Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   İslam/Dinler/Mezhepler (https://www.forum.medineweb.net/219-islam-dinler-mezhepler)
-   -   Ey Osmanlı! (https://www.forum.medineweb.net/islam-dinler-mezhepler/14352-ey-osmanli.html)

KuM TaNeSi 22 Nisan 2009 13:13

Ey Osmanlı!
 
Ey Osmanlı!
Değer verene değer verilecekti. Korumaya çalışan korunacaktı. Seven sevilecek; muhabbet duyulacaktı. Evet O seni çok seviyordu. Çünkü sen de O’nu çok seviyordun. O ve O’na ait her şeye derin bir muhabbet besliyordun. Asırlar süren ömrünce de bunu hemen her fırsatta gösterdin.
Daha gencecik iken O’nun getirdiği kitaba saygısızlık olur diyerek bütün bir gece Kur’anın bulunduğu odada ayaklarını uzatıp yatmamıştın.
Tarih boyunca onlarca devletin kapısına gelip gelip hüsran içinde geri döndüğü İstanbul’u sırf O’nun müjdesine ermek için fethetmiştin. Bu güzel beldeyi alınca “Kendisine bir saray yaptırmayacak mısınız?” diye sorduklarında: “O güzel peygamberin mihmandarını bulup ona türbe yaptırmadan kendime bir saray yaptırmaya haya ederim” demiştir. Senin fikrinde hep O güzeller güzeli olduğu gibi zikrinde de faaliyetlerinde de hep O vardı. O’nun yüzyıllar verdiği müjdeyi gerçekleştirme şevkiyle İstanbul’a yüklendiğinde Boğazı tutmak için Rumeli yakasına bir kale inşa etmen gerektiğinde kale duvarlarını Kufi hatla Muhammed yazarak inşa etmiştin. Sen bu anlamlı davranışında Diyar-ı Rum denen toprakları O mübarek isimle mühürleyerek Diyar-ı İslam haline getirmiştir.

KuM TaNeSi 22 Nisan 2009 13:14

RE: Ey Osmanlı!
 
Ülkeyi yönetme vazifesi sana verildiğinde vazifenin bilincinde olarak ilk önce Yüce Peygamberin mihmandarı Eba Eyyub’el Ensari’nin huzuruna gitmiş Ceddin Osman Bey’in kılıcını O’nun huzurunda kuşanmıştın. Aslında imkan olsa Sen Ey Güzel Osmanlı gider o mübarek kılıcı Sevgililer Sevgilisinin huzurunda Medine’de Ravza-i Mutahhara’da kuşanırdın. Sen; “Ben senin bastığın yerin hadimiyim” demiştin. Bunu söylerken samimiyetini gösterme adına da Kabe’nin avlusunu süpürttüğün tavus tüylerinden birini tacına takmıştın. Bununla da yetinmemiş O’nun mübarek ayak izini: “N’ola başımda tacım gibi taşısam daim…” diyerek sorguç gibi tacının üzerine koydurmuştun.
Her işinde o güzel Rasül’ün işaretini beklemiştir. Kıbrıs fethedilip bunun şükrünü eda etme adına br cami yaptırmak istediğinde camiyi inşa edeceğin yeri bile O söylemiştir sana. Ama sen de O’na karşı son derece saygılıydın. Sultan Ahmed Camiine altıcı minareyi O’nun mescidine yedincisi ekletmeden yaptırmayı saygısızlık addetmiştin.Mısır’ı fethettiğin zaman Kutsal Emanetler ile Hicaz Emiri sana bağlılığını bildirdiğinde gözlere sürme bu emanetlerin başında kesintisiz Kur’an okumayı başlatmş bu işin otuz dokuz hafız görevlendirilmiş kırkıncı hafız olarak da kendini vazife kılmıştın.

KuM TaNeSi 22 Nisan 2009 13:14

RE: Ey Osmanlı!
 
O gözlere sürme Sakal-ı Şerifleri cam ampullere bir bir koydurarak Güzeller Güzelini’nin bu mübarek hilyelerini her insan görsün diyerek dünyanın dört bir tarafına dağıtmıştın. Sadece mübarek sakallar mı? Sen O’na ait her şeye düşkündün. Hz. Peygamber’in Kab Bin Zübeyr’e hediye ettiği mübarek hırkası dönüp dolaşıp senin ülkene geldiğinde heyecanlanmış onu muhafaza etmek için hemen bir cami yaptırmıştın. Hırka-i Şerif’in adıyla anılacak bu camide koruncak olan Peygamber Hırkası bundan böyle halka buradan sergilenecek sen muhafaza edecektin.
Sen O’nun adına da müştaktın. Bu nedenledir ki her yerde O’nun adını anmış O’nun türkülerini söylemiştin. Çocuklarını bile O’nun adıyla uyutmuştun O’nun adıyla büyütmüştün. Tarihte kaç sülale vardır senin kadar Peygamber adını nesillerine çok koyan. Sen çevreni Ahmetlerle Mahmutlarla Mehmetlerle süslemiştin. Topkapı Sarayı avlusunda Güzeller Güzelin’nin sancağını selamlamadan hiçbir sefere çıkmamıştın. Avrupa’da O’nu alaya alan bir oyun sergilendiğinde hasta halinle kükremiş ve: “Tiz o oyunu kaldırın yoksa tüm Alem-i İslam’ı aleyhinize ayaklandırırım” diyerek vefanın en güzel örneğini sergilemiştin. O’nun beldesinden demiryolu hattı geçirirken bu mübarek toprakları gürültüye boğmamak için tren raylarına keçe döşemiştin. O'nun ümmetidir diyerek her sene Süme Ayları ile Hicaz bölgesinin halkına altın ve mücevher dağıtmıştın. Süme Aylarına o kadar çok önem veriyordun ki kervanların İstanbul’dan ayrılma zamanı geldiğinde bütün işlerini bir yana koyuyor onları uğurlamak için bizzat yollara çıkıyordun. Süme Alaylarını uğurlama vazifesinden seni en ağır döneminde Süme Alayının çıkış gününü bir gün öncesine aldırarak onları uğurlama törenine katıldığını tören bitiminde de daha Topkapı Sarayı avlusundan ayrılmadan bir köşeye yığılarak Hakk’ın rahmetine kavuştuğunu hatırlıyor ve sendeki vazife şuurunun hassaiyeti karşısında hayretler içinde kalıyoruz.

KuM TaNeSi 22 Nisan 2009 13:14

RE: Ey Osmanlı!
 
Sen O’nu sevdiğin gibi; O’nun sevdiklerini de seviyordun. O neye düşkünse sen de ona düşkündün. O Alemlerin Rahmeti Medine’de yüzünü Kudüs’e dönüp namaz kılarken gönlünün asıl kıblesi olan mekanı özlediği gibi buraları da özlememesi düşünülemezdi. Sen de orayı ve orasıyla ilgili her şeyi çok seviyordun. Her sene bu kutsal evin örtüsünü İstanbul’da bizzat altın yaldızlarla hazırlıyor Süme Alayları ile oralara gönderiyordun. Bir önceki örtüyü de Allah’ın evine tam bir sene dokundu” diyerek kutsal sayıyor en değer verdiğin mekanların baş köşesine asıyordun. Bugün hangi selahaddin Camiine girsek duvarlarında senin eserin bir mübarek bez görülüyor. Ve senin ona muhabbetin karşısında iki büklüm oluyoruz; Sadece örtü mü? Hayır değil. Sen oraların taşına bile hayrandın. Kabe’nin köşesinde duran Hacer’ül Esved’i sırf peygamber öptü diye korumuş etrafını altınla kaplamıştın. Bu kaplama esnasında taşın küçük bir parçası kırılmıştı. Sen o taş parçasını eller üzerinde dualarla İstanbul’a kadar getirmiş Camilerinin ve türbelerinin kapılarına koydurmuştun. Bugün Kanunu Sultan Süleyman Han Hazretlerinin türbesi ve Sokulu Mehmet Paşa Camisinin kapısının üzerine bakıp ta kara bir taşı altın çerçeveler içinde orada görünce hayran olduğun değerlere sahip çıkamadığını görüyor ve utancımızdan yerin dibine geçiyoruz.
Evet Sen çok müşfiktin sen çok vefalıyıdn sen o güzeller güzeli Peygamberimizi en iyi anlayanlardandın. Sen O’nu çok sevdin ve bu anlattıklarımız gibi daha nice güzelliği O’nun adına sergiledin. Başta da söylediğimizi gibi değer verene elbette değer verilecektir. Korumaya çalışna korunacaktır. Seven sevilecek. Muhabbet duyana muhabbet duyulacaktı. Elbette ki seni unutmadı seni çok sevdi. Ve ne zaman ki sen O’nun O ağızlara tat güzel adını anarak O’nu çağırdın O hemen senin yanında oldu.
Örnek mi istiyorsun Ulubatlı surların en yükseğine tırmanmış ve burçlara sancağı dikmişti. Kanlar içinde gözlerini ötelere açmak üzere iken; tebessüm ediyordu. Sen O’na neden tebessüm ettiğini sormuştun. O da sana Peygamberimizi az önce surlarda gezerken gördüğünü söylemişti. O güzeller güzeli o gün seni yalnız bırakmamıştı.

KuM TaNeSi 22 Nisan 2009 13:14

RE: Ey Osmanlı!
 
Mısır seferine çıkmıştın. Yazın sıcağın dünyada hemen hiçbir canlının göze alamayacağı bir şeye girişmiştin. Kavurucu Sina Çölünü geçmek. Hem de dev bir ordu ile çölün ortalarında Peygamberi önünde sana yol gösterirken görmüştün. Öyle saygılıydın ki hemen atından inmiş kavurucu kumları yürüyerek kat etmeye başlamıştın. Sen attan inersinde ordu durur mu? Kalabalık ordunun tamamı atından inmiş ve seni takip etmişti. Bu tarihin durup kulak vereceği bir sahne idi ki; O seni oralarda da yalnız bırakmamıştı. Ya Çanakkale o bambaşka bir destan idi. Dünyaya altı yüz sene huzur ve adalet dağıtmış iken bir zaman sonra zaafa düşmüştün.
Hastalanmış ve elden ayaktan kesilmiştin. Sen güçlü iken köşe bucak saklanacak yer arayanlar senin bu durumun karşısında meydanlarda ileri geri konuşmaya başlamıştı. En büyük arzuları da seni bitirmek ve dünyayı arzu ettikleri gibi paylaşıp tüketmekti. Ve onlar senin üzerine üşüştüler. Bu senin varlık ve yokluk savaşındı ya ölecek ya da öldürülecektin. Çanakkale sırtlarında sıkıştığın bir anda yürekten bir haykırışla yardım istemiştin. Ondan “Yetiş yetiş Ya Muhammed kitabın gidiyor!” demiştin. Sen çağırdığında O hiç durur muydu? Sen O’nun getirdiği din adına bu sırtlarda can verirken O’nun gönlü hiç razı olabilir miydi Medinelerde kalmaya?. Ravza-i Mutahhara’nın türbedarına öyle dememiş miydi rüyasına; “Ben şimdi Medine’de değilim Çanakkale deyim. Çok zor durumda olan asker evlatlarımı yalnız bırakmaya gönlüm razı olmadı şimdi onlara yardım ediyorum.” İşte dinine yüzyıllarca kol kanat gerdiğin Yüce Rasülün sana düşkünlüğü.
Ne Mutlu Sana Ey Osmanlı
Ne mutlu senin ahlaki seviyeni anlayacak sana gerçek torun olabilenlere. Ne mutlu sevdiklerini sevenlere ve yine ne mutlu düşkün olduklarına düşkün olabilenlere…


-bir dergiden alıntıdır-


SAAT: 06:41

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321