|
Konu Kimliği: Konu Sahibi günışığı,Açılış Tarihi: 26 Ağustos 2007 (04:16), Konuya Son Cevap : 20 Mayıs 2015 (01:09). Konuya 54 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
19 Eylül 2010, 20:39 | Mesaj No:42 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 |
Mustafa İslamoğlu hocamın görüşlerini her zaman benimsemişimdir Eşrefoğlu kardeşim itibar eden çok insan vardır ama yaşar nuri için sizinle aynı görüşteyim ama doğrularıda çok fazladır onuda görmek lazım. Bedii Hamit Abi siz devam edin inşaAllah katkıda bulunacam konuya...
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
19 Eylül 2010, 22:37 | Mesaj No:43 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 |
Kanaatimce; mufessirlerimizin çoğu gelenekçe onaylanmış görüşler gölgesinde tercüme etmişlerdir. Sanki ;"Allah ve melekler koro halinde Resululaha selavat getirmektedirler,insanlarında bu koroya katılmaları istenmekte" şeklinde bir anlayış hakimdir. Bu düşüncenin sağlıklı olduğunu düşünmek çok güç.bu ayetten şunu anlamak gerekiyor ki,(islamoğlu ve öztürk isabet tercüme etmişlerdir) ;"Allah ve melekler Resulullahı desteklemektedirler,Onun şanını şerefini onaylamaktadırlar,küfre karşı muzafer olmalarını dilemektedirler,küfre karşı acziyete zillete düşmemesi için bizlerinde destek vermesi,hatemul enbiyayı muzaffer olması için ve şerefine gölge düşürmemek için her anlamda destek vermemiz gerektiği farziyeti dile getirilmektedir." bu ayetin iki boyutu vardır ; 1-Allah resulu şereflidir,makamı yüksektir,hiç kimseyle kıyaslanmıyacak kadar....Bunu Allah onaylıyor...Melekler onaylıyor ve bizlerinde onaylaması farzul ayndır,iman gereğidir.bu anlamda selavat getirmek bu fiilin tasdikidir. 2-Allah Resulunün "hak geldi batıl zail oldu "ayeti kerimesinin veya "iza cae nesrullahi wel feth" ayeti kerime ile dile getirilen vahyın taraftarı olmak,Allah taraftardır,melekler taraftardır bizlerinde taraftar olmamız farzul ayn ve iman gereğidir.. ben bu ayeti kerimeyı böyle anlıyorum.Alahu a'lem... |
20 Eylül 2010, 01:47 | Mesaj No:44 |
Konuya katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim Abdulmelik kardeşim, Şöyle bir görüş de var. Peygamberin adının anıldığında ona Salatu Selam'da bulunmak, onun davasına taraf olduğunu, onun izinden gittiğini, ona karşı yapılan sataşmalara karşı onu desteklediğini belirtme anlamındadır. Yoksa gözlerimizi kapatıp, elimizi göğsümüze götürüp bilinen "Salavatı Şerife"yi okumak anlamında değildir. Allah Peygambere sahiplenin, destek çıkın diyor, biz diyoruz ki Ya Rabbi Peygamberine sahip çık, destek ol!! Tıpkı Fatiha suresini okuyuşumuz gibi. Allah ölünceye kadar bir fatihalık ömür sürdürün diyor, biz öldükten sonra ölülerimize diyoruz "El-Fatiha..." Evet kısmen katıldığım bir görüştür. Fakat bu görüşten peygambere salat ve selam verirken dil ile yani söz ile de yapılmasının şartı yok mu ? Dil ile yapılması gerekmez mi ? Evet hem söz ve hem de fiil ile de yapılacak. Nasıl olsa biz ona destek veriyoruz demek bir başka şey onun adı her işitildiğinde onu saygı ile tazim etmek (ululamak- şanını yüceltmek ) bir başka birşey midir ? Ancak Salat ve selam etmek Söz ile yeterli değildir. Salat edin anlamında Elbette onun davasına sahip çıkmak onun yolundan gitmek de vardır. Peki Yalnız Hz muhammede mi ? Diğer peygamberlere ne oldu ? Onların davaları farklı bir dava mıydı ? Onlara da salat ve selam olsun. Unutmayalım Peygamberimiz bizim canımızdan da evladır. Anne ve babamızdan da yakındır. Öz nefsimizden de yakındır. Herhalde onu övmek , methetmek , ona saygı göstermek, ona destek vermek dil ile olduğu kadar amellerle ile de olmalı. Peygamberimize Salatta öncelikle saygı, saygı ile methetmek, ve dolayısıyla davasına destek vardır. Ona saygılı olun. Ona saygı ile destek verin. Nasıl bir saygı bu ? Onun yolundan gitmek değil midir ? Yalnız bu kadar mı ? Bir başka dikkat edici nokta ki, onun karşısında sesimizi yükseltmemek de bir saygı ifadesi olarak Bir salat ve selam ifadesi değil midir ? Evet bu davranış da Bir hürmet ifadesi olarak Bir salat ve selam ifadesidir. "Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinden fazla yükseltmeyin. Birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi onunla da öylece konuşmayın. Yoksa siz farkında olmadan bütün emekleriniz hiçe iniverir." (Hucurat, 49/2) Hz. Peygamber (a.s.m) Allah katında öyle yüce bir mevkidedir ki, ona yapılan bir saygısızlık, küfür sayılıp bütün iyi işleri iptal ettirir. Zira ona gösterilen saygısızlık, kendisini görevlendiren Allah’a râci olur. Halbuki başka birine yapılan saygısızlık hakkında böyle bir hüküm verilmemiştir. Peygamberin huzurunda seslerini ayarlayanlar var ya, işte Allah, içindeki takvâyı ortaya çıkarmak için onların kalplerini sınamış ve onlar bu imtihanı başarmışlardır. Onlara bir mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır. Ama sana evinin dışından seslenenlerin ise ekserisi düşüncesiz, mâkul davranmayan kimselerdir."(Hucurat, 49/3 ve 4) Devam edeceğim
__________________ EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE | |
20 Eylül 2010, 02:45 | Mesaj No:45 |
Benim itirazım ayette sadece destek manası verenleredir. Ayette dua yok sadece destek vardır diyenleredir. Salat sadece destek anlamına gelir diyenleredir.. Oysa ki, bir önceki iletimde yazdığım gibi Ahzab 56 ayetinde sadece destek (takviye -yardım) anlamı olsaydı bu kelimenin en yumidde şeklinde geçmesi gerekirdi. Salat kelimesinin anlamı çok geniş yelpazede değerlendirildiğinde , sadece destek anlamında değil, anlamı içine destek olma, koruyup kollama, dua, niyaz, rica , övgü, yönelme, kutsama saygı sunma da girer. Salat kelimesinin kök-anlamı 'meyletme' veya 'yönelme'dir. Bu kök anlamdan dua / namaz kılma ifadesi de çıkar. Nasıl çıkar ? Kulun Allah'tan istemesi, niyazda bulunması hali olan 'dua', kişinin önce Allah'a 'yönelmesi' ile gerçekleşmez mi ? Gerçekleşir. Namazımızda kime yöneliyoruz ? Yardım -destek isteme, saygı sunma, şükretme, bağışlanma talep etme, destekleme, gözetme gibi eylemler de bu ilk 'yönelme' eyleminden sonra gerçekleşmez mi ? Gerçekleşirler. Bu manayı en iyi veren pasajlardan biri Kıyamet Suresi 31 ve 32. ayetleridir. Burada hakikati yalanlayan bir kişinin vasfı anlatılırken, "ne sadaka verdi ne de yöneldi (salla); fakat yalanladı, döndü (tevella)" buyurulmaktadır. Ne de yöneldi (salla); Yani Allaha yönelmedi onun emir ve buyruklarına yönelmedi. Namaz kılmadı, dua etmedi, takva sahibi olmadı anlamıda verilebilir. 'Tevella' yönelmeme anlamında 'geri durma', 'salla' ise "yönünü Allah'a dönme" ve gereğini yapma anlamındadır. Namaz kılma, bu manada 'yönelme'ye karşılık gelir. 'Salat' kelimesi, esas itibarıyla 'yönelme' eyleminin içtenliğini ve mutlaklığını ifade eder. 'sa-le-ve' kökünden türeyen 'salat' kelimesi, özel bir anlam kazanır ve kulun Allah'a karşı "içten yönelişini" karşılar. Çünkü Kişi, namaz kıldığında, dua ettiğinde , veya takva sahibi olduğunda Allah'a hep yönelmiş olmaktadır ve bu yönelişin doğal sonucu olarak da, O'nu yüceltmekte, O'ndan yardım dilemekte, O'nu övmekte, O'na bağlanmakta ve O'ndan yardım istemektedir. İşte Kur'an'da 'salat' kelimesinin geçtiği her yerde bu manalar vardır (Taha:132; Nur:58; Ankebut:45; Cuma:9,10; Bakara:45,153,238; Nisa:43,103, Maide:58, 9; Tevbe:54, vd.). devamı var
__________________ EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE | |
20 Eylül 2010, 04:20 | Mesaj No:46 |
'Sa-le-ve' kökünden türeyen 'salavat' kelimesi ise, aslında 'salat'ın (yani 'yönelme' eyleminin) çoğul ifadesidir Kurandaki örneği Mü'minun 9 ayetidir ki,ancak ifa edilen namazın sayıca çokluğu manasında da kullanılır: Vellezîne hum alâ salavâtihim yuhâfızûn(yuhâfızûne) Ve onlar, salâvâtlarını (namazlarını) muhafaza edenler (devam ettirenler)dir. 'Yönelme' eylemi olarak Bakara 157 : Ulâike aleyhim salâvâtun min rabbihim ve rahmetun ve ulâike humul muhtedûn(muhtedûne). Bakara 157 Meali:İşte onlar ki Rab'lerinden salâvât ( kendilerine yönelmesi ) ve rahmeti onların üzerinedir. İşte onlar, onlar hidayete ermiş olanlardır. Allah’ın salavat ve rahmetinin kulların üzerine olması her türlü yardım ve rahmetinin onların üzerine olmasıdır. Resulü'nünTevbe 99 ayetinde selavatı vardır.Ayette geçen haliyle salavâtir resûli denir. Meleklerin (Ahzab:56) ve kulların 'salat'ı (veya 'salavat'ı) vardır. Hatta Kur'an, ilk dönem Hıristiyanlarının ibadet ettikleri mekanlar anlamında 'kiliseler' için dahi 'salavat' kelimesini kullanmıştır (Hacc:40). Allah'ın salavat'ı, kuluna yönelmesi, onu 'görüp kollaması', bağışlaması, tezkiye etmesi vb Peygamberin salavatı, müminlere yönelerek onlara dua etmesi; . Meleklerin salavat'ı, yöneldikleri kişinin söz ve eylemlerini tasdik etmeleri, ona destek olmaları, onun için mağfiret dilemeleri vb; kulun salavatı da, Allah'a yönelmesi, dua, istiğfar, övgü ve niyazdır.
__________________ EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE | |
21 Eylül 2010, 01:39 | Mesaj No:47 |
Allah'ın salavat'ı, kuluna yönelmesi, onu 'görüp kollaması', bağışlaması, tezkiye etmesi vb Peygamberin salavatı, müminlere yönelerek onlara dua etmesi; . Meleklerin salavat'ı, yöneldikleri kişinin söz ve eylemlerini tasdik etmeleri, ona destek olmaları, onun için mağfiret dilemeleri vb; kulun salavatı da, Allah'a yönelmesi, dua, istiğfar, övgü ve niyazdır. Bu önemli tespit ve açıklamalardan sonra önceki sözüme döneyim. Benim itirazım Ahzab 56 ayetin mealine sadece destek manası verenleredir. Ayette peygambere dua okuma yok sadece destek vardır diyenleredir. Salat peygambere sadece destek anlamına gelir diyenleredir. Görüldüğü üzere, 'sa-le-ve' fiilinin doğru anlamını yönelmedir.Buna göre, 'sa-le-ve' kökünden türeyen 'salat' kelimesi, bu anlam ile yönelmedir. Bu yönelmenin içinde destek de vardır, övüp şanını yüceltme de İŞTE Bana göre olması gereken meal AHZAB 56: Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber'e yönelirler. (Destek verirler-onu över-onun şanını yüceltirler.) Ey inananlar! Siz de ona yönelin (Destek olun-onu övün-onun şanını yüceltin ) ve ona içtenlikle selam verin. Meale dikkat ki, Bu yönelmenin içinde destek de vardır, övüp şanını yüceltme de vardır ...ki Hz. Peygamberin adı anıldığı zaman, onu gıyaben de olsa salat getirmek onu selamlamak ve onun için dua etmek de güzel bir davranıştır. Fakat bu, 'kuru kuruya' bir selamlama ve dua olmamalıdır. Asıl 'salavat', O'nun Kur'an'ı ahlak edinmişliğini örnek almaktır. Buradan hareketle, namazlarda okunan Tahiyyat ve Salli-Barik'lerdeki 'salli' ve 'salavat' ifadelerini doğru anlamak da mümkün olabilecektir. Bir övgü ifadesi olan, 'tahiyyat'taki 'salavatu lillah' ifadesi, ihlaslı bütün yönelişlerin Allah'a olduğunu ifade eder. Selam edin sözünden de ona saygı gösterin onun huzuruna saygıyla çıkın esenlikler dileyiniz anlamı vardır. İNŞİRÂH - 4 Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi ? Allah nebisinin şanını ona destek vererek, onu överek yüceltiyorsa biz de ona salat ve selam ederek şanını yüceltelim. Ona ( Onun davasına da ) destek olalım. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] BEDİİ HAMİT
__________________ EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE | |
22 Eylül 2010, 09:50 | Mesaj No:48 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Allah'ın salavat'ı, kuluna yönelmesi, onu 'görüp kollaması', bağışlaması, tezkiye etmesi vb Peygamberin salavatı, müminlere yönelerek onlara dua etmesi; . Meleklerin salavat'ı, yöneldikleri kişinin söz ve eylemlerini tasdik etmeleri, ona destek olmaları, onun için mağfiret dilemeleri vb; kulun salavatı da, Allah'a yönelmesi, dua, istiğfar, övgü ve niyazdır. İşte bu abi teşekkürler tamami ile katılıyorum . Konuya katkı yapacaktım ama bana bir şey bırakmamışsınız teşekkürler.
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
22 Eylül 2010, 19:06 | Mesaj No:49 | |
Alıntı:
İNŞİRÂH - 4 Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi ? Allah, peygamberinin şanını ne ile ve nasıl yüceltmiştir ? Ona salat salavat edip, selam vererek değil mi ? Allah nebisinin şanını ona destek vererek, onu överek yüceltiyorsa biz de ona salat ve selam ederek şanını yüceltelim. Ona ( Onun davasına da ) destek olalım. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] BEDİİ HAMİT
__________________ EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE | ||
25 Ağustos 2011, 22:16 | Mesaj No:50 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Selam olsun allah’ın habibine ve temiz pak kıldığı ehl-i beyte SELAM OLSUN ALLAH’IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHL-İ BEYTE Bakara 269): Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar. Maide 100): De ki: Pis ve kötü ile temiz ve iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de (bu böyledir). Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah’tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz. En’am 32): Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Müttaki olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hala akıl erdiremiyor musunuz? Yunus 16): De ki: Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım, Allah da onu size bildirmezdi. Ben bundan önce bir ömür boyu içinizde durmuştum. Hala akıl erdiremiyor musunuz? Yusuf 111): Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır. (Bu Kur’an) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan (bir kitaptır); iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. Ra’d 4): Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. Ra’d 19): Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kimse[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] (inkar eden) kör kimse gibi olur mu? (Fakat bunu) ancak akıl sahipleri anlar. İbrahim 52): İşte bu (Kur’an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir. İsra 41): Biz, onların akıllarını başlarına toplamaları için bu Kur’an’da (çeşitli ikaz ve ihtarları) türlü şekillerde tekrar ettik. Fakat bu, onlara, daha da kaçıp uzaklaşmaktan başka bir şey sağlamıyor. Ta-ha 54): Yeyiniz; hayvanlarınızı otlatınız. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için (Allah’ın kudretine) işaretler vardır. Ta-ha 128): Bizim, onlardan önce nice nesilleri helak etmiş olmamız kendilerini yola getirmedi mi? Halbuki onların yurtlarında gezip dolaşırlar. Bunda, elbette ki akıl sahipleri için nice ibretler vardır. Enbiya 10): Andolsun, size içinde sizin için öğüt bulunan bir kitap indirdik. Hala akıllanmaz mısınız? Enbiya 67): Size de, Allah’ı bırakıp tapmakta olduğunuz şeylere de yuh olsun! Siz akıllanmaz mısınız? Yasin 62): Şeytan sizden pek çok milleti kandırıp saptırdı. Hala akıl erdiremiyor musunuz? Saffat 138): Ve geceleyin. Hala akıllanmayacak mısınız? Sad 43): Bizden bir rahmet ve olgun akıl sahipleri için de bir ibret olmak üzere ona hem ailesini hem de onlarla beraber bir mislini bağışladık. Zümer 9): Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resulüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür. Zümer 18): O kullarımı ki, onlar sözü dinlerler,sonra da en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Gerçek akıl sahipleri de onlardır. Zümer 21): Görmedin mi? Allah gökten bir su indirdi, onu yerdeki kaynaklara yerleştirdi, sonra onunla türlü türlü renklerde ekinler yetiştiriyor. Sonra onlar kurur da sapsarı olduklarını görürsün. Sonra da onu kuru bir kırıntı yapar. Şüphesiz bunlarda akıl sahipleri için bir öğüt vardır. Mü’min 54): O, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberidir. Haşr 2): Ehl-i kitaptan inkar edenleri, ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah (O’nun azabı), onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey akıl sahipleri! İbret alın. Fecr 5): Bunlarda akıl sahibi için elbette birer yemin (değeri) vardır. |
Konuyu Toplam 2 Kişi okuyor. (0 Üye ve 2 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Salat u Selam ın Manası | taha/ | MultiMedya-İzleme Vb | 0 | 24 Mayıs 2016 22:34 |
Salâvat-ı Şerife, Salât u Selam, Peygambere Salâvatın Önemi, Faziletleri/Muhsin İyi | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 15 Ekim 2015 12:22 |
Ben Niçin Peygambere İnanayım?/Muhsin İyi | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 17Haziran 2014 10:49 |
Vaaz: Selam ve Selamın Önemi | iklimya | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 3 | 25 Ocak 2014 19:43 |
Sahabelerden Bazılarının Faziletleri - Abdullah İbnu Selam (ra) | Belgin | Hadis-i Şerif | 0 | 01 Aralık 2008 09:10 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|