|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Boşluk,Açılış Tarihi: 03Haziran 2009 (16:46), Konuya Son Cevap : 22Haziran 2009 (18:46). Konuya 11 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03Haziran 2009, 16:46 | Mesaj No:1 |
SORU : Huden lil muttekîn ? SORU : Huden lil muttekîn ? Alın size kocaman bir soru: Bakara 2. ayet neden “Huden li'l-muttekîn” (takva sahipleri için tarifsiz bir hidayettir) diye biter? Neden “takven li'l-muhtedîn” (hidayete erenler için takva kaynağıdır) diye değil? | |
Konu Sahibi Boşluk 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
BOŞANMAMAK İÇİN ELİNİZDEN NE GELİYORSA ONU YAPIN... | Serbest Kürsü | Esma_Nur | 2 | 1721 | 18 Eylül 2009 21:18 |
ERDOĞANDAN KABİNEYE KÜRT / TÜRK ŞİİRİ | İslami Haberler | dua dilencisi | 1 | 2054 | 13 Eylül 2009 11:46 |
AZİZİM ! | Şiirler ve Şairler | namzet davadar | 1 | 1325 | 02 Eylül 2009 22:04 |
Şaka Gibi...27 sene küs kaldılar, peşpeşe öldüler | Fıkralar-Hikayeler | Esma_Nur | 1 | 1472 | 24Haziran 2009 18:14 |
KUTSALA DOKUNMA(MA)K ÜZERİNE !.. | Serbest Kürsü | Boşluk | 0 | 1525 | 05Haziran 2009 18:57 |
03Haziran 2009, 17:42 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | RE: SORU : Huden lil muttekîn ?
Niye değil? Öncelikle ayetin önünü okuduğumuzda belli olur. Ayette anlatılan Kitabın özelliğidir.Kitap yani Kurân ancak muttakiler için hidayettir. Eğer "takven lil muhtedin "denmiş olsaydı onlam şöyle olurdu; "Bu kitap hidayette olanlar için takvadır" Bu ise anlamsız bir cümle olurdu.Kitap takva sahibi olamaz çünkü kitap cansız bir nesnedir.Bu cansız nesneye bir işlev yapması istenemez.Cansız bir varlık neden sakınacaktır.Hareket etmeyi bilmiyor ki sakınmayı bilsin. Sakınma,canlı varlıklara mahsus olan bir eylemdir.Canlının fonksiyonu cansız varlığa verilemez. Cümlenin tersten okunarak yeni bir cümle kurulması da gramer kurallarına da (mana olarak)uymaz.Mesela "Her kitap güzeldir" yerine "her güzel kitaptır" denirse karşımıza anlamsız cümle çıkmış olur. |
03Haziran 2009, 17:45 | Mesaj No:3 |
RE: SORU : Huden lil muttekîn ?
Karşımıza anlamsız bir cümle çıktığından değil belki de,mesela...Oysaki vahiy, “Kur'an hidayete erenler için takva kaynağıdır” demek isteseydi öyle derdi, ama demedi. Ya ne dedi? “Kur'an takva sahipleri için tarifsiz bir hidayettir” dedi... Kafa konforunu bozan bir şey fark ettiniz mi? Mesela: Önce HİDAYET, Sonra TAKVA mı olur; Yoksa; Önce TAKVA, Sonra HİDAYET mi olur ? | |
03Haziran 2009, 17:59 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | RE: SORU : Huden lil muttekîn ?
Değerli Kardeşimiz; Cevap 1: Ayette geçen Huda kelimesini ismi fail manasına gelen bir mastar olarak alınmalıdır. “Hidayete erdiren/yol gösteren/rehberlik eden” anlamında. Burada takva hidayetin sebebi ve bir vesilesidir. Kur’an, iman ederek takvayı göstermeyen/takvalı olmayanlara rehberlik etmez. Onlara cennet yolunu göstermez. Çünkü, imtihanın gereği olarak -ilahî tebliği duyduktan sonra- ilk adımı insanın atması gerekir. Ayrıca, bu ifadeden “takva sahiplerinin hidayetine hidayet katarak onlara rehberlik eder” manasını da anlamak mümkündür. -Kur’an takva sahipleri için doğru bir rehberdir. Daha önce, mümin olanların hali bunun şahididir. -Kur’an, halihazırda hayatta olan takva sahibi müminlerin rehberidir. -İleride imana gelecek olan takva sahiplerinin rehberidir (krş. Taberî, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri). Bütün bu yorumlar gösteriyor ki, “Takva hidayet için bir anahtardır” Cevap 2: Kendisinde şüphe olmayan bu Kitap Müttakîlere hidayetin ta kendisidir. Sapıklıktan çıkıp hakkın korumasına girmek yeteneğine sahip olanlara hakkın hükümlerini bildirecek bir delil, doğru yolu gösterecek apaçık bir belgedir. Diğer bir ifade ile bu kitapta pek büyük bir hidayet-i rabbaniye vardır. Fakat müttakî (günahlardan sakınan)ler için. Çünkü bundan faydalanarak istenen gayeye erecek olanlar; şek ve şüpheden, şüpheli yollardan sakınarak kendilerini koruma, akibetlerini kazanma kabiliyetine sahip bulunan müttakilerdir. Gerçi bu kitap esas itibariyle "İnsanlar için hidayettir." Genellikle insanları irşad ve doğru yolu göstermek için inmiştir. İyilik ve yumuşaklıkla yol göstermek demek olan bu hidayetin, bu çağrı ve rehberliğin esas itibariyle şuna buna tahsis edilmesi yoktur. Fakat hidayetten istenen şey ihtida yani maksada kavuşma gayesi, şimdiki halde veya gelecekte, sakınma sıfatına sahip olanlara nasip olacak, fıtrî kabiliyetlerini kaybetmiş olanlar bundan faydalanmayacak ve belki zarara uğramış olacaklardır. "Biz Kur'ân'ı, iman edenler için bir şifa ve rahmet kaynağı olarak indiriyoruz. Kur'ân, zâlimlerin ise ancak zararını artırır." (İsrâ, 17/82). (Elmalılı Tefsiri) Müttakiler kelimesinin lügat mânası, "sakınılması gereken şeylerden sakınanlar" demektir. Kur'an'da ve özellikle bu âyette geçen takvanın mânası onu takip eden âyetlerde açıklanmıştır. Buna göre takva sahibi kimselerde şu beş vasıf vardır: Gayba iman etmek, namazı doğru ve devamlı kılmak, Allah'ın verdiklerin*den bir kısmını O'nun rızâsı için harcamak, Kur'an'a olduğu gibi diğer peygam*berlere gönderilen kitaplara da inanmak ve âhiret konusunda kesin inanç sahibi ol*mak. Bu vasıflan kendinde gerçekleştirmiş olan mümin takva sahibidir, müttaki-dir. Böylece takva sahibi olan müminlerde hâsıl olan şuur, duygu ve davranışlarla ilgili başka açıklamalar da yapılmıştır. Konuyla ilgili birkaç hadisin anlamı şöyle*dir: "Kul, sakıncalı olana düşmemek için sakıncasız olandan da çekinmedikçe tak*va sahibi olamaz"(Tirmizî, "Kıyâme", 19; İbn Mâce, "Zühd", 24.) "Kul, vicdanı*nı rahatsız eden şeyi terketmedİkçe takva derecesini elde edemez. (Buhârî,"Imân", I.) Ebû Hüreyre'ye nispet edilen bir benzetme, "Yolda yürürken dikenler görürsen ya yolu değiştirirsin ya da dikene dokunmadan geçmenin bir yolunu arar ve bulur*sun; işte takva da budur; hayatı Allah Teâlâ'nın yasakladığı kötülüklere bulaşma*dan yaşamaya çalışmaktır." (Kuran Yolu, ilgili ayetin tefsiri) Selam ve dua ile... |
03Haziran 2009, 18:02 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | RE: SORU : Huden lil muttekîn ?
Şimdi olaya bir de şu açıdan bakalım Başka ayetlerde "huden lin nas" yani "insanlar için hidayet" ifadesi vardır.Yani Kur'an bütün insanlar için bir hidayet kaynağıdır,yön bulmadır,çıkmazdan kurtulma vesilesidir.Bütün insanlar için hidayet olmasına rağmen bütün insanlar hidayete eremiyor.İşte burda "takva" kavramı devreye giriyor. Bu Kur'an takva sahipleri/erdemli olanlar/Allah'ın helal ve haram sınırlarına riayet edenler/koruyanlar için yol gösterici oluyor. Kur'anın hidayete ulaştırması için takva gerekli.Takva sahibi olmadan hidayet olmaz.Takva hidayetin vesilesi olmuş oluyor,hidayetin aslı olmuyor. Bir anlamda hidayeti asıl olarak kabul edersek,takvayı usül olarak kabul edebiliriz.Aslıla ulaşmak için usulü bilmemiz,yaşamamız gerekir ki Allahın istediği din olsun.Zaten ayetin hemen akabinde takva sahiplerinin özellikleri de tek tek sayılıyor |
03Haziran 2009, 18:18 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | RE: SORU : Huden lil muttekîn ?
Eğer Allah istemiş olsaydı sizi tek bir ümmet yapardı. Lâkin o, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidâyete erdirir. Ve siz amellerinizden mesul olacaksınız.” ( NAHL 16/93 ) Bu ayeti nasıl yorumlamak gerekiyor dersiniz?.. Şayet hidayet de dalâlet de Allah’tan ise, kulun üzerine düşen ne? Nasıl mesul olabiliyor? Bu şartlarda, bireyin yaptıklarından sorumlu olması düşünülebilir mi? Mantıken olmaması lâzım. Ama oluyor. Konuyu oldu bittiye getiren ve kadercilik kapsamında değerlendirmek isteyenler için ilk uyarı Hz. Muhammed’den... Onun, “ Allah’ın takdiri bu, bana bunu cebren yaptırıyor, diyen Cebriye görüşünün sonu cehennemliktir” şeklindeki uyarısını hatırlatalım. Demek ki, bu açıdan yaklaşarak soruyu çözebilme imkânımız yok. Sufi gözle -teklik açısından bakmadıkça- çözülecek gibi de görünmüyor. Şimdi varsayım olarak Ben ve Sen gibi iki varlık düşünelim. ‘Ben’ O’nun Ahadiyet yönünü yani hüviyetini, ‘sen’ ise kulluk yanını temsil etsin. Benlik ile ‘hidayeti’ ve ‘dalâleti’ oluştururken, sen yönüyle birey, yaptıklarından sorumlu tutuluyor. Yani bir bakıma Allah dilediğini yapıyor, kul sorumlu oluyor. Burada alt boyutun üst boyutu suçlama gibi bir lüksü yok. Kulda serbest irade ( cüz-i irade ) gibi bir anlamı da kabul etmek çok yersiz. Zira, varlık bir bütün. Kısacası bölünme, parçalanma gibi bir durumun olması da mevzubahis değil. Bu takdirde Külli bir hakikâtten başka hiçbir şey olmadığına göre, sorumlu olan kim? Bu sorunun yanıtını şöyle verebiliriz: Sorumlu olanı Uluhiyyet kemâlatı ile birimden görmek gerekir ki, birimliliğin hakkı verilmiş olsun. Değerli dostlarım. Allah cennet ve cehennemi yarattığına göre, dilemesi de elbette hidayet ve delâlet üzerine olacaktır. Bir başka ayeti kerimede “ Hayır ve şer Allah’tandır ”demiyor muydu? Nitekim, benzer durum, başka ayeti kerimelerde de göze çarpıyor: “ Sen sevdiğini Hidayete erdiremezsin. Lâkin, Allah dilediğini hidayete erdirir ” 28/56 “ Gerçekten sen doğru yola hidayet edersin ” ( 42/52 ) . Allah ehline göre burada bahsi geçen ve Efendimizin elinde olmadığı belirtilen, Allah’ın Zâtına olan hidayettir. Allah’ın Zâtında – hiçlik boyutunda-hidayet veya benzer vasıflarının varlığı mümkün olamayacağına göre, Allah’ın bu noktaya olan hidayeti kendi isminin manasının karşılığı olmaktadır. Bu boyut, “ HİÇ ” olarak ifade edilebilir. Anlam kalmayıp Hiç olunca, hidayet olmaktan çıkar Resulûllah Efendimizin elinde olan hidayet ise, bireyi İlahi yola, Hakk’a ulaştıran hidayettir. Bu anlamda “ Sen dilediğine hidayet verirsin “ demektedir. Gerçekten seçici olabilirsek bu ayrıntılar oldukça fazla olur, ‘Körlüğümüz’ biter. |
03Haziran 2009, 18:23 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | RE: SORU : Huden lil muttekîn ?
Kur’an’da Takva …İşte o kitap Şüphesiz, takva sahiplerini hidayete erdiricidir O takva sahipleri ki gaybe iman ederler,namazı dosdoğru kılarlar,kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda infak ederler Onlar, sana gönderilene (kur’ana ) ve senden önceki peygamberlere gönderilene de iman ederler ve ahirete de kesinlikle inanırlar İşte böyle kimseler,rablerinden gelen bir hidayet üzerindedirler Mutluluk ve kurtuluşa kavuşanlarda onlardır(2/25) Cenab-ı Allah ; hidayete erdirici olarak temel ve tek kaynak yalnız ve yalnız kur’anı kerim olduğunu vurgulamaktadır Kur’an Arapça indiğine göre bu lisanı bilmeyenler hidayete nasıl ereceklerdir? Muteber kur’an çevrilerini okumak, muhakkak ki en doğru yoldurböylece kur’anı çok iyi anlamak ve üzerinde düşünerek ilahi yasaları öğrenmek, hidayete ermenin başlıca kaynağı olduğu vurgulanmaktadır Kur’anda üç mertebede ifade buyrulmuştur … İman eden ve iyi işler yapanlara,hakkıyla sakınıp (takva ile hareket edip)iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları sonra yine hakkıyla sakınıp iman ettikleri, sonrada hakkıyla sakınıp yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde yaptıklarından dolayı günah yoktur (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır) Allah iyi ve güzel yapanları sever(5/93) Görüldüğü gibi bu ayette iman ve salih amel iki kere, takva ise üç mertebe olarak zikredilmiştir İnsanın iman edip şirkten korunması mahiyetinde olan ilk mertebe kişinin kendi nefsi ve vicdanı arasında olan bir takvadır İkincisi, insanın kendisiyle diğer insanlar arasındaki hususlarla ilgili olan takvadır Üçüncüsü de, insanın kendi ile Allah arasındaki takvası ve imanıdır Bu ayetle takvanın üçüncü derecesi, ihsan olarak zikredilmiştir … Hidayete ermiş olanlarında Allah, hidayetlerini arttırdı ve onlara takvalarını verdi(47/17) |
03Haziran 2009, 18:27 | Mesaj No:8 | ||
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | RE: SORU : Huden lil muttekîn ? Alıntı:
… Hidayete ermiş olanlarında Allah, hidayetlerini arttırdı ve onlara takvalarını verdi(47/17 | ||
03Haziran 2009, 18:33 | Mesaj No:9 | |
RE: SORU : Huden lil muttekîn ? Alıntı:
Biz kendimizi öyle şartlandırmışız ki, takvadan ancak hidayetten sonra söz edilebilir sanmışız. Hidayetten önce takva olmaz sanmışız. Ama ayet bunun tersini söylüyor. Hidayetten önceki takvadan söz ediyor. Hatta bir adım daha atarak, zımnen şunu söylüyor sanki : “İnsanı hidayete ulaştıran hidayete ermeden önceki takvasıdır.” Hidayete ermeden önceki takva?.. | ||
03Haziran 2009, 19:07 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | RE: SORU : Huden lil muttekîn ?
Hidayete ermeden önceki takva nasıls olması lazım? Buna en güzel örnek Allah Rasulu a.s'dır Allah Rasulu ,Kitap gelmeden öncede yaşamında dürüst/erdemli/toplumun kötülüklerine bulaşmamış/münker şeylerden uzak durmuş bir insandı.Ama içinde bulunmuş olduğunu hidayet diye tanımlayamıyoruz.Çünkü Allah böyle buyuruyor. Allah onu içinde bulunduğu durumdan vahiyle hidayete erdiriyor,yolunu/yol haritasını veriyor.Bu hidayet olmadan yolunu kaybetmiş/şaşkın/dalalet içerisinden çıkmış sayılmıyor.Ama takva/erdemlilik/güzel insan olması o kişiye hidayetin yolunu açıyor,seçilmiş kimselerden kılıyor. Hidayet için takva nasıl gerekli ise,hidayetin devam etmesi için de takva yine gereklidir. Aslında hidayet ile takva birbiriyle sıkı sıkıya bağlı bir iletişim halindedir.Ne kadar takvaya yakınsak,hidayete de o kadar yakınız, ne kadar hidayet içerisinde kalıyorsak o kadar da takvamızı korumuş oluyoruz. |
Konuyu Toplam 2 Kişi okuyor. (0 Üye ve 2 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
2006 Kasım Arapça KPDS Sınavı Tüm Bölümler soru cevaplar (100 soru) | f_hoca | Genel Arapça | 2 | 14 Aralık 2015 16:46 |
2006 Mayıs Arapça KPDS Sınavı Tüm Bölümler soru cevaplar (100 soru) | f_hoca | Genel Arapça | 3 | 14 Aralık 2015 16:43 |
soru-cevap ile ibadetler(diyanet sınavlarına yönelik 141 soru) | Medine-web | Seviye Belirleme Sınavı-(MBSTS) | 0 | 20 Mayıs 2014 18:07 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|