|
Konu Kimliği: Konu Sahibi günışığı,Açılış Tarihi: 26 Ağustos 2007 (04:16), Konuya Son Cevap : 20 Mayıs 2015 (01:09). Konuya 54 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
18 Nisan 2008, 01:36 | Mesaj No:11 |
Cvp: SELAM SANA YA MUHAMMED MUSTAFA Habibullah Bir kimse ki olsa birine âşık Eğer bir de olsa aşkında sadık Feda eder ona bütün malını Hem de esirgemez asla canını Daha kıymetlidir sevdiği candan Can ne ki, üstündür iki cihandan Reddetmez, mahbubun hiçbir sözünü Peki, der ekşitmez asla yüzünü Onun her zahmeti rahmettir ona Onun her hizmeti minnettir ona Sever sevdiğinin sevdiğini de Hem sever köyünün köpeğini de Onun düşmanına hep düşman olur Onu biraz üzse çok pişman olur Kul kulu sevince, olursa böyle Yâ Mevlâ severse, ne olur söyle İşte yüce Mevlâ izzeti ile Sevdi Resulünü kudreti ile Onu kendisine habib eyledi Hasta gönüllere tabip eyledi Dünyada ne kadar deniz var ise Mevlâ hepsini de mürekkep etse Melek, ins ve cinne verse kalemi Kâğıt yapsa on sekiz bin âlemi Yıllarca yazsalar, onun methini Yine yapmazlar binde birini Ona yakın olmak büyük nimettir Ayağının tozu cana minnettir Vasfına olamaz kimse tercüman O olmasa idi, olmazdı cihan Yâ Rabbi habibinin hürmetine Kavuştur bizleri şefaatine | |
18 Nisan 2008, 21:58 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Selam Sana Ya Muhammed Mustafa Güzel bir yazı ilede konuya iştirak edelim. Leylime dolan Nur, Efendim ; Sensiz geçirdiğim anın kim bilir kaçıncı gününün, kaçıncı saatini yaşamaktayım bugün. Kırık, dökük duvarımdaki ata yadigârı guguklu saatim, kim bilir kaçıncı kez tik-tak’ larıyla Sensizliğimi haykırdı bana. Çok mu zaman oldu, bilemedim. Ve ben, uyku perisini küstürdüğüm andan beridir hep SEN’ i diledim, hep SEN’ i bekledim, Efendim; belki bir gün kimsesizliğime Kimse olursun, şu fakir gönlüme teşrif edersin diye o nurdan çehreli Cemalinle. Şimdi şükür O’na(c.c) ki karşımdasın, şükür O’na (c.c) ki Gül kokunu hissedebiliyorum, güller içinde nura gark edilmiş Gül Cemalini izleyebiliyorum, hicabımdan paramparça olmuş yüreğimle. Dilerim O’ ndan(c.c) ki bir ömür boyu öylece karşımda dur. Tüm seslerimi kurban edeyim ben de yoluna. Sessizliği seninle doldurayım varlığıma. Önce nurunla gark olayım sonra tekrar tekrar Sende yitip yeniden Varlığında doğayım… Ama ne olur şimdi izin ver de melalimi anlatayım. İnsanoğlundan, ten bezmimden dert yanayım, ağlayayım ağlayayım da çevrendeki gülleri gözyaşlarımla sulayayım. Bir rayiha misali bendimden Bendine varayım. Takvim yapraklarına dahi sığmayan bir firak yazılmış kaderime ve ben nicedir içimdeki ateşi geceme sığdırmaya, hasretimi karanlıklarla örtmeye çalışıyorum Efendim dilimde SETTAR ismi celiliyle. Gündüzlerim mi? Gündüzlerim ziyan, gündüzlerim harap… İnsanoğlu yaşayan bir ölü misali bitap… Ve benim hikâyemde… Hallac’ ın, Nesîmî’ nin, Bistamî’ nin, tüm hikâyelerin aksine, ışıkla karanlığın savaşında kazanan karanlık oldu. Işığım ardından toplayıp eşyalarını giderken hayal köşkümü depremlerle yıktı ve bir ömrü, ömrümü de tamamen enkaza döndürdü. Şimdi aklımın düşünceleri hezeyanlar içinde… Üftâde yalnızlıkları soluyorum, hasret acısının en çok ona yakıştığı, uzun gecelerimde… Bilir misin Efendim, ben her gece Seninle uyurum, her sabah güneşi Seninle selamlarım. Issız odamda bir gece yarısı şimşek çaktığında ya da gürüldediğinde sema tüm sığınağım, karanlık sokaklarından geçerken şehrin, rüzgârın Hû’ larına karışan tüm nakaratlarım Sensin. Aşığın kâinatta Elif diye diye maşukunu araması misali her bir yağmur damlası Sen diye diye düşer canıma. Odamın perdesini hafifçe kımıldatan rüzgâr Seni fısıldar kulağıma. Gecelerim gündüzlerime Seninle bağlanır ve kitaplarımın en can alıcı cümleleri hep Seninle başlar, hep Seni anlatır. Kelimelerim… Kelimelerimse büyük harflerle hep Seni yazar, küçük harflerle beni; keşke tüm büyüklükleri cem’ etmiş varlığınla bir ömür misafir edebilsem küçüklüğümde Seni. Kader hükmü yazılırken Levh-i Mahfuz’ a düşüp Kader Kalem’ inin bağrına kadim bir sır olduğum anda, kalem ince ince işlemeye başlamıştı önce ruhumu sonra sınırlarımı yani bedenimi. Gözlerime henüz fer damgası vurulmamıştı, burnuma his tohumları atılmamıştı Seni yaşadığımda yüreğimde. O an bir Ah’ la aldığım ilk nefesi dünyaya buyur edildiğimde Sen diye geri verdim. Şimdi, ne zaman yüreğimi dinlesem her nefes alış-verişinde Ah Sen diye zikredişini dinlerim. Ah Sen… Ah Sen… Keşke Efendim, varlığımda Varlığının yerini anlatabilmem için daha süslü kelimelerim, daha kafiyeli cümlelerim olsaydı ama gel gör ki zihnimde yok senden gerisi. Artık bu hasrete dayanmak can üzre oldu da aştı yüreğimi. Şimdi nihânice nigâhban bakışlarını nazar et yüzüme de söyle bana; bir Azrail ziyareti mi, bir İsrafil nidası mıdır yüreğimin beklediği Sana kavuşmak için? Uzat bana ab-ı hayat dağıtan, pak ellerini de bir yol göster bu tenperver dünyadan, sınırlarımdan kurtulmam için… Ne olur Efendim… Ne olur… ********* Bir susuşla sustum… Bin yıldır konuşmayı bekleyen bir lâl misali döktüm içimdeki tüm ateşten kelimeleri ardından seslerimi sessizliğe terk edip sustum. An mıydı yoksa asır mıydı geçen zaman susuşlarımda bilemiyorum. Sadece bir bakıştı, sadece yoluna kurban olunacak bir bakıştı sessizliğimi bozan… Varlığımda arayış çanlarının çalmasına sebep olan… “ SABIR “ diyen bir bakış… Yakarışlarımı “ SABR “ a gark eden bir arayış… *********** Ve ben şimdi hala nefes alıp veriyordum. Ah Sen… Ah Sen… diye… [/quote] |
03 Temmuz 2008, 11:59 | Mesaj No:13 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | Selam Sana Ya MUHAMMED MUSTAFA... Gelişini haber verdi Nebîler, Son dönemde gelir Ahmed dediler, Melekler yoluna güller serdiler, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Nûr-ı çeşmin gönüllerde zevk sefa. İsrafil ninniler söyledi cana, Çocuklukta özlem duydun babana, Anam babam feda olsunlar sana, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Ruhu nakşın gönüllere pür şifa. Gençliğinde cesur, mert bir civandın, Doğruluğa ta yürekten inandın, Muhammedü’l-emin unvanı aldın, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Cemâlin benzerdi hüsn-ü Yusuf’a. Ceddin İbrahim’in Hanif dininde, Bazen tüccar oldun Kenan ilinde, Yalan yanlış yoktu senin dilinde, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Meleklerde olmaz sendeki vefa. Mirâcına şahit oldu âlemler, Sevenler müjdeli haberi bekler, Firâkından yandı bütün felekler, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Gelmek istiyorum senin tarafa. Ağzında dualar, gözlerin yaşlı, Çocukla çocuktun, yaşlıyla yaşlı, Oldukça vakurdun, hep ağır başlı, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Şöhretin yazıldı nurlu Mushaf’a. Konuşurken sesin gayet sakindi, Bakışın kararlı, gözler emindi, Firdevs dedikleri Cennet tenindi, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Allah remzeyledi mim-i hurûfa. Tenin gül kokardı, nefesin reyhan, Dünyada sultandın, ukbada sultan, Seni görmek ister bu fakir her an Selam sana ya Muhammed Mustafa, Şefâatin göster koyma A’râfa. Ahlâkın Kuran’dı âdabın Furkân, Ashâbın ışıktı, Ehl-i beyt nurdan, Resul ayrılamaz çâr-ı yarından, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Ehl-i Beyte canlar feda bin defa! Şah Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin, Sevdam Zeynep ile Zeynel Abidin, Sensin kıblem, sensin Kevser, sensin din! Selam sana ya Muhammed Mustafa, Her zerrene Yağmur feda bin defa. HALİT ÖZDÜZEN’in Tasavvuf Yolcusu kitabından(yazarın bize müracaatı üzere,kendisine ait olan bu şiire kaynak eklenmiştir.) |
03 Temmuz 2008, 13:22 | Mesaj No:14 |
Cvp: Selam Sana Ya MUHAMMED MUSTAFA... NAAT-I MAHBUB 6.6.1999/ Gönül hazan bahçesinde Gül derer iken Ömrün mahur gayesine Aşkını naat ederdi Nurunu ya Resulallah! Hissederken gül yüzlerde Ünlenen hep sendin, Çağlar içre naatlarla La diyerek Dünya takısı yaldızlı şehvetlere. İstemeden vermenin Duygu yüklü muştusu olacaktı Lütuf ezelden takdir edilmiş gönüllere, Biz bilmeden Kim ne zaman, ne şekilde Muhabbet kimyasında harcolacaktı Nuru nakşolunca, Bu kimya aşk dolacaktı Ulvi makamların ruh kuşu olup ta, Uçuverecekti hür olarak Rayihalar ülkesinin bahçelerine Gönül damlarına konmak için. Dost özünde İksiri muhabbet olmak ne hoştur Onun gönlü, gözü olmak Ve de dolmak umutlarla Sitemli dünya zindanında Bir sevinç meşalesi tutarak Âleme dil olmaktı da maksadımız Ey dost ulvi muhabbetini Arzulamaktan başka ne var ki? Varidatı sır yani | |
03 Temmuz 2008, 13:26 | Mesaj No:15 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | Cvp: Selam Sana Ya MUHAMMED MUSTAFA... Manada bir gün seyrederken alemleri ; Birden parlayıverdi, cevheri muhabbetmiş üstadım , İnkar edilmez bir hazz yayılımıştı hanı vucuduna, Yedi ayrı surette sin'lendi... MUHAMMED'miş... (sallallahü aleyhi ve sellem) :=) |
12 Eylül 2008, 15:13 | Mesaj No:16 |
Size 'selam' diyenin selamı alınır mı? Size 'Selam' diyen kişinin selamı alınır mı? Biri yanıznıza gelir ve size 'selam' seklinde selam verirse 'aleyküm selam' demek doğru olur mu? Peygamberimiz nasıl selamlaşmış? Doğrusu nedir? Mehmet Paksu'nun yazısı 'Selam' diyen kişinin selamı alınır mı? Sayın Paksu, ben Arnavut asıllı bir Müslümanım. Bana "selam" seklinde selam verene "aleyküm selam" demem doğru mu? (İlkay Avcı) Selam vermek ve almak Kur’an’ın bir emridir. Selamlaşmanın nasıl olması gerektiğini de Peygamberimizin uygulamasından görüyoruz.Selman-ı Fârisî Peygamberimizin nasıl selamlaştığını, kendisine verilen selama nasıl karşılık verdiğini şöyle anlatıyor: Bir adam Resulullah (s.a.v.)’e gelerek “Es-selamü aleyke” dedi. Resulullah (s.a.v.) de,“Ve aleyke(s-selamü) ve rahmetullâhi” diye selam verdi. Sonra bir başkası geldi. "Es-selamu aleyke ve rahmetullâhi!" diye selam verdi. Resulullah (s.a.v.) buna da, "Aleyke’s-selamu ve rahmetullâhi ve berekâtuhû!" diye cevap verdi.Sonra bir başkası geldi ve "Es-selâmü aleyke ve rahmetullâhi ve berekâtuhu!" diye selam verdi.Resulullah (s.a.v.) buna da, "Ve aleyke!" diye cevap verdi.Adam: “Falan falan gelip size selam verdiler, siz de onlara bana söylediğinizden fazlasını söyleyerek mukabele ettiniz” dedi. Resulullah (s.a.v.), “Sen bize söyleyecek bir şey bırakmadın ki! Allah (c.c.); “Size bir selam verildiği zaman ondan daha iyisi ile mukabele edin veya aynı ile selam verin.” (en-Nisâ, 4/86) buyurdu. Biz sana aynısı ile mukabele ettik.” dedi.1 Hadiste görüldüğü gibi bu şekilde selam verildiği gibi âyette teşvik edilen “en iyisi ile cevap vermek” ise, “es-Selâmü aleyküm” denildiğinde “ve aleykümü’s-Selâm ve rahmetullah”; “es-Selâmü aleyküm ve rahmetullah” denildiğinde “ve aleykümü’s-Selâm ve rahmetullahi ve berekâtüh” şeklindedir. Sünnette yer aldığı şekliyle selam alıp vermek maalesef toplumda tam olarak yaşamıyor. Genellikle “Selam aleyküm-Aleyküm selam” sözleriyle selamlaşılıyor. Aslına bakarsanız “Selam aleyküm” yerine “Selamün aleyküm” denmesi gerekiyor, ama halk böyle alışmış, gidiyor. Değiştirmek, doğrusunu anlatmak ve göstermek uzun bir zaman alacağa benziyor.Fakat bize ne şekilde selam verilirse verilsin, biz onu bir Allah selamı olarak kabul edip alırız. Çünkü bu konuda âyetin uyarısı var: “Size selam veren kimseye, dünya hayatının geçici menfaatini arayarak hemen ‘Sen mü’min değilsin’ demeyin”2 Bu açıdan her ne kadar “Selam” diye selam veren kişi, İslami anlamda tam bir selam vermiş olmasa da, maksadı selamlaşmaktan başka bir şey değildir. Bu şekilde de selam verilse karşılıksız bırakmamak gerekiyor.Kaldı ki, tam selamlaşma anlamında kullanılmasa, güven ve barış anlamına gelse de, Kur’ân’da yer aldığına göre melekler İbrahim Aleyhisselam ile bu şekilde selamlaşıyorlar.[FONT=Comic Sans MS]“ and olsun ki, elçilerimiz İbrahim’e müjde ile gelip ‘Selam’ dediler. O da ‘selam’ dedi.”3 Aslında melekler burada bir azap habercisi olarak değil de, bir selamet ve bir müjde ile gediklerini bildirmek için “Selam” sözünü bir “selamet/barış” anlamında kullanıyorlar. Selamlaşmanın unutulduğu “N’aber, nasıl gidiyo, Heey!” gibi söylemlerin selamın yerine kullanılmaya başl andığı bir zamanda en azından “Selam” sözünü alan kişiyi boş çevirmeden “Ve aleyküm selam” şeklinde mukabele etmek bir başka açıdan önem kazanıyor.Bu arada selam veren kişiyi üzmemiş, gönlünü almış alıyoruz. Şayet ortam müsaitse, İslami selamlaşmanın nasıl olduğunu da münasip bir dille anlatmakta fayda vardır.1. Kütüb-i Sitte Tercümesi. İbrahim Canan, 10:1812. Nisa Suresi, 4:943. Hud Suresi, 11:69 | |
12 Eylül 2008, 15:25 | Mesaj No:17 |
Cvp: Size 'selam' diyenin selamı alınır mı?
çok güncel bi konuya deginilmiş hocam allah razı olsun günümüzdede çok gördügüm bi şey bu allah razı olsun emeginize saglık
__________________ her şeyin bir zamanı vardır sadece sabret.... | |
12 Eylül 2008, 16:13 | Mesaj No:18 |
Durumu: Medine No : 2987 Üyelik T.:
11 Ağustos 2008 | Cvp: Size 'selam' diyenin selamı alınır mı? selam diyenin selamını alırım(güler yüzle)aynı kişinin yanına gittiğimde selamünaleyküm,derim.... |
14 Eylül 2008, 14:51 | Mesaj No:19 |
Cvp: Size 'selam' diyenin selamı alınır mı?
selam konusu önemli, sürekli selam , selam diye selam verme tarzı olan birine her devasında aleyküm selam dersek, galiba selam verme adabını öğrenir...
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
21 Eylül 2008, 14:19 | Mesaj No:20 |
Selam Vermenin Önemi!! İbni Ömer’in Buhari’de yer alan rivayetine göre, bir adam Resulullah’a (sas) ‘İslam’da yapacağım en hayırlı şey nedir?’ diye sorar. Resulullah da ona, “Yemek yedirmen ve tanıdık-tanımadık herkese selam vermendir.” buyurur. Müslim’de rivayet edilen başka bir hadiste de ‘selam vermek’ cennete girme sebeplerinden biri sayılmıştır. Allah’ın bir ismi olan ve Kur’an’da 24 defa geçen Selam’ın önemini kısaca şöyle belirtebiliriz: 1. Bir İslam şiarıdır. 2. Muhabbet ve güvenin belirtisidir. 3. Bir duadır. 4. Sosyal dayanışma ve kaynaşmanın vesilesidir. 5. Selam vermek sünnettir, korku durumu varsa vaciptir. Selam almak, kişiye farz-ı ayn, topluluğa da farz-ı kifayedir. Mektup ve şahıslar yoluyla gönderilen selamlara cevap vermek vaciptir. 6. Günaydın, hayırlı sabahlar gibi ifadeler selamın verdiği sevabı vermez. İşaretlerle veya eğilerek verilen selam caiz görülmemiştir. 7. Sesli Kur’an okuyana, ilim ve zikir meclisinde olana, yeme-içme ile meşgul olana, sarhoş, deli, banyo ve tuvalette olan kimselere selam vermek ise mekruh sayılmaktadır. *** “Efşu’s-selâme beyneküm” “Aranızda selamı yayınız.” (Müslim) | |
Konuyu Toplam 8 Kişi okuyor. (0 Üye ve 8 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Salat u Selam ın Manası | taha/ | MultiMedya-İzleme Vb | 0 | 24 Mayıs 2016 22:34 |
Salâvat-ı Şerife, Salât u Selam, Peygambere Salâvatın Önemi, Faziletleri/Muhsin İyi | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 15 Ekim 2015 12:22 |
Ben Niçin Peygambere İnanayım?/Muhsin İyi | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 17Haziran 2014 10:49 |
Vaaz: Selam ve Selamın Önemi | iklimya | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 3 | 25 Ocak 2014 19:43 |
Sahabelerden Bazılarının Faziletleri - Abdullah İbnu Selam (ra) | Belgin | Hadis-i Şerif | 0 | 01 Aralık 2008 09:10 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|