Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Makale ve Köşe Yazıları

Konu Kimliği: Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK,Açılış Tarihi:  19 Aralık 2010 (14:12), Konuya Son Cevap : 23 Aralık 2010 (00:11). Konuya 25 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 19 Aralık 2010, 20:09   Mesaj No:11
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Bahsettiğiniz hadis konusunda düşüncemi yazmayı unuttum. Bu konudaki düşüncemide söylemek isterim.

(kendi kafasına göre kuranı yorumlayan cehennemdeki yerini hazırlasın (hş))


Peygamberimizin bu hadisi çok doğru, hiç kimse kendi menfaati için ayetleri saptıramaz, basedilmeyen bir konu ile bağlantı yapamaz. Daha açıkcası öyle anlamlar veripte kur'anda çelişki havası hiç yaratamaz. Kendi kafasına göre yorumlamak ne demektir? Allah ne söylüyorsa onu anlayacaksın, söyleyeceksin demektir. Yok burada aslında Allah başka şeyden bahsediyor siz anlayamazsınız demek, kendi kafasına göre ayetleri anlamaktır. Allah bir ayetinde söylediğinin başka bir yerde tersini söylemez.


İşte şefaat konusuda böyledir. Onlarca ayetinde Rabbin tek şefaatçi benim, benden şefaat dileyin. Hiç bir şefaatçinin olmadığı o günden sakının diyor. Fakat birileri bir ayette bir kelimeye bir anlam verip, başka şefaatçiler yaratırsa, işte bunun da hesabını rabbim e verecektir. Söyleyen Allah resulü ne güzel söylemiş. Bir daha aşk ile söyleyelim. KENDİ KAFASINA GÖRE KUR'ANI YORUMLAYANLAR CEHENNEMDEKİ YERİNİ HAZIRLASIN. Rabbim böyle bir durumdan bizleri korusun. SAYGILARIMLA Halukgta
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Aralık 2010, 20:09   Mesaj No:12
Medineweb Site Yöneticisi
Medine-web - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medine-web isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:8
Cinsiyet:Erkek
Yaş:50
Mesaj: 3.036
Konular: 340
Beğenildi:1437
Beğendi:478
Takdirleri:10498
Takdir Et:
Standart

söylemedim dediğiniz tüm iddalarımı ispatlarım hemde sizin makalelerinizle..geçmişte bu konularda azmı mucadele ettik.
neyse...
benim asıl sorduğum soraulara gene es geçmişsiniz.siz bilirsiniz tabii ki..sizi sorgulamak gibi bir iş ne hakkımdır ne haddimdir.
Allah için söyleyın ne olur!

1-siz demiyormusunuz hadislerde şüphe var? o halde ayetle ispatlıyrosunuz ve diyrosunuz ki bilmediğinizin ardına düşmeyın. ayeti delildir.
doğru mu ?

ve bu delilinizle hadislerden uzak durmamız gerektiği,bize kuran yeter demeyenin ayetler karşısında mesul olacağını...

doğru mu ?

2-siz demiyormusunuz ki,kuran olmayan her şey mubah? eğer yasak olsaydı Rabbim bunu kuranda derdi ?
doğru mu ?

bende diyorum ki kuranda cenin yemek haramdır diye bir kural yok..
yiyelim mi ? eşek eti fare eti vs ? yiyelim mi ?

3-siz demiyormusunuz imamların velilerin mürşitlerin söyledikleri,onlara ait olduğundan kuşkuluyum ?
verdiğiniz ayetle bunu çözüyorsunuz? kuşku ardına düşme ayeti ile..

doğru mu ?

4-siz demiyormusunuz her yön kıbledir.dolayısıyla uzun makalenizde kabenin kıble anlamında o kadar da önemli olmadığını ?

doğru mu ?

5-siz demiyormusunuz kadın imam olabilir.böyle bir yasak yok.uygulada görelim ?
doğru mu ?

hangisi size iftiradır haluk bey ?

söylediğim hadisi şerifi görmezden geldiniz..
o hadisi şerif temi uydurma...!?
"kuranıkendi kafasına göre yorumlayan ..."

istediğim sorulara cevap vermiyorsunuz ama ezberlediğimiz cümlelerinizi tekrarlayıp duruyorsunuz...

yapmayın...

eğer ilmi bir munazara taraftarı iseniz,sorularıma cevap vermek zorundasınız.

kaçak güreş ile peynr gemisi yürümüyor!
__________________

Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır.
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Aralık 2010, 20:46   Mesaj No:13
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart


Sayın arkadaşım bahsettiğiniz hadis konusunda cevabımda unutmuştum yine günahımı aldınız, ama ben daha sonra hemen cevap verdim. O hadisin ne anlama geldiğini anlayan sorunun cevabını bulacaktır.

Ben haccın her istendiğinde yapılacağını asla söylemedim ama o kısmı cevabınızda almamışsınız. Salâvat hurafe demedim kur’anın bu sözcükle asıl ne anlatmak istediğini anlattım ama bunu da atlamışsınız. Şefaat konusunda da Rabbin apaçık ayetlerini görmezden geldiğinizden de hiç söz etmemişsiniz.

Gelelim son sözlerinize. Evet, ben diyorum ki hadislerin hepsini doğru kabul etmek bizleri dinden saptırır. Burada sizce bir sorun mu var? Yoksa siz eksiksiz kur’an gibi tüm hadislere inanılmasını mı söylüyorsunuz. Eğer hepsi doğru olsaydı Diyanet yüzlerce binlercesini hurafe diye iptal etmezdi. Çok doğru yasağı koyacak helal ve haram emrini verecek Allah tır. Bunu da ayetlerinde Rabbim söylüyor ben değil.

Şimdi gelelim cenin ya da insan eti, eşek ya da at eti yeme konusunda bir yasak yok demişsiniz. İşte kur’an dan nasiplenmek gerçekten birazda niyete bağlı. Eğer anlamak, bilgi almak için bakarsanız her cevabı alırsınız. Cenin ya da insan eti yeme konusunda Rabbim öyle bir örnek verir ki, aklı zerre kadar olan hemen anlar. Nasıl bir örnek verir Rabbim hatırlayınız. İnsanların arkasından konuşup, gıybet edenler için nasıl bir örnek verir Allah? İnsan eti yemiş bir kişiye benzetir ve ne der? Tiksindiniz değimli? Demek ki Rabbim insanın içine genlerine insanın kendi soyundan birisini yemesini tiksindirici olarak yaratmış. Bu örnekten siz hiç mi bir ders almadınız? At eşek ve benzerine gelince. Allah haram demediyse yasaklamadıysa bir nedeni vardır. Bugün Müslüman olan ülkelerin bazıları at eti yer, sütünü içer. İleride Allah yoklukla imtihan etmesin, bir yokluk, kıtlık halinde öyle bir yersiniz ki birde söylediklerinizi unutuverirsiniz. Geçmişte yük taşıyan hayvanlar değerliydi, böyle bir yasağı toplum koymuş olabilir, bunu bilemem. Ama bizlere düşen kendimizce fikirler yürütmek değil, söyleneni anlamaya çalışmak olmalıdır. Hatırlayınız yakın zamana kadar denizden çıkan balık haricinde yani pullular haricinde her şey haram diye o kadar faydalı vitaminli deniz ürünleri yenmezdi. Ama şimdi unutuldu hepsi yeniyor. İşte Rabbin haramlaştırmadığı bir şeyi kimse haram diyemez. Hatta hatırlayalım rabbim ne diyordu böyle yapanlara? Benim haram demediğim bir şeyi kim haram yapmış, şahitleri var mı? Bence bu tür konuları çok iyi düşünmek gerekir. Tabi düşünmek isteyen düşünür.

Her yönün kıble olduğunu Rabbim söylüyor ve diyor ki nereye dönerseniz ben oradayım. Ayetlere bakın bu konudaki yazımı tekrar okuyun ne demek istediğimi anlayacaksınız. Elbette tek bir yöne dönmenin de hiç yanlışı yok. Bende bugün kabul edilen kıbleye dönerek kılıyorum namazlarımı. Fakat Rabbim özellikle böyle bir hüküm vermemiş, neden biliyor musunuz? Yemin ederek kolaylaştırdım dediği kitapta bunu zaten yapması da mümkün değil. Bakın bazı camiler çıkıyor, eyvah kıblemiz yanlışmış diyorlar. Onlarca yıldır kıldıkları namazlar bu durumda kabul olmaz, eğer böyle bir hükmü olsaydı Rabbimin. İşte böyle bir hüküm vermediği için herkesin içi rahat. Eğer Rabbim böyle hüküm vermiş olsaydı. Geçmiş yüzlerce yıl önce, acaba herkes doğru kıbleyi bulabilir miydi? Her kez de bir şüphe olurdu. Kur’an size yemin olsun ki kitabı kolaylaştırdım diyor, ama bizler nasıl zorlaştırırız onun çabası içindeyiz.

Bakın ben Allahın izniyle her sorunuza cevap veriyorum, hatta unutup daha sonra bahsettiğiniz hadise bile özel cevap verdim ama siz bana neler söylediniz. Canınız sağ olsun önemli olan gönüller hoş olsun. Tekrar hatırlatırım siz benim gibi düşünmediğiniz için size tek bir söz söylemiyorum, ama ben sizin gibi düşünmediğim için bana neler söylüyorsunuz. Bunu hiç düşündünüz mü? Peygamberimiz bile söz dinlemeyenlere en sonunda ben sizlerden yükümlü değilim, üzerinize bekçide değilim demiştir. Ne dersiniz. Sizin deyiminizle, ben kaçakmı güreşiyorum bu durumda.SAYGILARIMLA Halukgta
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Aralık 2010, 20:58   Mesaj No:14
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Bakın bu sözünüze karşı çıkmam.

( bence siz rabbinizin size söylediklerini YANLIŞ anlıyor olabilirsiniz.)

Elbette yanlış anlama ihtimalim her zaman vardır, ben bunu hezaman söylüyorum ama karşımdaki insanında bunu kabul etmesi gerekmezmi? Ben örneklerimi kur'andan alıyorum ve diyorumki Allah böyle söylüyorsa doğrudur. Bunlarıu yanlış anlama ihtimalim her zaman vardır. Benim yolum yöntemim bu. Birileri bana yanlış sizin yönteminiz diyorsa ona saygı duyarım, ama banada saygı durulmasını isterim.

Benim gibi düşünmeyen birisine ben niçin öyle düşünüyorsun dedimmi? Demem, çünkü böyle bir hakkım yok. Ama bana niçin söyleniyor? Benim üzüntüm bunadır.
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Aralık 2010, 21:17   Mesaj No:15
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Değerli kardeşim ben hiç kimseye düşüncelerinden dolayı bir ithamda bulunmadım, isterimki bana da bir ithamda bulunulmasın. Çoğunluğun sözleri her zaman doğru olmaz. Rabbim bile buna örnek veriyor. Çoğunluğa uyarsan seni yoldan saptırırlar diyor. Elbette sözüm meclisten dışarı. Söylemek istediğim çoğunluk sözü doğru anlama gelmez. Doğru olan kur'ana uyan onun onayından geçen sözdür.

Hepimizin yanılma ihtimali vardır. Bende en az yanılmak için çaba gösteriyorum. Size sorsam ve desemki, en az yanılmak için hangi yöntemi izlemeliyim?

_ Rivayetler yoluyla bizlere gelen hadis, söz her türlü bilgiyi kur'an süzgecinden geçirip daha sonra inanmakmı bizlere enaz hata yaptırır.

_Rivayetler yoluyla gelen hadis ve söz bilgilere kur'an gibi kabul edip, kur'ana nasıl inanıyor ve kabul ediyorsak hadislerede öyle bakarak iman etmemizmi bizlerin en az hata yapmamızı sağlar desem, siz ne cevap verirsiniz?

Herhalde birinci şık dersiniz. Bakın cevabınızı biliyorum eğer yanıldıysam özür dilerim. İşte bende aynen bunu yapıyorum. En az hata yapmaya çaba gösteriyorum. Rabbim yanıltmasın. HAYIRLI AKŞAMLAR ARKAŞIM.
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Aralık 2010, 21:29   Mesaj No:16
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Gerçekten aşağıdaki sözünüze verecek cevap bulamadım ne diyebilirim ki. Sizleri üzdüysem hepinizden özür diliyorum. Gelin bu söylediklerimizin, sözlerimizin hükmünü Yüce Rabbim e bırakalım, zaten kur'anda böyle yapın diyor. Benim amacım kimseyi üzmek değildir asla, yüce Rabbim şahittir. Rabbin huzurunda nasıl olsa herşeyi göreceğiz.

(abi ben cahilim ve gerçekden kafa karıştırıcı konular bulup sunuyorsunuzzz)

Esen kalınız. Halukgta
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Aralık 2010, 22:16   Mesaj No:17
Medineweb Site Yöneticisi
Medine-web - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medine-web isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:8
Cinsiyet:Erkek
Yaş:50
Mesaj: 3.036
Konular: 340
Beğenildi:1437
Beğendi:478
Takdirleri:10498
Takdir Et:
Standart

Haluk Bey,
sizin hakkınızda artniyetli olabileceğimi düşünüyorsanız kul hakkına girersiniz.amacımız berrak islam.Allahın bizden istediği inne dine indellahil islam. bu amaç ve faydasını umarak sizinle ilmi muzakerelerde ,sizi değil düşüncelerinizin doğruluğunu sorguluyoruz.doğrularınıza amenna deriz ,bize göre yalnışlarınıza ise saygı çerçevesinde tepkimizi göstermemiz de elzemdir.bunda alınacak bir şey yok.
Hatırlarmısınız sizinle şu noktada buluşmuştuk;
"mevzu hadis itimali her zaman vardır.bu hadisleri kurana götürerek sıhhat derecesine bakarız.ondan öncede hadis ilmi ile uğraşan alimlerin o hadis hakkındaki ilmi düşüncesini alırız.ve o hadisi alıp almıyacağımıza karar veririz.buraya kadar sorun yok zaten.sizinle ayrıştığımız nokta,ben ayıklıyalım derken,siz şüphe ile yaklaştığınızdan hadisler ile amel etmemeyı ve dolayısıyla toptan bi şekilde red etmesenizde tatbikatınız öyle gösteriyor."

AYRIŞTIĞIMIZ BİRİNCİ NOKTA BUDUR.

İKİNCİ NOKTA İSE ;
ben diyorum ki bazı ilmi mevzular,alimleri ilim adamlarını ve eğitim ortamlarını ilgilendirir.diyanetin bu anlamda yılda bi kez bu muzakereler yapılır ve sonuca bağlanıılır.kamu oyu ile tartışmalar değil SONUÇ paylaşılır.amaç islami ilimlerde olgunlaşmamış kitlelerin kafasının karışmasını önlemektir.siz bu teknik konuları ve hatta bir müslümana ömür boyu lazım olmayacak,faydasız konuları açarak,ham dimağları karıştırıyorsunuz.
kadının imameti gibi,haram ayları gibi,kıble olayı gibi,selavat gibi,şefaat gibi...
BU KONULARINIZ BANA ZEVK VERİR.AMA İSLAMİ İLİM VE KAVRAMLARDA HAM OLAN İNSANLARI DİNDEN UZAKLAŞTIRIR.
bak bak islamda ne kadar ihtilaf var derler.bir insanı öldürmek isterseniz kafasını karıştırınız sözü bu anlamda kullanılmıştır.
umarım anlıyorsunuzdur.
AYRIŞTIĞIMIZ İKİNCİ NOKTA DA BUDUR.

üçüncü nokta ise;
ben diyorum ki,kuran evet kolaydır.her insan kapasitesine göre illaki faydalanabilir.ama yanılma itimalide çok yüksek.bu itimali sıfıra yakın indirmek için başta,RESULULLAH olmak üzere,ashabı kiram ve kuran alimlerinin görüşlerini prensip yaparak,ilerliyelim.bir ayetin meali ile kuran anlaşılması teknik olarak imkansızdır.kuranda onlarca ayet verebilirim ki,o ayetlerde Resulullahın yorumunu yok sayarsak,anlaşılması imkansız.insanların kafası karışmasın diye bunlara girmek istemiyorum.Fıkıh ve mezhepler Kuran yorumudur.kimse babasının vasiyetini bize fıkıh diye servis etmemiştir.hepsininde geçerli delilleri vardır.fakihlerin hepsi beşikten mezara kadar ahlakıyla,yaşantısıyla ömürlerini bu ilim dalına vakfetmişlerdir.bunlardan faydalanmak zorundayız.bize hazır sofra olarak sunan bu muhterem alimlerimize şükran borçluyuz.NANKÖRLÜK,BİLGİÇLİK ETMEYELİM.

AYRIŞTIĞIMIZ ÜÇÜNCÜ NOKTA BUDUR.
dördüncü nokta ise;
islamın iftihar edilecek bir geçmişi vardır.pürüzler olsa da,geçmişimizi bir kalemde silmek,görmezden gelmek doğru olmasa gerek.alimlerimizi,mürşitlerimizi kaale almak,onlardan feyz almak varken,dışlamak yada bende bilirimci olmak doğru olmasa gerek.alimlerimiz doğrusuyla yalnışıyla bizim alimlerimizdir.yahudilerin hristiyanların değil! KISACASI YALNIZ KURAN fikrini benimsemiyorum.kuran sünnet icmau ulema,kıyas benim inancımdır.
BU DÖRT MADDE GELMİŞ GEÇMİŞ ALİMLERİN YÜZDE 95'İNİN HEMFİKİR OLDUĞU ORTAK NOKTASIDIR.
bu konularda ayrıştığımızdan tabiatıyla fikir çatışması kaçınılmaz oluyor.

saygılar..
__________________

Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır.
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Aralık 2010, 22:37   Mesaj No:18
Medineweb Sadık Üyesi
kurtmehmet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kurtmehmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5446
Üyelik T.: 30 Kasım 2008
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:64
Mesaj: 682
Konular: 73
Beğenildi:19
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart

HADİS
Hadîs, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin akvali, etvarı ve ahvalidir. Akvali, yani bir mesele üzerine söylediği sözleri ki, mânâsı Allah teâlâdan, lafzı Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâmdandır. Etvarı, yani kendine özgü ve bize örnek davranışları. Ahvali, yani işittikleri ve gördükleri karşısındaki durumları. Zira, onun susması da hikmet dolu bir dildir, uygun bulma ve kabul etme mânâsına gelir.
Hadîsler, âyetlerin ilke düzeyindeki hükümlerini uygulanabilir duruma getirir, tamamlayıcı unsurlarla zenginleştirir, kapalı noktalarını açıklar, genel hükümlerini sınırlandırır, dokunulup geçilen bazı anlamlarını pekiştirir. Kurânı sevdirir, müminleri isteklendirir, soyut mânâları örneklendirir, kısacası, o ilahî ruha güzel bir beden olur.
Bir hadîs kitabı, ne tefsir, ne fıkıh, ne tarih, ne siyer, ne de bir ahlâk kitabıdır. Bir bakıma da bunların hepsidir. O, nurlu ilimler annesidir, peygamber kaynaklı anlamlar hazinesidir. Onu başka bir ilim dalının adıyla adlandırmak, sınırlandırmak ve daraltmak olur.
O, Allah tarafından, âlemlere rahmet olarak gönderilen son peygamber Hazreti Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın, bize iletilen kutsal mirasıdır.



SÜNNET
Ayrılmaz ikililer: Allah ve peygamber, âyet ve hadîs, kitap ve sünnet... Sünnet, Kurân güneşinden dünyaya yansıyan nurlu aydınlık!
Sünnetin iki mânâsı vardır. Biri genel, biri özel. Özel anlamda sünnet, farzın ve vâcibin hemen arkasından gelen hüküm demektir.
Genel anlamda sünnet ise, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin bütün kabulleri, redleri ve hâlleridir. Ondan bize miras kalan ne varsa, bu genel sünnet tanımının içindedir. Onun inanışı, ibadet edişi, yaşayışı, yolu, yordamı, âdetleri ve toptan ifade edersek, onun örnek insanlığıdır.
Biz ümmeti ise, yürüdüğü yoldaki mübarek izlere milimetrik hassasiyetle basarak yürümekle yükümlüyüz. Müslümanlık kalitemiz, ona benzemekteki derecemizle orantılı.
Bu mukaddes yolun sonu ise, cennet!

HADİS DERLEME
Kurân, kendi ifadesiyle "lâ reybe fîh"dir, yani "kendisinde şüphe olmayan" kesin bir kaynaktır. Hadîs ise, belki de hemen kaleme alınmadığı için, sayısı, güvenilirliği ve taşıyıcıları bakımından farklı bir manzara arzetmektedir.
Ancak, hadîsin önemini bilen büyük âlimler, sahabe devrinden hemen sonra derlemelere başlamış ve bu işi büyük bir başarıyla sonuçlandırmışlardır.
Bu vesileyle de, "hadîs usûlü" adı altında son derece özgün ilmî yöntemler geliştirilmiş ve büyük bir ilim alanı ortaya çıkartılmıştır. Bunlar, öyle güvenilir metodlardır ki, daha sonra gerçek anlamda ortaya çıkacak olan tarih ilminin gelişmesinde de en önemli rehber olmuşlardır.
Hadîsler, başta Buhârî ve Müslim olmak üzere, pekçok büyük bilgin tarafından tesbit edilmiş ve sınıflandırılmış, "cerh ve tâdil ilmi" gibi hassas terazilerle tartıldıktan ve nice ince eleklerde elendikten sonra, sarsılmaz birer metin hâline getirilmiş ve günümüze kadar da böylece nakledilmiştir.
[alıntı]
__________________
DÜNYA mü,minin (ahiretteki ebedi nimetlere göre)zindanı
Kafirin de (ahiretteki azabına göre) cennetidir.
hadis
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Aralık 2010, 22:51   Mesaj No:19
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Değerli arkadaşım art niyet değil, fakat ben isterim ki benim düşünceme de saygı duyulsun. Ben inancımı ve kur’an dan anladıklarımı söylediğimde, öyle bir tepki alıyorum ki şaşırıp kalıyorum. Sorduğunuz soru şekline bir bakın, birde benim size bu tür soruları sorup sormadığımı, ya da nasıl sorduğumu karşılaştırınız. Yoksa elbette güzel bir şekilde tartışmak medeni insanlara yakışır ki, ben bunu çok severim. Saatlerce olsa da bıkmam.

Hadis konusuna gelince, şu ayrıntı üzerinde konuşalım.

(ben ayıklayalım derken, siz şüphe ile yaklaştığınızdan hadisler ile amel etmemeyi ve dolayısıyla toptan bi şekilde red etmeseniz de tatbikatınız öyle gösteriyor.")

Bu sözleriniz üzerinde konuşalım. Ayıklama kur’anın rehberliğinde olacak, buraya kadar hiçbir sorun yok. Daha sonra söylediğiniz konu çok önemli. Kur’an ile karşılaştırdıktan sonra zaten hadislerle amel etmeye gerek yok ki. Allah kur’ana sarılın, sizi ondan imtihan edeceğim demiyor mu? Zaten kur’anın onayından geçtiğine göre mutlaka kur’an da da var demektir. Daha açıkçası amel etmek konusu çok farklıdır. Amel iman etmek anlamını taşır. Allah ta kur’an ile iman edin, amel edin dediğine göre, kur’anın onay vermediği hiçbir bilgi, hüküm ile amel edemeyiz. Peki, kur’ana uyan hadisler nelerdir dersek, hadisler kur’an ayetlerinin hayata geçirilişinde çıkan olaylar, yaşanış şekli ve buradaki bilgilerden faydalanma diyebiliriz. Peygamberimizin hayatında sizler için bir örnek vardır ayetini hatırlayınız. Hadisler kur’anın koymadığı bir hükmü koyamaz ben bunu söylüyorum.


Din adına bilim adamlarının yaptığı çalışmalara elbette ihtiyacımız var. Ama her nedense bilim adamlarımız bile mezheplere göre konuştuklarından, bir noktada buluşamıyorlar. Bu gerçek ilim değildir. Bizim bir noktada kur2anda birleşecek âlimlere şiddetle ihtiyacımız var. Bakın beni neyle suçlamışsınız ama ben sizi benim inandığım gibi söylemediğiniz için aynı suçla isnat etmedim ne dersiniz?

(bir Müslümana ömür boyu lazım olmayacak, faydasız konuları açarak, ham dimağları karıştırıyorsunuz.)


Ömür boyu lazım olmayacak konular arasında, şefaatin tümden Rabbim e ait olduğunu söylemem var mı? Yine kimseye lazım olmayan bilgiler arasında Rabbimin velilerin ardına düşmeyin uyarısını gündeme getirmem var mı? Kur’an ayetlerinde Rabbimin ne anlatmak istediğini anlamaya çalıştığım yazılarım var mı? Belki size bu yazdıklarım ömrünüzde lazım olmaya bilir, ama mahşerde hepimize lazım olacaktır. Haram aylardan Rabbim boşuna söz etmemiştir. 365 günün içinde bir gün hac zamanı olacağını söylemek, o gün orada değilsen haccın kabul olmayacağını belirtmek, hiçbir aklın mantığın kabul edeceği bir konu değildir. Allah ta bunu haram aylarda yapabilirsiniz diyor demem ve kur’an ayetlerini hatırlatmam, neden gereksiz olsun. Bir gün gelecek haccın haram aylarda yapılabileceğini Rabbimin söylediğini fark edecekler, ama o güne kadar insanlar hacca gidemeyecek belki de vefat edecekler. Bunları hatırlatmanın neresi kötü?


İslam da ne kadar ihtilaf var demesinler diye, gerçeklerin üzerini örtmemiz mi gerekir, yoksa İslam da ki yanlışları temizlememiz mi gerekir? Ne dersiniz yorum sizin. Ben yanlışları gördüğüm halde susarsam, Rabbim bana bunun hesabını sorar.

Hiç kimse geçmişi silemez, İslam tarihi güzelliklerle başarılarla doludur. Elbette hatalar ve yanlışlarda vardır. Önemli olan dersler almaktır üstünü örtmek değil.

Fikir çatışması konusuna gelince. Fikirler karşılıklı söylenir ama bir hakem olmalıdır. Hakemde kur’an dır. Bir yerde iki hakem olmaz. Eğer siz benim iki hakemim var diyorsanız, o sizin seçiminizdir saygı duyarım. Dikkat ederseniz ben genelde kur’an dan örnekler veririm, kur’ana uyan hadislerden de faydalanırım. Çünkü gerçek hakem KUR’ANDIR.

Değerli arkadaşım sizde bende düşünce ve inançlarımızı söyledik sanırım. Bu konularda hükmü ben Rabbim e bırakıyorum. Aramızdaki konuşmalar zaten kayıt altına alınıyor Rabbim tarafından. Mutlaka hesap günü bu söylediklerimiz karşımıza çıkacak. O zaman gelinceye kadar sabredeceğiz, Rabbim hükmünü verecektir. Benim söyleyeceklerim bundan ibaret.

Hayırlı akşamlar. Halukgta
Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Aralık 2010, 01:03   Mesaj No:20
Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:bady_boy isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13039
Üyelik T.: 15 Aralık 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 11
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart

Bu alimlerin hepsimi sahtekar yalancı sahetekar hepsimi ağız birliği yaptı!!!aklına cok güveniyosun ben liğine kaptırmışsın kendini herşeyde mantıkğına güveniyosun Allah hidayet eylesin
Şefaatin hak olduğunu kabul etmeyen bir tek Ehl-i sünnet âlimi var mıdır?
CEVAP
Bütün Ehl-i sünnet âlimleri, ittifakla, hepsi şefaati kabul etmişlerdir. Sadece nakilden çok akla tâbi olan Mutezile denilen sapık bir fırka ve Vehhabiler şefaati inkâr etmiştir.

Yeni türedi bazı yazarlar da Peygamber efendimize düşmanlık ederek, “Kur'anı getirmekle onun vazifesi bitmiştir. Kimseye faydası olmaz, şefaat edemez” diyorlar. Onun, âlemlere rahmet olarak geldiğini kabul etmiyorlar, Mutezileye, Vehhabilere inanıyorlar da, şefaatin hak olduğunu bildiren âyet ve hadisleri inkâr ediyorlar.

Halbuki Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

(Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71]

(Peygamberin verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!)
[Haşr 7]

(De ki; “Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin!”) [Al-i İmran 31]

{Bu âyet-i kerime gelince, münafıklar, “Muhammed kendisine tapılmasını istiyor” dediler. [Şimdiki mezhepsizler de, “Peygamber, Allah’tan üstün tutuluyor” diyorlar.] Bunun üzerine aşağıdaki âyet-i kerime inmiştir. (Şifa-i şerif)}
(De ki; “Allah’a ve Peygambere itaat edin! [İtaat etmeyip] yüz çeviren [kâfir olur] Elbette Allahü teâlâ kâfirleri sevmez.) [Al-i İmran 32]

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ, şefaat edene ve şefaat edilene izin vermedikçe, hiç kimse şefaat edemez. Kalblerindeki müthiş korku giderilince, [şefaat bekleyenler, şefaat edenlere] “Rabbiniz şefaat hakkında ne buyurdu?” diye soracaklar. Onlar [şefaat edenler] ise, “Hak olanı buyurdu [şefaate izin verdi]” diyecekler.) [Sebe 23]

(O gün, kimse şefaat edemez. Ancak Rahman olan Allah’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığı kimse şefaat eder.)
[Taha 109]

(Rahman olan Allah’ın
nezdinde söz ve izin alanlardan başkası şefaat edemez.) [Meryem 87]

(Allah’ı bırakıp da, taptığı putlar şefaat edemez. Ancak hak dine inanıp ona şahitlik eden kimseler şefaat eder.)
[Zuhruf 86]

(Onlar, Onun
[Allah’ın] rızasına kavuşmuş olandan başkasına şefaat etmezler.) [Enbiya 28]

(Sadece Allah’ın dilediği ve razı olduğu kimselere şefaat etmesi için izin verilen, göklerde nice melekler vardır.)
[Necm 26]

(Allah’ın izni olmadan kim şefaat edebilir?)
[Bekara 255]

(Allah’ın izni olmadan hiç kimse şefaatçi olamaz.) [Yunus 3]

(Bütün şefaatler Allah’ın iznine bağlıdır.) [Zümer 44]

Bu âyet-i kerimelerde görüldüğü gibi, şefaat yetkisine sahip olanlar, (Peygamberler, âlimler, şehitler gibi) ancak Allahü teâlânın izni ile şefaat edeceklerdir.

Yukarıdaki âyet-i kerimelerde, Allah’ın izni olmadan kimsenin şefaat edemiyeceği açıkça bildirilmektedir. Ancak Allah’ın izin verdiklerinin bundan müstesna oldukları, yani ancak Allah’ın izni ile şefaat edecekleri bildirilmiştir.

Kimler şefaate kavuşur?
Kâfirlere şefaatçi olmadığını ve putların şefaat edemiyeceğini gösteren âyetleri vehhabiler Müslümanlara yüklemeye çalışıyorlar, Peygamberler de şefaat edemez diyorlar. Şefaate sadece iman ehli kavuşacak, kâfirler şefaatten mahrum kalacaklardır.

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Artık şefaat edicilerin [Peygamberlerin, meleklerin, salihlerin, şehitlerin] şefaati, onlara [kâfirlere] fayda vermez.) [Müddesir 48]

(O gün zalimler
[kâfirler] için, müşfik bir dost, sözü dinlenecek şefaatçi de yoktur.) [Mümin 18]
(Kâfir için dost ve şefaatçi yok) demek, (Müminler için dost ve şefaatçi var) demektir. Mesela Mümin suresinin 7, 8 ve 9.âyet-i kerimelerinde, meleklerin müminler için dua ettiği bildirilmektedir. Meleklerin duası elbette kabul olur.

(Kitabın haber verdiği sonuçtan başka bir şey mi bekliyorlar? Haber verilenler ortaya çıktığı
gün, önce onu unutmuş olanlar, “Rabbimizin Peygamberleri elbette bize gerçeği getirmişti, şimdi bize şefaat etsin, yahut geriye çevrilsek
[dünyaya tekrar gitsek] de işlediklerimizin başka türlüsünü işlesek” derler. Doğrusu kendilerini mahvetmişlerdir, uydurdukları şeyler [putlar] onları koyup kaçmışlardır.) [Araf 53]

(Orada putlarıyla çekişerek derler ki: “Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da, inananlardan olsak.)
[Şuara 96-102]

(Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçi çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkâr edeceklerdir.)
[Rum 13]

(Ondan başka ilahlar mı edineyim? O Rahman olan Allah, eğer bana bir zarar dilerse putların şefaati bana hiçbir fayda vermez, beni kurtaramaz.)
[Yasin 23]

Yukarıdaki âyetler, kâfirlere putların şefaat edemiyeceğini göstermektedir. Bu âyetleri ileri sürerek, (Müslümanlara Peygamberler, melekler, âlimler, evliya, şehitler, Kur’an-ı kerim şefaat edemez) diyerek cahilce iftira ediyorlar.

Kur’anı insanlara açıkla
Eşsiz mucize olan Kur’an-ı kerime uyabilmek için, Kur’anın muhatabı olan Peygamber efendimize uymak ve şerefli sözlerini [hadis-i şeriflerini] kabul etmek lazımdır. Allahü teâlâ, Resulüne Kur’anın açıklamasını, hüküm koymasını emredip, iman, itaat ve Kelime-i şehadette de Resulünü kendisiyle birlikte bildiriyor:
(Kur’anı insanlara açıklayasın diye sana indirdik.) [Nahl 44]

(İhtilaflı şeyleri insanlara açıklayasın ve iman eden bir kavme de hidayet ve rahmet olsun diye bu Kitabı sana indirdik.)
[Nahl 64]

(İhtilaflı bir işin hükmünü Allah’tan
[Kur’andan] ve Resulünden [Sünnetten] anlayın!) [Nisa 59]

(Aralarındaki anlaşmazlıkta seni hakem tayin edip, verdiğin hükmü tereddütsüz kabullenmedikçe, iman etmiş olmazlar.)
[Nisa 65]

(Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi kendi isteğine göre, tercih, seçme hakkı kalmaz.)
[Ahzab 36]

(Allah’a ve ümmi nebi olan Resulüne iman edin!)
[Araf 158]

(Allah’a ve Resulüne itaat edin!) [Enfal 20]

(Allah’a ve Resulüne inanmayan
[kâfir olur] kâfirler için de çılgın bir ateş hazırladık.) [Feth 13]

(Size kitabı, hikmeti getiren ve bilmediklerinizi öğreten bir Resul gönderdik.) [Bekara 151]
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Kişi okuyor. (0 Üye ve 2 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Islamda Mut’anın Hükmü MusabBinumeyr İlmihal Bölümü 0 21 Ocak 2012 21:53
Kur'anın Evrensel oluşu..... HALUK GÜMÜŞTABAK Makale ve Köşe Yazıları 5 19 Ocak 2011 12:43
Say. Hakkı Yılmaz ın SALAT sözünden anladığı ile, Rabbin anlattığı arasındaki fark. HALUK GÜMÜŞTABAK Makale ve Köşe Yazıları 2 09 Ocak 2011 22:46
Kur'an da geçen kıble sözünden ne anlamalıyız? HALUK GÜMÜŞTABAK Makale ve Köşe Yazıları 13 19 Aralık 2010 17:40
KUR'ANDA GEÇEN HİKMET SÖZÜNDEN NE ANLAMALIYIZ? HALUK GÜMÜŞTABAK Makale ve Köşe Yazıları 17 01 Şubat 2010 12:55

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.