42 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: İslam Da Bilmemek Mazeretmi / Tebliği Edilmeden Tekfir Edilir mi? "Bizden önce kitap yalnız iki topluluğa indirildi, biz ise onların ders gördüklerinden habersizlerdik" dememeniz. Ya da: "Kitap bize de indirilseydi, elbette onlardan daha çok doğru yolda olurduk" dememeniz (için) işte size Rabbinizden apaçık bir belge, bir hidayet ve bir rahmet gelmiştir. Allah'ın ayetlerini yalanlayandan ve (insanları) ondan alıkoyup-çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden alıkoyup-çevirenlere, bu 'engelleme ve çevirmelerinden' dolayı pek çetin bir azapla karşılık vereceğiz. Enam/156-157
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
19 Mart 2012, 23:42 | Mesaj No:43 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: İslam Da Bilmemek Mazeretmi / Tebliği Edilmeden Tekfir Edilir mi? Günümüzde bazı sözde alimler! Dinin aslı meselelerinde Cehaleti mazaret olarak görmekteler...Onlar diyorlarki “Bu insanlar Kuran’ın mesajından tam olarak haberdar değillerdir dolayısıyla yetki verdikleri tağutların Allah’ın hükümleri üstüne hüküm koyduklarının farkında değillerdir...Bunu bilmeden yaptıklarından dolayı cahil ama müslümandırlar...Bunu iddia eden bazı zatlardan bir kaçı şunlardır ,Şeyh Makdisi,Mustafa İslamoğlu,Ebu said yarbuzi,Hanzala,Ahmed Kalkan..... Bu düşüncenin insanı nasıl aldattığını inşAllah delilleri ile sunmaya çalışcağız.... Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve nuru var eden Allah’a aittir. Sonra yine de kafirler Rablerine (başkalarını) denk tutuyorlar" (6 Enâm 1.) "O'nun işi, bir şeyi (n olmasını) istedi mi ona, sadece "ol" demektir, hemen oluverir" ( 36 Yâsîn 82.) "Rab’in, dilediğini yaratır ve seçer. Seçim, onlara ait değildir. Allah, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir. O, kendisinden başka ilah olmayan Allah'tır. İlkte de, sonda da (dünyada da, âhrette de) hamd O'na mahsustur. Hüküm O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz" (28 Kasas 68,70.) ibrahim(a.s) in milletine tabi olmayı, rasullerin davetine uymayı, Allemlerin rabbini tevhid etmeyi, şirkten ve müşriklerden uzak durmayı emretmek için gönderilen muvahidlerin seyyidi Muhammed (a.s v) e salât ve selam olsun. İnsanlar, Allah c.c ya şirk (ortak) koşmak küfür (hakkı batıl ile örtmek) meselelerinde cahil, bilgisiz, olduklarında acaba bu cehaletleri sebebiyle mazeretli olurlar mı olmazlar mı? Allah c.c gönderdiği bütün resulleri vasıtasıyla insanların cehaletlerini ortadan kaldırarak kıyamet gününde insanların bahaneleri kalmasın diye bu konuyu net ve açık bir şekilde bildirmiştir. Resuller ve nebiler Allah tan cc aldıkları emaneti görevleri gereği eksiksiz bir şekilde kavimlerine toplumlarına aktarmışlardır. Onlara salât ve selam olsun. Resullerden sonra İslam dinin tabileri olan müvahhid ve mücahhid İslam âlimleri vahyin doğru bir şekilde anlaşılması için çeşitli eserler yazarak İslam ümmetine yol gösterici olmuş şeytan ve yandaşlarının İslam dininde yapmak istedikleri tahrifatlara karşı mücadeleler vermişlerdir. Aynı şekilde insanları şeytanların tuzaklarından korumak ve insanların yolunu aydınlatmak için hayatı boyunca mücadeleler vermişlerdir, onlardan kimilerinin bu mücadelesi idam sehpalarında filizlenmiş ve İslam ümmetine ilham kaynağı olmuştur. Peki, bunca mücadeleye rağmen şeytanın kurmuş olduğu tuzak ve yapmış olduğu tahrifatlar insanların çoğu tarafından fark edilmiş midir? Bu tuzak şeytanlar ve yandaşları tarafından öyle sinsi bir şekilde hazırlanmış ki piyasa dünyaca ünlü ve etrafında yığınlarca tabileri olan ve aynı zamanda tağutlara ölüm diye haykıran âlim kisvesine bürünmüş insanlarla dolmuştur. Tağutlar kendi taht ve saltanatlarını sağlamlaştırmak için bu tür insanları kalayca kullanmışlardır kullanmaktadırlar. Tağut bu belamları kendi şer medreselerinde mezun ederek adeta hamurlarını şirk, küfürle yoğurmuş ve bu zındıkları Müslümanlara karşı en etkili silah olarak kullanmıştır kullanmaktadır. Dolaysıyla bunlar tağutların istediği gibi fetva vermekte, tağutların istediği gibi Allah ın dinini tahrif edip insanlara anlatmakta, tağutları ve yandaşlarını halkın gözünde Müslüman, saltanatlarını meşru olarak göstermek için Allah c.c nün vahyinde her türlü tahrifatı son surat yapmaya çalışmakta, Rahmani metodun yerine şeytani metodu geçirmek için elerinden geleni ardına koymamaktalar, bunlar İslam dinin doğru anlaşılmaması için insanların önünde adeta birer köşe taşları konumundadırlar. Böylece yığınlarca insan hak ve batılı birbirinden ayıramaz hale gelmiştir. Şeytan ve yandaşlarının maskelerini düşürmek, bunların gerçek durumlarını ortaya koymak, ayrıca bunlardan inanç ve amelleriyle beri olmayanın ve aynı şekilde reddetmeyenin de müşrik ve kâfir olduğunu, bunların cehaletlerinin hiçbir şekilde mazeret olmadığını kur an ve sünnete delil vererek ortaya koyan Müslümanlar bu defa da şeytanların değişik hilelerine karşı mücadele etmek zorunda kalmışlardır . Muvahhidler hiçbir zaman şeytanın bu hilelerine karşı mücadeleyi bırakmamış hakkı isteyenlere her zaman öncülük etmişlerdir. Ve bu hak üzere olan gurup resulullah a.s de bildirdiği gibi kıyamete kadar var olacaktır, şeytan ve yandaşlarının bu hak üzere olan guruba karşı yaptıkları hileler hiçbir zaman onlara zarar vermeyecektir. Biz cehalet mazerettir diyen ve kendi cehaletlerinden haberdar olmayan bu taifeye öncelikle bu konuyu kur an ayetleriyle delillendirerek cevap vermeye çalışacağız, aslında kuran insanların açıklamasına gerek olmadan konuyu net bir şekilde açıklamıştır yeter ki insanlar gerektiği gibi kuran ayetlerinin üzerinde düşünebilsinler.? Allah (c.c) şöyle buyuruyor: Müşriklerden biri size geldiğinde onlara eman ver öyle ki Allah'ın emrini dinlemiş olsun, sonra onu gideceği yere güvenlik içinde ulaştır. Bu onların elbette bilgisiz bir topluluk olmaları sebebiyledir".(Tövbe: 6) Müşrik, kimdir: "Müşrik Allah'a inanmakla birlikte ibadete Allah'a şirk (ortak) koşan kimsedir". Allah (c.c) buyuruyor ki: Müşriklerden yani Allah'a şirk koşanlardan biri sana geldiğinde, onlar eğer İslam ı tanımak için kendilerine bir fırsatın verilmesini talep ederlerse, Müslümanlar himaye edeceklerine dair onlara teminat vermeli ve gelip ziyaret ederek kendilerinin gözlenmesine müsaade etmelidirler. Daha sonra onları tanımak için onlara İslam ı tebliğ etmeli, Allah'a şirk koşmamalarını, yalnız Allah'a ibadet etmelerini onlara anlatmalıdırlar. Bundan sonra şayet İslam ı kabul etmeye yanaşmazlarsa kendilerine eman verdiğiniz için onları kendi yurtlarına güvenle iletmelidirler.. Ayette: Zaten onlar bilgisiz kimselerdir. Allah (c.c) ayetin başında bu kimselerden müşrikler diye bahsediyor. Sonunda ise bunların bilgisiz kimseler olduğunu haber veriyor. Yani bilgisiz olmalarının müşrik olmalarına engel olmadığını bildiriyor. Eğer cehalet mazeret olsa idi Allah (c.c) onlardan mazeretli kimseler diye bahsederdi. Onlara tebliğ edilmeden müşriklikle itham edilmemesi gerektiğini bize bildirirdi. Oysa Allah (c.c) onların cehaletini mazeret olarak kabul etmiyor. Çünkü ayetin başında müşrikler diye bahsediyor. Dolayısıyla bilgisiz olmanın mazeret olmadığını bildiriyor.şayet onlar Allah'a şirk koşmayan kimseler olsalardı Allah (c.c) onlardan müşrikler diye bahsetmezdi. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: Biz peygamber göndermediğimiz kavmi sorumlu tutmayız." (İsra: 15) Muhakkak ki her topluluğa bir Rasul gönderdik. Allah'a ibadet etmelerini taguta kulluk etmekten kaçınmalarını emrettik."(Nahl: 36) "Biz senden önce hiç bir rasul göndermiş olmayalım ki ona: <<Benden başka ibadete layık ilah yoktur, bana ibadet ediniz diye vah yetmiş olmayalım (Enbiya: 25) "İnsanların Allah'a karşı bir delili olmaması için cennetle müjdeleyici ve cehennemle korkutucu rasuller gönderdik."(Nisa: 165) Allah (c.c) (isra 15)'de bir kavme peygamber göndermedikçe o kavmi sorumlu tutmayacağını. (Nahl 36)'da her kavme peygamber gönderip tağuta kulluktan sakınması gerektiğini. (Enbiya 25)'de her topluluğa bir rasul gön-derdiğini ve yalnız kendisine ibadet etmelerini emrettiğini. (Nisa 165)'de ise insanların Allah'a karşı bir delili olmaması için cennetle müjdeleyici ve cehennemle korkutucu resuller göndererek insanların cehaletini ortadan kaldırdığını bizlere bildirmektedir . Bundan sonra insanlar, Allah'ın huzuruna çıktığında benim böyle bir resulden haberim yoktu. Bana böyle bir kitap ulaşmadı. Bana kimse islamı anlatmadı, diye bir mazerette bulunmamaları için, Allah (c.c) resullerini göndererek insanların cehaletini ortadan kaldırmıştır. Bir kimse, Allah'ı, resulünü ve ona gönderilen kitabı bilir veya duyar ise, Allah'a karşı, yarabbi ben okuyamadım, araştıramadım, göremedim, duyamadım, bilemedim diye bir mazeret ileri sürebilir mi? Allah (c.c) bu kimseler hakkında şöyle buyuruyor. "Eğer onları daha evvel azaba, uğratarak yok etseydik; Rabbimiz, bize bir Resul gönderseydin de alçak ve rezil olmazdan önce ayetlerine uysaydık olmazmıydı? Diyeceklerdir."(Taha. 134 Alimler bu ayeti kerimeyi şöyle açıklamışlar İbni kesir şöyle diyor: Allah'a Teala kitaplarını indirmiş, Resullerini korkutucu ve uyarıcı olarak göndermiş, sevip hoşlandıklarını, hoşlanmayıp kabul etmediklerini, hiç kimse hoşlandıklarını, hoşlanmayıp kabul etmediklerini, hiç kimsenin bir mazereti kalmasın diye beyan edip açıklamıştır. Allah Teala, şöyle buyuruyor; "Eğer onları daha evvel azaba, uğratarak yok etseydik; Rabbimiz, bize bir Resul gönderseydin de alçak ve rezil olmazdan önce ayetlerine uysaydık olmazmıy dı? diyeceklerdir."(Taha. 134) İbni Mesuttan rivayetle; Bunun içindir ki Allah teala, Resullerini müjdeleyici ve korkutucu olarak göndermiştir. (Buhari Müslim) İmam Taberi şöyle diyor; Böylece Resulleri cennetle müjdeleyici cehennemle korkutucu olarak gönderdik ki. İnsanların Allah'a karşı bir delilleri olmasın kâfirler mazeret ileri sürüp bize peygamber göndermedin demesinler, Allah (c.c) Resulleri göndermekle Dinden sapıp batıl yola giren kimselerin mazeret beyan etme yollarını kapatmıştır. İnsanlara karşı delil ve hüccet bulunsun deyi Resulleri göndermiştir. Allah Aziz'dir Hâkim’dir, kendisini karşı gelenlerden intikam almakta güçlüdür. Resul göndermiş olmakla da idaresini yerli yerince yapmıştır. Eğer biz onları Resul göndermeden önce bir azapla helak etseydik muhakkak "Rabbimiz, bize bir Resul gönderseydin de zelil ve rusvay olmadan önce ayetlerine uysaydık derler (Taha: 134) Allah Teala Resulleri gönderdikten sonra dinden çıkan her sapığın itiraz yollarını tıkamış ve bahanelerine imkan bırakmamıştır. Böylece bütün yaratanlara karşı sadece Allah'u Tela'nın delili kalmıştır. Başkalarının delili yoktur. (Taberi Tefseri) İmam Kurtubi şöyle diyor; Ki insanların Resullerden sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın sen bize bir Resul göndermedin, üzerimize bir Kitap indirmedin diyemesinler. Başka bir ayette de; Biz bir Resul göndermedikçe azabedici değiliz. (isra: 15) "Biz onları bundan önce bir azab ile helak etmiş olsaydık, elbette. Rabbimiz bize bir Rasul gönderseydin de zillete ve alçaklığa düşmeden önce ayetlerine uysaydık. diyeceklerdi. (Taha 134) Çünkü yüce Allah her devirde insanlara yol gösterecek Resuller göndermiştir, hiç bir kavmi Resulsüz bırakmamıştır. Allah'u teala mutlak galiptir. İnkâr edenlerden, asilerden intikamını alacaktır. İman edip, ittat edenlere ise mükâfatlarını verecektir. O, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir. (Ebuleys Tefsiri Tefsirül Kur'an) Celalettin es Suyuti İman edenleri sevapla müjdeleyici ve inkâr edenleri de azapla korkutucu oldukları halde Resuller. Gönderdik ki onlara gelen peygamberlerin gönderilmesinden sonra insanlar için cenabi hak'ka karşı söylenebilecek bir mazeret bulunmasın ve ey Rabbimiz hale bize bir Resul gönderseydin de senin ayetlerine tabi olup müminlerden olsaydık demesinler. Bundan sebep, onların mazeretlerini kesmek için Resuller yolladık. Ve Allah teala mülkün de azizdir. Yaratılışında da hikmet sahibidir. (Celaleyin Tefsiri.) Resulullah; Allah'tan daha çok gayret sahibi yoktur. Allah çirkin işlerin gizlisini de açığını da haram kılmıştır. Allah'tan daha çok kendisini methetmekten hoşlanan kimse yoktur. O kendi zatını methetmiştir. Allah'tan daha çok mazeretsiz kılmayı seven kimse yoktur. Bu bakımdan Resulleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak göndermiştir. "Bir başka lafzında da şöyle denilmiştir." işte bunun için Resulleri göndermiş ve Kitapları indirmiştir." (Buhari Müslim) İbni Tiymeyye şöyle diyor; Çoğu kere "Sana ölüp gelip çatıncaya kadar Rabbine ibadet et!" mealindeki ayeti tevil ederek, ayeti kerimedeki "Yakin" sözünün, kevni hakikatı bilmekten ibaret olduğunu söylüyorlar. Bu insanların sözleri apaçık bir küfürdür. Her ne kadar bazı kimseler bunun küfür olduğunu bilmeyerek taklid ile bu itikada düşüyorlarsa da, mazur değillerdir. Zira hiçbir mazeret küfrü ortadan kaldırmaz. Zira aklı başında olduğu sürece herkes emir ve yasaklara uymak mecburiyetindedir. (Elbette ki şeytan ve Yahudi olunmazsa.) Bu kaide islam dininin hiç değişmeyecek temel kaidelerindendir ve de bunu herkes bilmektedir. Hiç kimseden, hiçbir şekilde emir ve yasaklar kaldırmaz, kaldırılamaz. (Kulluk) Muhammed b. Abdulvahap; şu hadisi zikrettikden sonra Huzeyfe (r.a) zararlı hayvanlardan korur inancı ile koluna renkli kurdale bağlıyan bir adam görünce hem kurdelayı kopartıyor hem de; "Onların çoğu şirk koşmadan Allah'a iman etmezler." ayetini okudu. Yusuf 106 Bilmemek mazeret sayılmıyor zira, durumu bilmiyen sahabe (r.a) ölseydi: "Ebediyyen iflah etmiyecekti". Ömer b. Hattab (ra) şöyle demiştir; "islam'da, cahiliyeyi bilmeyen kişiler olunca islam'ın düğmeleri tek tek çözülmeye başlar. Çünkü kişi şirki ve Kur'an'ın kötü gördüğü ve reddettiği şeyleri bilmezse o şeylerin içine düşer ve cahiliye ehlinin içinde olduğu fikirleri bilmeden onları kabul eder. Dolayısıyla kendisinin cahiliye ehli üzere olduğunu bilmez. işte böylece islam'ın düğmeleri çözülür. Ve iyilik kötülük, kötülük iyilik, bid'at sünnet, sünnet de bidat olarak görülmeye başlanır. Budurumda tevhidi şirkten temizleyen ve insanı ihlâslı sağlayan kişi tekfir edilir. Resulullah (sas) in sünnetine ittiba, edip, insanların fikirlerini reddeden kişi de bid'atçi olarak isimlendirilmeye başlanır. Basiret sahibi olan bir kişi bu durumu apaçık bir şekilde görebilir. (Ahkamu ridde) Allah'ın ayetleri kendisine hatırlatılıp da onlardan yüz çevirenlerden daha zalim kim olabilir. Şüphesiz ki suçlulardan öc alacağız.(Secde: 22) Allah'ın ayetlerinden ve resulün sünnetinden haberi olduğu halde Allah ve resulünün emir ve hükümlerinden ilgisiz kalan, islamı kendisine dert edinmeyip var gücüyle bu dine hizmet etmeyen, bu dini yaşamada ve tebliğ etmede hiç bir çaba ve gayret göstermeyen bir insan kitlesi nasıl olur da mazeretli olabilir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: (Kıyamet gününde Allah onlara) diyecek ki: Sizden önce geçmiş cin ve insan toplulukları arasında siz de ateşe girin. Her ümmet girdikce (ta'bi oldukları) yoldaşlarına lanet edecekler. Hepsi birbiri ardından orada (Cehennemde) toplanınca, sonrakiler öncekiler için <Ey rabbimiz! Bizi işte bunlar saptırdılar! Onun için onlara ateşten kat kat azap ver. >>diyecekler. <<Allah'da (onlara) >> <<Herbiri için kat kat azap vardır. Fakat siz bilmezsiniz>> diyecek. (A'raf: 38) Öncekiler de sonrakilere derler ki: <<Sizin bize bir üstünlüğünüz yok ki. O halde siz de kazandıklarınıza karşılık azabı tadın.>> (A'raf: 39) Bugün günümüzde insanların büyük bir çoğunluğu sırf bilgisiz ve cahil olmaları sebebiyle, ta'bi oldukları âlimler, hocalar ve bilginleri tarafından tevhidi çizgiden bile bile saptırılmaktadırlar. Eğer gerçekten cehalet, günümüzdeki belamların iddia ettiği gibi özür olsa idi. Allah (c.c) bu saptırılan kimselere sizin bir günahınız yoktur. Sizler bilgisiz olduğunuz için size azap etmeyiz, sizi cehenneme atmayız derdi ama Allah (c.c)’u onların cehalet ve bilgisizliklerini kabul etmeyip, herkesin azabı kat kattır fakat siz bunu bilemezsiniz diyerek cahillik İddialarını yüzlerine çarparcasına ayetlerini hatırlatıyor. İmam Taberi bu ayet hakında şöyle der: Öncekiler sonrakilere, "Sizin bizden bir üstünlüğünüz yok. Kazandığınıza karşılık azabı tadın" derler. Lider durumunda olanlar, kendilerine tabi olup yollarında yürüyenlere derler ki: Ayetlerini inkar edişimizden dolayı üzerimize çöken ilahi azabı görüp bildiniz. Azabı gördükten sonra Allah'ın taatine yönelip, sapıklık ve azgınlığınızdan vazgeçmediniz. Kazandığınız günah ve irtikab ettiğiniz masiyetlerden dolayı, cehennem azabını tadın bakalım. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: Rabbin Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkarmış ve onları kendilerine şahit tutarak. Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Demişti. "Evet şahidiz! Dediler. Kıyamet günü." <<Biz bundan habersizdik! demiyesiniz..>(A'raf: 172) Yahut <<Ne yapalım, daha önce babalarımız ortak koştu, biz de onlardan sonra gelen bir nesil olduğumuz için öyle yaptık. Gerçekleri iptal edenlerin yaptıkları yüzünden bizi helak mi ediyorsun? demeyesiniz diye.(A'raf: 173) Bu ayetlerle ilgili ibni Abbas'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Allah, Ademin sulbünü belinden çekip çıkardı kıyamete kadar yaratacağı insanların ruhlarını ortaya koydu. Kendisine kulluk etmelerini ve hiç bir şeyi ortak koşmamaları hususunda onlardan söz aldı. Rızıklarını vermeyi de üstlendi.(Taberi Tefsiri) İşte Biz ayetleri böyle açıklıyoruz. Artık her halde dönerler.(A'raf: 174) Şayet cehalet özür olsaydı. Biz bundan habersizdik! "Atalarımız şirk üzereydi biz de onları takip ettik" iddiaları da, özür olması gerekiyordu. Oysa Allah (c.c) bu tür iddiaları kabul etmeyip, biz ayetlerimizi böylece açıklıyoruz. Artık bekli dönerler diye, bilgisizliklerinin özür olmadığını kendilerine hatırlatıyor. İşte günümüzdeki insanlara Kur'an ve Sünnet ulaştığı halde, biz anamızdan ve babamızdan böyle gördük. Bize gerçek islamı öğretmediler. Biz de ondan dolayı gerçek islamı öğrenip yaşayamadık diye bir iddia ileri sürerlerse, Allah (c.c) böyle bir iddiayı kabul etmeyeceğini yukarıdaki ayetlerinde bizlere bildirmektedir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: Onların çoğu ortak koşmadan Allah'a inanmazlar.>>(Yusuf: 106) Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz bundan başka dilediğine bağışlar.>> (Nisa: 116) Allah'u Tea'la birinci ayette insanların çoğunun Allah'a şirk koşmadan iman etmeyeceklerini ikinci ayette de kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamayacağını bildirmektedir. Şayet cehalet özür olsa idi Allah (c.c) kendisine şirk koşarak ölenleri bağışlaması gerekirdi. Oysa Allah (c.c) şirk i tevbe olmadan kabul etmeyeceğini, (Zümer: 54)'de "Rabbinize yönelin, azab size gelmeden önce O'na teslim olun. Sonra yardım görmezsiniz diye bildirmektedir". Bugün günümüz de İslam’dan nasibi olmayan kimselerin şöyle bir iddiası vardır. Biz hiç kimseye islamı anlatmadan kâfir ve müşrik diye itham edemeyiz. Çünkü Resulullah (sas) kimseyi islamı tebliği etmeden kâfir ve müşrik diye itham etmemiştir. Oysaki durum hiçte bu kimselerin iddia ettiği gibi değildir. Daha islamı tebliğin başında iken Resulullah (sas) Ebu Bekir'le karşılaşınca, Ebu Bekir (ra) Ey Muhammed, kureyşin senin hakkında bizim ilahlarımızı kabul etmiyor kâhinlerimizi ve akıllarımızı da kıt görüyor, atalarımızı ve babalarımızı tekfir ediyor diye söylediği doğrumudur.? Resulullah (sas) şöyle buyurdu: "Evet ben Allah'ın elçisiyim. Allah'ın risaletini insanlara tebliğ etmek ve sizi yalnız Allah'a ibadet etmeye çağırmak için gönderildim. <<Ey Ebu Bekir seni bir olan, ortağı olmayan Allah'a iman edip ibadet etmeye Allah'tan başkalarına ibadet etmemeye, onları reddetmeye, Allah'ın itaat edilmesini yasakladığı kimselere itaat etmemeye onları dost edinmemeye davet ediyorum.(Siyeri ibni Hişam) Burada üzerinde önemle durulması gereken bir nokta vardır. Eğer bir kavme bir Resul gönderilmişse bu Resul insanları öncelikle tevhide çağırıp şirkten sakındırmıştır. Fakat Allah'ın hidayet verdiği dışında kalan kimseler Resulün getirdiği hak dini tahrif edip İslam dan sapmış iseler Resulün getirdiği Kitap ve şeriat üzerinden sorumlu tutulurlar. Kendilerine bir uyarıcı geldiği için, amellerinde Allah'a şirk koşar, Resulün getirdiği hak Din den uzaklaşırlarsa kâfir ve müşrik olurlar hiçbir mazeretleri kalmaz. Hayatlarını kendilerine gönderilen kitaba göre düzenlemedikleri müddetçe, bu kimselerin hükmü kafir ve müşriktir. Zaten Allah (c.c) kendilerine Resul ve Kitap göndererek kâfirlikten ve müşriklikten kurtulmalarını, insanların Müslüman olup Allah'ın dinine girmelerini istiyor. Allah (c.c) dinine girinceye kadar insanların genel hükmü kâfir ve müşriktir. Şayet cehalet mazeret olsa idi, Resulullah (sas) Ebu Bekir (ra) siz cahil kimselersiniz size İslam ulaşmadığı için veya benden öncekilerin getirdiği şeriattan sorumlu tutulmadığınız için sizler Allah katında günah sız mazeretli kimselersiniz. Eğer size İslam anlatılır da siz de kabul etmezseniz işte o zaman kafir olursunuz derdi. Oysa ki Resulullah (sas) böyle bir şey söylememiş bilakis Ebu Bekir'in atalarını, babalarını ve kendisini, Allah'ın kendisine bildirmiş olduğu risaleti, henüz tebliğ etmeden bu kimseleri üzerinde bulundukları şirkten dolayı, akıllarını kıt görüp atalarını, babalarını ve kendisini tekfir etmiştir. Ta'ki küfür olan dinlerini terk edip Allah'ın dinine girinceye kadar Ebu Bekir (ra) için durum bu olursa, günde bir değil bin defa Allah'a eş koşan kimselerin durumu tabiki daha da kötüdür. Ebu Bekir (ra) ın babaları ve ataları Allah (c.c) inanmakla birlikte Allah'a ibadetlerinde eş koşan kimselerdi. İşte Resulullah (sas) böyle bir kavmin mazeretli olmadığını bizlere bildirmektedir. Bugün ise Allah'ın kitabı ve Resulün Sünnetine ulaşma imkânı olduğu halde ibadetlerinde Allah'a eş koşarak, Kuran ve Sünnete hüküm verme yetkisinin tamamen Allah'a ait olduğunu bildirmesine rağmen, kalkıp da Allah'ın kitabından başka küfrün mahkemelerine muhakeme olan kimselerin Müslüman olduğunu kim söyler ve onların mazeretli kimseler olduğunu savunursa apaçık bir şekilde sapmış olur. Bu tür iddialarda bulunanlar bu dinin kıyamete kadar baki olduğunu, Kitap ve Sünnetin her çağ ve her asırda insanların yolunu aydınlatacak şirkten ve müşriklerden uzak kalmak için baş vurulacak yegane ölçü ve kaynak olduğunu inkar etmiş olurlar. Allah'u Te'ala şöyle buyuruyor: Bugün sizin dininizi kemale erdirdim üzeriniz de ki nimetimi tamamladım. Size din olarak islam dan razı oldum(Maide:3) Allah (c.c) dinin tamamlandığını bildirdiği halde cehaletin mazeret olduğunu iddia ederlerse Allah ve Resulüne iftira atmış dolayısıyla kâfir ol muş olurlar. Gerçek manada olan bir Müslüman için bu tür kimselerin İslam lığın dan ve Müslümanlığından söz etmek mümkün değildir. Müslüman olduğunu iddia eden bu kimseler küfürlerinden dolayı müşrikleri tekfir etmeyip tagutların ekmeğine yağ sürdükleri gibi, bu dini yaşamayan hayatlarına şirk küfür karıştıran kimseleri de, bunlara gerçek İslam ulaşmadı diyerek tekfir etmemektedirler. Böyle olunca da onlara göre dünyada kâfir kimse kalmamış oluyor. Bir kimse küfür bataklığında olan kimseleri içinde bulunmuş olduğu küfrün den dolayı tekfir ederse. Artık bu kimseler ister anası, ister, babası veya akrabaları olsun hiç fark etmez bütün ilişkilerini islama göre düzenlemek zorundadır.. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: Eğer analarınız ve babalarınız imanı küfre tercih ederlerse. Onları yakın dostlar edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse bilsin ki onlar zalimlerin ta kendileridir.(Tevbe:23) Müseyyep b, Hazn (ra) şöyle rivayet etmiştir: Ebu Talip ölüm döşeğinde iken Resulullah ey amca la ilahe illAllah de kıyamet gününde kendisiyle sana şahadet ve şefaat edebileceğim bu kelimeyi söyle buyurdu. Ebu Talibin son sözü, ben Abdulmuttalibin dini üzereyim demek oldu. Resulullah (sas) Allah'ın kendisini men edinceye kadar, Allah'tan Ebu Talip hakkında mağfiret dileyeceğini söyledi. Bu konu üzerine Tevbe 113 ayeti kerimesi nazil oldu. ( Buhari:Müslüm) Abdulmuttalibe Resulullahın risaleti ulaşmamıştı. Eğer cehaleti özür sayanların anladığı manada hüccet ulaşmayan kimseler tekfir edilmemiş olsaydı, Abdulmuttalibin kurtulmuş olması gerekirdi. Oysa Abdulmuttalibe Resulullahın risaleti ulaşmamıştır. Bundan dolayı da cehaleti özür sayanlar. Abdulmuttalibi tekfir etmemeleri gerekir. Resulullah (sas) şöyle buyurdu: Allah'tan annem hakkında mağfiret izni istedim de, fakat bana sadece ziyaret izni verildi.(Buhari. Edep. Müslim) Cehaleti özür sayanlar. Resulullahın annesine hüccet ulaşmadığından dolayı özürlü sayıp Müslüman demeleri gerekirken, Müslüman olarak görmemektedirler. Eğer onların anlayışına göre hüccet ulaşmayan özürlü sayılıyor ise Resulullahın annesine tebliğ ulaşmadığından dolayı tekfir etmemeleri gerekir. Buda onların tam bir tezat içinde olduklarını gösteriyor. Yemenden Resulullaha gelen heyetlerin içinden bazıları Resulullaha Ya Muhammed. Bizim annemiz ve babamız çok hayırsever, insanlara işlerinde yardım ederdi şimdi ise annemiz ve babamız ölmüştür. Anemizin ve babamızın ahiretteki durumları nedir. Resulullah onlar cehennemliklerdir dedi. Heyettekiler arkalarını dönüp gitmeye kalkıştılar Resulullah arkalarından onlara benim annemde sizin annenizin yanındadır buyurdu(Siyeri,i bni hişam) Resulullah şöyle buyurdu: Mümin bir kimse öldüğünde sorulacak. Muhammed hakkındaki ilmin nedir. O kişi Muhammeddir. Okişi Allahın Resulüdür. Açık ayetlerle hidayet getirdi bizde davetine uyduk ve onu takip ettik bu soru üç defa sorulacak ve o kimse aynı cevabı tekrarlayacak. Öyle ise rahatına bak denilecek. Yok eğer münafık veya kalbinde şek olan birisi ise o soruya karşı, ben ne bileyim işittim öteki beriki bir şeyler söylüyorlardı. Bende söyledim cevabını verecek.(Buhari) Bu hadiste de görüldüğü gibi cehalet özür olsa idi kulaktan dolma bir şeyler duyan ötekinden berikinden bir şeyler işiten kimselerinde kurtulmaları gerekirdi. Günümüzdeki insanların imanıda ötekinden berikinden duyulan imandan ibarettir. İmran b Hüseyin den "Rasulullah (s.a.s) bir adamın kolunda halka takmış olduğunu görünce sordu bu nedir? adam da bu kötülüklerden koruyan bir şeydir dedi. Resulullah bu üzerinde olduğu halde ölseydin asla felaha ulaşamazdın buyur(Ahmed.Hakim.sahih senedle rivayet etti) Gerçekten cehalet özür olsa idi Resulullah o kimseye bu üzerinde olduğu halde ölseydin asla felaha erişemezdin demezdi. Bir sahabe için durum bu olursa kendilerine kitap ve sünnet ulaştığı halde hayatlarını bu kaynaklara göre düzenlemeyen insanların cehaleti nasıl mazeret ola bilir. Huzeyfe (r. a.) bir adamın kolunda hastalıktan korunmak için takılan bir ip görünce onu hemen koparıp attı ve şu ayeti kerimeyi okudu "Onların çoğu orta koşmadan Allaha iman etmezler." (Yusuf. 106 Ebu Hatim. sahih senetle) Kendilerini islama mensup ettikleri halde amellerinde Allaha şirk koşan, kuran ve sünnete dayanmayan bir sistemi isteyen parti ve derneklere üye olan, İslami olmayan bayramları kutlayan, küfür olan yasalara boyun eğen onları destekleyen, islamla alakası olmayan kimseleri başlarına seçen, helali haram haramıda helal yapılmasına ses çıkarmayan bir toplum nasıl olurda mazeretli olabilir.? Cehaletin özür olduğunu iddia eden bu kimseler. Bu iddialarını ileri sürerken hangi noktaya varmak istiyorlar.! Bunu savunmalarındaki asıl amaç gaye nedir.!!! Niçin bu meseleyi büyütüp tartışma alanına sokuyorlar. Şayet cehalet özür kabul edilirse yeryüzünde kâfir müşrik diye bir kavram kalmamış olur. Artık şirk üzere olan bütün fırkalar, Yahudiler. Hıristiyanlar ve müşrikler özürlerinden dolayı tekfir edilmemeleri gerekir. İşte bu kimselerin fikir babaları olan satılmış belamlar. Kendilerini kiralayan tagutlara yardım etmek ve onların koltuklarını dahada sağlamlaştırmak için cehaletin özür olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bugün dünyada İslam devleti kisvesine bürünmüş haylı devlet bulunmaktadır. Halkının büyük bir çoğunluğunun Müslüman olduğunu iddia eden gerçekte Müslüman olmayan büyük bir kitle oluşturmaktadır. İşte bu belamlar cehalet özürdür derken islamın hâkim kılınmasına değilde, tagutların dahada bu cahil halkı uyutarak kendilerine kul köle olmalarına yardımcı olmuşlardır islamı öğrenmeden yaşamadan beşeri kanunlara muhakeme olan kimselerinde hala Müslüman kalabileceklerini iddia etmişlerdir. Oysa Allah (c.c.) tövbe 6 ve bu ayete benzer bir çok ayeti kerimede bilgisizliğin özür olmadığını bildirmektedir. HİDAYETE TABİ OLANLARA SELAM OLSUN. Alıntı
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
27 Eylül 2013, 20:02 | Mesaj No:44 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 | Cevap: İslam Da Bilmemek Mazeretmi / Tebliği Edilmeden Tekfir Edilir mi?
site yönetimine rica etsem MÜSLÜMANLARDAN OLARAK yaptığım katılımlara ne oldu...
__________________ önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ... |
09 Kasım 2013, 22:04 | Mesaj No:45 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Cevap: İslam Da Bilmemek Mazeretmi / Tebliği Edilmeden Tekfir Edilir mi?
Bayagı uzun ama çok yararlı bir konu paylaşmışsınıs ellerinise saglık
__________________ |
09 Kasım 2013, 22:07 | Mesaj No:46 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: İslam Da Bilmemek Mazeretmi / Tebliği Edilmeden Tekfir Edilir mi? |
11 Kasım 2013, 20:40 | Mesaj No:47 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 | Cevap: İslam Da Bilmemek Mazeretmi / Tebliği Edilmeden Tekfir Edilir mi?
konu güncelll...
__________________ önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ... |
11 Kasım 2013, 21:46 | Mesaj No:48 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Cevap: İslam Da Bilmemek Mazeretmi / Tebliği Edilmeden Tekfir Edilir mi?
aaa benim mi üyelim silindi:( iyide ben bişe yapmadım kiii:(
__________________ |
11 Kasım 2013, 23:32 | Mesaj No:49 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: İslam Da Bilmemek Mazeretmi / Tebliği Edilmeden Tekfir Edilir mi? |
12 Kasım 2013, 00:05 | Mesaj No:50 | |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cevap: İslam Da Bilmemek Mazeretmi / Tebliği Edilmeden Tekfir Edilir mi? Alıntı:
bi ara deli damarın tutmuştu.o zamanlar baba olmamıştın daha üyeliğimi silin talebin olmuştu.bende damarının seline kapılmıştım. öylemiii peki sileyım bari demiştim hatırladınmı ağa
__________________ Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır. | |
Konuyu Toplam 12 Kişi okuyor. (0 Üye ve 12 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Kurbanınızı buna göre kesin tebliği | EyMeN&TaLhA | İslami Haberler | 1 | 08 Ağustos 2014 13:27 |
Erdoğan ve oğlu derdest edilmeden bitmeyecek ! | JAZARİ | İslami Haberler | 2 | 28 Aralık 2013 07:48 |
İman İddiası, İtaat ile İspat Edilmeden İnsanı Kurtaramaz! | YASEMİN ATAMAN | Muhtelif Konular | 0 | 09 Şubat 2012 21:57 |
Günah işleyenler tekfir edilir mi? | MERVE DEMİR | Soru Cevap Arşivi | 0 | 08 Nisan 2009 12:29 |
Peygamberlerin Tebliği Sırasında Müşriklerin Direniş Psikolojisi | MERVE DEMİR | Kur'ân-ı Kerim Genel | 0 | 19 Mart 2009 11:31 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|