|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Medineweb,Açılış Tarihi: 07 Mayıs 2011 (20:01), Konuya Son Cevap : 06 Ocak 2019 (12:02). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
07 Mayıs 2011, 20:01 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Kur'ân'ın anlattığı Peygamber /medineweb Kur'ân'ın anlattığı Peygamber /medineweb KUR'ÂN'IN bize Peygamberimizi anlatan ve ona uymayı emreden pek çok âyeti vardır. Bu âyetlerden biri olan Tevbe Sûresinin 128. âyeti, onu beş önemli özelliğiyle bize tanıtıyor: 1. O bir elçidir, bir peygamberdir. 2. O bizden biridir. 3. Bizim sıkıntıya uğramamız ona ağır gelir. 4. O bize çok düşkündür. 5. Mü'minlere çok şefkatli, çok merhametlidir. Bu maddeleri alt alta sıraladığımız zaman, pek büyük bir ibret tablosuyla karşı karşıya kalıyoruz: Âyet, onu bir elçi olarak nitelemiştir. Bu elçi, Âlemlerin Rabbi tarafından gelen bir elçidir; izzet ve şerefi pek yüksektir. Onun emrine uymak ve yasakladığı şeyden sakınmak, onu elçi olarak gönderen Âlemlerin Rabbine itaat etmek anlamını taşır. Ona isyan da, dolayısıyla, Allah'a isyan demektir. Fakat âyet, dikkat çekici bir şekilde, onun elçiliğinden sonra sıraladığı özellikleriyle, onun heybet ve haşmetinden ziyade, bize yakınlığını vurguluyor, bize düşkünlüğünden ve bize olan şefkat ve merhametinden söz ediyor. Burada tasvir edilen Peygamber, biz âciz ve günahkâr kulların asla erişemeyeceği, çok uzaklarda duran, durduğu yerden de bizim ihmal ve isyanlarımızı çatık kaşlarla izleyen haşin bir gözetleyici değildir. Yahut bize bir kitap getirip bıraktıktan sonra 'Benden bu kadar; ne haliniz varsa görün' deyip kenara çekilmiş birisi de değildir. Kur'ân'ın bize anlattığı Âhirzaman Peygamberi, herşeyden önce, bizden biridir. Bizim dünyamızda yaşamış, bizim katlandığımız sıkıntılara fazlasıyla katlanmış, yetimlikten evlât acısına kadar tatmadığı acı kalmamış, açlık ve yoksulluk çekmiş, sadakatler ve ihanetler görmüş, dostları ve düşmanları olmuş, mutlulukları ve ıztırapları bir arada yaşamış bir insandır. Gün gelip de Müslümanlar güçlü bir devlet halini aldığında, o, yine bizden biri olarak yaşamaya devam etmişti. Onunla görüşmek için gelen elçiler, tahtına kurulmuş bir hükümdar yerine, yoksullarla oturup kalkan, söküğünü diken, insanlarla şakalaşan bir insan buldular. Üzerinde yamalı bir elbise ile vefat ettiğinde, zırhı, otuz ölçek arpa karşılığında bir Yahudiye rehin olarak bırakılmış bulunuyordu. Kur'ân, Peygamberimiz için 'sizden biri' buyurduktan sonra, onun bize olan ilgi ve şefkatini, peş peşe sıfatlarla vurguluyor: Sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir. O size çok düşkündür. O mü'minlere çok şefkatli, çok merhametlidir. Bunlardan bir tanesi bile bir peygamber ile ümmeti arasındaki gönül bağının sıcaklığını anlatmaya yeterken, ard arda sıralanan şu özellikler, bir ana-baba şefkatinden daha büyük bir ilgiyle ümmetine bağlı bir peygamberin portresini çizmiyor mu? Bir mü'minin başına gelen sıkıntının ona pek ağır geldiğine dair vak'alar saymakla bitecek gibi değildir. Hz. Cafer'in şehit düştüğünü ailesine haber vermeye gittiği zaman, henüz birşey söylemeye dili varmadan onun çocuklarını kucağına almış, öpüp koklamaya başlamış, bu arada gözlerinden süzülen yaşlardan onun acı bir haberle geldiği anlaşılmıştı. Bir tarafta kendisini elçi olarak gönderen Rabbinin takdirini teslim ve tevekkülle karşılamak, bunu yaparken de, bir parçası olduğu mü'minler vücudunun çektiği acıyı bütün zerrelerinde yaşamak hiç kolay değildi şüphesiz. Onun düşkünlüğü sadece kendi zamanında yaşamış insanları ve kendi akrabalarını değil, kıyamete kadar gelip geçecek bir bütün iman ehlini kucaklıyordu. Bu düşkünlüğü onu her gece uykusunun en tatlı yerinde yatağından kaldırır, sabahlara kadar ümmeti için yüreğinin derinliklerinden kopup gelen dualarla Rabbine yakarmaya sevk ederdi. Birgün, Peygamberimiz ellerini kaldırmış, 'Allahım, ümmetimi koru, ümmetime acı!' diye ağlayarak dua ederken, Yüce Allah, Cebrail'e buyurdu ki: 'Ey Cebrail! Gerçi Rabbin herşeyi bilir; ama sen git, Muhammed'e niçin ağladığını sor.' Cebrail geldiğinde, Peygamberimiz, ona, ümmeti için ağladığını söyledi. Cebrail Allah huzuruna dönüp durumu anlattı. Yüce Allah buyurdu ki: 'Ey Cebrail, Muhammed'e git ve şunu söyle: Biz seni ümmetin hakkında hoşnut edeceğiz ve asla üzmeyeceğiz.' (Müslim, İman: 346.) Yüce Allah, bize elçi olarak gönderdiği Peygamberimizi bu şekilde anlatırken, sadece onun bize şefkat ve merhametini vurgulamakla kalmıyor; onun daha ötesini de gösteriyor: Bize elçi olarak gönderilen zâtın bize olan düşkünlüğü böyle bir derecede ise, ya onu bize gönderenin biz kullarına olan şefkat ve rahmeti nasıl birşeydir? Ve bu âyetin önümüze serdiği bir başka ibret levhası daha: Rahmeti sonsuz bir Rab tarafından böyle bir şefkat ve muhabbetle donatılıp bize gönderilen bir elçiyi tanımamak, yahut ona karşı ilgisiz kalmak nasıl bir bir hüsrandır? |
Konu Sahibi Medineweb 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Medinewebli önlisans İlahiyat 1.sınıf öğrencileri... | İlahiyat Öğrencileri İçin Genel Paylaşımlar | nurşen35 | 87 | 33960 | 23 Mayıs 2015 21:53 |
Gülmek isteyenler tıklasın :))) | Videolar/Slaytlar | Kara Kartal | 3 | 4092 | 10 Mayıs 2015 16:16 |
Cumartesi Anneleri’nin ahı/Can Dündar | İslami Haberler | Medineweb | 0 | 2746 | 10 Mayıs 2015 16:13 |
Ayın Üyesi ''zeynepnm'' | Ayın Üyesi | 9Esra | 13 | 9037 | 30 Nisan 2015 14:29 |
Müzemmil suresi bize ne anlatıyor | Tefsir Çalışmaları | Medineweb | 0 | 3354 | 19 Nisan 2015 15:45 |
08 Mayıs 2011, 02:06 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Kur'ân'ın anlattığı Peygamber MECNUN editörüm Medineweb forumda en çok işlenen bir konuyu elealmışsınız. Peygamberin tanımı ve helal haram koyma yetkisi sitemizde en çok tartışlan bir konu olmuştu. Vardığımız sonuç şu olmuştur.İnsanı en çok üzen şey kimi arkadaşlarımız peugamberimize toz kondurmazken kimiside peygamberimizi bir ptt görevlisi olarak ad etmişlerdi. Fakat sonuç olarak peygamberin sünnetine uymada birbirine bu iki zıd kutuplar bir noktada birleştiklerine tanık olduk. Mealci taife peygamberin sünnetini atalar dini olarak isimlendirdi ve devre dışı bıraktı. Peygambere toz kondurmayan diğer taifede yaptığı hiçbir işte peygamberin sünnetini kendisine yol haritası olarak benimsemedi malasef. Yani sonuç itibari ile iki kutup aynı noktada farkında olmadan birleştiler.
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
06 Ocak 2019, 11:32 | Mesaj No:3 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
De ki: “Size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da (algılanamayanı da) bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben bana vahyedilenden başkasına uymam.” 6–Enam Suresi 50
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
06 Ocak 2019, 12:02 | Mesaj No:4 | |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | Alıntı:
Neyseki farkında olmadan da olsa ortak noktada buluşabiliyorlar
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Peygamber Efendimizin (sav) İsimleri.Medineweb | nurşen35 | Hz.Muhammed(s.a.v) | 3 | 19 Kasım 2018 20:28 |
Peygamber Efendimize (SAV) Şiir / Medineweb | nurşen35 | Hz.Muhammed(s.a.v) | 2 | 19 Kasım 2018 20:17 |
Say. Hakkı Yılmaz ın SALAT sözünden anladığı ile, Rabbin anlattığı arasındaki fark. | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 09 Ocak 2011 22:46 |
Kurân’ın Anlattığı Peygamber | İmamHüseyin | Hz.Muhammed(s.a.v) | 1 | 09 Mayıs 2009 02:14 |
Peygamber efendimiz, Peygamber olmadan önce kendinin peygamber gönderileceğini biliyo | _bülbül_ | Bilgi Dağarcığı | 0 | 10 Nisan 2009 16:00 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|