Hanımların ailedeki görevleri

[MERVE DEMİR]

Hanımların ailedeki görevleri

KADININ AİLEDEKİ GÖREVLERİ

İslâm ahlâkı, hayatın tüm alanlarında olduğu gibi aile kurumunda da başıbozukluğu kabul etmez. Bu sebeple, bir sosyal kurum olması itibariyle, aile içinde de bir düzenin hakim olması gerekir ki, bu da ailede bir otoritenin bulunması ile sağlanır. İslâm, bu yetki ve sorumluluğu, belli şartlar içinde erkeğe vermiştir. Bu durumda, aile düzeninin huzur ve saadetinin sağlanması için, her otorite sahibine olduğu gibi, aile reisine de saygılı olmak, kadının başta gelen ailevî sorumluluğudur. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Kadın, kocasının hakkına riâyet etmedikçe, Rabbinin hakkını (emrini) yerine getirmiş olmaz." (İbn Mâce, Nikâh 4) "... Erkek, ailede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur." (Buhârî, Cum'a 11; Müslim, İmaret 20) "Kocasını memnun bırakmış olarak ölen kadın, cennete girer." (Tirmizi, Radâ 10; İbn Mâce, Nikâh 4). Kadın, yöneticilik ve sorumluluk bakımından aile reisliğine getirilen kocasının meşrû arzularına saygı göstermekle mükelleftir. Kocasının malını, aile sırlarını, namusunu ve çocuklarını da korumak mecburiyetindedir. Kocasını meşrû yollarla tatmin/memnun etmeye çalışmak, çocuklarını güzelce yetiştirmek ve yabancılara karşı tesettürüyle, davranışlarıyla namusunu muhafaza etmek: Müslüman hanımın ailedeki en önemli üç vazifesi bunlardır. "Sâliha (iyi) kadınlar, itaatkârdır. Allah, kendilerini (haklarını) nasıl koruduysa, onlar da öylece gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyanlardır." (4/Nisâ, 34). Peygamberimiz'in müjdesi de şöyledir: "Kadın, namazını kıldığı, orucunu tuttuğu, namusunu koruduğu ve kocasına itaat ettiği zaman, cennet kapılarının dilediğinden girsin." (Ahmed bin Hanbel, I/191)
Kadının en başta gelen görevi, iffet ve namusunu korumasıdır. Kadın, gözünü haramdan sakınarak, ırzını koruyarak, görülmesine müsaade edilen yerlerin dışında, örtülmesi gerekli yerlerini örterek bu görevini yerine getirir (Bkz. 24/Nûr, 31; 4/Nisâ, 34; 33/Ahzâb, 59). Evdeki işlerle ve çocukların yetiştirilip büyütülmesiyle daha çok ilgilenme durumunda olan kadın, dışarı çıkarken câhiliyye çıkışı ile çıkmayacaktır (Bkz. Ahzab suresi, 33). Câhiliyye çıkışı, yabancı erkekler için süslenme, ince veya dar elbiseler giyme, açılıp saçılarak sokağa çıkmayı içermektedir. Kadınlar, cinselliklerini sadece kocalarına karşı kullanmalı, kocasının yanında dişi; diğer insanların yanında kişi olarak yer almalıdır. Kocasına karşı süslenmeyi ibâdet bilmeli, onu doyurabilmelidir.
Kadın, iyiliği emir ve kötülükten yasaklama görevini, sadece fıtrî öğretmenleri olduğu çocuklarına karşı değil; eşinde gördüğü yanlışları düzeltmek ve doğrularını arttırmak için kocasına karşı da uygulayabilmelidir.
Hanımların bu aile içi görevleri yanında, tabii ki, erkeklerin de görevleri vardır
alıntı

[Hazan Mevsimi]

Hanımların eve bağlanıp hayırlı işlerin en önemlilerinden olan insan yetiştirmeye çalışmalarının kıymetini ve ecrini bilirler

[NİLGÜN YAZAR]

"Kadın, namazını kıldığı, orucunu tuttuğu, namusunu koruduğu ve kocasına itaat ettiği zaman, cennet kapılarının dilediğinden girsin."
böyle bir hadis mi varmış şimdi. namazı, namusu tamam anladık da, şu kocaya itaat kısmı işkillendirdi beni sanki. cennetin anahtarı neden kocaya itaatten geçer ki ben de bunu anlamam.burada erkeksi ffıkıhçıların bir parmağı var gibi geliyor bana. şayet bu gerçekten hadisse bişey diyemem elbette.
şayet değilse ahirette iki yakam yakalarında olacak bu hadisleri uyduranların.

[NİLGÜN YAZAR]

"Kadınlar, cinselliklerini sadece kocalarına karşı kullanmalı, kocasının yanında dişi; diğer insanların yanında kişi olarak yer almalıdır. Kocasına karşı süslenmeyi ibâdet bilmeli, onu doyurabilmelidir. "
kocasının yanında dişi, insanların yanında kişi olarak yer almalılar öyle mi?
ey yumurtaya can veren yüce rebbim! bu kadınlar neden kendilerini bu kadar aşağılamak isterler hiç anlamam.
yani şimdi kafası çalışan bir kadın nerede ne olacağını belirleyemeyecek kadar aciz midir? bunu ayırt edemeyecek kadar kafası basmayan bir kadın zaten hiç bir şey öğrenmeden de bundan sonrası için yaşama devam edebilir.
bunların altını çizmeye ne gerek ola ki? bir de anlamadığım şey, bir kadın kocasının yanında sadece dişilik özelliğiyle mi var olabilir? bu kadın kişilik özellikleriyle de var olmaz mı? bu gereksiz bilgileri ne diye ifşa edip, birilerinin egolarını şişirirsiniz ki? tuhafsınız gerçekten. ya da ben yanlış yerdeyim.

[Yitiksevda]

"Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır." (Hucurat Suresi, 13)


Nilgün Hocam Hadis olarak rivayet edilenlere kimden olursa olsun Kuran gözü ile bakarım: Kurana uygun ise Peygamber efendimizin söyleyebileceğine kanaat getirebilirim ama yinede kesin gözü ile bakamıyorum çünkü Efendimizden sonra başlayan İç karışıklıklar neticesinde Kuran'a ilişemeyenler İslamın içine ancak Uydurma hadisler bidat ve hurafeler ile girebilmişlerdir.Peygamber efendimize ait olan sözler kesinlikle Kurana uygun sözlerdir İyiliği ve Merhameti emreden bir din olan İslam Kadın veya Erkek ayrımı yapmamıştır Kuran'a göre Takvaca üstünlüğü esas almıştır.

Kuran islamına göre Kadın ve Erkeğin birbirlerine karşı sorumlulukları bellidir.

Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. İyiliği emrederler; kötülüğe engel olurlar. Namaz kılarlar, zekat verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hakimdir.
(Tevbe 71)

Ve Rableri onların dualarını şöyle cevaplar: "İster erkek, ister kadın olsun, (Benim yolumda) çaba gösterenlerden hiç kimsenin çabasını boşa çıkarmayacağım: (çünkü) hepiniz birbirinizin soyundan gelirsiniz. Zulüm ve kötülük diyarından kaçanlara, yurtlarından sürülenlere, Benim yolumda eziyet çekenlere ve (bu yolda) savaşıp öldürülenlere gelince; onların kötülüklerini mutlaka sileceğim ve onları, Allah'tan bir mükafat olarak, içinden ırmaklar akan hasbahçelere sokacağım: Zira mükafatların en güzeli, Allah katında olanıdır."
(Ali İmran 195)

Kuranın geneline baktığımızda Hitap kadın ve erkeğe eşit şekilde yapılmıştır.Bakış açımız Kuran olunca Rivayetlerin değerlendirmeside Kurana göre olur Allah resulü veda hutbesinde şöyle buyurmaktadır:

Ey İnsanlar

Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emaneti olarak aldınız. Onların namus ve ismetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki haklarınız, aile namusu ve şerefinizi kimseye çiğnetmemeleridir.

[NİLGÜN YAZAR]

bunun altına imzamı atarım işte. yoksa dinden de olacam valla

[kebuter]

kadinin esine karsi cinsel kimligi ile on plana cikmasinin elestirilcek hicbir tarafi yok, nikah dedigimiz sozlesmenin, kadin erkek arasindaki hangi tur iliskiyi mesrulastirmaya yonelik oldugu da bunu gosteriyor zaten. bir kadinla bir yerde oturup konusmak icin nikaha gerek yok degil mi? demek ki esler birbirinin farkli kimliklerinden yararlanmak icin nikah bagi ile mesrulastirmaya girisiyorlar. disiligin on plana cikmasi kisiligi geriye itmek ya da oldurmek demek degildir. bir sosyal ortamda oldugunuzu dusunun, orada da birisine aniden birsey oldu ve bir doktor, meslegini on plana cikararak olaya mudahale etti, simdi doktor tum haysiyet, onur, kisilik, seref gibi kimliklerini geri plana mi itmis oldu, ya da onlari yok etmis mi oldu? boyle bakmak lazim.

bu yazida kadini baz aldigimiza bakmayin, erkek de esine karsi ayni sekilde olmali tabii ki, kadin ustunden gidilmesi mecburiyet degil aslinda.

[NİLGÜN YAZAR]

yapılan alıntı yazıda durum tasvir ettiğiniz şekilde değil efendim. orada sizin ifade ettiğiniz gibi makul bir ifade yok. ben ifadelerin rahatsız ediciliğine, ucuzluğuna ve basitliğine yorum yazdım. evliliğin gayesini, kişilerin rollerini bilecek kapasitedeyim. bir çok insan gibi. yok orda dişi, burda dişi olmak.ifadeyi kısırlaştırmakla beraber, aşağılayıcı bir üslup katmış. bu tarz hassas konularda sırf vaaz vereceğim diye bir şeyleri katletmeye gerek yok diye düşünüyorum. sizin anlatmaya çalıştığınız şeyi bilmediğimi zannetmeyin yani. zahmet etmişsiniz.

[kebuter]

nilgun hanim, ben de ifade tarzindan rahatsizlik duymamaniz gerektigini belirtmeye calistim, cunku kadinin disi yonune kuran da vurgu yapiyor, simdi o zaman rabbimize mi hasa bugzedecegiz? kuranin vurguladigi bir mevzuyu kulun da vurgulamasinda ne beis olabilir? o zaman kuranin ifadesinden de rahatsizlik duyuyor olmaniz gerekmez mi? mesele onlari bilecek kapasiteye sahip olup olmamak degil, tartismayi o boyuta kendiniz getiriyorsunuz. ve kuran kadin icin bu vurguyu yaparken, kadini disi bir nesneye mi indirgemis oluyor yoksa allahin insanlar uzerindeki boyle bir nimeti ve lutfunu mu bildirmis oluyor?

[NİLGÜN YAZAR]

ben mi anlatamıyorum, siz mi anlamamakta direniyorsunuz bilemedim. kuran'a kafa tutan yok burda.ama konuyu öyle bir yere çekiyorsunuz ki, sanki ben kuranın vurguladığı şeylere kafa tutan oluyorum.ben ne kadar anlatırsam anlatayım kişi anlamak istediği gibi anlarmış. ikimizden birimiz bu yanılgının içindeyiz.bu manasız tartışmaya burada son vermek herkesin sinir sistemi için daha iyi olur diye düşünüyorum.