![]() |
Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Bugün sizlerle günümüzde çok konuşulan ve bizlere beş vakit namazın mirac ile emredildiği anlatılan, bu konuyu kur’an dan araştırıp, yine kur’ana göre doğru olup olamayacağını, birlikte araştırarak, herkesin bu konuyu kendi nefsinde, benliğine bu sorunun cevabını vermesini istiyorum. Çünkü hepimiz bu Dünyada bir imtihandayız, bu konuya vereceğimiz cevap ile de, çok önemli bir sınav verdiğimizi unutmayalım. Önce MİRAC olayının nasıl olduğunu, rivayetler yoluyla geleneksel İslam’ın bu konuyu nasıl anlattığını ve inandığını sizlere kısaca yazmak istiyorum. (Mirac, Recep ayının 27. Gecesi Cenab-ı Hakkın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselâmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmesidir. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam Mescid-i Haramdan (Mekke'den), Mescid-i Aksâ'ya (Kudüs'e) ata benzer beyaz bir Cennet bineği olan Burak ile geldi. Kudüs'e gelmeden yol üzerinde Hz. Musa'nın makamına uğradı, orada iki rekât namaz kıldı, daha sonra Mescid-i Aksâ'ya geldi. Orada bütün peygamberler kendisini karşıladı. Miracını kutladılar. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam burada peygamberlere iki rekât namaz kıldırdı, bir hutbe okudu. Semanın bütün tabakalarına uğradı. Sırasıyla yedi sema tabakalarında bulunan Hz. Âdem, Hz. Yahya ve Hz. Îsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim gibi peygamberlerle görüştü, Onlar kendisine “Hoş geldin” dediler, tebrik ettiler. Bundan Sonra Hz. Cebrail ile birlikte imkân ile vü-cub ortası (kâinatın bittiği yer) Sidretü'l-müntehâ'ya geldiler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam orada ikisi gizli, ikisi açıktan akan (Nil, Fırat) dört nehir gördü. Sonra her gün yetmiş meleğin ziyaret ettiği Beytü'l-Ma'mur'u ziyaret etti. Hz. Cebrail'in buradan öteye gitmesi mümkün değildi. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bundan sonra Refref adında bir vasıta ile zaman ve mekândan münezzeh (uzak) olan Cenab-ı Hakkın cemaliyle müşerref oldu. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Rabbinin huzurundan döndükten sonra Hz. Musa ile karşılaştı. “Allah ümmetine neyi farz kıldı?” diye sorunca, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam “50 vakit namaz” buyurdu.) Hz. Musa'nın, “Rabbine dön, azaltması için Rabbinden niyazda bulun, ümmetin buna güç yetiremez” demesi üzerine, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, beş sefer Cenab-ı Hakka niyazda bulundu, her seferinde 10 vakit indi, sonunda beş vakitte karar kıldı. Daha sonra Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Hz. Cebrail'in rehberliğinde Cenneti, Cehennemi, âhiret menzillerini ve bütün âlemleri gezdi, gördü, Mekke'ye döndü.) MİRAC konusunda anlatılanların bir özetidir yazılanlar. Şimdi yukarıdaki yazıyı kur’an ile karşılaştıralım acaba yazılanlar, söylenenler kur’ana uyuyor mu? Önce miracın anlatıldığı yazının başından bir alıntı yapalım. (Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmesidir.) Bu satırlarda geçen Mescidi haramdan mescidi aksaya peygamberimizin götürülüşü Kur’anda İsra suresi 1. ayetinde çok açıkça anlatılır. Peki, daha sonra oradan semaya yükselmesi, bu kadar önemli bir konu, acaba neden hiç ama hiç bahsedilmez, bunu düşündünüz mü? Allah bu kadar önemli bir olayı bizden saklamak isteyeceğini sanmıyorum, peki neden kur’an da bundan sonra olanlar, yani miraca yükseltilmesi geçmediği halde, hiç kuşku duymadan bizler buna inanabiliyoruz? İşte bu sorunun cevabını aramaya devam edelim, eğer kur’ana uyan bir cevap bulursak baş tacı elbette yaparız, yok kur’ana uymuyorsa ben şahsım adına kabul edemem, çünkü kur’ana uymayan bir şeyi kabul etmenin hesabının zor verileceğini söylüyor Rabbim. Daha da kötüsü, Rabbimin hüküm vermediği konulara iman etmenin Allaha iftira atmak olduğunu söyleyen Rabbimin sözlerine kulak vermeyenlerin, hesap günü yüzlerinin kapkara olacağını ve Rabbimin onlarla asla konuşmayacağı açıklamalarını unutmamalıyız. Önce İsra suresi 1. ayeti yazalım okuyalım ki daha iyi anlaşılsın. İsra 1: Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir. Hatırlayınız yukarıdaki ayeti örnek vererek, mirac bu ayetin devamında gerçekleşmiştir deniyor, peki neden Rabbim devamını yazmamış da, kur’an dışından rivayetlerle öğreniyoruz, namazın miracta beş vakit emredildiği bu kadar önemli bir olayı, bunu lütfen iyice düşünelim. Önce yukarıda yazdığım ve MİRACIN anlatılma şekli ve bilgileri üzerinde duralım birazda, acaba gerçekten Rabbim kullarına 50 vakit namazı önce emredip, daha sonra Rabbim HÂŞÂ kullarının bu yükü kaldıramayacağını hesap edemeyip, peygamberimizin Hz. Musa ile karşılaştığında, bu kadar vakit namazı ümmetinin güç yetiremeyeceğini söyleyip, Yaratanla pazarlık suretiyle, peygamberimizin namazı beş vakte düşürdüğüne inanmamız, sizce çok normal bir düşüncemi? Değerli arkadaşım şimdide kur’an dan hiç haberdar olmadığımızı düşünelim, kafamızı çalıştıralım yalnız, acaba Yaradan bizlere 50 vakit namaz emreder mi? Bu zamanı hemen hesaplayalım. 24 saat çarpı 60 dakika=1440 dakika bunu da 50 vakte bölelim, buda 28,8 dakikada bir bizlerin namaza durması gerekiyor dikkat edin hiç yatmamak şartıyla. Sizce Rabbim in böyle bir emir verdiğini düşünmemiz normal mi? Hâlbuki bakın rabbim kur’anda bizlere ne diyordu hatırlayalım. Bakara 286.: Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. Müminun 62: Biz hiç kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar. Peki, bu ayetleri ve buna benzer birçok ayetleri gördüğümüz halde, nasıl olur da Rabbimin bizlere 50 vakit namaz emredeceğine ve peygamberimizin pazarlık sonucu bunu beşe indirdiğine inanabiliriz? Yine yazıda geçen peygamberimizin semadaki yedi katı ziyaret ettiğini ve birçok peygamberle görüştüğünü, cenneti cehennemi gördüğünü, ikisi açıkta ikisi gizli olan nehirleri gördüğünü, Allahın en yakın görevlisi Cebrailin bile gidemediği yere gittiğini, işin en ilginci ise(Cenab-ı Hakkın cemaliyle müşerref olduğu.) anlatılmaktadır. Hâlbuki Allah ı görmek isteyen Musa peygamber ve buna benzer örneklerde asla rabbim i çıplak gözle görülemeyeceğini örnek ayetlerle açıklamasına rağmen, bakın neler söyleniyor ve bizler bunlara inanabiliyoruz. Kur’anın hiç bahsetmediği onca gaibi bilgileri, peygamberimiz görmüş mü, biliyor mu şimdide kur’an dan bu sorunun cevabını arayalım. Enam Suresi 50. Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vah yedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?" Maide sur.109. ayet: Allah, resulleri bir araya getireceği gün şöyle der: "Size ne cevap verildi?" Şöyle derler: "Hiçbir bilgimiz yok. Gaybları en iyi biçimde bilen sensin, sen. Araf 188: De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer Gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapardım… Yukarıdaki sözleri boşuna söylemesini istemiyor Rabbim bizlere. Bakın onlara şunu söyle diyor ve(Gaybı da bilmem ben) ama yukarıda o kadar gaybi bilgileri bildiğini saydık ki, düşünün Cebrailin bile gidemediği yere, peygamberimizi hiç bahsedilmeyen bir araçla, yani Rabbin huzuruna bile gittiğine inandık. Rabbin cemalini gördüğü dahi anlatılmadı mı bizlere. Karar sizlerin, çünkü herkes yaptıklarından ve inandıklarından sorumlu tutulacaktır. Şimdide de Miracı, İsra suresi birinci ayetin devamında olmuştur diyerek savunduğu düşünce, kendilerini çok fazla tatmin etmemiş ve kendileri de inandırıcı bulmamış ki, yine kur’andan delil arayış içine girmişler ve bakın yukarıda saydığım tüm ayetlere uymaması onları çok fazla etkilememiş olmalı, şimdi yazacağım bir sözün ardından, Miracın kanıtını arar olmuşlar. Şimdi ayeti geniş bir şekilde yazalım. NECM SURESİ 1. Battığı zaman yıldıza andolsun ki; 2.Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı. 3.O,arzusuna göre de konuşmaz. 4. O (bildirdikleri) vah yedilenden başkası değildir. 5. Çünkü onu güçlü kuvvetli biri (Cebrail) öğretti. 6. Ve üstün yaratılışlı(melek), doğruldu: 7. Kendisi en yüksek ufukta iken. 8. Sonra (Muhammed'e) yaklaştı,(yere doğru)sarktı9. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu. 10.Bunun üzerine Allah, kuluna vahyini bildirdi. 11.(Gözleriyle) gördüğünü kalbi yalanlamadı. 12. Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız? 13. Andolsun onu, önceden bir başka inişte daha görmüştü, 14.Sidretü'l-Müntehâ'nın yanında. 15. Cennetü'l-Me'vâ da onun yanındadır. 16. Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. 17. Gözü kaymadı ve sınırı aşmadı. 18. Andolsun o, Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü. Yukarıdaki yazdığım ayeti lütfen düşünün bu bahsedilen olaylar Mirac tamı geçmiş, yoksa kur’an ayetlerinin indirilişini mi anlatıyor? Ayeti okuduğunuzda zaten hemen anlaşılıyor. Rabbim kur’an ayetlerinin indirilişini bizlere anlatıyor. Bildirilenlerin vahye dilenlerden başkası olmadığını söylemesi, kur’an ayetleri için söylendiği zaten belli oluyor. Peygamberimiz içinde övgü var ve arkadaşınız ne saptı ne batıla inandı diyor Rabbim. Ayrıca kendi kafasından konuşmadığını bu sözlerin yani kur’an ayetlerinin Yaratanın sözleri olduğunu belirtiyor. Hatta açıkçada söyleyerek indirilmiş bir vahiyden başkası değildir diyor. Peygamberimize de iyice bellettirildiğini açıklayarak Kur’anın geldiği yerden bahsediyor ve onu getiren Cebrail ile peygamberimiz o kadar yakın oldu ki diyor ve örnek veriyor, iki yayın beraberliği gibi, hatta ondan daha yakın olduğunu söylüyor. Peygamberimizin Cebrail i görmesi ile kalbinin de tastiklediğini imanın daha da arttığı açıklamasını yapıyor. Bakın tüm bu ayetlerde Miracdan asla bahsedilme yok, yalnız kuran ın indirilişinden bahsediyor. Fakat ayette geçen ama günümüzde dahi tam olarak anlaşılmayan müteşabih bir konumda olan (Son sınır ağacı, Sidretül Münteha yanında) cümlesini, işte bu Miraçta geçen yer denecek kadar zorlama ve delilsiz bir kanıt olarak gösterilmektedir. Hâlbuki bu sözün hemen öncesinde göğe çıkışı bırakın tam tersine, bir başka inişte görmüştü sözüyle bu yerin yeryüzünde olduğu anlaşılıyor.( onu bir başka inişte de görmüştü.) Kur’ana uymak yerine kur’anı kendimize uydurmak bu olsa gerek. Zorlamayla kur’andan delil aramak, gerçeklerin üstünü örtmektir. Buda bizi Allah a değil, şeytana yaklaştırır dinden uzaklaştırır. Allah böyle bir olay vuku bulmuş olsaydı, bizlere rehber olarak gönderdiği kitapta, apaçık ve detaylı yazardı. Çünkü ben ayetlerimi açık, detaylı ve her şeyden nice örneklerle sizlere gönderirim demiyor muydu? Şimdide bu konuyu yine kur’anın diğer ayetleri ile karşılaştırarak doğru olup olamayacağını düşünelim. Bakın Rabbim kur’an ayetleri için ne diyor? ( İsra 89; Yemin olsun, biz bu Kur’an'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.) ( Kehf 54; Yemin olsun, biz, bu Kur’an'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.) Bu ayetlere benzer onlarca ayet yazabilirim, sanırım bunlar yetecektir. Rabbim bizlerin anlayacağı şekilde yemin ederek, bu kitapta bizler için her benzetmeden nice örnekleri verdiğini, her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduğunu söylüyor. Hatırlayın bizlere beş vakit namazın farz olduğunu anlattıkları MİRAC ise kur’an da yok. Söyledikleri delillerin ise konu ile ilgisi dahi yok. Peki, bu durumda Rabbin söylediği gibi, bir kez örneği dahi verilmediyse ona inanmamız normal midir dersiniz? Yine karar sizlerin, herkes kendisinden sorumludur. Elbette burada açıklamaya çalıştığım konu, namazın beş vakit olmadığını kanıtlamak değildir, Mirac olayının kur’ana uyup uymadığını anlamaya çalışmaktır. Rahmana beş vakit değil, on vakit namaz kılsak azdır. Önemli olan Rabbin doğrularını öğrenmektir amacımız. Allah bir ayetinde ne diyordu? ( Müddesir 11: Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak!) Bakın bir başka ayetinde yine bunun devamı olarak düşünebileceğimiz bir ayetinde ne söylüyor? Rad 40: Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer. Yine Mirac olayının kur’an da geçmemesi beni düşündürdü ve kur’anda verilmeyen bir hükümden Rahman bizi sorumlu tutar mı diye, gelin kur’an dan bu konuda delil arayalım. Bakın rabbim neler söylüyor? Acaba bu sözleri söyleyen rabbim açıkça hiç bahsetmediği bir konudan hesap sorup, bizleri sorumlu tutar mı sizce? Karar yine sizlerin. Zühruf 43: Sen, sana vah yedilene sımsıkı sarıl! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin. Araf 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. Maide 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez. Ankebut Suresi 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır. Zühruf 44:Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız. Yukarıdaki ayetleri tebliğ alan bir insan, bizlere vah yedilen Kur’ana sımsıkı sarılmasını istiyorsa, Rabbim özellikle bizlere indirilene uyun diye tembihte bulunuyorsa, elçisine görev verdiğinde yalnız indirdiğimi tebliğ etmesi ve iman edilmesi konusunda detaylı bilgi veriyorsa ve bizleri uyarıyorsa, kur’anı yeterli görmeyen o devrin insanlarına bile Rahman kızarak, sizlere İNDİRDİĞİM KURAN YETMİYORMU diyorsa, en son olarak Yüceler yücesi Rabbim açıkça (. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız.) diyorsa, sanırım söyleyecek sözün bitim noktasıdır diyorum. Rabbim bu kitaptan hesaba çekeceğini söylüyorsa, kur’an dışından da asla sorumlu olacağımızı lütfen artık söylemeyelim. Çünkü bunu söylemek bana göre AÇIKCA RAHMANLA İNATLAŞMAKTIR, bunu da unutmayalım. Sizlere son olarak bir ayet daha hatırlatmak istiyorum. Miracın oluşunda Rabbin kur’anda asla bahsetmediği, peygamberimizin gördüğünü söyledikleri çok önemli detayları hatırlayın. Bunların kur’anda asla bahsedilmediğini de düşünün, daha sonra aşağıdaki ayeti anlamaya çalışın, sanırım birazcık düşünen çok kolay anlayacaktır her şeyi. Araf 33.; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi HARAM kılmıştır . Düşünebiliyor musunuz Rabbim Kur’anda açıklamadığı, hakkında hiçbir delil indirmediği, Allah katında bilmediğimiz şeyleri söylememizi HARAM kıldığını söylediği halde bizler, her gün neredeyse HARAM suçunu işliyoruz, HEMDE TIKA BASA. Hâlbuki Rabbim haram kelimesini, yapmamızı istemediği, hatta kesin sınarlar çizdiği adeta büyük günahları işaret edercesine saymıştı kur’an da bizlere. İşte bizlerin yaptığı büyük yanlışlar bu kadar açık ve net. Rabbim bakın emin olmadığınız sözlerin ardına düşmeyin diye bizi nasıl ikaz ediyordu. İsra Suresi 36. Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır. Allah Tek güvenilir ve kendi koruması altında olan kitabın KUR’AN olduğunu söyler. Emin olabileceğimiz garantili ve sorumlu olduğumuz tek bilginin kur’an olduğunu unutmayalım. Kur’ana uyan onun süzgecinden geçen her sözü de, elbette kabul edelim. Emin olmadığımız ve kur’anın onaylamadığı hiçbir bilgininde ardından gitmeyelim, Rabbin söylediği gibi sorumlu olacağımızı unutmayalım. Ben bana anlatılanları ve bu bilgiler Allah katındandır dediklerinde, Kur’ana müracaat ediyor ve onun süzgecinden geçirmek için elimden geleni yapıyorum. Rabbim utandırmasın. Bende bir insanım, elbette hata yaparım, ama en az hata yapmak istiyorsak, yaratanın vermediği bir hükmün peşinden gittiğimizde, hataların en büyüğünü yapacağımızı da unutmayalım. Mirac olayını kendi sitesinde değerlendiren, eski Diyanet İşleri Başkanı, Sayın Prof. Dr. Süleyman Ateş, bakın yazısında bu konu ile ilgili neler söylüyor. Sizlere bir bölüm nakledeceğim detayını kendi sitesinden alabilirisiniz. (Bütün rivâyetlerin özünü, Buhârî’nin Enes’ten aktardığı rivâyet oluşturmaktadır. Olay, bir rüyâ biçiminde anlatılsa da gerçeklere ters düşen şeylerle doludur: Henüz Peygamber olmayan Hz. Muhammed’in ümmetine namazın farz kılınması tuhaftır. Çünkü henüz peygamber olmayan Hz. Muhammed’in ümmeti de yoktur ki namaz farz kılınsın. Allah namazı farz ettikten sonra Hz. Muhammed’in, Mûsâ’nın önerisini Cebrâîl’e danışması ve onun önerisi ile beş kez Allah’a dönüp “Ya Rabbi bunu bizden hafiflet, hafiflet” şeklinde itirazda bulunması, akıl ve mantığın alacağı bir şey değildir. Allah, verdiği emri henüz tebliğ edilmeden değiştirir mi? Değiştireceği şeyi neden emretsin? Verdiği emri şartların değişmesiyle değiştirmesi, yani nesh ve tebdîl etmesi, sosyolojik kurallara uygundur. Fakat emrini, daha tebliğ edilmeden, aradan zaman geçmeden geri alması, ma‘kul değildir. Kadîy(Abdu’l-Cebbâr)’a göre bu, henüz yürürlüğe konmayan bir hükmü neshetmektir ki bidâ’ demektir. Bidâ’, iyi olmadığı sonradan anlaşılan şeyi ortadan kaldırmaktır. Yani Allah, önce insanların, buna dayanamayacağını bilmeyip sonra bunu anlamış ve değiştirmiş, hafifletmiş demektir ki muhal(imkânsız)dır. Kabulü caiz olmayan düşünceleri taşıyan bu rivayetin reddedilmesi gerekir.) Mirac konusunu ben, kur’anın süzgecinden geçirmeye çalıştım, ama bir türlü Rabbin süzgecinden geçmedi. Yazdıklarım benim kur’andan anladıklarımdır, yalnız beni bağlar. Sizlere düşen bu söylediklerimi bizzat kendimiz kur’anı anlayarak okuyup, kur’anı bir bütün olarak düşünerek, doğruluğunu araştırmalıyız. Bizlerin asıl görevi birilerinin söylediklerinin ardından gitmek değil, Rabbin ne söylediğini bizzat ilk kaynaktan anlamaya çalışmak olmalıdır. Şunu asla unutmayalım ki, Rabbim anlayamayacağımız bir kitap gönderip, daha sonrada bizi sorumlu tutmaz. Bunu söylemek Rahmanın adaletini sorgulamaktır. Tabi bu söylediklerim MUHKEM ayetler, yani bizleri din ve iman adına bağlayan, Rabbin yapmamızı istediği ayetler içindir. Zaten Allah bu ayetlerin açık ve anlaşılır olduğunu ve bunlardan hesaba çekileceğimizi söyler. Bu ayetlerden bahsederken de, Kitabın anasıdır deyimini kullanır. Rahman sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim diyorsa, kur’anın açıklamadığı izah etmediği hiçbir konudan sorumlu tutmaz. Bunun tersini söyleyenin, Rabbin adaletini sorguladığını hatırlatırım. Sanırım asla bağışlanmayacak büyük günahta bu olsa gerek. Bu yola düşmekten Rabbim cümlemizi korusun. Allah gönül gözleri açık, bakan değil gören, yalnız duyan değil hisseden, aklını kullanmasını bilen, tüm bu özellikleri kur’anı anlamak için kullanan, gönlüyle tastikleyen kulları arasına bizleri alması dileklerimle. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Alıntı:
Yani ikinci aşamasını kuran açıkca belirtmez . Sizde haklı olarak bu neden yok diye yazmışsınız. İkinci bölümünün olmaması yoktur anlamına gelmeyeceği gibi vardır anlamına da gelmez. Hadislere inandığımızda ikinci bölümünün var olduğunu görürüz ki, siz de hemen soru soracaksınız bu niye kuranda yok diye. Evet hadislere inananlar var diyecekler ve inanamayanlar ise yok diyecekler. Benim fikrimi soracak olursanız, vardır da , yoktur da diyebilecek durumda değilim.. ANCAK HADİSLERİN KURANLA ÇATIŞMADIĞI , KURANA ZIT BİR MANA İFADE ETMEDİĞİ MÜDDETÇE DOĞRU KABUL ETMELİYİZ. Miraçın ikinci merhalesi de Mescid-i Aksâdan başlayarak semânın bütün tabakalarından geçip tâ İlâhi huzura varmasıdır. Bu safha da Necm Sûresinde şöyle' anlatılır: HADİSLERE UYGUNLUK SAĞLAYACAK VE MİRACIN İKİNCİ KISMINA DELİL OLABİLECEK AYET İŞTE BU AYETTİR. “O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O’nun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi O’nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Müntehâda gördü. Ki, onun yanında Me'vâ Cenneti vardır. O zaman Sidre'yi Allah'ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en büyüklerini gördü.” (Necm Suresi, 7-18.) O halde soralım neresidir bu Sidre-i Münteha VE MEVA CENNETİ ? BU YAŞANANLAR VE VUKU BULAN HADİSELER MİRAÇ OLAYINA İŞARET EDİYOR OLAMAZ MI ? HANİ AYETLERİ AÇIKLAYAN PEYGAMBERİN SÜNNET VE HADİSLERİ İDİ. |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? ANCAK HADİSLERİN KURANLA ÇATIŞMADIĞI , KURANA ZIT BİR MANA İFADE ETMEDİĞİ MÜDDETÇE DOĞRU KABUL ETMELİYİZ. abdulhamit abiden böyle sözler duymak güzel |
Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Değerli Abdulhamit kardeşim örnek verdiğiniz Necm suresinde geçen ayetleri ben yazımda vermiştim zaten. Hatta bu ayetleri örnek gösterdiklerinden bahsetmiştim. Fakat ayetlere baktığımızda Necm suresinde kur’anın indirilişinden bahseder. Dikkat ederseniz bir yay kadar yakın olduğu da ayeti tebliğ eden cebraildir. Ayette dikkatle baktığımızda yukarıdan inen tebliğ ediciden bahsediliyor. Burada gördüğü çok yakın olduğu, Yüce Rabbim değil cebraildir. Zaten Rabbim i görmesinin mümkün olmadığının örneği, açıkca Kur’anda vardır. Dikkat ediniz inişten bahsediliyor çıkıştan değil. Anlatılan miraç konusu biraz düşündüğümüzde çok büyük bir olaydan bahsediyoruz. Eğer böyle bir olay olsaydı, rabbin İsra suresinde bahsettiği olay ile birlikte neden açıkca anlatmasın? Hani her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyordu rabbim? Bunu unutmamak gerektiğini düşünüyorum. Yine unutmamamız gereken ayet ise: Araf 33; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır . Ben kur’anı anlamaya çalışırken yukarıdaki ayeti ve Rabbimin sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim sözlerini, hiç unutmadan ve bunların rehberliğinde anlamaya çalışıyorum. Eğer Yaratan, hakkında hiçbir delil indirmediğim ve Allah katında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi HARAM kılıyorum diyorsa, sanırım kur’anın hiç bahsetmediği onca detayı anlatanlara karşı çok dikkatli yaklaşmamız geremez mi sizce? Yoksa haram günahını öyle bir işleriz ki Allah korusun, sonumuz nice olur. F_M rumuzlu arkadaşım benim için; Bir el atmadığınız Miraç kaldı diyerek serzenişte bulunmuş. Değerli arkadaşım eğer ben kur’anın emrettiği bir konuda sizlere nifak sokmaya çalışıyorsam, sizi kur’anın emirlerinden saptırmak istiyorsam, her türlü sözlerinize hakaretlerinize ses çıkarmam. Fakat benim yaptığım Rabbin uyarılarını dikkate alarak onun rehberliğinde, onun ışığında yaratanın sözlerini anlamaya çalışıyorum. Kimseyi de bu sözlerime inanın demiyorum. Çünkü ben hiç birinizden sorumlu değilim. Benim yaptıklarım bana, sizin yaptıklarınız sizindir. Eğer sözlerim bir tek kur’an ayetine ters düşüyorsa, bana lütfen onu hatırlatın ve beni kur’an ile uyarınız. Bizlere düşen yazıma verilen cevaplarda olduğu gibi (ANCAK HADİSLERİN KURANLA ÇATIŞMADIĞI, KURANA ZIT BİR MANA İFADE ETMEDİĞİ MÜDDETÇE DOĞRU KABUL ETMELİYİZ. ) sözlerine katılıyorum. Fakat buna kur’anın vermediği bir hüküm veriliyor ve dine ilaveler yapılıyorsa da karşı çıkmalıyız dememiz gerekir. Rabbim ayetinde ne diyor ve bizleri uyarıyordu hatırlayalım. İsra 36. Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır. Şimdi düşünelim lütfen hakkında emin olacağımız en güvenli bilgi hangisidir? Sanırım hepimiz Kur’an diyeceğiz. Eğer onun karşısına aynı güvende başka kitaplar, bilgiler çıkarıyorsak zaten Kur’ana şirk koşuyoruz demektir. Bunu düşünmek bile istemiyorum. Bu durumda Rahman emin olmadığın sözlerin ardına gitme sorumlu olursun, yani inanma diyorsa, sanırım burada Rabbim çok şeyler anlatıyor demektir. Sizce aşağıdaki ayette Rabbim; (Zühruf 44:Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.) Dedikten sonra acaba başka kitaplardan, kur’anın açıklamadığı bilgilerden, hükümlerden de sorumlu tutup hesaba çeker mi? Bu sorunun cevabını herkez kendi nefsinde vermeli, çünkü hesap günü kimse kimsenin yanında olmayacak. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK |
Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Bu konuda ben söyleyeceklerimi söyledim, düşüncelerini ve inançlarını söylemek isteyenlerde söyledi. Bundan sonrasını yani gerçek doğruları rabbin huzurunda göreceğiz. Sünnet, icma ve kıyas ilmini, bilgisini kur'andan alır ve aklın mantığın ölçüsünde kararlar verir. Bunada kimse itiraz etmez. Eğer tüm bu yolları kullanırken ilhamını, bilgisini kur'andan almıyor aklın sentezini yapmıyorsa, ne sünnet, kıyas nede icma doğru sonuçlar vermeyecektir. Her düşünceye saygım var, çünkü herkez kendi düşünce ve inançlarından hesaba çekilecektir. Rabbim cümlemizin yardımcısı olsun. |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? miraç konusu, firavun helakı konusu, züleyhanın gençleşmesi konusu, meryemin babasız isa (a.s) yı doğurması konusu, maateesüf ki bu gibi olaylar/mucizeler geçmişten bu yana islamın önemli FARZLARININ/ŞARTLARININ önüne geçmiştir. elbette kaynaklar incelenip sorgulanmalıdır, olayları engisizyon mahkemeleri olaylarına çevirmek tabi uygun olmaz ama şu konudada tüm ümmetin hemfikir olması gerekir ki, sünneti yaşamak, kuran merkezli bir hayatı yaşamaktır. sünneti ihya etmek aynı zamanda akletmektir. sünneti bilinçlendirmek efendimizin misyonunu çağa taşımaktır. kuran İslam'ın anayasası ise sünnet ve hadislerde(sahih) bu anayasanın hukuk maddelerini oluşturur. ümmet olarak bu konuda hemfikir olunduğu sürece ne garibanlık paradoksu içinde oluruz.nede ümmeti birbirine kırdıran zihniyetin elinde maşa oluruz. |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Bir dönemler Miraç Mucizesine ben rasyonalist bir bakış açısı ile bakıyordum ve ne yazık ki tevile dahi gerek olmayan bir mevzuyu Akıl ile idrak etmeye çalışıyordum ama fizik kanunlarının ötesinde olan Allah'ın sınırsız kudretini sorgulama aşamasına vardığımı fakettiğim vakit teslimiyeti daha uygun gördüm çünkü bu hususta inancıma güç ve kuvvet veren Hz Ebubekirin tereddütsüz Allah resulü demişse doğrudur tasdiki ile bakmayı daha doğru buluyorum.Ruhmu rüyadama vücut ile mi gitmiştir teferruatı hiçte önemli değildir esas olan gidişidir bunu tasdik etmemizdir... |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Haluk Kardeşim, Eğer kurana bu mantıkla bakarsanız, allah korusun gidişat yahudi mantığına döner, Biliyormusunuz, yahudi mantığı RASYONALİST'tir, Akıllı değil, AKILCI bir mantık. Örnek , Yahudiler, hamile kalan meryem 'i zina ile suçlarken, aslında olaya akılcı ve determinist bir yaklaşımla yaklaşıyorlardı, yani salt kuru mantıkla bakarsanız, bu olayın da başka bi açıklamasını bulamazsınız tabi.. Lakin, olaya kalp gözü Yani İMAN ile bakanlar ,allahın buyuklüğü karşısında bir daha yere kapandılar, Akılcıların, Fahişe diye baktığı meryem'e, iman nuru ile bakan akıllılar , tahire olarak gördüler meryem'i. Aynı akılcı mantığı,'' Allah sivri sineği , hatta onun daha da aşşagısını misal vermekten çekinmez '' ayetine karşı da takındılar, Allah bu mantıgı reddeder haluk kardeşim, ve cevap verir der ki;Müminler onun rablerinden gelen bir ayet/ gerçek olduğunu bilirler,inkar edenler ise, '' llah bu örnekle neyi kastetti? Derler... Bu akılcılarla , akıllıların bakış farkını ortaya koyuyor değil mi ? Alimoğlu'nun Ve F_M 'nin yazdıklarının üzerine ek olarak, Miraç meselesini bir de bu gözlükle değerlendirmeniz temennisi ile... |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Miraç konusunu kesin pekiştiren Kurandan NECM ayeti şöyledir. 12Yine de siz gördüğü (şey) üzerinde onunla tartışacak mısınız? 13. Andolsun, onu bir de diğer inişte görmüştü. 14.Sidretü'l-Münteha'nın yanında. 15. Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır. 16. Sidreyi örten örtmekte iken, 17.Göz kayıp-şaşmadı ve (sınırı) aşmadı. 18. Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı gördü Evet en büyük ayetlerini gördü de gördü. Gözü hayal mayal rüya görmedi. Cebrali ikinci görüşü meva cennetinde olmuştur. Peki Nerede bu cennet ? Cennetin adı bile belli. Cebraili gördüğü yer.Sidretü'l-Münteha'nın yanında. Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır. BU ayetler apaçık miracın kanıtlarıdır. |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? DEĞERLİ HALUK BEY KARDEŞİM, Kuran, peygamberimizin cebraili ilk defadan sonra ikinci defa meva cennetinde gördüğünü söylemektedir ? Sidretü'l-Münteha'nın yanında. 15. Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır. 16. Sidreyi örten örtmekte iken, 17.Göz kayıp-şaşmadı ve (sınırı) aşmadı. 18. Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı gördü BANA GÖRE AYETLER AÇIK VE NET ANLAMLIDIR VE HADİSLER BU AYETLERLE UYUMLUDUR. NECM SÜRESİNİNİN doğruluğuna kesin inandığımıza göre ayetlerin açık olup olmadığını anlamak için Kendimize şu soruları sormalıyız. 1- Peygamber efendimiz İKİNCİ DEFA cebraili gördü mü yoksa görmedi mi ? Eğer gördüyse Peygamber efendimiz nerede iken cebraili görmüştü ? 2- Görürken uyanık mıydı yoksa uykulu muydu ? Yoksa gözü kaydı da hayal mı görmüştü. 3-Kuranda Peygamberimizin cebraili gördüğü söylenen ve bahsedilen Sidretü'l-Münteha ,Cennetü'l-Me'va neresiydi ? 4-Necm 12. ayetinde Şöyle diyor ? Yine de siz gördüğü (şey) üzerinde onunla tartışacak mısınız? SAHİ ! BİZ HALA NEYİ TARTIŞIYORUZ |
Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Değerli arkadaşlarım önce şunu belirtmek isterim ki benim amacım kimsenin inancına saygısızlık yapmak değil, gerçekleri öğrenmeye çalışmak olduğunu bilmenizi isterim. Bu konuyu yazdığımda bu şekilde tepkiler alacağımı biliyordum ama bu konuyu gündeme getirmemizin önemini de biliyordum. Sizlere vereceğim cevapları lütfen hiçbir etki altında kalmadan, kur’an merkezli düşünelim. Önce Esracık rumuzlu kardeşimin bana göre de mantıklı bir örneğinden yola çıkalım ve bu sözleri düşünelim. (Yahudiler, hamile kalan Meryem 'i zina ile suçlarken, aslında olaya akılcı ve determinist bir yaklaşımla yaklaşıyorlardı, yani salt kuru mantıkla bakarsanız, bu olayın da başka bi açıklamasını bulamazsınız tabi.) Yukarıdaki sözler üzerine düşünelim. Bizler Meryem anamızın nasıl hamile kaldığını, olayın detaylarını nereden öğreniyoruz? İnandığımız, iman ettiğimiz ve hiç kuşku duymadan güvendiğimiz KURANDAN. Şimdi sizlere desem ki bu bilgiler yani Meryem anamızın Hz. İsa ya hamile kalış bilgileri, detayları Kur’anda olmasaydı yani bizlere bu bilgiler Rabbim tarafından nakledilmeseydi, hepimiz hiç kuşku duymadan babasız dünyaya gelişine inanacak mıydık? Ya da bir komşu kızını düşünün evli değil ama bir bakıyorsunuz karnı şişiyor doktora gidiyor ve sen hamilesin diyor doktor. Bu kızın hamile oluşuna bizler ne diyebiliriz? Nasıl yaklaşırız? Sanırım hepimizde aynı şeyi düşünüyoruz. İşte benim söylediğim ve izah etmeye çalıştığımda buradan yola çıkarak gerçekci olmalıyız diyorum. Rabbim apaçık benim açıklamadığım ve hüküm vermediğim hiçbir konuya inanmayın diyor. Eğer Yahudiler indirilen İncil e iman etmiş olsaydı, zaten bu yanlışı yapmaları da mümkün olmazdı. Örneğin Allah sivrisineği bile örnek verir bizlere çünkü onda mucizeler gizlidir de ondan. Rabbim her konuda en ince detayı vermiş ve açıklamıştır. Buradan da yola çıkarak, sivrisineği örnek veren Rabbim Miraç olayı olmuş olsaydı bizlere apaçık anlatırdı. Mescidi haramdan mescidi aksaya götürdüğünü anlatan Rabbim neden bu olayı da açıkça söylemesin? Abdulhamit kardeşimin örneğine gelince. Siz yazınızda Rabbim kur’anı Rabbim yine kendi ayetleriyle açıklar ve izah eder bizlere demiştiniz. Bende aynı düşünceye katılıyorum. Şimdi Diyanetin mealini alıntı yaptım onu hatırlayalım. 10. Böylece Allah kuluna vah yedeceğini vah yetti. 11. Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı. 12. (Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz? 13. Andolsun ki, o, Cebrail’i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü. 14. Sidretü’l-Müntehâ’nın yanında. 15. Me’vâ cenneti onun (Sidre’nin) yanındadır. Necm suresi 13. ayeti dikkatlice düşünelim. Peygamberimiz Cebrail i ne zaman daha önce görmüş burası önemli, çünkü ondan sonra gelen bilgilerde o anlamda değerlendirmemiz gerekir. Bir başka inişte daha görmüş, demek ki bu sözlerden sonra tarif edilen yerin yeryüzü yani bizlerin yaşadığı yer ya da bu bölgesi olması gerekir. Burada eğer peygamberimiz miraca çıktığında görmüş olsaydı, bir başka inişinde değil, miraçta görmüştü demez miydi? Eğer amacımız bize öğretilenleri doğrulamaya çalışmak, onlara deliller aramak değilse lütfen bunları çok iyi düşünmeliyiz. Gelelim Necm 14. ve 15. ayetlerde belirtilen yerlerin neresi olduğuna. İşte sorun burada başlıyor ve her kez kendi düşüncesine göre anlamlar yüklüyor bu sözlere. Bizler ayetin gelişine baktığımızda unutmamamız gereken şeyin Cebrail i daha önce bir başka inişte gördüğüdür. Buradan yola çıkarak bize anlatılanları çok iyi analiz etmeliyiz diye düşünüyorum. Ben şöyle bir araştırdım ve çok farklı fikirlerle karşılaştım, bunları sizlerle de paylaşmak isterim. Bir düşünce şöyle açıklamış bu sözleri. (yapraklarının gölgesinden dolayı sidr veya sidra'nın (Arabistanın hurma ağacı) Kur’an'da ve mi‘râc ile ilgili Hadislerde cennetin “gölgesi”nin -yani, ruhî sükûnet ve esenliğinin- bir sembolü olarak kullanıldığını söyler.) Yine bir başka düşünce; (Sidre'nin, bir sınır olduğu, meleklerin, oradan ileriye geçemeyecekleri rivayet edilmiştir. Me'vâ, cennetlerden birinin adıdır. Oraya ancak peygamberlerle şehitler girer.) Yine bazı meallerde Sidretü'l-Münteha sözünden (en uzak noktadaki sidre ağacının yanında) şeklinde nakletmişlerdir. Bu bölgelerin neresi olduğu konusunda birçok rivayetler günümüze kadar gelmiş olup bir düşüncede şöyle anlatılıyor. (Hz. Peygamber’in Cibril’i ikinci defa görmesine işaret. Bu seferinde onu aslî suretindeki azametiyle görmüştü. Sidretu’l-Münteha, Hz. Peygamber’e miraç gecesinde gösterilen, hilkatin aldığı son şekli gösteren, emir âleminin sonundaki “şeceretu’l-kevn” yani yaratılış ağacı, kâinat ağacıdır. Başka izahlar arasında, en kuvvetlisi bu görünüyor.) Diye nakletmişler. Bir başka düşünceden de alıntı yapalım. (Yer ve Gökler Rabbinin katından gelen Kur’ân, bizim görmediğimiz, bilmediğimiz, büyüklüğünü ve güzelliğini hayal bile edemeyeceğimiz âlemleri, sanki bir mahallenin sokaklarını tarif edercesine anlatıyor, gayb âlemlerinin haritasını çıkarıyor. Bu ayetlerde adları geçen mevki ve varlıkların neler olduğu konusunda birbirinden çok farklı rivayetler gelmiş, farklı yorumlar yapılmıştır.) Şimdide yukarıdaki fikirleri düşünelim ama kur’anın temel anlatım şeklini göz ardı etmeden. Bizler Miracın anlatılış şeklini önce bir hatırlayın. Gerçekten bu çok özel bir olay acaba kur’anda açıkca izah edilmeden, günümüzde hala tam anlaşılmayan Sidretü’l-Müntehâ’nın yanı, son sınır ağacının yanında gördü Cebrail i sözlerinden yola çıkarak, bizler peygamberimizin Miraç ta görmüştür, bu sözlerde peygamberimizin Miraca çıkışının kanıtıdır dememiz ne kadar doğru bir yaklaşım olur? Yukarıda günümüze kadar gelen rivayetlerden örnekler verdim. Hala bir beraberlik dahi olmayan bir konuyu örnek göstermemiz kur’anın anlatım şekline uyuyor mu? Düşünün lütfen bu açıklamaların hepsi birbirinden farklı ve rivayetlerle açıklanıyor. Ama Rabbim bu kadar önemli bir olayı neden bizden gizlesin, neden bir bilinmeyen günümüzde dahi tam anlaşılmamış bir kelimenin, yerin, mekânın ardına saklasın miracı, bunu hiç düşünüyor muyuz? Lütfen miracın oluşunu düşünün ve Rabbin bizlere 50 vakit namaz emrettiği anlatımını, mantığınızdan ve kur’anın süzgecinden geçiriniz. Acaba Rabbim hiç uyumadan her 28 dakikada bir kalkıp namaz kılmamızı emreder mi bizlere? Hani Rahman sizlerin kaldıramayacağı yük yüklemem diyordu? Hani geceyi sizlere dinlenmeniz için yarattım dediği ayetlerini unuttuk mu? Nasıl olurda peygamberimizin Yüceler yücesi Yaratanla pazarlık yaptığını ve namaz vakitlerinin uzun bir pazarlık sonucu düşürüldüğünü söyleriz, bunu hiç mi düşünmüyoruz? Ben tam anlamını bilmediğim ve hala tam açıklanmayan Necm 14 ve 15. ayetlerdeki mekânın neresi olduğunu bilmediğim için fikirde yürütmem. Benim ayetten anladığım, Cebraili bir başka inişte tekrar gördüğüne göre, burasının yaşadığımız mekân ya da buna yakın bir yer olabileceğini söylerim ve ileriye de gitmem. Açıklanmayan izah edilmeyen, Rabbin hüküm vermediği konular için delil arama çabasına da girmem. Rabbim iyice anlayasınız diye her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyorsa, ben bu yolla Kur’anı anlamaya çalışırım. Şunu hiçbir zaman unutmam, Rabbim kur’anda açıklamadığı, izah etmediği hiçbir konuda sorumlu turmayacağını söylüyorsa, bizlerin yapacağı Rabbinde söylediği gibi KURANIN İPİNE SARILMAK OLMALIDIR. Tartıştığımız konu ise Rahmanın kur'anda hiç bahsetmediği Miraç konusuna bilinmeyen sözleri delil gösterip kanıtlamaya çalışmamızdır. Tartışmamamız gereken ise peygamberimizin Cebrail ile çok yakından karşılaşması ve tebliğ almasıdır. İman etmeyenlerde bunu anlamak istememişler ve tartışmışlardır. Değerli arkadaşlarım bu sözlerimin eğer kur’an ile ters düştüğünü söylüyorsanız lütfen beni yine kur’an ile uyarınız. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Haluk abi size soracağım sorudan sonra yorumun gelecek bu hususta... İsra-Miraç mucizesi Kuran'da şüphe getirmeyecek kadar açık ve nettir Allah resulünü Mescid-ül harama'dan Mescid-ül aksaya gitmesi ve ordan Allah katına yükselmesi ayetlerde açıktır. Şimdi sorum şu teferruatları çokmu önemli sizce bizim inanmamız gereken nokta gidiş gelişi değilmidir Siz bu mucizeye ne tür bir kanıt istiyorsunuz size onu sunmaya çalışalım ...... |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Alıntı:
Bakın daha da ileriye gidenler var ki, bunlar Haluk Beyi bile sollarlar. Bazı müffesirler hatta sahabeden nakledilen rivayetle söylenir ki, miraç ruhen gerçekleşmiştir. Bedenen değil. Yani beden yerinde kalmıştır. Ruh gece yolculuğuna, miraca çıkmıştır. Haydi buyrun bakalım ! |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Alıntı:
ALLAH Necm 12. ayetinde Şöyle diyor ? Yine de siz gördüğü (şey) üzerinde onunla tartışacak mısınız? Peygamber gördüklerini anlattığında onlar peygamber ile bir tartışmaya girmişlerdi. Peki , Peygamber neyi anlatmıştı ? RÜYASINI MI , gördüğü rüyayı mı anlatmıştı ? Yoksa gözü ile gördüklerini ,gerçeği ile yaşadıklarını mı anlatmıştı ? Ruhen gece yolculuğuna çıkmış ise veya gördüğü bu rüyayı anlatmış ise bu tartışmanın manası olur mu ? GÖRDÜĞÜ RÜYAYI MI PEYGAMBERLE TARTIŞMIŞLAR ? Tartışmayı yapanlar işte bu bir rüyadır der geçer. Üzerinde durmaz, tartışmaz da DİKKAT ! AYET PEYGAMBERİN GÖRDÜKLERİ İLE YAPILAN TARTIŞMADAN SÖZ EDİYOR. Biri gelip size bir olayı ruhen gördüm dese, aklınıza ne gelir ? Gerçeği görmemiş ama hissetmiş olabilir, gelir. Yine de siz gördüğü (şey) üzerinde onunla tartışacak mısınız? Ayetinde ifade edilen mana net ve açık anlatımlı olup bizatihi gözleriyle yakınen gördüklerini açıklamıştır. Çünkü, Gören gözdür gördüklerini hisseden ise ruh. Gören göz olduğunda hisseden de ruh olacaktır. . Ruh görmez ancak hisseder. Halbuki ayet pek açık anlatımlı Yine de siz gördüğü (şey) üzerinde onunla tartışacak mısınız? demekte |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Abdulhamid bey'e Teşekkürler. kaynaklarımızla barışık düşünceleriniz için. bana çok faydalı oldu. c* |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Alıntı:
İSRA 1 ayetini tefsir eden ayet NECM 18. AYETİDİR. İsterseniz hep beraber bakalım. İSRA 1- Kulu Muhammed'i bir gece Mescidi Haram'dan (Kabe'den) yola çıkararak, kendisine bazı AYETLERİMİZİ (mucizelerimizi), olağanüstülüklerimizi gösterelim diye, çevresini kutsal kıldığımız Mescidi Aksa'ya (Kudüs'e) ulaştıran Allah, her türlü noksanlıktan uzaktır. O her şeyi işiten ve her şeyi görendir. NECM 18- O gerçekten Rabb'inin bazı büyük AYETLERİNİ ( Mucizelerini ) gördü. Ayet veya ayetleri görme mucize ve mucizeleri görme anlamındadır. Gece yolculuğu miraç ile sonlanmıştır. Bir dikkat çekici nokta var ki Cenabı Allah bu olayı Necm ( Yıldız ) ayetinde zikretmiştir. Bu bile miraca bir işaret olabilir mi olamaz mı ? Necm nedir ? Yıldız AYETLERİN BÜYÜĞÜNÜ GÖRMESİ HANGİ SURENİN İSMİ İLE ÖZDEŞLEŞİYOR Yıldız veya yıldızlar nerede bulunur. Sema da değil mi ? Peki miraç nerede gerçekleşti ? |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Bakın dünyadan ayrı bir meva cennetinden bahsediliyor. Cennetin adı bile belli. Eğer bu yeryüzünde bağ bahçe olan olan cennet ise, böyle hitap edilir mi ? Kuranda Cennetin adları var. Firdevs cenneti meva cenneti vs gibi. Ve Cebrail meva cennetine indiğinde onu peygamber meva cennetinde iken ikinci defa da görmüş oluyor. Ve ayetin sonuna baktığımızda çok büyük ayetler gördüğü kesin anlatımlıdır. Yani pek büyük mucizeler gördüğü ifade ediliyor. Miraç olayı da büyük bir mucize ise bu ayetlerin pek büyüğünü gördüğü anlamına da gelir. Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı gördü Alıntı:
Alıntı:
Necm 12. ayetinde Şöyle diyor ? Yine de siz gördüğü (şey) üzerinde onunla tartışacak mısınız? Peygamber gördüklerini anlattığında onlar peygamberle bir tartışmaya girmişlerdi. Hayır olamaz ! Nasıl olur bu ya ! Akıllara durgunluk ve şakınlık veren bu gibi şeyler nasıl olur. Şaşkınlık ifadeleriyle amansız bir tartışmadır bu. Demek ki o zamanlar bile peygamberimiizin gördükleri hakkında bu çeşit tartışmalar olmuş . Ve Gelecekte de olacak ki kuran böyle hitap ediyor biz kullarına Siz gördüğü (şey) üzerinde onunla hala tartışacak mısınız? Hadislerini yani görüp te söylediklerini tartışacak mısıınız ? BİZİM YAPTIĞIMIZ GİBİ |
Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Değerli arkadaşım rabbin ayette söylediği (Siz gördüğü (şey) üzerinde onunla hala tartışacak mısınız?) sözlerinden nasıl olurda miraç olayı ile bağdaştırırsınız, böyle bir açıklama ve detay yokken ayetlerde. Hadislerden öğreniyoruz diyorsanız o kadar çok değişik olanı var ki, bu konu ile ilgili, hangisi acaba peygamberimizin söyledikleri bu konuda emin olabilir misiniz? Ayetin başından itibaren anlatılan Cebrail’in ayetleri tebliğ etmesi ve Cebrail ile çok yakın olması konusu anlatılıyor. İşte Rabbin söylediği, gördüğü şey konusunda ona inanmıyor ve onunla tartşıyormusunuz sözlerini Allah bunun için kullanıyor. Peygamberimiz topluma bunları anlattığında inanmayanlara hitap ediyor bu sözler. Sizlere tebliğ ettiğim ayetleri getireni çok yakından gördüm dediğinde, inanmayanlara kızarak Rabbim, hala bu konuda tartışacak mısınız diyor. Ama siz tüm bunları söylemek yerine, Kur’anın hiç bahsetmediği Miraç ile bağlantı kurabiliyorsunuz. Peygamberimizin miracı anlattığını buna inanmadıklarını söylüyorsunuz. Ama böyle bir bilgi, sözlerin ayetlerin diziminden çıkmıyor. Eğer böyle yaparsak kur’anda olmadığı halde her istediğimizi buraya ilave eder, peygamberimiz aslında burada bunları da söylediği için karşısındakiler inanmamıştı diyebiliriz. Sizce bu mantıklımı? Ben ayette iniş diyor dediğimde siz, (Bu ayet ne ifade eder ki? Ne fark eder ki ha iniş ha çıkış…) Bu ayet, bu sözler o kadar çok şey fark eder ki, olayın merkezinin neresi olduğu açığa çıkar. Necm suresi 14 ve 15. ayetlerde geçen yerlerin hakkında bazı geleneğin düşünce ve görüşlerini de size aktarmıştım. Bunların bir sembol olarak anlatıldığı ve tam olarak neresi olduğu konusunda kesin birliktelik olmadığı da açıktır. Tüm bunları bir kenara bırakalım, çünkü açık olmayan bilgilere dayanarak bir olayı ya da düşünceyi savunmak ya da anlatmak istemem. Miracı kısaca yazımda anlatmıştım, bizlere anlatılan bu olayın anlatım şekli yani Rabbin bizlere 50 vakit namaz emretmesi ve peygamberimizin birçok kez gidip gelmesi ile pazarlık sonucu beşe indirilmesini nereye sığdıracağız, kur’anın süzgecinden geçirebilir miyiz? Sanırım yalnız bunu düşünsek her şey açığa çıkacaktır. Değerli arkadaşlarım ben kur’andan anladıklarımla bize anlatılan Miracı kur’an süzgecinden geçiremedim, bunu söylemek zorundayım. Eğer söylemezsem rabbin huzurunda sorumlu olacağımı hissettiğim için konuyu açtım. Günümüzde birçok İlahiyat profesörü Miracın oluşu kur’an hükümlerine ters düşer diyorlar. Hatta Sayın Süleyman Ateş ile de bu konuyu konuşmuştuk, sitesine bakarsanız Eski Diyanet İşleri Başkanı da aynen bu görüştedir. Yani Miracın oluşu kur’an ayetlerine ters düşer demektedir. Gerçi herkesin inancı kendisini bağlar, yaptıklarından bizzat kendisi sorumludur. Eğer anlatılan Miraç olayı sizin için Kur’an süzgecinden geçiyor da, evet olması normaldir diyorsanız, hiç kimsenin buna itirazı olamaz. Benim yapmak istediğim kimsenin inancı ile oynamak değil, bizlere öğretilenleri ortaya koyup, doğruların ortaya çıkmasını sağlamaktır amacım o kadar. Benim söyleyeceklerim bundan ibaret. Rabbim bir ayetinde şöyle söyler bizlere? Şura 10: Herhangi bir şeyde ihtilafa düştüğünüzde onun hükmü Allah'a bırakılır. İşte budur Rabbim olan Allah! Yalnız O'na güvenip dayadım; yalnız O'na yönelirim ben. Bu konuyu daha fazla konuşsak ta aynı sözlerin etrafında dolaşıp duracağımızı biliyorum. Onun içindir ki gelin Rabbim in söylediği gibi yapalım ve diyelim ki, Rabbim bizler Miraç konusunda söyleyeceklerimizi söyledik sen bizlerin ŞAHİDİSİN, aramızdaki bu konudaki ihtilafın hükmünü sana bırakıyoruz rabbim diyelim. En güzeli de bu olsa gerek. Her şeyin doğrusunu geri dönüşü olmayan yola girdiğimizde göreceğimizden eminim. Saygı ve sevgilerimle. Haluk GÜMÜŞTABAK |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Alıntı:
Alıntı:
Necm 12. ayetinde Şöyle diyor ? Yine de siz gördüğü (şey) üzerinde onunla tartışacak mısınız? Peygamber gördüklerini anlattığında onlar peygamberle bir tartışmaya girmişlerdi. Hayır olamaz ! Nasıl olur bu ya ! Akıllara durgunluk ve şakınlık veren bu gibi şeyler nasıl olur. Şaşkınlık ifadeleriyle amansız bir tartışmadır bu. Demek ki o zamanlar bile peygamberimiizin gördükleri hakkında bu çeşit tartışmalar olmuş . Ve Gelecekte de olacak ki kuran böyle hitap ediyor biz kullarına Siz gördüğü (şey) üzerinde onunla hala tartışacak mısınız? Hadislerini yani görüp te söylediklerini tartışacak mısıınız ? BİZİM YAPTIĞIMIZ GİBİ [size=large]Söyledikleri hadisler ortada. Eğer zıtlığı varsa ( Söylememiş olduğunu söylemiş gibi aktarılmışsa ) bunu da kuran ayıklar[/size]. Alıntı:
|
Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Değerli arkadaşım kur’anda açıklama var ama detay yok diyorsunuz. Şimdi düşünelim açıklama nedir detay nedir, önce onu düşünelim. Açıklama dediğimizde ben şunu beklerim; Allahın elçisi İsra suresi 1. ayetinden sonra miraca yükselmiştir. İşte bu açıklama tıpkı İsra 1. ayetinde anlatılanlar gibi. Orada da detay yoktur dikkat edin, yalnız açıklama vardır. Mescidi haramdan mescidi aksaya gitmiştir. Nasıl gitmiştir açıklama yok.Sizin kısmi açıklama dediğiniz necm suresinde ise miraç konusu asla söz edilmez ve sizin örnek verdiğiniz peygamberimizin gördüklerini halkına ümmetine anlattığında onların karşı çıkmalarını bana delil gösteriyorsunuz, ama anlatılanlar açıklanmıyor ki. Daha önce söylemiştim, hatta siz söylemiştiniz Kur’an kendisini açıklar, böyle söylemediniz mi? Eğer Rabbim bu kadar önemli bir konu vuku bulsaydı, her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim diyen Rabbim, bunu da anlatmaz mıydı bizlere? Yazımı okuduysanız miracın oluşu konusunda anlattığım olayda, Yüceler yücesi Rabbim sizce elçisine 50 vakit namaz emreder mi? Daha sonrada yine elçisinin Rahmanla pazarlık sonucu beş vakte indirdiğine siz inanıyor musunuz, bunu kalben ve çok samimi olarak soruyorum size. Rabbim namaz vaktinin HÂŞÂ çok olduğunu düşünemedi mi? Kur’anı her gün okuyan insanlarız şükürler olsun. Bu sözleri, bu bilgileri ve Rabbin yemin billâh ederek kur’anı ve dini kolaylaştırdığını söylemesi ve sizlere asla kaldıramayacağınız bir yük yüklemem, teklifte bulunmam dediği halde bu sözleri Kur’anın neresine koyacağız hiç düşünüyor muyuz? Bu bilgiler sizce kur’anın süzgecinden geçiyor mu? Doğrusu ben kur’anın ipine sarılmış bir Müslüman olarak bunu kabullenmem ve rabbin bizleri bu kadar zor bir yük yükleyeceğini söyleyenlere uymam, inanmam, kabul etmem asla mümkün olamaz. Daha önce söylediğim gibi her şeyin gerçeğini, doğrusunu Rabbin huzurunda göreceğiz. Gördüğüm kadarıyla bu yazımı buraya asmam ve söylediklerim bu sitedeki arkadaşlarımı çok üzmüş, onların üzülmelerine yemin olsun ki bende üzüldüm. Fakat benim yapacağım bir şey yok. Ben şahsım adıma kur’an süzgecinden geçmeyen hiçbir sözü kabul edemem. Eğer ben hatalıysam kendi hatalarımın cezasını elbette çekeceğim, bundan kaçış yok biliyorum. Buna inansam burada bu sözlerimi söylemezdim, onun içindir ki tekrar söylüyorum. Bu konudaki hükmü Rabbim e bırakıyorum. Mutlaka gerçekleri Rabbin huzurunda göreceğiz, rabbim yardımcımız olsun. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Alıntı:
Alıntı:
O halde şöyle yapalım. Toplayalım Miraç ile ilgili hadisleri ne kadarına veya kaç tanesine inanacaksınız. Toptan reddetceğinizden eminim. Necm 12. ayetinde Şöyle diyor ? Yine de siz gördüğü (şey) üzerinde onunla tartışacak mısınız? Peygamber gördüklerini ( gördüğü mucizeyi ) anlattığında onlar peygamberle bir tartışmaya girmişlerdi. . Çünkü onlar mucizeye inanmıyorlardı. Hayır olamaz ! Nasıl olur bu ya ! Akıllara durgunluk ve şakınlık veren bu gibi şeyler nasıl olur. Şaşkınlık ifadeleriyle amansız bir tartışmadır bu.Peygamber Allahın en büyük ayetlerini ( Mucizelerini ) görmüştü Demek ki o zamanlar bile peygamberimiizin gördükleri hakkında bu çeşit tartışmalar olmuş . Ve Gelecekte de olacak ki kuran böyle hitap ediyor biz kullarına Siz gördüğü (şey) üzerinde onunla hala tartışacak mısınız? AYETİNİN KISA TEFSİRİ ŞÖYLEDİR Hadislerini yani görüp te söylediklerini tartışacak mısınız ? BİZİM YAPTIĞIMIZ GİBİ Söyledikleri hadisler ortada. Eğer zıtlığı varsa ( Söylememiş olduğunu söylemiş gibi aktarılmışsa ) bunu da kuran ayıklar |
Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Değerli arkadaşım ben şu sözü asla söylemedim, hatta ima bile etmedim. (Siz ise kuran bunu virgülüne kadar detayına kadar açıklamalıydı, açıklasın öyle iman edeyim diyorsunuz.) Çünkü kur’an bilmemiz gerektiği kadarını söyler bizlere. Yazımda verdiğim örneğe lütfen dikkat edin. Rabbim İsra 1. ayette peygamberimizi detaya girmeden Mescidi haramdan, Mescidi aksaya götürdüğünü söylüyor bu kadar, hiç detay vermeden, nasıl götürdüğünü izah etmeden. Detayı bizi ilgilendirmiş olsaydı onu da söylerdi. Ben ne demişim? Eğer miraç gerçek olsaydı rabbim İsra 1. ayetin sonunda şu kelimeyi kullanırdı.( oradan da Miraca çıkmıştır) bu bilgi bana yeter. Nasıl çıkmıştır, nereleri görmüştür onları sizin söylediğiniz yoldan öğrenebiliriz ama hiç konusu bile geçmiyor. Ben asla detay istemiyorum, kur’anı bilen insan açıklanandan fazla detay aramaz. Rabbin Musa peygamberimize kurban edilmesini istediği hayvanı düşünün, sorular sordukça, insanlar nazlandıkça, işin vahameti artıyor ve bizim aleyhimize dönüyordu hatırlayın o kıssaları. Ben detay sormam, yalnız kur’andan bilgi alırım ve onun üzerine düşünürüm. Kur’anın indirilişini ve Cebrail in peygamberimizi yakinen görmesini anlatan ayetlerde geçen (Siz gördüğü (şey) üzerinde onunla hala tartışacak mısınız?) sözlerinden yola çıkararak anlatılan ve hadisler yoluyla gelen tüm detaylara hiç kuşku duymadan inanmak doğrumudur? Burada söylenen söz üzerine ayetin anlattığı yani Cebrail i yakından görmesine karşı çıkanların inanmayanlardan söz edildiği açıkca anlaşılmasına rağmen, gördüğü başka şeylerde vardır diyerek, bunu günümüze kadar gelen hadislerin tamamını bakın işte miraç ta gördüklerini anlattığı için inanmıyorlar, demek kur’ana uyuyor mu? Yazınızın sonunda söylediğiniz ve ayetin tefsiri olarak yazdığınız cümleye bakalım. (Hadislerini yani görüp te söylediklerini tartışacak mısınız ?) Sizin söylediğinize göre günümüze kadar gelen hadislerin hepsi hiç şüphe götürmeden doğrudur diyorsunuz bu sözünüzle. Eğer hayır öyle demiyorum elbette kur’an ile karşılaştırıp öyle kabul ederim diyorsanız, bu sözleriniz kur’ana uymaz. Çünkü görülenlerin ne olduğu konusunda açıklama yok. Ayetlerden anlaşılan gördüğü yalnız Cebrail in cemalidir zaten buda her şeye değer bir mucizedir. Eğer bu sözden yola çıkarsak bu mantıkla insanlar her sözü ve bilgiyi bu ayetin arkasına saklayarak bu ayete mal eder ki bu tür yaklaşımlar çok yanlış olup, kur’anda buna müsaade etmez. Rahman emin olmadığın sözlerin ardına düşme sorumlu olursunuz derken bundan bahsediyor, lütfen hatırlayınız. Değerli arkadaşım size yazımda bir soru sorarak samimi düşüncenizi öğrenmek istemiştim, tekrar sormak istiyorum, elbette cevap vermek zorunda değilsiniz. (Yazımı okuduysanız miracın oluşu konusunda anlattığım olayda, Yüceler yücesi Rabbim sizce elçisine 50 vakit namaz emreder mi? Daha sonrada yine elçisinin Rahmanla pazarlık sonucu beş vakte indirdiğine siz inanıyor musunuz, bunu kalben ve çok samimi olarak soruyorum size. Rabbim namaz vaktinin HÂŞÂ çok olduğunu düşünemedi mi? Kur’anı her gün okuyan insanlarız şükürler olsun. Bu sözleri, bu bilgileri ve Rabbin yemin billâh ederek kur’anı ve dini kolaylaştırdığını söylemesi ve sizlere asla kaldıramayacağınız bir yük yüklemem, teklifte bulunmam dediği halde bu sözleri Kur’anın neresine koyacağız hiç düşünüyor muyuz? Bu bilgiler sizce kur’anın süzgecinden geçiyor mu?) Sağlık ve esenlik dileklerimle Haluk Gümüştabak |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Summe dena fe tedella Sonra resulullah ona yaklaştı ve ona tutundu,sarıldı.Olgunlaşan meyvelerin dallarından sarkması ve (ya birinin)ayaklarını kanepe,sedir gibi şeylerden aşağı doğru sarkıtması da bu anlamdadır ''ed devali'' sarkan meyveler demektir. Bu mesel (dena fe tedella) ''kirella '' gibidir.Bu kuş faydalanabileceği bir şey görünce hemen ona doğru süzülür,sarkar (tedella),görmezse yüz çevirip gider (tevella) Zemahşeri keşşaf 4/420 Ayeti kerime,vahiy meleğinin Peygamber (s.a.a)'e doğru yaklaşmasını,sarkmasını, olabildiğince yakınına gelmesini mesel yoluyla anlatmaktadır.Zemahşerinin yorumundan anlaşıldığına göre,sözü edilen yakınlık sarılmaya imkan verecek niteliktedir ki bu arada herhangi bir mesafenin kalmadığını göstermektedir.Türkçede böyle bir yakınlığı ifade eden şu deyimler ile bakalım: Burnuna girmek: Yanına çok yaklaşmak,iyice sokulmak,koklamak . Burnunun dibine gelmek : yaklaşmak çok yakına gelmek Sarıp sarmalamak : sıkıca sarılmak Sarmaş dolaş olmak : Birbirine çok sokularak kucaklaşmak .. Bu tür deyimler ile Vahiy meleğinin Allah resulü ile ne kadar yakın olduğunu daha net anlamak için zihindeki soru işaretlerine netlik kazandırır. Şimdi haluk abi sizin yaklaşımınızda şu sorunu görmekteyim bir pire için yorganı yakmak deyimi varya o tür bir yaklaşım Miraç yükselme hususunda Kuran dışı bazı rivayetler aktarılmıştır bunu kabul ediyorum ama bu tür rivayetler yüzünden Miracı yok saymakta abesle iştikal olmaktır. Miraç-Kadir Gecesi vb hususlarda asla tartışmak istemem çünkü hiç bir faydası yoktur yoktur Gelin biz Müslüman olarak hayatın içinde varmıyız yokmuyuz o tür mevzulara ağırlık verelim aç susuz işkence zulüm katliam vb günlük hayatta müslümanların yada İnsanım diyenlerin sorumluluklarını ne kadar yerine getirdiğine yada o bilinci aşılamaya çalışalım Allah razı olsun... |
Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Sayın Müslümanlardan rumuzlu arkadaşım bu ayet örneğini verdiğiniz için Allah razı olsun sizden. Verdiğiniz ayet örneğinin öncesine gidelim bakalım Rabbim neler söylüyor ve bizleri nasıl uyarıyor. Aliimran 78: Ehl-i kitaptan bir gurup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Hâlbuki okudukları Kitap'tan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde: Bu Allah katındandır, derler. Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar. 79: Hiçbir insanın, Allah'ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara: Allah'ı bırakıp bana kul olun! Demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle demesi gerekir): Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe halis kullar olunuz 80. Ve size: Melekleri ve peygamberleri ilâhlar edinin, diye de emretmez. Siz Müslüman olduktan sonra hiç size kâfirliği emreder mi? 81. Hani Allah, peygamberlerden: "Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz" diye söz almış, "Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?" dediğinde, "Kabul ettik" cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu. Şimdide yukarıdaki ayetlere bakalım, 78. ayette Rabbin uyarısını lütfen çok dikkatle anlamaya çalışalım. Bakın nasıl uyarıyor rabbim; (Ehl-i kitaptan bir gurup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Hâlbuki okudukları Kitap'tan değildir.) Ben bu sözlerden sonra başka bir şey söylemenin gerekli olmadığını düşünüyorum, çünkü her şey çok açık. Bakın 79. ayetin bize anlatmak istediği ayetin sonunda ne kadar açık söyleniyor.( Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe halis kullar olunuz.) Ben bu sözler üzerine de söylenecek bir söz bulamıyorum. Biraz düşündüğümüzde Allah a halis kul olmanın yolunun apaçık kur’an hükümlerinden geçtiğini söyleyen Yüce Rabbim e şükürler olsun. 80. ayet duruma açıklık getiriyor ve melekleri ve peygamberleri ilahlar edinin diye size bir emir vermedik vermeyiz diyor. 81. ayette ise Rabbim peygamberlerden görevlerini tebliğ ettiklerinde onlardan bir söz aldığını söylüyor. Bakın aldığı söz; ( Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz" diye söz almış…) Demek ki bu söz alış tüm peygamberler yan yana iken değil, tek tek görev tebliğ edildiğinde söyleniyor ve bu konuda söz alındığı belirtiliyor. Eğer hep birlikte olsaydılar, birbirlerini tastik etmek ve onaylamak için söz almaya gerek olmazdı, çünkü hepsi rabbin huzurunda birlikte ise bu söz alma ortamında, neden birbirleri hakkında şüpheye düşsünler, söz almaya gerek kalsın? Bakın tüm bunların miraç ile bağlantısı kurulmak isteniyor. Rabbim eğer bu olay vuku bulmuş olsaydı İsra suresi 1. ayetinde Rabbin elçisini Mescidi haramdan, mescidi aksaya götürmüştür dedikten sonra niçin oradan da Miraca çıkmıştır demesin? Fazla detaya gerek yok, tek bir kelime yeterdi, ama asla böyle bir bilgi olmadığı halde bizler neyi, niçin ve ne maksatla delil arama çabasına giriyoruz? Ben bu durumda Aliimran suresi 78. ayeti tekrar okuyarak üzerinde düşünmeye davet ediyorum. Şunu hatırlatmak isterim, hesap günü gelmediği halde o gün peygamberimizin bizlere hitaben( benim ümmetim kur’anı devre dışı bıraktılar) diyeceğini söylüyor Rabbim. Bu ve buna benzer uyarılar kur’anda bizlerin uyarılması ve dikkatini çekmesi için söylenmiş sözlerdir. Rabbin anlatmak istedikleri anlamlar dışında sözlerine manalar yüklemenin suçunu Rahman Aliimran 78. ayette bizlere söylüyor ve bakın ne diyordu? (Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar.) Değerli yitiksevda rumuzlu arkadaşım, bu yazım bitmek üzereyken sizin yazınız geldi. Rabbim birçok ayetinde kur’an için açıklayıcı, anlaşılır ve kolaylaştırılmış deyimini kullanır. Yukarıda yazdığım Aliimran 78. ayeti eğer ibret alırsak sizin yazdıklarınızın ne derece hükmü vardır, bunun kararını size bırakıyorum. Benim yazdıklarımı lütfen hiçbir etki altında kalmadan tekrar okuyun eğer kur’ana ters bir şey söylediysem Rabbim zaten beni belaların en büyüğüne çarptıracaktır bundan eminim. Miraç ve Kadir gecesi konusunda asla tartışmam demişsiniz. Bakın Rabbim kur’anın indirilişi gecesini yani Kadir gecesini detaya girmeden hangi gün olduğunu söylemeden nasıl bildirmiş bizlere. Ben bunu nasıl tartışırım, apaçık bildirilen bir bilgiyi nasıl inkar ederim. Bakın hangi gün olduğunu bildirmez tarih vermez. Ben diyormuyum ki detay yok ben inanmam. Bunu söylemek sapıklık tan öte bir düşünce olur. Hangi gün olduğunu söylemediyse Rabbim bunun bir sebebi vardır derim ve o sebebi düşünürüm. Oda biraz düşündüğümüzde zaten ortaya çıkıyor. Bakın bu konuyu da konuşabiliriz Allah izin verirse. Sizin söylediğiniz konuları da elbette konuşalım. Dikkat ederseniz ben fazla uzatmak istemiyorum ve herkez nefsinde düşünsün karar versin diyorum, fakat cevap verilince bana düşen sorulanlara cevap vermektir. Rabbim cümlemizi kur’an yolundan ayırmasın. Onun rehberliğinde, onun güneşinden istifade etmemizi sağlayarak gözlerimizdeki perdeyi, gönüllerdeki mührü kaldırsın inşallah cümlemizin. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Alıntı:
Alıntı:
Gökyüzündeki Meva cenneti ilk yaratılan insan Adem ve havvanın misafir edildiği cennet olabilir. Olması da büyük bir ihtimaldir. Diye düşünüyorum Alıntı:
NECM-18- O gerçekten Rabb'inin bazı büyük ayetlerini gördü. NECM-12- Siz şimdi gözü ile gördükleri hakkında O'nunla tartışmaya mı girişiyorsunuz? Alıntı:
İŞTE YANILGINIZ BURADA. Net ve açık olan ayeti görememişsiniz. NECM-18- [size=large]O gerçekten Rabb'inin bazı büyük ayetlerini gö[/size]rdü. NECM 12 AYETİ NECM 18 İLE DE BAĞLANTILI. Çünkü Cebraili ikinci defa nerede gördüğünü açıklayan ayet Necm 18 ile son bulmuştur. Görülen yalnız Cebrail değil ki, Bazı büyük ayetler ( Yani pek büyük mucizeler ) de görülmüştür.[/size] Alıntı:
Alıntı:
İNANMIYORUM. Ama bu demek değil ki miraç olayı yoktur ve olmamıştır. Olmuştur. Hem peygamberin , hem kuranın bildirdiği kadarıyla hem de aklen de inanıyorum |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Kuranı Kerim detaya muhtaç,izaha muhtaç tefsire muhtaçtır haluk bey. Bunun için Nebilik makamı vardır. lütfen kavrayın bunu artık. siz şeri delilleri kabul etmedikçe sizle muzakereye yokum. islamın siz ve siz gibilerden çektiği nedir Allah aşkına. islamı kaz'a çevirdiniz. yol yol bakalım ne kaldı elinizde..! insanların kafasını bulandırmaktan vazgeçin artıkkk.her insan ilim ehli değildir burda. sayenizde insanlar hidayet yerine ŞÜPHE KURUNTU ACABALARIN pençesine düşmektedir. Allah aşkına 1400 yıllık ilim adamlarımız alimlerimiz fakihlerimiz müfesirlerimizin hepsi gerizakı idi de sizmi akil siniz??? Allahım .... |
Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Değerli arkadaşım Abdulhamit Bey. Bakın siz bugün bile kesin olarak neresi olduğu konusunda tek bir görüş olmayan bilgiler için ne söylemişsiniz. (Gökyüzündeki Meva cenneti ilk yaratılan insan Adem ve havvanın misafir edildiği cennet olabilir. Olması da büyük bir ihtimaldir. Diye düşünüyorum.) Bizler ihtimaller üzerine inancımızı şekillendiremeyiz. Siz gökyüzünde diyorsunuz bu yerin olduğunu, ama ayetlerde Cebrail i bir başka inişte de görmüştü diyerek, burasının gökyüzü olamayacağını belirtmiyor mu sizce? Rabbin bazı büyük ayetlerini gördü sözünden mi anladınız siz Miracın olduğunu? Peki, neden hiçbir bilgi yok? Sizce saklanacak bir konumu bu? Rabbin meleği Cebrail i görmesi sizin için küçük bir ayetimidir rabbin? Rabbin büyük ayetlerini gördü sözünden benim anlayamadığımı yazmışsınız. Sormak isterim siz bu sözlerden Miracın olduğunu nasıl anladınız? Lütfen düşünün daha öncede söyledim, rabbim isra 1. ayette söylediklerinindevamında eğer bu olay vuku bulmuş olsaydı, oradanda Miraca yükselmiştir demezmiydi? Değerli arkadaşım size sorduğum soruya cevap verdiğinizi söylediğiniz sözler yani; (Söyledikleri hadisler ortada. Eğer zıtlığı varsa ( Söylememiş olduğunu söylemiş gibi aktarılmışsa ) bunu da kuran ayıklar.) Bu cevap size sorduğum sorunun cevabı olmasa gerek diye düşünüyorum. Söylenen onca hadis var ki Kur’an asla kabul etmez, ama günümüzde inanılmaya hala devam ediliyor. Kur’an ben her şeyi açıkça söylerim der bizlere. Sizlere kur’andandır diye aktarılanlara sakın inanmayın onlar Allah a iftira atıyorlar diye de bizleri uyarır Rabbim. Daha açıkcası kur’andan olmayanı rabbim sen ayıklayacaksın ve gönderdiğim rehbere uymuyorsa iman etmeyeceksin der. Yani kur’an değil bizler ayıklayacağız, çünkü rabbim aklını kullan diye boşuna bizleri uyarmıyor. Yazınızın sonunda gerçek cevabımı aldım, ama başı ile sonu başka yönlere bakıyor. Daha açıkcası inanmakla inanmamak aynı düşüncenin yanında asla barınmaz. Bir olay ya doğrudur vardır. Ya da yanlıştır, yoktur. Miraç olayının özü sizin inanmadığınızı söylediğiniz olayın üzerine inşa edilmiştir, lütfen bunu dikkatle düşünün. Temeline inanmadığınız bir binada oturmak bana göre tehlikelidir. Küçük bir depremde yıkılır. Bu konu uzadıkça bazı arkadaşlarımın üzüldüğünü gördüm, isterseniz daha önce söylediğim gibi bu konunu hükmünü Rabbim e bırakalım. Esenlik dileklerimle. |
Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Sayın Müslümanlardan Nikli arkadaşım. Verdiğiniz cevabı analiz ettiğimde aklınızı kullanıyorsunuz ama bir yere geldiğinizde devam etmeye çekiniyorsunuz, bunu yazınızdan anladım. Tabiî ki bu benim düşüncem yanılabilirim. İslam ı gerçekten kur’andan öğrenmeli ve onu bizzat kendisinden anlamaya çalışmalıyız. Size örnek verdiğiniz ayetin daha iyi anlaşılması için İncil den örnek vermiştim, nedeni de peygamberlerden Rabbim söz aldığını ve birbirlerini destekleyeceklerini söylüyordu verdiğiniz örnek ayette. Siz bu ayeti Miraca örnek vermiştiniz, bende size burada bahsedilenin ne anlama geldiğini anlatmaya çalıştım verdiğim örnekle. Elbette İncili ya da Tevrat ı Kur’an ile karşılaştırıp Kur’anın onay verdiğini kabul etmeliyiz bunda şüphe yok. Fakat verdiğim İncil den örnek Sizin verdiğiniz Aliimran 81. ayet ile örtüştüğü için yazdım. İncil de Hz. İsa benden sonra sizlere beni ve kitabı onaylayacak bir uyarıcı gelecek ona yardım ediniz diyor. İşte Aliimran 81. ayette geçen konu budur dostum. Kur’anı anlama konusuna gelince gerçekten herkes ya da her okuyan hemen her şeyi anlaması mümkün değildir. Daha doğrusu anlaşılmayan konunun özü değil anlatmak istenen manasıdır. Bu sözlerim muhkem ayetler içindir. Zaten Müteşabih ayetlerin ne anlattığını zamanla ilim adamlarının bizzat uğraştıkları ilimler sayesinde bulunacağını biliyoruz. Bulunan örnekler bizlere aydınlatıyor ve dinimize daha şevk ve heyecanla sarılıyoruz. Kur’anı anlarken sizinde söylediğiniz gibi bir bilene danışmak onlardan dersler almak hem kur’anın hem de aklın emridir. Fakat Rabbim bu konuda bizlerin izlemesi gerektiği yolu çizmiş ve aklımızı bizzat devre dışı bırakmadan ve delilsiz hiç bir şeye inanmamamızı emretmiştir. Rabbim emin olmadığın şeylerin ardına gitmeyin, rehber olarak kur’anı alın der. Din ve iman adına her şeyi açık seçik örneklerle verdiğini anlatır. Körü körüne inanmadan düşünerek, aklımızı kullanarak anlatılanları dikkatle ölçüp biçtikten sonra kabul etmemizi ister bizden Yaratan. Bu demek değildir ki her okuyan her şeyi anlar. Bu zaten mantığında kabul etmeyeceği bir şeydir. Yazınızda verdiğiniz hastalandığımızda gideceğimiz doktor örneği bence çok güzel bir örnek olmuş. İnanın benim aklıma gelmemişti çok ama çok güzel bir örnek. Şimdi verdiğiniz örneğe bakalım. Hastalandığımızda nasıl kendi kendimizi tedavi edemiyorsak, piyasada birçok tıp kitabı olmasına rağmen demişsiniz. Çok doğru bir örnek. Bazı ufak tefek hastalandığımız da, başımız ağrıdığında, isal olduğumuzda buna benzer rahatsızlıkları kendimiz çözeriz ama ya çözemediklerimiz. Biz hastalandığımızda bizim çevremizde birçok insan bizlere akıl verir derki. Doktora gidip de boşuna zamanını ve paranı harcama. Şu köyde bilmem kim var, yaptığı ilaçlarla seni iyileştirecektir. Karıştırdığı bitkiler çok iyi geliyor gel seni ona götüreyim derler. İşte ne yazık ki yaptığımız bu en büyük yanlış, İslam dinini de yaşarken yaptığımız yanlıştan farklı değildir. Tıp ilmini yıllarca görmüş eğitim almış bu insanları düşünün lütfen. Tıp eğitimi alan insanların hepsi aynı kitaplardan eğitim almıştır. İnsan ****bolizmasını öğrenirken hiç birisinin aldığı bilgi diğerinden farklı değildir. Amerika da eğitim gören bir tıp öğrencisi ile ülkemizde eğitim gören bir tıp öğrencisi eğitimini aynı kitaplardan yaparlar. Peki, aralarında ne fark var? Aralarındaki tek fark ellerinde ki kitaplardan yola çıkarak ilimlerini daha ileriye götürmeleridir, yani düşünmeleri, akıllarını kullanmaları ve daha çok çalışmalarıdır. Hiç birisi çıkıp ta eğitim aldığı kitaplarda geçen ana konuların dışına çıkmazlar. Onların yaptıkları bu ana bilgilerin yardımıyla diğer hastalıkları nasıl tedavi ederiz onun araştırmasını yaparlar. İşte bizlerde bu örnekte olduğu gibi, bilgi alacağımız insanların gerçekten doktor mu, yoksa birilerinin tıp eğitim almamış şifacı dedikleri kişilerden mi olduğu ayrımını titizlikle yaparak onlardan faydalanmalıyız. Bunu yaparken de bizler eğer bizzat kur’ana müracaat etmemiş hiç okumamış isek, bize anlatılanlar konusunda hiç bilgimiz olmayacak ve nelerin doğru nelerin yanlış olduğunu bilemeyeceğiz. Rabbim ne diyordu ve nasıl uyarıyordu? Emin olmadığın sözlerin ardına düşme yoksa sorumlu olursun. Demek ki bizlere anlatılanların doğruluğunu ölçebilmemiz için önce anladığımız kadarıyla Rabbin rehberine müracaat edeceğiz okuyup anlamaya çalışacağız. Çünkü yine başka bir uyarısında Rabbim, sizlere bunlar kur’andan dır derler ve aldatırlar demiyor muydu? Demek ki gerçekten anlatılanların kur’andan olup olmadığını bilmemiz için önce kur’ana müracaatımızı yapacağız burası çok önemli. Birileri sen kur’anı okusan da anlayamazsın onun için onu anlayarak okumana gerek yok, sana bu işin uzmanları anlatsın diyorsa, burada çok dikkat etmemiz gereken bir yanılgı var demektir. Gerçekten bir insan ben her şeyi bilirim benim söylediklerim doğrudur diyorsa o kişi yanılmaya mahkûmdur, Rabbim bu durumdan beni korusun. Dikkat ederseniz benim açtığım konular açık ve net başlıklardır. Hiçbir zaman bilinmeyen bir sözün anlayamadığım manaların konusunu açmam ve konuşmam. Bir kelime kur’anda geçiyor da ben anlayamıyorsam onu asla inkâr etmeden kabul ederim ama araştırmayı da bırakmam. Örneğin konumuz Miraç, bana tek bir kelime gösterebilir misiniz Miraç konusunda? Zaten gösterilmiş olsaydı bunu konuşmaya da gerek kalmazdı. Örneğin kadir gecesinden bahseder ama hangi gece olduğunu söylemez. Fakat bu gecenin önemini anlatır bizlere. Şimdi hangimiz bunu inkâr ederiz, var mı aramızda bir babayiğit inkâr edecek. Dikkat edin çok kısada olsa geçiyor kur’anda. Rabbim kur’an anlatımından bahsederken, her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim der. Her şeyi açık seçik anlattığından bahseder. Peki, bu ayetleri hiç mi düşünmüyoruz da, bize öğretilenlere gizli kapaklıda olsa anlamlar, deliller bulabilmek için uğraş veriyoruz. İsra suresi 1. ayetinde Rabbim detay vermeden elçisini götürdüğü yeri söylüyor da, acaba neden ondan sonra Miraca çıkmıştır diye, anlatılan bu kadar önemli bir olaydan bir kelime bile açıkca bahsetmiyor, bunu neden düşünmüyoruz. Bakın sizde peygamberimizin elli vakti beş vakte indirdiği pazarlığı kur’an dan onay alamadığınız için kabul etmediğinizi söylüyorsunuz ve bunun Islah edilmesi gerektiğini söylemişsiniz. Şimdi lütfen şunu düşünün, Rabbim ayetinde sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim der, çünkü her şeyden örnekleri açıkca verdim onun içindir ki kur’anın ipine sarılın diye de öğüt verir. Hatta din ve iman adına körü körüne velilerin ardına düşmenin tehlikesini muazzam bir örnekle(dişi örümcek) bizlere anlatır. Miraç konusunu düşünün hiçbir bilgi yok. Acaba Rabbim bu kadar önemli bir olayı sizin örnek verdiğiniz ayetlerle herkesin anlayamayacağı fakat çok özel veli insanların anlayacağı bir şekilde mi göndermiştir bizlere? Daha sonrada bizleri sorumlu tutar mı? Okuduğunuz kitap sizin düşüncenizi değiştirmiş lütfen oradaki bilgilerle beni de aydınlatırsanız belki ben yanılıyorumdur bana yardımcı olursunuz, oradaki bilgilerle beni aydınlatınız lütfen size minnettar kalırım, bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Çünkü benim amacım, gerçek doğruları öğrenip, iman edip Rahmanın huzurunda divan durduğumda hesap verebilen kulları arasında olmaktır. Bu sözlerimin doğruluğuna YÜCE RABBİM ŞAHİTTİR. Daha önce söyledim benim amacım kimsenin inancına saygısızlık değildir. Bizlere öğretilenleri kur’an ışığında anlamaya çalışmaktan öte bir şey değil yaptığım. Bu konuyu aslında uzatmak istemiyorum ama cevap verildikçe de bende cevap vermek zorunda kalıyorum. Bu konunun hükmünü gelin Rabbim e bırakalım. Nasıl olursa hepimiz hesap verirken peygamberimizin de şahitliğinde tüm gerçekleri göreceğiz. SAYGILARIMLA Halukgta NOT: Müslümanlardan nikli arkadaşım ayrıca aynı yazıma İslami düşünce iştişare plat. yazdığı yazısınada cevaptır. |
Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Her insan inanç ve düşüncelerinde hür iradesi ile karar verir. Çünkü yaptıklarımızdan hesaba çekilirken kimse yanımızda olmayack. Sizin düşüncelerinize saygı duyuyor ve esenlikler diliyorum. halukgta |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? 13. Andolsun ki, o, Cebrail'i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü. 14. Sidretü'l Müntehâ'nın yanında. 15. Me'va cenneti onun (Sidre'nin) yanındadır. 16. O zaman Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. 17. Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı. 18. Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü. ŞU AYETLER NE KADAR AÇIK VE NET sidretül münteha nerde, hira dağında mı ? peki cennetül meva.. Başka bir inişte daha görmüştü diyor ayette dikkatinizi çekerim. SÜNNETSİZLERİN KURANI ANLAMAKTAN NE KADAR UZAK OLDUKLARINA BİR KEZ DAHA TANIK OLALIM. |
RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? 1- Kulu Muhammed'i bir gece Mescidi Haram'dan (Kabe'den) yola çıkararak, kendisine bazı mucizelerimizi, olağan üstülüklerimizi gösterelim diye, çevresini kutsal kıldığımız Mescidi Aksa'ya (Kudüs'e) ulaştıran Allah, her türlü noksanlıktan uzaktır. O her şeyi işiten ve her şeyi görendir. Subhânellezî esrâ bi abdihî leylen minel mescidil harâmi ilel mescidil aksallezî bâreknâ havlehu li nuriyehu min âyâtinâ, innehu huves semîul basîr(basîru). Sure Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih etme ile başlıyor kusursuzluğun Allah’a mahsus olduğunu.Her şeyden münezzeh olan Rabbimizin Kulu ve Resulü Muhammed (s.a.a) efendimizi Mescidil haram’dan Mescidil Aksa’ya (kutsal kılınan beldeye ) ulaştıran Sübhan isminin tecellisi olarak ayetlerinden bazılarını göstermek için yükselten Allah ayetin başlangıcında tüm noksan sıfatlardan tenzih etmek ayetlerin devamında verilecek olan mesajların insan idrakine şüphesiz yerleşmesi amacı ile psikolojik bir alıştırma ile vermiştir. Ayeti kerimeler de Özellikle Allah resulünün beşer olmasına (kulluğuna) dikkat çekiliyor çünkü İnsanların ulaşamadığı öyle bir makama yükseltiliyor ki bunu duyan ve tasdik edenlerin İlah’lık ve kulluk makamını bir birinden ayırsınlar.İsa (a.s) hakkında düşülen şüphelere düşülmemesi için çünkü İsa (a.s)’nın kulluk ve ilahlık makamları karıştırmışlardır... İsra hadisesini bizlere Allah yine yüce isimlerinden (basir) ile gözlerin göremeyeceği akılların idrak edemeyeceği yüce sıfatı ile kesin bir şekilde sunuyor.Bir ayeti kerimede üç ayrı ifadenin bir araya gelmesi bile ayette verilmek istenen mesajın tüm inceliklerine kadar duyarlı ve hassas bir ölçü içinde eksiksiz bir biçimde anlaşılması içindir.Kuran’ın muhteşem uslubu ve ahengi bizlere eksiksiz bir şekilde hadisenin gerçekleştiğini izah etmektedir.. Haluk abi İsra-Miraç hadisesinde Kuran dışı aktarımlarda elbette bidat ve hurafeler var bunu kabul edelim demiyoruz çünkü sizinde aktardığınız o pazarlık olayı Sünnetullaha terstir kabullenemez ama aktarımlarda hurafe ve bidatler karışmış diye İsra-Mirac’ı kabul etmemekte Allah’ın kusursuzluğunu münezzeh oluşunu sorgulamaktır buda bizleri yanlışa sevk eder İnsan için sadece Akıl yeterli değildir Aklın ermediği Allah’ın yüce isimlerinin tecellisi olan hadiselerde TESLİMİYET farzdır eğer teslimiyet ile bakılmazsa Akıl mahkum eder insanı .. Sizin söyleminize göre Kuran’ın binlerce cilt olması lazım Allah azze ve celle Kuran’da İnsan hayatının her anına her asra hitap edecek şekilde Temelleri vermiştir İlk Kuran Müfessiri Allah resulü MUHAMMED (s.a.a) kuranı açıklayan dır Peygambersiz bir kuran anlayışı haddime değildir. Eğer akıl ile her şeye yanaşacak olursak Ölümden sonra dirilmeyede şüphe ile bakmamız gerekir çünkü bizim idrakimize göre un ufak olacak olan cesedin tekrar bir araya getirilmesi insan gözü ve aklı ile imkansızdır.Bizler bu hususa akli olarak değil İmani teslimiyet ve tasdik ile baktığımızda Allah demişse doğrudur hakikati ile kabulleniyor ve iman ediyoruz yoksa akla kalsa inanmayacağız akıl üstü bir olaydır. İşte bu vermiş olduğum örnek gibi herşeyden münezzeh olan Allah (c.c) demişse ve Allah resulünden bizlere aktarılmış ise bize düşen teslimiyettir iman etmektir kurcalamak kendi kendini oyalamaktır faydasızdır Hz Ebubekir onaylamış ve şeksiz şüphesiz iman etmiş ise benim kıt aklım ile kalkıp sorgulamam haddime değildir Allah’a sığınırım bu hususta…… |
Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Değerli Mevlüt kardeşim aslında ben konuyu kapatmıştım. Her düşünceye ve inanca sonsuz saygım var. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın. Ben dikkat edin benim söylediğime inanın demiyorum. Benim yaptığım Rabbin ayetlerine bakarak onun apaçık sözlerinden yola çıkarak, anlamaya çalışmak ve sonra iman etmektir. Son olarak verdiğiniz örnek benim için önemli olduğundan bunun üzerine de düşüncelerimi söylemek isterim. Bakın şöyle yazmışsınız. (Eğer akıl ile her şeye yanaşacak olursak Ölümden sonra dirilmeye de şüphe ile bakmamız gerekir çünkü bizim idrakimize göre un ufak olacak olan cesedin tekrar bir araya getirilmesi insan gözü ve aklı ile imkânsızdır. Bizler bu hususa akli olarak değil İman i teslimiyet ve tasdik ile baktığımızda Allah demişse doğrudur hakikati ile kabulleniyor ve iman ediyoruz yoksa akla kalsa inanmayacağız akıl üstü bir olaydır.) Çok doğru her şeyi anlamamız mümkün değildir. Sizin verdiğiniz örneğe bakalım. Ölümden sonra dirilmeyi, hatta kâinatın tamamen yok olacağını ve buna benzer birçok olağan üstü bilgileri nereden öğreniyoruz? Rabbin apaçık anlattığı ve bizleri ikaz ettiği KURANDAN. İsra suresi 1. ayette geçen olayda sizin söylediğiniz gibi bizlerin aklının alacağı bir konu değil, neden inanıyoruz o zaman? Çünkü Rabbim apaçık söylemişte ondan. Eğer O açıkca söylemiş ise ben ona hiç düşünmeden iman ederim dostum. İşte bende sizin gibi düşünüyorum ama aramızdaki fark sanırım anlaşılıyor. Değerli arkadaşlarım ben düşüncelerimi söyledim, sizlerde söylediniz. Gelin bunun hükmünü Rabbim e bırakalım. Her şeyin doğrusunu huzurda göreceğiz. Amacım kimseyi üzmek ya da onların inançlarına saygısızlık yapmak değildir, bunu Rabbim biliyor. Rahman cümlemizin yardımcısı olsun. Selametle kalın. Halukgta |
SAAT: 18:27 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.